bugün

çok şey düşünmektir bir güzel sözü dudaklardan kalbe dökmenin getireceği tüm sonuçlar uğruna. çok şey denemektir en iyisinin ne olacağını bulabilme uğruna. ve kaybetme korkusudur kendine duyulan devasa acıma duygusuyla. korkaklığın en büyük boyutudur kazanabileceğin şeyin en büyük şey olduğunu bilirken, ve en büyük olan o şeyi daha eline bile geçirememişken bu kaybetme korkusu. çaresizliktir, ve korkaklığın en büyük acınasılığı... karşısındakini seven "sevilen"ler, hep savaşmaya hazır, güçlü, kararlı ve istekli yaren isterler çünkü..
(bkz: seni seviyorum diyememek)
uygun zamanı kollamaktır belki ama hayat kısadır. ve hiç bi durakta uzun süre beklemez hiç bir araba. kaçırmamak lazım.
(bkz: bunu ben mi söyledim)
söyleyince bir anda senden soğumasını göz önüne alarak tedbirli davranmaktır.
vereceği yanıtları önceden bildiğiniz için içinizde patlamasını yeğlersiniz. nitekim patlar.
zira kendisine evvelce söylemiş, kapağınızı alıp şişenize kapayıp o şişeyi de sert zemine 90 derece açıyla koyup üzerine oturmak suretiyle tatmin olmuşsunuzdur.
bir kez daha söyleyip bir kez de onun tatmin etmesini beklemek yersizdir.
soyleyince bir sey degismedigini bilmektir. kendine saklayip, degerinin tukenmesini engellemektir. agizlara sakiz olmamasini istemektir.
erken söylemekten çekinilir. daha vakti değildir. eskisiden kalma, kırılmış kalbin onarımı bittince hemen söylenir...
tanışılır, sevgili olunur, başlarda böyle değildir ama şimdilerde çok çok sevilir. yalnız bilinir ki o da bir gün gidecektir. işte sadece kaybetme korkusundan ona söylenemeyen cümlelerden sadece bir tanesidir.
aptallıktır düpedüz aptallık. sevgi gönül işidir ince hesaplara gerek yok ticaretmi bu. sevdiğine sevdiğini söylersin sonu acıda olsa paşalar gibi acını çekersin en azından sevdiğin için çekersin sevmediğimiz kişiler o kadar acılar çektiriyorki. sevdiğin için acı çekmekte güzeldir.
o da seviyorsa anlarsın zaten anladınki sevmiyor hiç konuşma derim ben.*
ya gereğinden az sevmek*, ya da gereğinden çok sevmek*tir.
(bkz: aramaya inanıp da arayamamak)
(bkz: seni seviyorum diyememek)
söylendiği taktirde söyleyenin kendi kendisini yakmasıdır. doğru olan söylememektir. bir şekilde birleşirseniz birleşirsiniz. ama bunun seni seviyorum ile olmaması gerek. olmamalı. türk kızlarının %90'ının mal olduğunu düşünürsek, seni seviyorum dedikten sonra vereceği cevap kötü yıkımlar, uzun süre atlatılamayacak hasarlar doğurabilir.
ilerde kesinlikle pişman olunacak davranıştır.olumlu veya olumsuz bir cevap alınması,umutla beklemekten daha iyidir.yoksa bir ömür boyu acaba..? demekle geçer.
günlerce, haftalarca söyleyeceğin anı düşünürsün. "o erkek önce o söylesin" gibi saçma düşüncelerden arınıp, yüreğin sahibine onu ne kadar sevdiğini söylemek istersin. ancak yalnızken gelen cesaret onun yanındayken uçar gider. heyecandan karnın ağrır, dilin damağın kurur, söyleyemezsin. aradan biraz zaman geçer, uzun süre görüşemezsin sevdiğinle. uzun süreden sonra buluşunca onun nasıl tapılası bir insan olduğunu tekrar anlarsın. tam gün bitmiş ayrılıyorken, birden sarılır ve hiç farkında olmadan "seni çok seviyorum" dersin hatta yalvarır bir ses tonuyla "beni hiç bırakma" diye eklersin kolların onu sıkıca sarmalarken. bir insanın gözlerine bakmadan, ona sarıldığın anda "seni seviyorum" demenin ne kadar kıymetli olduğunu anlarsın. hele ki "beni bırakma" dediğin sevgili "sözler verip vaatlerde bulunmak" yerine soruyu ne kadar anlamsız bulduğunu belirtmek için "neden bırakayım ki?" derse için rahatlar, huzur duyarsın.

sonra tüm gece şapşal şapşal dolaşırsın evin içinde. aşk işte böyle bir şey.
söylendiğinde karşılık beklenen bir söz olduğundan karşılığın gelmeyeceğinden müşküllenmek ile söylemekten vazgeçmektir.
Bir başkasına fırsat vermek derler de doğru derler. 'Vay efendim nasıl olur! O da seviyorsa başkasına bakmaz.' diye bir şey yok. Karşıdan bir güdüleme yoksa karşıdaki de ömrünün sonuna kadar onu bekleyemez. Elbette çiçek açmak isteyecek.
Bir de korkulması kötü: insan duygularından utanmamalı. Karşısındaki kişi eğer gerçekten arkadaş olarak seviyorsa ve medeniyet kavramını biliyorsa zaten hoşgörüyle yaklaşır.
Tabi sevdiğini söylerken: Bir yandan seviyorum derken bir yandan da kendini yükseltmek için önceki sözlerini çürütecek kelimeler kullanmamalıdır. Yoksa onun vay haline!
bazen en doğru olan.
şimdi sana seni sevdiğimi söylesem, biz sevgili olmaya kalkışsak ve sonradan farketsem ki, meğersem ben seni başka bir şekil içimde yaratmışım ve içim rahat sevemiyormuşum seninleyken onu.
seni hayatımdan, içimdeki seni de içimden çıkarmak zorunda kalsam; kim daha çok kırılacak?
bazen, bu konuda yapabileceğinin en iyisidir.
birde sevdiğini defalarca söylediğin halde inandıramamak vardır ki daha beterdir.
At'ın kaburgasında patlayan bir taydır, aynen öyledir.
söylediğinde kendinden uzaklaşma ve sana başka gözle bakma korkusundandır.
Söyleyeceği anda yüreği duracak gibi olmuyorsa, o derecede sevmeden de söylemesin zaten. Her gün bu yalanla sevgilisini kandıracağına ya bir kere söylesin inandırıcı olsun, ya da hiç söylemesin daha efdaldir.
bir türlü fırsatın gelmemesi ile beraber bazen reddedecek ya da o beni sadece arkadaş olarak mı görüyor vb korkularla söyleyememektir .
yemek yiyip tuvalete gidememek gibidir, hep bir karın ağrısı vuku bulur.