bugün

dişlerimi fırçalamadan uyuyamam ben. ne kadar uykum gelirse gelsin ayaklarımı sürüyerek de olsa gider dişlerimi fırçalarım. ama her seferinde dişlerimi fırçaladıktan sonra uykum kaçar. şimdi yine bir kaç saat dönerim yatakta.
köpeklerden çok korkuyorum ama çok.
onlar yüzünden kampüste yalnız yürümeye bile korkuyorum.
korktuğum için yalnız yürüdüğüm her an annemle konuşuyorum telefonda, taa oradan beni kurtaracakmış gibi.
yalnız dışarı çıkmadan önce bana saldırırsa gözüne parmak sokarım, karnına tekme atarım diye fanteziler kuruyorum.
rüyamda köpek saldırısına uğruyorum, bağırarak uyanıp,herkesi de korkutuyorum.
yine de bütün hayvanları çok seviyorum, golden'lara aşığım. ilerde evime köpek almayı bile düşünüyorum.
itiraf ediyorum facebookta beni ekleyen bir bayan sözlük yazarına aristokratsın dedim diye beni hem facebooktan hem twitterdan sildi. kendisi uludağ sözlükt çaylak pozisyonunda isim verip rencide etmek istemiyorum ama bu yaptığına üzüldüm. ben aslında kötü bişey söylemek istemedim. zaten aristokrat olmak kötü bişey değil çünkü bende aristokratım. onu seviyorum. umarım anlayışlı davranır.
- 10 gündür gelen kargo sayısı 7 ve bunların 2'sini geri yolladım diğeri de paket halinde beni bekliyor.

- 10 günde müzik dinlemeye ayırdığım vakit uykuya ayırdığım vaktin neredeyse 2 katı.

- superman tişörtünü giyenlerden fena halde gıcık alıyorum. hayır ben aldığım zaman kimse giymiyordu, ne oldu lan birden bire hepinizde var. giymeye utanır oldum. taytını da giyeceğim lan dur bakalım o zaman da hepiniz giyecek mi?

-36 saat uykusuz kalıp, 15 saat yemek yemeden de hayat belirtileri gösterebiliyorum.

-dilencilerle hep garip bir muhabbet içerisine girmişimdir. ihtiyacı olmadığını düşündüğüm bir dilenciye 1 dolar verme gibi garip bi' düşüncem var. bakarsın belki de düğünlerdeki gibi alnına yapıştırırım. tepkisini merak ediyorum.

-24 saatten az bir süre kalmasına rağmen gireceğim ehliyet sınavını sürücü kursundan değil de haberlerden öğrenmek kavga nedeni olsa gerek. hayır ben mi asabiyim insanlar mı aptal anlamadı ben bu işi.

-paint'ten hala çok kötü resimler çiziyorum. gel gör ki hepsi bir kompozisyon halinde yağmasa da gürlüyor mübarek.

-internet üzerinden iş başvurusu yaptığım zamanlarda öğrenci olduğum halde ve hiçbir tecrübem olmamasına rağmen mutlaka müdür ve müdür yardımcılığı ilanlarına başvuruda bulunuyorum. hayır arkadaşım aranan özelliklere kendine güvenen, yeniliğe açık, sorun çözebilen yazarsanız ben de başvururum siz ne kadar kendinize güveniyorsunuz görelim.
-yine boşluğa düşmüş bulunmaktayım.
-yine eskiye takıldığımın farkındayım.
-beni bu durumdan kurtarabilecek birini arıyorum.
-kendime güvenim kalmadı bu hallerden kurtulabilecek davranış biçimine sahip olduğuma dair.
-bu gece sağına bakmayan sarhoş sürücüye çarpmaktan son anda kurtuldum. adam geldi özür diledi. son derece sarhoştu. arayıp polise şikayet ettim. içmesine birşey demiyorumda. arkadaş içtin niye araba kullanıyorsun. yani ben içtiğim zaman kimseye zarar vermemek için en çok sevdiğim şey olan araba kullanmaktan vazgeçiyorum.
-televizyon programlarına biraz aklı olan, kültür düzeyi insanları çıkarsınlar. onların rezil olmalarından ben rahatsız oluyorum.
-başımıza gelen olaylara türkiye de yaşıyoruz diyip görmezden gelmenin anlamını hala çözemedim.
-insan boşta kalınca her türlü gerzekliği yapabiliyor. bundan vazgeçmeliyim.
- bir insanın kendi hakkında konuşmasından nefret ediyorum. hele ki övünerek konuşuyorsa şöyle ağzının ortasına çakasım geliyor.

- kendine güven güzel bir şeydir tabi ama çok çok güvenen ve her işe atlayanlardan da neret ediyorum. işin gücün yok mu kardeşim en kötü git kitap oku.

- el ele veya sarılı çiftlere tip tip bakan kro, apaçi, geri kafalı, cahil insanların bu ülkeden yaşamamasını istiyorum.

- ayrıntıya çok takılıp kendimi üzüyorum ama bu sadece sevdiğim insanlara karşı olan bir şey çnk normalde pek bir umursamazım.

- hayatımda ilk defa aşık oldum, acısını da gördüm mutluluğunu da gördüm ve bunları yaşatan kiişiyle hala birlikteyim çünkü geçekten çok seviyorum.

- birayı diğer içkilerden çok seviyorum ne biliyim daha güzel geliyor sanki.

- kız arkadaşlarıma küçük de olsa sürprizler yapmaktan kaçınmıyorum hep götüme giriyor ama olsun herkesin mutlu olmaya hakkı var sonuçta.

- yolda gördüğüm bir insanı eğer beğendiysem gidip söylüyorum, yanlış anlarlarsa onların ayıbıdır.
ben babamı yedim.
sevgimin yerini alışkanlık alıyor,
korkuyorum..
Hala kendimden emin olamıyorum sözlük. Ne bok hissettiğim belli değil. Neredeyim bilmiyorum. Ne yapmak istediğimi, amacımı bilmiyorum. Elimde olmadan geçmişi özlüyorum sözlük. Tamam kabul, çok bir geçmişim yok henüz ama yakın geçmiş işte. Üzülüyorum sözlük. Kafamı dağıtmam lazım. Bir tatile gitsem şöyle kimse olmasa tanıdığım. Yeni insanlarla tanışsam orada. Güneşin doğuşunu ve batışını tek başıma izlesem. Belki aklım biraz başıma gelir.
ilgi çekici hiç bir şey yok!
nick e yapılan yorumları gördükçe, benim nickime kimsenin yorum yapılmadığını görüp pısıyorum bi kenara.
hep ekşi itirafta yazmak istemişimdir.
çok ağladım sözlük çok...

kimselerin görmediği, kimselerin duymadığı yerlerde çok ağladım sözlük.
hani derler ya erkekler ağlamaz diye ben çok ağladım sözlük çok.
hem bak nickim bile sonkabadayi ama genede ben çok ağladım sözlük.

bazen hayatımı alt üst eden şeyler için ağladım, bazense sırf ayağım taşa çarptı diye ağladım.
aslında ayağım taşa çarptığımda ki ağlayışımda alt üst olan hayatım içindi....

yıllar önce evde beslmek için bir muhabbet kuşu almıştım sözlük iyide anlaşıyorduk keratayla, bir sabah sessiz sedasız öldü... sabah uyandığımda kafesinde bir başına ölmüştü... çok ağladım sözlük...
onun yanlız başına ölüşünde kendimi gördüm bir an...
aslında ben kendime ağladım...
aslında ben bu güne kadar hep kendime ağladım.
şimdi diyeceksin ki sende ne kadar bencilsin be adam...
bak duyar gibiyim zaten.
ama öyle şeyler yaşadım ki sözlük, inan sen benim yerimde olsan sende ağlardın benim gibi...

hani diyorlarya erkekler ağlamaz diye, ben çok ağladım be sözlük...
çok uzun entry'leri okumaya üşeniyorum ama ne var ki genellikle çok güzel oluyorlar.
abaza sözlük yazarlarını g.t etmeye bayılıyorum, sözlük. elimde değil.
şu saatte telefonum bom boş, facebook gibi saçma sapan bir siteye de üye değilim dolayısıyla orada da gezinemiyorum, tüm arkadaşlarım kuşadasında yazlıklarında kimseyle de buluşamıyorum, ders çalışayım desem TUS'a daha çok var hacıı, dinleneyim desem anca pc başı işte.. kararlar almıştım kışın spor yapacam, istediğim tüm kitapları okuyacam, filmler izlicem... hiç birine ne başlayasım var ne bişey yapasım..gün boyu bön bön oturdum sözlük. ne kültürsüz adamım ulan. bi çık tenis oyna bi spora git bi halı sahaya git dimi.. ama nerde göt büyütüyoruz şerefsizim.. haa bu arada sözlük hastanede asistan bir abla var mecbur statü farkından dolayı abla diyoruz ama ne bileyim hoşlantı mı desem hayranlık mı desem.. ah ulan ah az daha büyük olgun erkek olaydım şöyle 30 larında asistan ablaya yapacağımı bilirdim ya.. oda umut veriyor sözlük ya yanaklarımdan fırt alıyor lacivert gözlüm diyor gerçi 60 yaşındaki kadın doğum hocamda aynı şeyi diyor ya. ne yazıkki yaşıtlarım hiç böyle şeylerle karşıma çıkmıyor. beni de sevin lan!
iyiyim lan ve bu bana tuhaf geliyor. ya bitirse? yarın ya iyi olmazsam? ya sıkılırsam yine? istanbul'dan geldim diye iyiysem ya sadece? ya bu her sefer olan şeyse, hani 2-3 haftalık. ya pazartesi iş görüşmesine gitmezsem? ya yine uyur ve hiç uyanmamak istercesine zorla kalkarsam yataktan? ya sıkıntıdan yürüyüşe çıkar ve yarı yolda sıkılırsam yürümekten? ya onu lüzumsuzca özler ve ararsam yine? ya o yine buluşursa benimle? ya yine huysuz, keyifsiz olursam? ya yine anlatacağım şeyler içimde birikirken anlatacak kişiler olana kadar beklemekten yorulursam? ya içimde patlarsa enerjim? ya yine çok korkarsam? ya yine kan görünce bayılırsam? ya bugün yolda gördüğüm adam gibi elimi bıçaklarlarsa? ya öcü beni yerse? peki ya ben öcüyü yersem ha?
doğum günümdü ve mutsuzum.
bana bir şeyler oldu sözlük. ben ki her yerde, herkese ben korku filminden korkmam, şu ana kadar korkmadım diyen kişi insidious filminden yusuf yusuf olmuşumdur.

hatırlamıyorum ki korku filmi izlerken yastıklara sarılıp, lambalar açayım. bir garipleştim, değiştim. yaşlandıkça insanlar korkuyor mu dersin, sözlük. * * tamam yani film bittikten sonra şöyle bir baktım ki, evet klasik amerikan korku filmi ve film klişelerle dolu. işte cinlerdir, hayaletlerdir falan, yok ele geçirmek bedenleri, yok ayinlerdir falan. fakat konuyu dokunduruş yeri güzeldi. içine bilim falan da kattı. astral seyahat, izdüşümler...vs derken, bir baktım serox yusuf yusuf olmuştur.

o değil, yağmur ve gök gürültüsü de bana korkmam konusunda çok yardımcı oldular.
Ev telefonu çoktandır bozuk, bilgisayar kafayı yemiş durumda biraz film izleyince bir oyuna girince kendi kendini kapatıyor bir türlüde açılmak bilmiyor, televizyon tam filmin en heycanlı yerinde digital karttan bahsetmeye başlıyor, cep telefonum internete bağlanmakta arada sırada sorunlar yaşıyor. Çok az kaldı kafayı yiyeceğim galiba.
bugüne uyanmak çok güzeldi...

dün, caz festivaline gitmek üzere buluştuk. adli sicil kaydı için kadıköy'e erken gittiğimden fazlaca vaktimiz vardı. biraz içer, sohbet ederiz diye düşünüp modaya attık kendimizi.

kediler ülkesine benzettiğim bir sokakta oturup sohbet etmeye başladık. o, hayatımda tanıdığım en mutlu ve özgür ruhlu insan! ve mutluluğu bulaşıcı *

çılgın konulardan, hayvanlar aleminden, ilginç projelerinden fln bahsettik. hadi biraz daha içelim dedik. ikinci durağımız sahildi. hayatımın en komik fotoğrafını çektim * kayalıklarda saçmalayıp gülerken içimden geçirmeye başladım... " gitmesek mi lan?", "muhabbet çok güzel aq", "festival mestival hep var ama böyle bir muhabbet yok", " sus kızım adam gitmiş bilet almış bugünü beklemiş ayıp"... derken...

"gitmesek mi?" dedi *

o an boynuna sarılmak fln istedim. duymak istediğim cümleydi.

festival fikrini çöpe atıp eğlenmeye devam ettik.

yeni durağımız bahçesiydi. şapşal bir kedi yavrusu gibi yağmurda ıslak çimenlerde yuvarlandık. içtik, güldük, enteresan konulardan konuştuk...

çocukların ruhlarına mahsus saf bir mutluluk hissettim. hem de kesintisiz!

ablasının pijamalarıyla aşağı indiğinde gülmekten geberdim * ben hayatımda böyle egosuz ve böyle kendine güvenen birini tanımadım!

ilginç, çok ilginç bir adam! onu herkes tanısın istiyorum. kimseye bok atmayan, herkesi, her şeyi, hayatı olduğu gibi kabullenen bir adam. ruh arızalarına bakış açısına bayıldım.

bong!

gece orda kaldım. sabah iyilik meleğim pınar'ın günaydın telefonuya gözümü açtım. manyak herif tepemde dikilmiş maymun muyum ben dedi * sonra aşağı kahvaltı hazırlamaya indi.

aynaya bakmak gibi bir hatada bulundum. aynadaki şey korkunçtu! ama rahatsız olmadım. komik geldim kendime *

hayvan gibi huzurluydum lan! olduğum gibiydim. özgürdüm.

daha önce hiç kimseye anlatmadığım sırlarımı paylaştım onunla. aslında epeydir tanışıyoruz ama hiç ikimiz vakit geçirmemiştik. müdavimi olmayı düşünüyorum * en iyi arkadaşım olsun hatta *

cuma gecesi öküz gibi içip cumartesi sabahı erken kalmak ve işe gelmek kadar korkunç bir şey olamazdı. artık öyle düşünmüyorum. tanrım yolda beni gülmekten öldürdü! *

sıkışık trafikte arkamızda sellektör yapan bi hıyar vardı. sonra mesafe bıraktı. ona ithafen söylediklerini aynen aktarıyorum:

"götüme girmeni özledim. sen götüme girmeyince rahat edemiyorum. amcık seni!"

ben hayatımda böyle küfür duymadım *

işe geldiğimde kapıda kaldım. bahçedeydim. sıkıldım. aradım canım sıkıldı dedim. geyiğe başladık yine. yeni incisi:

"allah bana bu dili niye vermiş ki saçmalıyorum ben"

hiç bu kadar yüksek bir neşe yaşamadım lan ben! gülücükler saçıyorum!

akşam kızlar gecesinden sonra görüşelim dedim. "fikrini değiştirebilirsin. o yüzden eğer istersen tekrar çağır" dedi. ölürüm ben sana be! insanı hiç yormuyor, sorun çıkarmıyor, beklentisi yok, olduğum gibi kabulleniyor. şahane!

böyle insanlar çok olsaydı dünya karnaval gibi olurdu *

akşam kızlar gecesi de çok eğlenceli geçecek. gerçekten çok sevdiğim arkadaşlarım var. ekip fırlama, komik ve sorunsuz. çıldıracağımız garanti. heyecanlı ve istekliyim.

aslında bu aralar hayata karşı heyecanlı ve istekliyim. yaralarımı sardım. iyileştim. şimdi yenileniyorum. kabuk değiştiriyorum sanki. ruhumu doyuran insanları seçiyorum. özenle yaşıyorum hayatı. her anını sonmuş gibi kıymet vererek yaşıyorum. nefes alırken ciğerlerimi yaşam sevinciyle dolduruyorum.

yaramaz fırlama bir çocuk gibiyim. maskesiz yaşıyorum.

insanlara hayır demeyi öğrendim. kırıcı oluyorum evet ama bu egoist halim kendim için çok faydalı. artık biliyorum ki fedakarlıklar görevin haline geliyor ve kimse değerini bilmiyor. yapmıyorum ben de. oh be!

yaşamı yeni keşfeden ve hayatı yük olarak değil cazip bir keşif yeri olarak gören bir çocuğum sanki. saçmalıyorum, eğleniyorum, coşkuluyum ve neşeliyim. olmam gereken insan kimliğini çöpe attım kolayı seçiyorum. kendim olmayı. hatalarımla, eksiklerimle, dengesizliklerimle. bundan insanlar da pozitif etkileniyor. karşımda kahkahalarla gülen insanlar görmek müthiş *

akşam bize tanımadığım kızlar da katılacak. onlar da çatlak kiremitmiş ve beni çok merak ediyorlarmış. ben de onları merak ediyorum.

karanlık bir odada uzun zaman kalıp da sonra sonsuz çiçekli çayırlara açılmış gibiyim.
"otopsi istiyorum hayallerime! kurduğum düşler eceliyle ölmüş olamaz"
işimi çok seviyorum diyeceğim de işim yok ki * işim varmış gibi para alıp kıçımın keyfini yaşamaktan çok mutluyum. zaten öyle olmasaydı cumartesi çalışmayı asla kabul etmezdim. maşallah diyin lan. kıskandığınızı hissedebiliyorum. nazar değdirenin gözüne kedi işesin.
bazen narsist olabiliyorum.
hatta bu konuda kendimi aşabiliyorum.
bu yüzden aşağılık kompleksi içine girmeye çalışıyorum, yanlış anlaşılıyorum.
ortasını bulamadım bir türlü.
telefon sohbeti sırasında arkadaşımla sabah 10 buçukta iddaa girdim. '' 2 saate kadar yağmur yağacak '' dedim.

yağmadı!!

saat 14 30 ve tam 38 cevapsız arama ve 7 tane mesaj attı.

yaf altı üstü bi dondurmaydı valla. hayır almıyacağımdan değil gıcıklığına açmıyorum telefonu. meğer ne pislik bişeymiş öyle...