bugün

bir süre sonra erkek arkadaşıyla görüp, her gece onun altına yattığını anlamaktır. size müstahak amk.
söylememenin sebeplerine saygı duysam da eninde sonunda yine de hala söyleyememenin yanlış olacağı durumdur. kimi gururdan, kimi çekingenlikten, kimi sevdiğini sanıp sevdiğinden emin olamamaktan vs vs. kimi de söylersem söylemenin sihirinin gideceğini düşünerek. ama sanırım hiçbir neden sevdiğine sevdiğini söyleyememeyi meşru kılmıyor. mizahi yönden de aklıma hep şu şarkı gelir bununla ilgili. gülşen'in be adam şarkısında ki sözleri. swh."içine ata ata ne hale düştün tuta tuta çatlayacaksın be adam, çekinme hadi hadi söyle de kurtul bundan, kura kura kurudun be adam". kendi kendime pay çıkartırım yani.
biraz sessiz sinema idmanı yaparak konuşmadan da çözülebilecek durum.
yemek yiyip tuvalete gidememek gibidir, hep bir karın ağrısı vuku bulur.
bir türlü fırsatın gelmemesi ile beraber bazen reddedecek ya da o beni sadece arkadaş olarak mı görüyor vb korkularla söyleyememektir .
Söyleyeceği anda yüreği duracak gibi olmuyorsa, o derecede sevmeden de söylemesin zaten. Her gün bu yalanla sevgilisini kandıracağına ya bir kere söylesin inandırıcı olsun, ya da hiç söylemesin daha efdaldir.
söylediğinde kendinden uzaklaşma ve sana başka gözle bakma korkusundandır.
At'ın kaburgasında patlayan bir taydır, aynen öyledir.
birde sevdiğini defalarca söylediğin halde inandıramamak vardır ki daha beterdir.
bazen, bu konuda yapabileceğinin en iyisidir.
bazen en doğru olan.
şimdi sana seni sevdiğimi söylesem, biz sevgili olmaya kalkışsak ve sonradan farketsem ki, meğersem ben seni başka bir şekil içimde yaratmışım ve içim rahat sevemiyormuşum seninleyken onu.
seni hayatımdan, içimdeki seni de içimden çıkarmak zorunda kalsam; kim daha çok kırılacak?
Bir başkasına fırsat vermek derler de doğru derler. 'Vay efendim nasıl olur! O da seviyorsa başkasına bakmaz.' diye bir şey yok. Karşıdan bir güdüleme yoksa karşıdaki de ömrünün sonuna kadar onu bekleyemez. Elbette çiçek açmak isteyecek.
Bir de korkulması kötü: insan duygularından utanmamalı. Karşısındaki kişi eğer gerçekten arkadaş olarak seviyorsa ve medeniyet kavramını biliyorsa zaten hoşgörüyle yaklaşır.
Tabi sevdiğini söylerken: Bir yandan seviyorum derken bir yandan da kendini yükseltmek için önceki sözlerini çürütecek kelimeler kullanmamalıdır. Yoksa onun vay haline!
söylendiğinde karşılık beklenen bir söz olduğundan karşılığın gelmeyeceğinden müşküllenmek ile söylemekten vazgeçmektir.
günlerce, haftalarca söyleyeceğin anı düşünürsün. "o erkek önce o söylesin" gibi saçma düşüncelerden arınıp, yüreğin sahibine onu ne kadar sevdiğini söylemek istersin. ancak yalnızken gelen cesaret onun yanındayken uçar gider. heyecandan karnın ağrır, dilin damağın kurur, söyleyemezsin. aradan biraz zaman geçer, uzun süre görüşemezsin sevdiğinle. uzun süreden sonra buluşunca onun nasıl tapılası bir insan olduğunu tekrar anlarsın. tam gün bitmiş ayrılıyorken, birden sarılır ve hiç farkında olmadan "seni çok seviyorum" dersin hatta yalvarır bir ses tonuyla "beni hiç bırakma" diye eklersin kolların onu sıkıca sarmalarken. bir insanın gözlerine bakmadan, ona sarıldığın anda "seni seviyorum" demenin ne kadar kıymetli olduğunu anlarsın. hele ki "beni bırakma" dediğin sevgili "sözler verip vaatlerde bulunmak" yerine soruyu ne kadar anlamsız bulduğunu belirtmek için "neden bırakayım ki?" derse için rahatlar, huzur duyarsın.

sonra tüm gece şapşal şapşal dolaşırsın evin içinde. aşk işte böyle bir şey.
ilerde kesinlikle pişman olunacak davranıştır.olumlu veya olumsuz bir cevap alınması,umutla beklemekten daha iyidir.yoksa bir ömür boyu acaba..? demekle geçer.
söylendiği taktirde söyleyenin kendi kendisini yakmasıdır. doğru olan söylememektir. bir şekilde birleşirseniz birleşirsiniz. ama bunun seni seviyorum ile olmaması gerek. olmamalı. türk kızlarının %90'ının mal olduğunu düşünürsek, seni seviyorum dedikten sonra vereceği cevap kötü yıkımlar, uzun süre atlatılamayacak hasarlar doğurabilir.
(bkz: aramaya inanıp da arayamamak)
(bkz: seni seviyorum diyememek)
ya gereğinden az sevmek*, ya da gereğinden çok sevmek*tir.
o da seviyorsa anlarsın zaten anladınki sevmiyor hiç konuşma derim ben.*
aptallıktır düpedüz aptallık. sevgi gönül işidir ince hesaplara gerek yok ticaretmi bu. sevdiğine sevdiğini söylersin sonu acıda olsa paşalar gibi acını çekersin en azından sevdiğin için çekersin sevmediğimiz kişiler o kadar acılar çektiriyorki. sevdiğin için acı çekmekte güzeldir.
tanışılır, sevgili olunur, başlarda böyle değildir ama şimdilerde çok çok sevilir. yalnız bilinir ki o da bir gün gidecektir. işte sadece kaybetme korkusundan ona söylenemeyen cümlelerden sadece bir tanesidir.
erken söylemekten çekinilir. daha vakti değildir. eskisiden kalma, kırılmış kalbin onarımı bittince hemen söylenir...
soyleyince bir sey degismedigini bilmektir. kendine saklayip, degerinin tukenmesini engellemektir. agizlara sakiz olmamasini istemektir.
vereceği yanıtları önceden bildiğiniz için içinizde patlamasını yeğlersiniz. nitekim patlar.
zira kendisine evvelce söylemiş, kapağınızı alıp şişenize kapayıp o şişeyi de sert zemine 90 derece açıyla koyup üzerine oturmak suretiyle tatmin olmuşsunuzdur.
bir kez daha söyleyip bir kez de onun tatmin etmesini beklemek yersizdir.
söyleyince bir anda senden soğumasını göz önüne alarak tedbirli davranmaktır.