bugün

maaşlı bir şekilde para kazanmak isteyenlerin uyguladığı eylemdir. *
(bkz: http://www.yenibiris.com)
ülkemizde yapılan iş basvuruları için işveren tarafından kalabalık bir heyet olusturulabilecek olan, iş bulmak isteyen kişilerin özveri ile hazırlayacakları basvurudur.
tecrübe eksikliği bir koz olarak kullanılır genelde işveren tarafından. "ulan herkes sizin gibi yaparsa nasıl tecrübe kazanır insan" diyesi gelse de susar insan içine atar.
kahverengi takimla kesinlikle gitmeyin. gri tonlari tercihiniz olsun. ilk odaya girdiginizde tanistigniz insanlarin isimlerini kesinlikle unutmayin. goz temasindan kacinmayin flort etmiyorsunuz, is ariyorsunuz.
insanı sıkıntı ve strese sevk eden hadisedir.

(bkz: buraya uzun uzun entry gelecek) *
(bkz: iş yerlerinin en az 3 yıl deneyim istemesi)
dış görüntü konusunda bir kaç ekleme:

kahverengi konusunda yazılmış zaten*.

yeşil renk de tercih edilebilir, kahveye kaçan değil ama.

yeşil renk güven verir. (bkz: banka logoları)

sarışınlar, fönlü açık saçlı gitmeyin. toplayın saçlarınızı. sarı renk geçicilik simgesidir.

dekolte sakın giymeyin!

erkekler, çorap - takım - ayakkabı renk uyumuna çok daha fazla dikkat edin. normal hayatta siyah takım - füme çorap giyilebilir ama iş görüşmesinde giyilmemeli.

göz teması için temiz, aydınlık bir makyaj,

son olarak; dişler tertemiz olmalı, çünkü gülümsemelisiniz!
sorulan sorulara düsünülerek cevap verilmesi sizi aranılan eleman yapabilir. işte örneği;

"Japonya'da saygın bir firmada yönetim, işe girmek isteyenlere bir soru sormuş ve soruya uygun cevabı veren kişiyi de işe almışlar.

Sorunun ilginçliği bu sorunun doğru ya da yanlış cevabının olmaması...

Yağmur bulutları apaçık çok şiddetli bir fırtınanın gelmekte olduğunu söylüyor.

Karanlık yağmurlu bir gece, şimşekler çakıyor, gök gürlüyor, tam bir fırtına var ve siz arabanızla gece saat 02.00'da yoldasınız.

Genelde tek başınıza yolculuk yapıyorsunuz ve o akşam da öyle yaparak ıssız bir yolda ilerlemeye başladınız...

Arabanız iki kişilik. Ve ileride bir otobüs durağı görüyorsunuz.

Arabanızla otobüs duraklarının yanından geçerken oracıkta bekleyen insanlar sizi hep hüzünlendirmiştir oldum olası...

Çünkü otobüs durakları size geçmişinizi hatırlatmaktadır...

Ve işte o yağmurlu ve fırtınalı gecede otobüs durağına yaklaşınca 3 kişinin beklemekte olduğunu fark ettiniz.

Bunlardan; Birincisi bir doktor. Sizi daha önce geçirdiğiniz kalp krizinden kurtarmış.

ikinci kişi, çok yaşlı ve neredeyse ölmek üzere olan birisi.

Üçüncüsü ise, hayatınızın rüyası, her zaman tanışmak istediğiniz birisi...

Hava gittikçe kötüleşiyor ve arabanızda sadece bir kişilik yer var.

Böyle bir durumda siz olsaydınız ne yapardınız?

Hemen cevap vermeniz gerekmiyor. Düşünün unutmayın doğru ya da yanlış cevap yok. Sizin tercihin önemli sadece...

Görüşmeye girenlerin cevapları şöyle olmuş:

A) Hasta adamı en yakın hastaneye götürelim.

B) Doktor daha önce hayatımı kurtardığı için onu alırdım.

C) Manen düşünürsem tabii ki hasta adamı alırdım ama kendi geleceğimi ve hayatım için her zaman tanışmayı arzuladığım bu kadını arabaya alırdım.

Görüşmeye katılanların yüzde 90'ı aynı cevabı vermiş; "Yaşlı adamı alırdım"

Ama bir kişi farklı bir cevap vermiş ve o kişiyi işe almışlar...

işte işe aldıran o cevap: Arabadan inip anahtarı doktora veririm, doktor benim hayatımı kurtardığı gibi yaşlı adamı da hastaneye yetiştirip hayatını kurtarabilir. Böylece ben de hayatımın insanıyla otobüs durağında baş başa kalır onu tanıma fırsatını yakalarım.

Bu çok düşünülmeyecek bir cevap değil ama insanoğlu bencildir ve hiç kimse arabasını vermeyi düşünememiş."
yeni mezunsundur, aklın pırıl pırıldır ve amacın sadece güzel bir gün ölmek içindir. ilk randevun ile tüm dünyan değişmiştir.
+ee merhaba ben xxxxx. iş başvrum eeem iş başvurum vardı da onun için geldim!
-randevunuz mu vardı?
+ehhm evet. çok heyecanlıyım. söyleyemedim bir anda da.
-hımm anlıyorum.(mahkeme duvarı gibi bu surat)
-sizi şöyle alalım.(otur lan göt lalesi diyor yani)
+sağolun.
-bir şey içer misiniz?
+evet bir bardak su olursa...(kadında ki surat iyiden iyice değişmiş ve içinden ana avrat sövme moduna geçmiştir)
..
+evet xxxxxxx bey sizi bekliyor. buyrun...

işte o an değişmiştir hayat. okulda öğrendiğin her şeyin an itibariyle bir dallamaya gösterecek ve ondan bir değerlendirme alacak aynı zamanda para denen kağıtları kazanmak için sana belki iş teklif edecektir.
+evet hoş geldiniz...
-hoş bulduk...
+bir şey içer misiniz?
-yok sağolun!

+lafı fazla uzatmadan iş konuşalım.
-evet.
+sizi neden işe alalım?
(o ne lan. ne demek işe neden alalım? bu senin şirketindeki bir sorun göt lalesi! bu soru çok aptalcadır ve karşıdaki kişinin zeka kapasitesini göt gibi ortaya koymaktadır. dışardan bakıldığında çok anlamlı bir soru gibi olsada aslında beş para etmez bayağı bir sorudur. ben senin şirketindeki eleman açığını kapatmak için burdayım yeteneklerimle... kastettiğin yeteneklerim ise zaten ben bunu sana söyleceğim... bunu her iş başvurusuna giden kişi bilir. yetişkin insan cevabı alabileceği soruların cevabını sorar... ben zaten senin şirketinin içinden bir ajanın telkinleri ile iş başvurusuna gelmedim ki? randevu aldım ve geldim hepsi bu... cv bilgilerinizdeki tecrübeleriniz iyi dersin hepsi bu
yaa ben bunun nedeni ile uğraşacak değilim. sen aslında bunun nedeni ile uğraşmalısın. bu alenen beni tavla demek)
(senin ananı burda kuzu gibi çevirircesine şimdi... tövbe tövbe)
-hebele hübele.
+anlıyorum evet cv bilgilerinizi inceler size döneriz.

bu seferde kamusal alanda denersiniz şansınızı;
müdürlüğe girildiği an volkan konağın cerahapaşa şarkısı hemen kulaklara adeta ağzı açık bir kavanozun suya bırakıldığı andaki gibi su tanecikleri notalar gibi kulak kepçesine ve ordan kulak zarına hızlı yol almaya başlamaktadır.
herkes olabildiğince rahattır ve her masada şu beyaz tenli amerikan filmlerinde oynayan kırmızı suratlı, parlak ayakkabısı ve blazer ceket giymiş şişko amcalar var. artık ne konuşuyorlarsa?
siz gittiğinizde elinizde bir dosya normal ve yaz sıcağının verdiği sıcaktan ötürü ince bir kot ve t-shirt ile gitmişsinizdir. aslında gayet iyisinizdir ama bunu ordaki müzik dinleyen elli kilo götü olan kadına anlatamazsınız.

tesadüf bu ya... sizin ile aynı işi yapan bir bayan gelmektedir. saat 11 be kardeşim nerdesin... çantasını atmıştır hemen masaya... bir offff çekmiştir karşıki dağları yıkarcasına ve saçları toplamış götünü sandalyesine koymuştur.
(belki şeyi bozulmuştur diyeceğim ama sonradan da hep böyle geliyor bu kız)
kadınlarla ile ilgili olan çalışma sıkıntım seneler öncesine dayanmaktadır. zik kadar ofisteyiz zaten. evden gelirken sıkmışta sıkmış parfümü içeri girdiği anda kendimi nazi toplama kamplarında hissettim. hiç bir iş yapmaz kadınlar ofiste.
göt büyütürler çok...onlar üstüne göt büyüten yoktur özellikle benim işimde. hiç bir şey yapmadıkları gibi herkese emir yağdırmayı çok severler... ama ben biliyorum bir ara bozacam bu damı dedim...

bu kadının kocası her gün hatta ve hatta her hafta aynı elbiseyi giyer. yav kardeşim içinde çürüyeceksin yav! gün itibariyle havanın sıcak olmasından dolayı t-shirth ile geldim ofise. kraldan çok kralcı olan bu ırspı hemen yeni gelinin zike saldırırcasına üstüme başıma muhalefet oldu.
+sanırım sana burda giyim kuşam konusunda yeterli bilgi verilmemiş.
-kusura bakma senin ekürin gibi her hafta aynı şeyi giyemiyorum. ben de diyorum bu ter kokusu nerden geliyor bak şimdi?
allah bilir yastığında hep ter tuzlarının oluşturduğu lekeler vardır. *
velhasıl görüşeceğiniz kişi gelmiştir ve odasındasınızdır. kapı kapanır ve oda da bir sessizlik olur.
+buyrun...
cv nizi inceledim. sertifikalarınız var çok güzel. yanlız biz tecrübeli birini arıyoruz!
-nası yani(o ne mına koyam)
tecrübe ile kastınız belediyeye gelen kişileri tanımak ve yardımcı olmak mı?
(ulan belediye işi çok kolaydır aslında)
+biraz öyle evet.
(yani diyor ki; şakşakçılık yapabilecek misin? yaparız anam)
-elbette bu konuda en büyük destekçim siz olacaksınız? bu bir sorun değil. tecrübeniz bu yolda yürümeme ışık olacaktır xxxxxxxx hanım...
+anlıyorum ve ben bir arkadaşlarımla düşüneyim. sizi diğer başvuru yapanlarla bir karşılaştıralım ve size olumlu olumsuz dönelim.
-tabi nasıl isterseniz?
(ne yapalım öyle olacaksınız bu devir böyle)
günümüzde oldukça kolaylaşmış, kolaylaştıkça ciddiyeti ve inanılırlığı azalmış nane. "online başvuru" diye bir butondan ibaret çoğu zaman. önüne gelen butona sallıyorsun sonra da hayatının frenlerini sıkmaktan patlatıyorsun.
hala ciddi olması gereken nane.

nane makarnaya çok iyi gider. ( powerturk'ten feyz almak)
(bkz: kadrolaşma)
aday : iş başvurusu için gelmiştim...
patron : evet !...
aday : ve şimdi gidiyorum...
patron : neden ?
aday : neymiş efendim benden satış müdürü olmazmış da... hani diplomam nerdeymiş de... bilmem ne...
patron : doğru anlamışsın. haydi güle, güle..
aday : neymiş efendim doğru anlamışım da... haydi güle güleymiş de... bilmem ne...
patron : güvenliği çağırayım mı ?
aday : neymiş efendim metresinle fotoğraflarını çekmişim de... karına gönderirmişim de... bilmem ne...
patron : vay şerefsiz...
aday : evet, neymiş ?
Patron : yarın gel başla...

(bkz: yiğit özgür)
iş yerinin cevabı, (bkz: biz sizi daha sonra tekrar ararız) demesi muhtemeldir.
dayısı olmayanlar için sonucu olmayan eylemdir.
Sayın ilgiliye;
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Muhasebe bölümü mezunuyum ama öğrenim hayatıma Açıköğretim Fakültesi işletme bölümünden devam etmekteyim . Özel bir denizcilik firmasında çalışıyorum ama günümüz şartlarında tek işle idare etmek zor olduğundan Uludağ Sözlükde ayrıca yazar olmak ve paraya para dememek istiyorum. Sırf kendimi geliştirme adına ingilizce kursuna da devam etmekteyim. Çalışkan, sabırlı ve azimliyim .
Teşekkür ederim.
Edit: Bu da işe alındığının göstergesidir efendim.

(bkz:selam narcissist,

yazar oldun. aramıza hoşgeldin. takıldığın herhangi bir konu olursa bu sayfadaki "bir derdim var" butonu ile yardım isteyebilirsin)...
başvuru yapıldıktan sonra hep söylenen bir şey var ama onu hiç bir zaman yapmıyorlar ;
-biz sizi arayacağız. *
yapılıp yapılıp sonuç alınamayandır.
yapması gerekenlerin tenezzül etmediği, beğenmediği; şu yaşında okulla beraber çalışması gerekenlerin part-time eleman aramadıklarından yapamadığı başvuru. gözünüzü seveyim işverenler.
Şirket sorumlusu, iş için başvuruda bulunan gençle ön görüşme yapıyordu.

"Peki, bizden maddesel beklentiniz nedir?" dedi.

Geç aday, beklentilerini içtenlikle sıraladı:

"Öncelikle bir otomobil isitiyorum" dedi. "Ayrıca, şu anda oturduğum
evin kirasını da şirketin karşılamasını bekliyorum. Aylık ücret olarak
da, şimdilik, üç bin dolara 'Evet' diyebilirim."

Şirket sorumlusu, gencin isteklerini dinledikten sonra ona daha geniş olanaklar içeren bir öneride bulundu:

"Biz size normal bir otomobil değil, Cherokee marka bir jeep ve özel
yüzme havuzlu bir villa verebiliriz" dedi. "Ayrıca, aylık ücret olarak
da beş bin dolar vermeyi düşünüyoruz."

Başvuru yapan genç, bunları duyduktan sonra kendini tutamadı, yerinden fırladı:

"Harika bir öneri, bu" dedi. "Şaka gibi birşey' Siz benle sanki iş görüşmesi değil, şaka yapıyorsunuz"

Şirket sorumlusu gülmeye başladı:

"Bravo, çok doğru söylediniz" dedi. "Ama kabul edin, önce siz başlattınız".
genellikle aşağıdaki cevaplarla sonuçlanır.

alıntı
Özgeçmişinizde yer alan vasıflarınızı takdirle karşılamaktayız. Ancak şu an için size olumlu cevap veremediğimizi üzülerek belirtmek isteriz. ileride doğabilecek uygun pozisyonlarda değerlendirmek üzere özgeçmişiniz insan Kaynakları bilgi bankamıza kaydedilmiştir. Niteliklerinize uygun bir pozisyon olması halinde sizinle tekrar temasa geçeceğimizi bildirir, kariyerinizde başarılarınızın devamını dileriz.
Tamamen gerçek bir olay! Yaşanmış bir iş başvuru hikayesi Yeni Şafak Gazetesi yazarı Mustafa Özel'in köşesine taşıdığı, yaşanmış çok ilginç bir iş başvurusu hikayesi:
--spoiler--
1. Adınız Soyadınız:
Mehmet Tartar

2.Yaşınız:
Yirmi sekiz.

3.Şirketimizdeki hangi pozisyon için Başvuruyorsunuz?
Mümkünse yatay bir pozisyon için. Eğer daha ciddi bir cevap istiyorsanız, ne iş
olsa yaparım. Şart öne sürebilecek durumda olsaydım, burada bu formu dolduruyor olmazdım.

4. Düşündüğünüz ücret:
Aylık 5.000 YTL maaş artı yıllık kardan yüzde 10 hisse! Eğer bu mümkün değilse, siz bir ücret Önerin, ben size evet yahut hayır derim.

5. Eğitiminiz?
idare eder

6. Son işiniz
Sadist bir şefin deneme tahtası olmak.

7. Son ücretiniz:
Hak ettiğimin çok altında.

8. Önemli başarılarınız:
Arakladığım kalemlerden muhteşem bir kolleksiyonum
var; evde sergiliyorum.

9. işten ayrılma sebebiniz:
Bkz. Cevap 6.

10. Size ulaşabileceğimiz saatler:
Banka atm'si gibiyim: 7/24.

11. Çalışmak istediğiniz saatler:
Pazartesi, Salı ve Perşembe 13.00-15.00 arası.

13. Şimdiki işvereninizle görüşebilir miyiz?
işverenim olsa burada olmazdım.

14. Fizik durumunuz 20 kilogramdan fazla taşımanıza engel Mi?
Belli olmaz, ne taşıdığıma bağlı.

15. Otomobiliniz var mı?
Evet, ama soru yanlış sorulmuş. "Çalışır durumda bir otomobiliniz var mı?" diye
sorsaydınız, cevabım farklı olurdu.

16. Daha önce bir yarışma veya madalya kazandınız mı?
Madalyam yok ama lotoda iki kere 3 tutturdum.

17. Sigara içiyor musunuz?
Otlanacak bir enayi bulabilirsem.

18. Beş yıl sonra ne yapmayı hayal ediyorsunuz?
Bana tutkun zengin bir fotomodelle Bahama Adaları'nda yaşamayı. Bir yolunu biliyorsanız bunu beş yıl beklemeden de yapabilirim.

19. Yukarıdaki bilgilerin doğruluğunu taahhüt ediyor musunuz?
Hayır, ama sıkıyorsa aksini iddia edin.

20. Sizi bu başvuruyu yapmaya iten gerçek sebep nedir?
Birbiriyle tutarlılık derecesini kestiremediğim iki cevabım var:
a) insan sevgisi ve tüketicilerin iyi beslenmesine katkıda bulunma arzum.
b) Gırtlağıma kadar borca batmış olmam..
--spoiler--
Sonuç: Mehmet Tartar işe alındı
işyerine göre değişen hadisedir.

gerçekten profesyönel, kurumsal, sektörünüzde söz sahibi olan adam gibi insan kaynakları olan bir firmada başlıyorsanız-ki bu süreç 1 ila 6 ay sürebilecek sancılı bir süreç, sayısız tekrar tekrar iş görüşmesi, departmanın yöneticileriyle ayrı ayrı yapılan tanışma ve kendini ifade, tanıtma toplantısı içereceği gibi, bahsettiğimiz bir şirkete girebilmek için sektörde sağlam referanslarınız/projeleriniz/tecrübenizin olması gerekir- size kesinlikle sizi mağdur etmeyecek, kalitenize yakışır bir maaş ve sosyal şartlar önerir, resmi teklif sunar, bunu kabul etmeniz halinde bir ton başlama evrakı(akciğer filmi, tam kan sayımı, evliyseniz sorumlu olduğunuz kişilerin nüfus kayıtları vb vb) istenir sizden, siz daha işe başlamadan kartvizitinizden bilgisayarınıza, telefonunuza kadar her şey hazır olur.

her şey ilerleyen profesyönel süreçten sonra da bu şekilde devam edecek mi diye merak edersiniz.

bunun yanı sıra bu sürecin "kaç para maaş istiyon la? ne sosyal şartı? yoh ogadar olmaz, şirketiçi dengeler bıdıbıdı vikvikvik ee öö kısacası maaşın şu, beğenirsen pazartesi gel başla" diye flaşforvırdlarla ve uzun toplarla direk sonuca giden nispeten daha az kurumsal, genelde sektörde tecrübesi olmayan, askerden yeni gelmiş ya da yeni mezun arkadaşları "yetiştirmek üzere(sanki yetiştirip şirketi üzerine yapacak amk)eleman arayan" firmaların versiyonları da vardır, ki önceleri gözünüze pek batmayan, masum gözüken bir sürü maddenin ne kadar can acıttığını öğrenir zamanla kanı hızlı akan, toy fakat enerji dolu genç adayımız:

esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilecek
manası: bizim burada belli bir çıkış saatimiz yok. iş ne zaman biter sen de o zaman çıkarsın. fazla mesai mi, o da ne?

ehliyet sahibi ve aktif araç kullanabilen
manası: üzerine arabayı zimmetleyip o saha/şantiye senin, bu müşteri/potansiyel benim fır fır gezdirilecek, herhangi bir hasar durumunda cart diye maaşına yansıtılacak, anasının nikahındaki müşteriden geç saatte direk evine dönecekse o benzin parası aylığından kesilecek.

askerliğini tamamlamış
manası: o başı dikliği gitmiş, eğilmesini, emir almasını, aldığı emir ne kadar saçma ve angarya da olsa sineye çekmesini öğrenmiş.

gibi.

bunların haricinde dikkat edilmesi gereken belki de en önemli husus, iş sözleşmesidir.
zira piyasa, Size bir ton söz ve vaatlerde bulunup iş icrate gelince "eee ööö biz ona şöyle diyelim" diyen dangalak insanla doludur ve belki de işin en acı tarafı türkiye gibi bir ülkede insanların tecrübe kazanması için bu "sana para vermeyeceğim ama işi öğreneceksn" zihniyetindeki insan tarafından yer yer sömürülmeye mahkum olmasıdır.

iş akdiyle haklarınız karşılıklı olarak korunmuş olur, fakat sözleşmenin de baştan sağlıklı bir şekilde yapılması ve aklınıza takılan her türlü maddenin tartışmaya açılması sizin yararınızadır,
zira size iş veren insan allah değildir, siz de ortaya alın terinizi ve emeğinizi koyacaksınız. Bunu sakın unutmayın.

amerikan sineması, sözüm sana:
her ne olursa olsun iş hayatında unutulmaması gereken ilk kural şudur,
`
iş hayatında duygusallığa yer yoktur`. Hem sizin açınızdan, hem karşı taraf açısından.
Bunu sakın unutmayın.
hele bir de bankaların sitesinde yer alan başvurularsa, insanı bırak başvuru yapmaya yeltendiğine, doğduğuna bile pişman eder. ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir. gerçi ben anamdan sadece 15 gün emmişim ama olsun lan! çıldırttılar beni. şifreyi giriyom, güvenlik bilmemne karakterleri yanlış diyo, o karakterleri giriyom, şifre yanlış diyo. kafayı yicem. bi başvuru yapamadım arkadaş. herhalde burdan başlıyolar sabır kontrolü, hemen pes ediyor mu bakalım sınavlarına. pes ediyorum ulan! sıçam sizin SALES TRAINEE'nize. başvurmuyom.
görsel