bugün

paul auster

3 Şubat 1947 doğumlu abd'li yazar. "new york Üçlemesi", "yalnızlığın keşfi", "yanılsamalar kitabı", "kırmızı defter", "leviathan", "kehanet gecesi", "duman", "görünmeyen", "yükseklik korkusu", "yazı odasında yolculuklar", "karanlıktaki adam" gibi kitapları bulunmaktadır.
"duman" (smoke) ve "surat mosmor" (blue in the face" adlı senaryoları filme çekilmiştir. bununla birlikte "lulu on the bridge" (lulu köprüde) isimli kitabını ise kendi filme çekmiştir.

elbette ülkemizin gündemine düşmesi için bunlar yeterli değildir. yeni kitabı "winter journal" için hürriyet'e röportaj verirken hapisteki gazeteci ve yazarlardan dolayı türkiye'nin demokratik bir ülke olmadığını, demokratik olmayan bir ülkeye de gitmeyeceğini dile getirmiştir. dile getirince de sayın cumhurbaşkanımız tarafından "Çok da şeyimdeydi" tepkisiyle karşılık verilmiştir. sayın başbakanımız aynen " aman! biz de sana çok muhtacız. gelsen ne olur, gelmesen ne olur..." demiştir. yani bu kahvehane tarzını uluslararası konularda kullanmasa hem kendisi için hem de ülkemiz için çok daha hayırlı olacak gerçekten.

paul auster kendisine edepli bir şekilde karşılık vermiş. demiş ki "ben bu verileri türkiye'deki gelişmeleri yakından takip eden uluslararası yazarlar birliği'nden (pen) alıyor ve onların endişelerini paylaşıyorum. ayrıca kck davası'ndan içeride tutulan ragıp zarakolu'nun nobel barış Ödülü'ne bu zamana kadar avrupa'da türkiye'yi desteklemiş olan pen ve isveçli yeşiller partisinin de içinde bulunduğu çevrelerce aday gösterildiğini belirtmiş.

avrupa insan hakları mahkemesi'nde uzun süren tutukluluk süreleri için sürekli mahkum olan ve bu konuda rekorları elinde bulunduran caanım ülkemin saygıdeğer başbakanının irtifa kaybettiğimizi görmesini arzu ederdim... Çemkireceğine bir üstümüzü başımızı düzeltsek, bir vicdan muhasebesi yapsak, yahu zamanında bize yapılanların aynısının iki katını şimdi biz yapıyoruz diyebilse belki bambaşka bir ülkede yaşayacağız.

Ve şu bir gerçek ki eğer bu yazar abimiz Türkiye'de yaşıyor olsaydı çoktan Ergenekon'dan içeri alınmış şimdi Nedim Şener ile tavla atıyor olacaktı. Yapmayın yahu, siz çok da şeyimdeydi demeye devam edin. Ama dünya dönmeye devam ediyor. Paul Auster'i tanımıyor olman onun dünyanın en okunan yazarlarından biri olmasını engellemiyor. Ona söylenenlerle kendi halkımızı kandırabiliriz ama dünyanın geri kalanını sadece kendimize güldürürüz.