bugün

sosyal psikolojide klasiklesmis deneylerden biridir. 1961'de, yale universitesi'nde, stanley milgram tarafindan gerceklestirilen deneyde, bireyin otorite karsisinda gosterdigi uyum davranisi ve bunun sinirlari izlenmistir.
sonuclar son derece sasirtici ve bir o kadar da urkutucudur.

deney sirasinda, deneklerin %65'i, otoriteden gelen komutlar cercevesinde, kisiyi oldurebilecek duzeyde oldugu iddia edilen elektrigi deneklere vermeye yonelmistir.

bir diger klasik icin;
(bkz: stanford hapishane deneyi)
Amerikalı psikolog stanley milgram tarafından otoriteye itaat ve kişisel vicdan arasındaki çatışmaya açıklama getirme amacıyla geliştirilmiş deneydir.
insanın profesyonel bir emir kontrolu altındayken bile neleri yapabileceğini gösteren psikoloji deneyidir.
http://www.movingimage.us...nce/sloan.php?film_id=214

deneyin sonuçlarından biri de aklı ve mantığı olan bir bireyin bile bir başkasına zarar verdiğini bildiği halde deneye devam etmesi ve buna uygun kılıf bulmasıdır.

nazi almanyasında yaşanan soykırım sonunda yargılanan savaş suçlularının ifadelerine yakın ifade biçimi kullanmaları dikkat çekicidir.
deney kısaca şöyledir; bir grup sanık sorgu odasındadır ve denekler, sanığa elektrik veren bir aletin başına oturtulur. elbette elektrik yoktur ve sanıklar deneyin parçasıdır.
sanıklara bir takım sorular tipi yazılar okunur ve ardından bunlar sorulur, oradaki doktor her yanlış cevapta 50 volt artırarak sanığa elektrik vermelerini ister.
sanıklar bilemez, bildikçe elektrik şiddetini artırır. dünyanın dört bir yanında yapılan deneylerde hiç kimse 300 volta kadar durmamıştır. sanık acı içinde bağırırken voltajı artırmayı sürdürmüşlerdir.
tereddüt ettikleri zaman, doktor hadi hadi devam diyerek devam etmelerini sağlar. 300 volta kadar bir kişi bile çıkıp, manyak mıyız biz niye elektrik veriyoruz adamlara demez.
deneklerin %65'i sorun çıkarmadan eletriği maksimum düzey olan 450 volta kadar yükseltirler.
deney sonucunda şu çıkar, insanlar, kendinden emin ve otoriter birinden emir aldıkları müddetçe ne kadar acı olursa olsun emirleri uygulamaktan çekinmiyorlar. vicdan, acıma duygusu kayboluyor ve emirleri yerine getirmek daha önemli hale geliyor.
düşünün ki tamamen rastgele seçilen ve dünyanın her yerinde defalarca tekrarlanan bu deneyde insanların yüzde 65'i karşıdakini öldürecek düzey olan 450 volta çıkmakta bir sakınca görmüyorlar. çünkü biri öyle emir veriyor.

bu da özellikle hitler almanyasında milyonlarca insanın nasıl koyun gibi, bir psikopatın peşinden gittiğini özetliyor.
deneyin amacı, sonuçları ve işleyişi ile ilgili açıklanmış ayrıntılı bilgi için:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi
http://www.derinsular.com...syon-2-milgram-deneyi.php
http://www.derinsular.com...yinin-hayata-uygulanm.php
http://www.derinsular.com...t-ve-kotulugun-sirada.php
konu ile ilgili toparlayıcı ve milgram deneyinin elli yıl sonra tekrarlanması üzerine bir yazı için:
http://www.ntvmsnbc.com/news/469997.asp
lost' ta dharma girişiminin yaptığı istasyonların (flame,swan,pearl,..) temel amacını oluşturan deneydir.
edit: locke ve eko nun pearl isimli istasyonu buldukları bölümde bunu açık açık gördük.
1960'larda stanley milgram adlı bir amca, savaş suçlusu nazilerin uluslar arası mahkemelerde "ben emirleri uyguladım" deyip sıyrılmaya çalıştığını gördüğünde, "yav, bu doğru olabilir mi?" deyip bu deneyi tasarlar. denek olduğunu bilmeyen deneklere, "insanların elektiriğe dayanıklılıklarını ölçüyoruz" yalanı altında bir laboratuvarda iş teklif edilmiştir. işe girenlerin yapacakları tek şey şudur; araştırmacının emri doğrultusunda, eksi ve artı uçları sözde deneklere bağlanmış kablolara voltajları gittikçe artacak şekilde elektirik akımı vereceklerdir. örneklem hayli geniştir ve birçok sosyal statü ve sınıftan insan bu deneye araştırmacı yardımcısı olarak katılır.

deneklerin başında durduğu elektirik akımını kontrol eden manivela tabi ki kabloların bağlı olduğu oyuncuya elektirik göndermemektedir, ancak oyuncu, deneğin manivelayı kaç volta çıkardığını gizli bir kadran aracılığıyla görebilmekte ve voltajın yüksekliğine göre çırpınmakta ve bağırıp çığırmaktadır. deneyler başlar ve çok şaşırtıcı sonuçlar alınır. öncelikle bu geniş örneklem grubundaki hiç kimse araştırmacının emri dışına çıkmaz: araştırmacı "yükselt" dedikçe voltajı yükseltir. bu sırada voltaj yükseldikçe oyuncunun çırpınmalarını görmekte ve bağırıp çığırmalarını da duymaktadır, ama hiçbiri emre karşı gelmez, ne olursa olsun voltajı yükseltmeyi sürdürür.

tek tük bazı denekler 250 volttan sonra oyuncunun çırpınmaları dayanılmaz hale geldiğinde deneyi sürdüremeyeceklerini belirtirler, ama genel davranış verilen emri harfiyyen uygulamak olmuştur. deney sırasında 300-400 volt arasında oyuncu ölü yahut bayılmış taklidi yaptığında bile durumdan etkilenmeyen ve tepkide bulunmayan deneklere rastlanmıştır.
otorite ve emirlerin insanlara neler yaptırabilceğinin en güzel kanıtı tıpkı şeriat düzeninde yaşanan insanlık dışı uygulamalar gibi.
(bkz: emir demiri keser)
bilinmesi ve hazmedilmesi ciddi anlamda toplumu anlamak için hayati bir yoldur.

yale üniversitesi psikoloji profesörü stanley milgram adıyla anılan bu deney nazilerin alman halkını nasıl bu kadar kontrol aldığının merakıyla ortaya atılmıştır.

sonra stanley milgram deneyi uygulamaya karar verir deneyin düzeneği kısaca açıklanırsa; rastgele herhangi bir sosyal sınıftan denekler bulunur ve bir odada sandalyeye oturtulur. deneklere düğmeye basmaları emri verilir. kişi düğmeye bastığında yan odadaki bir insana elektrik verdiği söylenir, fakat gerçekten sadece olan voltaj arttıkça beraberinde gelen çığlıklardır. ancak denek bundan habersizdir. fakat buna rağmen kişi düğmeye basmaya başlar yavaş yavaş ve kişi yan odadan çığlıklar duymasına rağmen ona verilen emire karşı gelmez.

deney bize kısaca verilen otoritenin kişiyi sağlıklı düşünmekten uzaklaştırabileceğini ve emirlere karşı gelmenin insan yapısına çok uygun olmadığını kanıtlamıştır.

30 - 40 senedir ülkelerini yöneten diktatörler, liderler bu deneyin en temel kanıtıdır.

size bu deneyin çocukluğunuza giden bir örneği olarak öğretmen tarafından konuşanları yazma görevi verilen öğrenciyi verebilirim bu öğrenci otoriteyi eline aldıktan sonra adeta bambaşka bir öğrenciye bürünür hepimiz yaşamışızdır bunu ilkokulda.
karşındaki adam pkk'lı konuşmuyor deseler, voltajı 50'şer 50'şer değil 150'şer 150'şer arttıracağımdan dolayı bana garip gelmemiş sonuçları olan deneydir.
etik açıdan sakıncalı olan deneydir.
http://www.roddickinson.n...gram/project-synopsis.php
microsoft bu deneyden esinlenerek, vistaya karşı negatif düşünenlere geleceğin işletim sistemi adı altında vistayı ismini değiştirerek sunmuş. denekler tabi atlayarak harika, süper gibisinden yorumlar yapmışlar...

bu arada deneyin adı mojave deneyiymiş.
deneyin bir kuple örnek gösterildiği film:
(bkz: the smartest guys in the room)
http://www.belgeler.com/blg/2lz7/itaat-ve
etik açıdan sakıncalı olmasının yanısıra yapılmasını oldukça doğru bulduğum deneydir, zira insanların ne kadar vahşileşebileceğini ve ne koşullarda vahşileştiklerini bize anlatmıştır.
(bkz: The Experiment)
bu deneyde sanırım “insanlık” kavramını düşünmek gerekiyor.
çünkü aynı döneme denk gelen başka bir deneyde ise araştırmacılar maymunları kafese kapattı. önlerine yemek gelmesi için maymunların zinciri çekmesi gerekiyordu. zinciri çeken maymunların önüne yemek geliyordu fakat yan kafesteki maymunlara da aynı anda elektrik veriliyordu. komşularının acı çektiğini gören maymunlar zinciri çekmeyi daha sonra reddettiler. hatta içlerinden bazıları 12 güne kadar aç kaldı. kendi türlerinin acı çekmesine dayanamadılar ve otoriteye karşı kısaca "hayır" dediler.

her 2 deneyin çözümlemesi için yazı burada http://herbisiyaz.blogspo...er-01-milgram-deneyi.html
uyma davranışı üzerinde 'yüzyüze olmanın etkisi' ve 'prestijin etkisi' yine aynı deneyin üzerinden yola çıkılarak gözlemlenmiştir.

ilk deneyde şok verdiğini düşünen denek başka bir odadadır. deney, denek ve şok verdiğini düşündüğü kişi aynı odadayken gerçekleştiğinde ve denek çığlıklarla beraber şok verdiği kişinin yüz ifadesini de gördüğünde uyma davranışındaki oran azalmaktadır ( tabii ki şok gerçekten verilmemektedir) (bkz: yüzyüze olmanın etkisi)

deneyin yale üniversitesi için değil de bir araştırma şirketi için olduğu söylendiğinde de aynı şekilde uyum davranışı azalmıştır. (bkz: prestijin etkisi).
itaat ve baş eğme konularında ders olarak okutulması gerekilen sosyal deney.
otoriteye itaat konusunda uzmanlaşmış türk polisi'ni akıllara getiren deneydir tam da bugünlerde.
insanın acizliğini gösteren en başarılı deneylerden biridir.

kaldı ki deneyler, parasız kalma,işten atılma veya bir suçun üzerlerine yıkılması, bir sevdiğini kaybetme gibi unsurlarla sınanmamışlar... Böyle olası bir durumda oran rahatlıkla % 95 i geçer