bugün

müslüman toplumlarda çok açık görülen durumdur. peki neden kabul etmezler? aslında çelişki barındıran bir durumdur. çünkü kuran'ın allah'ın kelamı olduğunu ve eleştirilemeyeceğini değiştirilemeyceğini savunurlar.

çelişki yine kendi içlerindedir? kuran eleştirilemez değiştirilemez diyen müslümanlar tefsir yoluyla ayetleri değiştirirler. özellikle nisa 34, tevbe 5 ve ahzab 50 gibi ayetleri olduğu gibi kabul edemezler. çünkü bu ayetler günümüz toplumuna aşırı terstir. bu ayetleri tefsir vasıtasıyla aklamaya çalışırlar.

şu sözlükte envayi çeşit müslümanla tartıştım biri de 'evet kardeşim o ayetler öyle ne var diyemedi' hep bir kıvırma kıvrılma sürecine girdiler.

ama onları da anlamak lazım 'allah sevgisi' ve 'allah korkusu' gibi iki uç manevi hissiyatla büyüdüler. gerçekleri bir anda kabul etmeleri mümkün değil. hele de muhafazakar, baskıcı ve kısıtlı özgürlüklerin olduğu bir ülkede.
eleştirilemeyecek tek şey eleştirinin kendisidir. islam'da yorum çoktur. yorumu olan herşey de eleştirilir haliyle. buna izin vermeyenlere yobaz diyoruz malum.
neden ?? çünkü bundan: (#2382145)
yanlış bir önermedir. Müslümanlar tüm eleştirileri kabul ederler, eleştrinin dozunu kaçırmamak onlar için önem arzeder. Kuranı kerimdeki hiç bir ayetde çelişki yoktur, çelişki o ayetleri eleştiren beyinlerdedir. Müslüman bilmektedir ki bu beyinlere ne kadar mantıklı bir şekilde ayetleri anlatırsan anlat o beyinle o ayetleri asla anlayamayacaklardır çünkü müslümanlar bilmektedirler ki, insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. işte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. işte asıl gafiller onlardır. Araf 179
Islam ve eleştiri birbirine taban tabana zıt kavramlardir.

Eleştiri pozitif bilimle, akılla ilgili bir kavramdır.

Islam dogmadir. Sorgulayamaz, elestiremez, akıl yurutemezsin. Sadece inanirsin.

Bir atla, göğe allah'ın yanına çıkmayı bilimle aciklayamazsin. Buna inaniyorsan inanirsin.
eleştirenler, boş konuşurlar çünkü onun eleştirileri kendine çok bilimsel çok gerçek gelsede inanan bi insan için allahdan daha gerçek ne vardir?
bu durum emevilerden sonra gelen bir süreç. çünkü müslümanlığın içi emevilerden bu yana boşaltıldı. düşünceye, felsefeye kapalı hale getirildi. din artık halkın afyonu olarak kullanılan bir sistem haline geldi. müslümanlık islamlıktan çıkarıldı. müslüman kişi, müslümanlığın islam şartlarını kenara bırakmış gibi. artık müslüman olsun veya olmasın herkes daha çok dik kafalı, ön yargılı. tahammülsüz herkes. bundan böyle din gittikçe erozyona uğruyor, yavaşlıyor, bozuluyor, yozlaşıyor. körü körüne savunulacak bir durum var ortada.
büyük oranda doğru önermedir. bir müslüman olarak ne acıdır ki kendimizi dinimizi eleştirmekten korkuyoruz. korkutuluyoruz. hristiyanlar ve museviler bunu asırlar önce aştılar, her alanda geliştiler biz hala beceremedik.
çünkü dinde eleştirmek yoktur. kabul edersin ya da etmezsin. başörtüsünü ele alalım mesela.. günlerce tartışalım. sonuçta dinin kurallarını tekrar yazamayacağımıza göre, eleştirmek neyi değiştirecek. yapmak gereken şey, emirlere uymak ya da uymamaktır.
müslümanların kısmen de olsa haklı oldukları durumdur ama bokunu çıkarmada da üstlerine yok.

din bir dogmalar bütünüdür. islam'ın kelime anlamı bile bütünüyle teslim olmaktan geliyor. yani müslümanların islam dinini olduğu gibi kabul etmiş ve onun gereklerini yerine getirmeyi kabul etmiştir. bunun neyini eleştirebiliriz ki? böyle bir teslim olma bize çok saçma gelebilir ama inancın gereği bu zaten. adı üstünde inanç. ya inanırsın ya inanmazsın bunun başka bir seçeneği yok.

eleştirme boyutunu aşan ateistlere ne demeli peki? bu aslında inanıp inanmama konusu değil. millet olarak her zümreden insanın ortak bir sorunu. biz ateist de olsak müslüman da olsak sağcı da olsak solcu da olsak yani ne bok olursak olalım farklı düşüncelere karşı tahammülümüz sıfır noktasında.

olayın özü budur. müslümanlar eleştiri kabul etmiyor da ateistler kabul ediyor mu sanki? ateistler şu noktada eleştiri kabul edebilirler çünkü onlar egemen değiller. konunun iyi veya kötü olarak tartışılması onların yararına bir durum. oysa ateist egemen bir toplum olsaydı orada da ateistler eleştiriyi kabul etmeyecekti.

(bkz: sosyoloji)
(bkz: müslümanların her on yılda bir katledilmesi/#14491228)
sadece müslümanlık değil, her din eleştiriye, yoruma açıktır. daha doğrusu olmalıdır.
diğer dinden insanları bilmiyorum ama müslümanlar çoğunlukla muhafazakar olduğu için hiçbir eleştiriye açık değildir.
inandıklarını çelişkili bulduklarından değil inandıklarının dosdoğru olduğunu bildiklerinden ve candan aziz tuttuklarındandır.

biz o kur'anın her kelimesine şeksiz iman ettik. nisa 34 ü de, ahzab 50 yi de olduğu gibi kabul ettik. tevbe 5 i de kabul ettik. kabul etmeyen tevbe 6 ya baksın.
o konuda tövbe haşa Allahtan çok Allahçı olduğumuz için kimse laf ettirmiyor.
"eleştirilen aslında islam değil, müslümanlardır" karşı önermesine muhatap olan önermedir.
islam eleştirilemez, kuralları kur'an ile sabittir. bu kuralları kabul edersen, iman edersen ve uygulayabilirsen ne ala.
islam'ı eleştirmek had meselesidir. ve bazıları had sınırlarını aştıklarının farkına bile varamazlar.
islam'ı yorumlama ile eleştirmeyi aynı kefelere yerleştirmek, sonucu "saçmalama" ile biten bir süreci başlatır ki bunun konumuzla az da olsa bir ilişkisi vardır.
müslüman, islam'ı eleştiremez ancak yorumlayabilir, tabi yeterli bilgisi var ise.
saçmalık ve yalan olduğunu bildiklerinden bunun ortaya çıkmasından korktukları için bazı yüksek yerlerdeki kişilerin insanlara gaz vermesi ile ortaya çıkan durum.
--spoiler--
tanrı yok diyerek benim Allah'ımı inkar edersen o zaman tabi tepki görürsün.
--spoiler--

lafa bak hizaya gel. ne demek ya, sen karsindaki adam tanriya inanmiyor diye nasil aşırı tepki gösterirsin? bu nasil bir maymunistan düsüncesi ya anlamadim gittim, hani islam hosgörü diniydi ?..

tanim: yadsinamaz bir gercektir.
gerek allah'a, gerekse islam dinine karşı eksiklik, hata, çelişki aramak "inanan" ve "inandığını iddia edenler" için öncelikle bir şeyi anlamak lazım kur'an-ı kerim, kendi kendisini tesfir eder aynı zamanda, müfessirdir. Klasik kitaplar gibi, giriş gelişme sonuç şeklinde değil, kitabın bütününü ele alarak anlamak gereklidir, kur'an kolay anlaşılabilsin, diye biz onu kolaylaştırdık diyor allah (cc) dolayısı ile, kur'an-ı kerim anlaşılması zor bir kitap değildir, aksi halde bu zulüme girerdi, oysa allah adil olduğunu belirtmektedir.

inanmak, iman etmek gibi bir tercih yapanlar, kur'an'a yönelenler, kur'an doğrultusunda bir hayat tarzı, kur'anın emrettiği doğrultuda bir hayat tarzı süren ve ahirete inananlar, dünya hayatında yaptıkları her türlü eylemin sonucunun ahirette "tam karşılığı" verileceğine inananları ilgilendiren bir durum bu.
inanmayan için böyle bir durum söz konusu değildir, inanmayan kendi tercihini yapmıştır bu onun kendi tercihidir.
Fakat eğer kendisine ben "müslümanım, ben müslümanlardan oldum" diyen, allah'a ve allah'dan başka ilah olmadığına inanan, kur'an-ı kerim'in allah'ın sözleri ve insanların "kurtulma" ışığı, umudu, rehberi olduğuna inananları allah şu şekilde uyarıyor;

"Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır." (ahzab 36)

allah ve resulu bir konu hakkında, bu konu hangi konu olursa olsun, bir konu hakkında hüküm vermişse! allah'a inanıyorum ben müslüman oldum diyen hiç bir insanın benim bu konuda iradem şu yönderdir, ben bunu böyle anlıyor ve uyguluyorum deme hakkına sahip değildir! bu kur'an-ı kerimde belirtilen "tüm" allah sözleri kelam ve ayetleri için geçerlidir. hiç bir ayet yalanlanamaz, eksiltilemez, hiç bir ayet diğer bir başka ayet ile çelişmez, bu imkansızdan da öte bir şeydir.

kısaca, inanan kişi kur'an-ı kerim'in tamamına, hiç bir eksiği olmayan, eksiltilememiş, eksiltilemeyecek olan allah tarafından korunan bir rehber içindeki emir ve yasakları, hükümleri hiç bir "inanan" allah ve resulunun hakkında hüküm verdiği ve karara bağladığı hiç bir konu hakkında ben bunu böyle anlıyorum deme hakkına sahip değildir. Kişinin bunu böyle anlaması, veya eksik bulması veya tatminkar bulmaması, kur'an-ı kerim'in ne gerçekliğinden bir şey kaybettirir nede hükmünü ortadan kaldırır. Olan yarım yamalak inanan, bu inanış üzerine iman eden kişinin takvasına, imanına olur.
tüm ayetler allah'ın sözleridir ve açıklanmıştır aralarında mutlak manada hiç bir manada çelişki olmayan dosdoğru ve apaçık bir kitaptır kur'an-ı kerim.
Bu kitabı biyoloji kitabıyla, anayasa kitabıyla, bakkal defteriyle, ticaret hukukuyla yada bu kitap dışında asla ama asla hiç bir kitapla eş, değer tutmayınız ve tutamazsınız. dolayısı ile istediğin zaman içinden bir şeyler eksiltebileceğin, istediğin zaman içine bir şeyler ekleyebileceğin bir kitap değildir, hak kitaptır ve son kitaptır.

edit: imla
oysaki 'allah adil olduğunu' belirtti deyince adil oldu sanan insanlar tarafından müthiş mükemmel sanılır, göklerden süper bir biçimde muhammed'e vahyedilmiş sorgusuz sualsiz mutlak doğru olarak kabul edilir ve bu mükemmel şey bu kadar güzel olunca onun için kafa kesmekten, insan öldürmekten, katliamlar yapıp cami çıkışında allah allah nidaları eşliğinde katliam yapmaktan geri durmayabilirler. sorgulayabilme kapasiteleri olmadığındandır. oysaki modern literatürde ahlaki eylemler, iyi-kötü tanımlamaları, yasal düzenler ve 'her şey' herhangi bir dinden çok daha ayrıntılı, tatmin edici, sorgulattırıcı şekilde tartışılmış, kur'an ya da başka bir kitaptakinden çok daha derinine inilmiştir her şeyin. ama işte önce okumak gerekiyor, insanlar zamanında evrensel bir ahlak yasasının olup olmadığını bile tartışmışken bu insanların ne kadar saçma ve dogmatik olduğunu anlayabilmek için.
nisa 34'te bahsedilen sadece zor durumda kalınan zamanlarda hafifçe bir dayaktır. kadının herhangi bir yerinde morarma veya ağır hasara sebep olacak türden değildir. hafifçe olan dayak bazen işe yarar. işe yaramadığı durumda ise ne yapılması gerektiği söylenmiş. kendi hallerine bırakmak lazım o zaman da. şurdan bir benzetme yoluna gidersek, çocukken hocalarımdan yediğim dayaklar çok şey öğretti bana.

tevbe 5'te ise toplu bir hareketten bahsediyor. bireysel olarak herkes kafasına göre uygulayamaz bu âyeti. müslüman kavimlere hitaben bir âyettir.

ahzab 50'de ise bir şey söylemek istemiyorum. her müslüman her şeyi açıklayamaz. bununla ilgili başka bilinmesi gerekenler de elbette vardır. ayrıca bahsettiğimiz âyetin diyanet meali olarak son kısımlarını buraya koymak istiyorum.

"Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."

bir yanlış laf ettiysem bana bildirin.
dünyada hiçbir insanın sevmediği yanlarıdır dinlerine insanlardan daha çok önem vermeleri. ama hiçbir eleştiri kabul etmezler. çünkü hiç şüphesizce en son hak dinin islam olduğuna, muhammed'in adem'den beridir gelen peygamberlerin sonuncusu olduğuna, resullüğüne iman ederler. dolayısı ile bu teolojik bakıştan allah mükemmeldir. erişilmez azamet sahibidir. onun kendisine inanmayan zalim kullarına ebediyen zulmetmesi haktır. pardon bu allah'ın tanımına göre zulüm değil, haktır. adaletin yerine gelmesi. dinleri ve tanrılarının mükemmel olduğuna inandıklarından dinin düz manasını bile değişen çağlara göre, kendi milli kültürlerine göre en iyi şekilde yorumlamaya çalışırlar. çünkü muhakkak insanlar suçludur. böylesine düz bir mantık, böylesine sabit ve böylesine değişmez.