bugün

daniel craig' in james bond serisine ait 3. filmidir. ve de aynı adlı adele'e ait bu filmin sondtrackı müzik parçasıdır.

son 2 haftada casino royale ve diğer filmini izleyip bitirdim. ancak skyfall' a başlamak bir türlü nasip olmadı. neyse filme başlamadım ama müziğine bağımlı etti. zaten adele yapar da nasıl dinlemem? son derece tutkulu bir parça olmuş. filmi de ölmeden izlerim umarım. *
Hoş ve Güzel bir James bond filmi... Adele'in Film için yaptığı Skyfall isimli eseri mutlaka dinlenmelidir.
Bi tek adele in yaptigi soundtrack guzel olan film. Klasik bond filmiydi.
Bu haberle akla gelen film.

görsel
Hatırlarsanız bir kısmı Türkiye'de çekildiği için ülke gündemimizi bir ara fazlasıyla meşgul etmişti. Biz sinema severlerde merak ediyorduk elbet, üst düzey bir Hollywood filminde ülkemiz nasıl görünücek acaba diye. Bir Altın Yumruk istanbul'da rezilliği, bir Taken 2 daha bizi mi bekliyordu yoksa! Elbete ki o denli korkulacak, abartılacak bir durum yok ortada. Zaten filmin topu topu ilk 10 dk. lık kısmını teşkil ediyor bu sahneler. Tek koptuğum olay, Bond Kapalıçarşı'ya adım atarken fonda bi an darbuka sesi duymam oldu. ''Abi bir Hollywood filminde de Türkiye gösterildiği zaman alaturka müzik girmesin artık!'' dedim içimden. Bir anlayamadığım hususta istanbul'da başlayan motosiklet takibi Adana'da bitiyor. Neyse, haddinden fazla durdum bu Türkiye mevzuunda.

Şimdi gelelim filme. Bu film, yönetmen koltuğunda Sam Mendes olduğu için midir nedir, daha fazla Bond'un iç dünyasına, Bond'un insani taraflarına-zaaflarına yönelmiş vaziyette. Yani, en zorlu aksiyon sahnelerinde dahi poz kesen (trene atlarken ki an hariç), neredeyse manken-robot karışımı bir ajan değil burada. Haliyle bu da Skyfall'ı klasik Bond filmlerinden bir nebze ayırıyor. Elbetteki, belli altın kurallar asla bozulmamış; Bond kızı gösterme, kısada olsa sevişme sahnesi, inzivaya çekilmiş kötü adam (Dr. No göndermesi), ve günü kurtarma hikayesi... Ama şeytan ayrıntıda gizlidir misali, Mendes her sahnede bir yönetmen olarak ağırlığını hissettiriyor. Özellikle Şangay'da geçen sahnelere ve o gökdelendeki neon ışıklar altında geçen sahnelere bayıldım. Tam bir görsel ziyafet.

Ayrıca Aston Martin DB5'in (Bond'un en meşhur arabası) arz-ı endam ettiği esnada giren klasik Bond müziği beni benden aldı.

Bu filmin teşkilata eskimiş, artık misyonunu tamamlamış gözüyle bakanlarıda göstermesi, bu hususta bütün bir casusluk sistemini dahi tartışmaya açması Skyfall'ı farklı bir noktaya koyuyor. Bu noktada özellikle M.'in mahkeme salonundaki konuşmasına dikkat çekmek isterim. Buradaki sözleri hem koca bir teşkilatın, hemde filmin bütün felsefesini ortaya koyması açısından büyük önem arz ediyor.

Birazda kötü adamdan söz edelim. Adamımız Silva, MI6'in eski bir ajanı... Teşkilata ihanet ettiği için M. (Judi Dench) tarafından cezalandırılır ve kimliği açığa çıkartılır, bir nevi düşman ellere teslim edilir. Bu nedenle Silva'da M.'e karşı önlenemez bir intikam duygusu besler. işte bu intikamda Skyfall filminin ana hikayesini oluşturmakta. Silva karakteri biraz abartılı tonda resmedilmiş bir karakter. Son yılların gözde oyuncularından Javier Bardem tarafından canlandırılıyor. Sapsarı saçlarıyla ve kocaman çenesiyle dikkat çekiyor. Hafif kaçık tarafıyla bir Joker edasıda yok değil.

Daniel Craig ile ilgili ise şunu söylemek isterim. ilk Bond olarak duyurulduğu zaman yadırgamış olsamda (pekçok kişi gibi) şu anda düşüncelerim Bond rolüne fazlasıyla yakıştığı, Bond kostümünü hakkıyla giydiği yönünde. Rüştünü çoktan ispatladı desem yeridir. Zaten yapımcıların 2 Bond filmi için daha oyuncuyla anlaşmaları bunu gösteriyor.

Son tahlilde tek bir söz söyleyecek olursam eğer Skyfall, Bond muhabbetini bir kenara bırakın, sadece bir film olarak dahi iyi bir film.
Anlamı benim için çok farklı olan bir şarkı . Mucize yaşarken arka planda çalan şarkı . Mucize bittikten hayat eski çirkin haline döndükten sonra yine güzellikleri buruk şekilde hatırlatan şarkı.
adele ye aşık olmama sebep olan şarkı.
Adele'nin mükemmel ötesi şarkısı.
meşhur antalyalı(007 ehehe) james bondun filmi, çekimlerinin bi kısmı istanbulda geçmiştir.
javier bardem'in kötü adam rolüyle fantezi yaşadığı , muhtemelen o rolü oynarken epeyce eğlendiği film.
istanbul kapalı çarşıdan bir anda adanaya atlamış film.
bizim adanada sahneleri gecmis izleyince hosuma giden film .
banyoda söylemesi keyifli şarkı.
benden dinlemesi anladığım kadarıyla çok keyifsiz.
müziği çok güzel olup filmi kötü olan james bond filmidir.

filmi unutulabilir ama müziği hep hatırlanacaktır.
dinledikce güzelleşen şarap gibi şarkı..
batılı sinemacıalr asla türkiye ile ilgili iyi bir şey görmek istemeyecekler önyargıları değişmeyecek belli oldu dedirten film. daha önceki midnight express gibi bodrumda ve ankarada deve kervanları yemenvari görüntülere, tipsiz çirkin insanlara oynatılan türk karekterlerine, taksimde recm sahneleri (2011 yılı yapımı agatha chrsitie doğu expresi cinayeti) kebap pişirmekte kullandığımız demir şişin etten lezzetli olması argümanları, her trülü sapıklığın türklerde doğal olduğu gibi sabit fikirlere nazaran bu film insaflı bile sayılır, ama bir daha bu filmcileri türkiyeye sokmayın hatta başka yerde de türk ile bir şey çekmelerine izizn falan vermeyim denyolara.
Bond filmleri arasında en kötü olanıydı. Konu diyeceğim ama öyle bir şeyde pek yok gibiydi. Olay örgüsü birbirinden çok kopuk olmuş. Javier Bardem bu film için çok kötü bir seçim olmuş her ne kadar oynadığı karakterde başarılı bile olsa. Madem adam sarışın ve renkli gözlü olacaktı esmer bir adamı neden seçersin böyle bir role? Başarısız bir cast olmuş.
Filmdeki en başarılı unsur Adele'in ortaya çıkardığı harika parçadır. Şarkı filmin önüne geçmiştir bu yapımda.
pierce brosnan a bir kez daha rahmet okutan bond serisi filmidir.
zaman kaybıdır, james bond filmleri içinde çekilen en kötüsüydü, olay örgüsü bir yerden sonra öyle saçma sapan hal alıyor ki.. ölmediği kanıtlanan koskoca 007'yi* acemi çaylak ajan gibi tekrardan testlere sokarak 007 karizmasını katletmek nedir hele kapalı çarşı pazarının göründüğü sahnede resmen arap ülkesine benzetilmiş türkiye, tabi istanbul trafiğini ve çarpık binalarını görünce o imaj silindi tabi kafadan biraz ama o ilk kareleri asla unutmam.

özet: 007 serisini piç eden yapımdır.
Adele'in söyledigi, yok yok yarattığı diyelim çünkü mükemmel yaratılmış bir ses yorumuyla ruhunuza dokunan parçadır.

Where you go i go
What you see i see....
Filmini bir kenara bıraktırıp insanı farklı bir ütopyaya sürükleyen 1874218848851. melodi tanesi.
Bunca yıllık hayatımda Bond filmografisinden sadece Casino Royale'i izlemiş biri olarak beğendiğim bir filmdi diyebilirim. 50 yıllık seri hakkında bilgi sahibi olmadığım için kıyas yapamam, abes kaçar. Ama beni tatmin eden bir film oldu. En azından Casino Royale ile karşılaştırırsam. Javier Bardem etkisi herhalde bilemiyorum.

Şu ülke muhabbetine de ufaktan parmak atayım. Çok ufak atıcam, söz. Ülkeye gelenlerin hepsi çatıların üzerinden inmiyor bu herkesin malumu. Ancak kalkıp da bu filme ''ülkeyi çok kötü göstermişsiniz'' diyemem, ülke bu aga. Türk dizilerinde görüldüğü gibi Boğaziçi Köprüsü, Kız Kulesi'nden ibaret değil maalesef. Taken 2 gibi kötü niyetli değildi bu sahneler, bu filmi bu bakımdan eleştiremem. Gözüme gözüme sokulan çarşaflı kadınlar yoktu. Eğri oturup doğru konuşmak lazım.

Temposu biraz dengesiz bir film. Kurguyu biraz eleştiriyorum bu bakımdan. Bol git-gelli bir film, belirli bir düzey yakalanamamış maalesef. Üstelik senaryoda da sonlara doğru klişeler sırıtmakta. Klasik ajan bond klişeleri de değil, bildiğimiz aksiyon klişeleri..

Daniel Craig tipik ingiliz soğukluğunun da ötesinde. Ulan adam ajan tabii soğuk olacak muhabbetlerine girmeyelim, kalpler kırılmasın. Ama nihayetinde oyunculuğunu orta düzeyde buluyorum.

--spoiler--

Son olarak da birşey söylemek istiyorum. Gizli servis başkanı kaçırılıyor ve kimsenin umrunda değil, bu nasıl iş? Ne gelen var ne giden. Bu kadar basit bir son olmamalıydı diyor, saygılarımı sunuyorum.

--spoiler--
filmde kendi ülkemi plakadan tanıdım resmen afrika ülkesi gibiydi sahneler çok tahmin edilir tarzdaydı beklenileni karşılamadı.
--spoiler--

guzel bi bond filmi. kavruk ablaya hasta oldum.

istanbul sahneleri klasik kapalicarsi uzerinde birbirini kovalamaca ama bu sefer biraz daha farkli: motorla! (bumuydu lan "cok farkli bir istanbul sahnesi cekecem. efsane olacak minaki" dedigin lan yonetmen?)

ayrica ayni isme sahip adele sarkisi da istanbul-adana karisimi turkiye sahnelerinin ardindan girmiyor mu.. efsane efsane

daniel craig abimiz dokturmus yine herzamanki gibi. ozellikle fragmanda da gorebileceginiz tren sahnesinde vagona atladiktan sonraki hareketi, aston martin db5 i delik desik edilirken "yarraaa yediniz olm" bakisi..

--spoiler--

izleyin, izlettirin

edit: spoiler seysi
istanbul'dan adana köprüsüne atlaması mükemmeldi.*