bugün

şans müziği ilk okuduğum romanı. iyi ki yeni kitap okumaya başladığım yıllarda onunla karşılaşmışım dediğim yazar. newyork üçlemesi baş döndürücü.yalnızlığın keşfi güzel.ay sarayını hayal meyal hatırlıyorum. yarattığı kişilerin yaşayan kişiler olması,insana romanlarını okuyorken karakterler üzerinden insana anlaşılıyor olma duygusu vermesi çok hoş. insan ne kadar kötü ve umutsuz olursa olsun. eğer bu bir başkası tarafından paylaşılıyorsa artık o kadar da kötü değildir.
bülent arınç'ı atatürk'e benzettiği abd'li yazar. fakat atatürk ile bir benzerliği yok tip olarak.
ya ben bu yazarı severek okurum ama bu adam israil'in yıllardır filistin'e ettiği zulüm karşısında bir tutum da sergilemiş mi acaba? ya da ne bileyim; yaşadığı ülke olan amerika'nın 11 eylül sonrası "dünya barışı" adına izlediği işgalci politikalar karşısında nasıl bir duruş sergilemiş acaba? bi de ülkemize gelmeyerek devlet yönetimine tepki koyuyorsan biz okuyuculardan niye kendini mahrum bırakıyorsun? gel konuş, burda eleştir devlet yönetimini. yok eğer bizi de devlet yönetimiyle bir görüyorsan o zaman kitabını niye ilk bu ülkede yayınlıyorsun gibi çelişkiler uyandı benim kafamda...
sayın tayyip in sevmeme nedenini bülent arınç ın atatürk e benzetmesine bağladığım yazar. kel alaka benzerliğin mimarına çok üzüldüm yahu. ühhhühühühüüüü gözleri bozulmuş garibin ağlamaktan.
nato yazarı.
israil de ifade özgürlüğü var, türkiye de yok deyip ülkemize gelmeyen yazar. israilde demokrasi var kısmını geçiyoruz, türkiye özgür bir ülke olmayabilir bu bizi senin olağanaüstü fikirlerinden mahrum etmen anlamına gelmemeli paulcuğum.
(bkz: sen gelme ulan ayı)

yani çok sikimizde senin kapıkule den giriş yapman. sen şimdi gelmedin ya, bu sene buğday rekoltesi düşecek, fındık alım fiyatları yerlerde sürünecek, zeytinyağı nın kilosu 8 dolara yükselecek. yani demem o ki ;

(bkz: sikimde olur mu)

bence olmaz paulcuğum. ahtapot paul bile daha ünlü lan senden. son olarak;

(bkz: paul auster kim lan)
3 Şubat 1947 doğumlu abd'li yazar. "new york Üçlemesi", "yalnızlığın keşfi", "yanılsamalar kitabı", "kırmızı defter", "leviathan", "kehanet gecesi", "duman", "görünmeyen", "yükseklik korkusu", "yazı odasında yolculuklar", "karanlıktaki adam" gibi kitapları bulunmaktadır.
"duman" (smoke) ve "surat mosmor" (blue in the face" adlı senaryoları filme çekilmiştir. bununla birlikte "lulu on the bridge" (lulu köprüde) isimli kitabını ise kendi filme çekmiştir.

elbette ülkemizin gündemine düşmesi için bunlar yeterli değildir. yeni kitabı "winter journal" için hürriyet'e röportaj verirken hapisteki gazeteci ve yazarlardan dolayı türkiye'nin demokratik bir ülke olmadığını, demokratik olmayan bir ülkeye de gitmeyeceğini dile getirmiştir. dile getirince de sayın cumhurbaşkanımız tarafından "Çok da şeyimdeydi" tepkisiyle karşılık verilmiştir. sayın başbakanımız aynen " aman! biz de sana çok muhtacız. gelsen ne olur, gelmesen ne olur..." demiştir. yani bu kahvehane tarzını uluslararası konularda kullanmasa hem kendisi için hem de ülkemiz için çok daha hayırlı olacak gerçekten.

paul auster kendisine edepli bir şekilde karşılık vermiş. demiş ki "ben bu verileri türkiye'deki gelişmeleri yakından takip eden uluslararası yazarlar birliği'nden (pen) alıyor ve onların endişelerini paylaşıyorum. ayrıca kck davası'ndan içeride tutulan ragıp zarakolu'nun nobel barış Ödülü'ne bu zamana kadar avrupa'da türkiye'yi desteklemiş olan pen ve isveçli yeşiller partisinin de içinde bulunduğu çevrelerce aday gösterildiğini belirtmiş.

avrupa insan hakları mahkemesi'nde uzun süren tutukluluk süreleri için sürekli mahkum olan ve bu konuda rekorları elinde bulunduran caanım ülkemin saygıdeğer başbakanının irtifa kaybettiğimizi görmesini arzu ederdim... Çemkireceğine bir üstümüzü başımızı düzeltsek, bir vicdan muhasebesi yapsak, yahu zamanında bize yapılanların aynısının iki katını şimdi biz yapıyoruz diyebilse belki bambaşka bir ülkede yaşayacağız.

Ve şu bir gerçek ki eğer bu yazar abimiz Türkiye'de yaşıyor olsaydı çoktan Ergenekon'dan içeri alınmış şimdi Nedim Şener ile tavla atıyor olacaktı. Yapmayın yahu, siz çok da şeyimdeydi demeye devam edin. Ama dünya dönmeye devam ediyor. Paul Auster'i tanımıyor olman onun dünyanın en okunan yazarlarından biri olmasını engellemiyor. Ona söylenenlerle kendi halkımızı kandırabiliriz ama dünyanın geri kalanını sadece kendimize güldürürüz.
ak parti genel başkan yardımcısı bülent gedikli tarafından ergenekonculukla ithaf edilmiştir.
ergenekon'un yeni transferi.
11. sınıfta edebiyat öğretmenim aracılığıyla tanıştığım kalemi güçlü olan bir yazar,kitapları gayet iyi,bağlayıcı bir özelliği var.ilk olarak "yanılsamalar" ile başladım daha sonra isminden de etkilenerek "yükseklik korkusu" nu aldım,daha sonra "son şeyler ülkesinde" ve "new york üçlemesi" adlı kitaplarını okudum. ve okuduğuma hiç de pişman olmadım,aksine gayet zevk aldım.şu son olaylardan sonra satışları'nda artış olacağı kesin.hiçbir ülkenin siyasetçisiyle hararetli bir tartışmaya gireceğini sanmıyorum çünkü onun buna ihtiyacı yok,belli bir okuyucu kitlesi var ve yeterince tanınıyor dünya çapı'nda.yani bu adamın kitapları'nı okuyanlar cahil olup olmadığına karar verebilecek kapasitede. altını çiziyorum "kitaplarını okuyanlar". bir kitabını bile okumadan auster'ın bilgisi ya da bilgisizliği hakkında yorum yapmak yanlış.
şu anda siyasetçilerin yapmaktan zevk aldığı dil fantezisine konu olan kitap yazarıdır. onun dilinden kalkar onun diline geçer. kaliteli bir yazar olmasına ramen kalitesiz bazı siyasetçilerin dilindedir. bir yandan fikir özgürlünün kısıtlandığından şikayet edilirken bundan şikayet edenlerin bu yazarın fikirlerine saygı duyulmadığı açıkça görülüştür.

hayır adam fikir özgürlüğü yok demiş. der demez niye bu kadar dert oluyo. bu da bi fikir.
tüm dünyada bir yazar. türkiye de ise devlet meselesi.
alev alatlı'nın paul auster yorumu;

paul auster’e gelince, atiye sokakta, porcini mantarlı risotto eşliğinde kürt açılımı lâflayan tipolojinin new york versiyonudur kendileri. bakın, sahici insanlar, hele de ebu gureyb orada dururken bir bardak suyunu içmedikleri ülkeler hakkında böyle ahkâm kesmezler. keserlerse, yaptıklarına en hafif nitelemeyle, paçozluk denir !
bir gün gelip de bugünkü şekilde gündeme yansayacağını aklımın ucundan bile geçirmediğim çok büyük yazar.
gerçekten iyi bir yazar.
kendisi atatürkten çok street fighter filmindeki m. bisona benziyor.
http://galeri.uludagsozluk.com/r/m-bison-223627/
edebi kişiliği ve eserleri dışında her şeyi konuşulan yazar.

peh diyorum.
2006 yılında uludağ sözlük'te adına başlık açılan kişidir. 2008'de açılan bu başlığın editlenmesine sebep olmuş kişidir. * Şimdi ise kemal Kılıçdaroğlu tarafından gazeteci sanılan kişidir. Başbakan'ın da "gelmezsen gelme" diyerek bize bir türküyü hatırlatmasına sebep olan kişidir.
--spoiler--
bırak allahın tinercisini..
--spoiler--
dünyanın pek sevdiği ve son tartışmalardan sonra güzel ülkemin güzel muhalefetinin güzel insanlarının da pek bir çoğunun adını yeni duymasına rağmen sanki okumayı paul auster'in kitaplarıyla söküp o vakitten beri ellerinden düşürmüyormuş tribine yatmasına sebep olan musevi yazardır.
ergenekoncudur, kanıtlanmıştır.

laf aramızda gabriel garcia marquez midir nedir o da ergenekoncuydu sonra tevbe etti affettik. umberto eco zaten ergenekoncu, stefan zweig'i saymıyorum bile. son duyumlarımıza göre george orwell'da eski ergenekonculardanmış. yazık bunca insana...

ek: yazıyor yazıyor! boris vian'da ergenekoncuymuş! yazıyor! jorge luis borges'da! en yakın zamanda hepsi hakkında soruşturma başlatılacak yazıyor!
--spoiler--

Aramayacaksın kimseyi, olması gerekenler zaten yanında...

Ve yanında olmayıp gidenler; ne aklında olmalı ne umrunda...

--spoiler--
--spoiler--
Birisini unutmak zorundaysanız, bunu sindire sindire yapın. "Çünkü aklın zamansız öldürdükleri, yürekte amansız dirilir.
--spoiler--

gibi tarihi deyisleri bulunan yazar.
Facebook'ta sözleri paylaşılan kişi.