bugün

sevdiğine sevdiğini söyleyememek

günlerce, haftalarca söyleyeceğin anı düşünürsün. "o erkek önce o söylesin" gibi saçma düşüncelerden arınıp, yüreğin sahibine onu ne kadar sevdiğini söylemek istersin. ancak yalnızken gelen cesaret onun yanındayken uçar gider. heyecandan karnın ağrır, dilin damağın kurur, söyleyemezsin. aradan biraz zaman geçer, uzun süre görüşemezsin sevdiğinle. uzun süreden sonra buluşunca onun nasıl tapılası bir insan olduğunu tekrar anlarsın. tam gün bitmiş ayrılıyorken, birden sarılır ve hiç farkında olmadan "seni çok seviyorum" dersin hatta yalvarır bir ses tonuyla "beni hiç bırakma" diye eklersin kolların onu sıkıca sarmalarken. bir insanın gözlerine bakmadan, ona sarıldığın anda "seni seviyorum" demenin ne kadar kıymetli olduğunu anlarsın. hele ki "beni bırakma" dediğin sevgili "sözler verip vaatlerde bulunmak" yerine soruyu ne kadar anlamsız bulduğunu belirtmek için "neden bırakayım ki?" derse için rahatlar, huzur duyarsın.

sonra tüm gece şapşal şapşal dolaşırsın evin içinde. aşk işte böyle bir şey.