bugün

metal müzik dinleyenlerin kaçırmaması gereken bir belgesel. gerçi içinde en ufak gotik veya doom metal kırıntısı olmamasına rağmen, neyin nasıl başladığını, metal müziğin evrelerini, değişimini, gelişmesini gayet güzel bir şekilde açıklamıştır. yer yer komik konuşmalar da geçer. izlenesidir.
böyle ilginç ilginç metalci(!) abiler çıkmıştı. hepsiyle ayrı ayrı röpörtaj yapılmıştı. sadece bir tanesine dayanabildiğim için o kısmını sizlere aktarmaktan büyük bir zevk duyarım sayın yazarlar. böyle uzun, pis saçı sakalı olan abiye spiker hatun sorular sormakta; müziğinizi nerden esinlenerek yapıyorsunuz, amacınız ne, ne anlatmaya çalışıyorsunuz vs vs...eleman abi ise her soruya elindeki bir şişe şarabı kafaya diktikten sonra böğürerek ' for saataaann' 'freeeedooommm' diye yanıt vermekteydi... ve olaylar gelişti... aman tanrım dağlara taşlara vur beni!
twisted sisterdan dee snider'ın amerikan sansür kurulu önüne çıkarak içinde al gore'un da bulunduğu jüriye yarım ağız gülerek ayar vermesi
slayer'dan kerry king'in ve tom araya'nın din üzerine yaptıkları parçalarda nasıl da samimiyetsiz olarak karizmaya oynadıklarını gayet samimi olarak açıklamaları
alice cooper kişisinin nasıl da gerçekten akıllı ve usturuplu bir insan olduğunu gösterek,metal müzik içinde çöp olan, kafası çalışmayan özentilerle ve kafası çalışan özendiricilerle taşşak geçmesi
satanist takılan bomboş insanların aslında inançlarından dolayı değilde tamamen hristiyanlığın bazı itici unsurları ve kendilerinin başka hiç bir işe yaramayacaklarını bildikleri için varolduklarını üç kelime ile açıklamaları
gerçekten müziğe tutkun,hissederek icra eden zeki insanların metal müzik ve yaşam içinde ne kadar yüksek bi yerde olduklarını göstermesi
metal müziğin ve tutkunlarının, ak ve kara yönlerini duygusal manada aktarmayı seçmesi ile benden her türlü 10 puanı almış dosdoğru anlatılmış şahane belgesel.
sam dunn her müzik severin yapmak istediğini yapabilmiş biri olarak kıskançlığıma hedef olmuştur.bir müzik türünün gerçekte ne olduğunu tutkunlarına hatırlatmak,bilmeyenlere anlatmayı denemek ve bunu sadece hayali olduğu için yapmak takdir edilesiydi.
lakin tek bi şey söylemeliyim gelsin bir de türkiye de çekmeye çalışsın bu belgeseli,biz ne şartlarda savunduk kimliğimizi,yaşamımızı ve müziğimizi görsün.12 tane isa'nın çilesi,23 tane serserini yolculuğu,sayısız da azmin zaferi diye eser çıkacaktır ortaya.
dnr'dan dvd'sini 2,5 ytl'ye aldığım belgesel. hani az biraz metalciyim diye geçiniyorsanız 2,5 ytl verip arşivinize katmanızı şiddetle tavsiye ederim.
metal müzik tarihini, türlerini, önde gelen isimlerin röportajlarını ve bir metalcinin yolculuğunu hiç sıkılmadan izleyebilirsiniz.
başında number of be beast esintileri sonunda ise master of puppets ın efsanevi arpejleri eşliğinde insanları crowd surfing yaparken görüyorsunuz. ve de wacken open air a gitmeyen birinin metal hacısı olamayacağını ve şeytan boynuzu dediğimiz şeyin aslında dio nun çocukken ona nazar değmesin diye yapılan bir hareket olduğunu öğreniyoruz.

ayrıca bir babanın oğluna şeytan boynuzu yapmayı öğretişine sahne oluyoruz.

bekle bizi wacken seneye 2 festival birden yapıyoruz.

(bkz: partysan 2008)
yapımcıları global metal adında ikinci bir belgeseli yayınlamak üzereler. bir metalcinin yolculugu adlı bu belgesel çok ses getirmiştir. şimdi "global metal" adıyla ikinci bir belgesel ortaya çıkıyor.

edit: piyasaya sürülmüş bile.
blue jean/headbang dergisinin aralık 2008'de dvdsini verdiği belgesel. tavsiyem alın. hehehe blue jean alıyor diyenlere, kapaktaki bill kaulitz e birsürü gubik insanın fotoğrafına aldırmadan alın. blue jean'in içindeki a nightmare before christmas yazısını okuyun ve dergiyi kapatın. headbang dergisi okunmaya değer yalnız. sonra da dvd yi takıp filmi izleyin.
sürekli bahsedilen master of puppets solosu eşliğindeki konuşmalardan iki cümle beni en çok etkilemişti..

"its a pipeline to god.."
"it doesnt judge me, it doesnt critisize me, its always there for me, always.."
blue jean dergisi ile dvd'si verilen film. harika, daha once izlemedigime yanıyorum. metal muzık severler için inanılmaz bi belgesel.
sabahın erken saatlerinde Anadol marka arabasına biner. sokak sokak gezer ve toplar. akşam hava kararmadan sanayiye götürür. hepsi bu.
(bkz: nereye)
ilk başta insanı heycanlandıran bir belgeseldir. fakat izlendikçe düş kırıkları yaratmaktadır. metallica adının sadece bi yerde geçmesi, panteranın teleffuzu bile yapılmaması ve babaların psikopatı ozzy osbourne ile bir röportaj dahi görememek bu düş kırıklığının en baba sebepleridir.

ama genel itibariyle baktığımızda film bittikten sonra bi an önce gitara sarılıp harika riffler yaratma, iç gıdıklayıcı sololar atma hevesi kabarmaktadır ki nah atarsınız sölim.

bilinmedik bi çok konuya parmak basılmasıda işin belgesel yanını bir hayli ortaya çıkarıtr ayrıca. her metalcinin yapmış olduğu hatta canı sıkılanın bile yaptığı şeytan boynuzu el hareketi ronny james dio abimizin tamamen ugur getirmesi için yapmış olduğu bir şeymiş* ki o artık biruğu değil bir camianın simgesi haline dönüşmüştür.

lemmy, tom araya, dio, bruce dickinson röportajları harbiden komik olmasına karşın norveçli black metalci abimizin - adını sen koy - korkutucu sözleri - for satan, freedom - bir an için ulan ben ne bok yemeye metal dinliyorum havası verir. ama en zevkli ve gülmekten altıma sıçtıran röportaj mayhem röportajıdır.

+black metalin bokunun çıktığı söyleniyor.
-(kafası 1500 olan abimiz) kim demiş onu. onu diyenin amına koim, seninde amına koim!

şeklinde hugo mağduru var'i konuşması 'yaşasın kafası güzel dünya' sloganalrı atmanıza sebebiyet verebilir.

son olarak slayer'da gözümden resmen düşmüştür. god hates us all albümünün adının tamamen reklam ve ilgi çekmek amaçlı olduğunu tom araya söylemiştir. mayhem'in dediği gibi sizinde amınıza koim lan! demek geldi bir an içimden.

(bkz: yalanmış meğer)
(bkz: ucakta metal muzik dinleyen hoduk)
devam filmi, (bkz: global metal)
d&rdan 2.5 tl karşılığında edindiği film. metal müzik hakkında neredeyse 0 bilgisi olan beni Metal Müzik konusunda epeyi bir bilgilendirdi kesinlikle izlenesi.
şöyle bir harita çıkan yolculuk:
http://upload.wikimedia.o.../b/b7/Metal_Genealogy.jpg
içinde emo dövmek fiilinin de gerçekleşmesi gereken yolculuk.
özellikle black denen müziğin neden metal türleri arasında sayılmaması gerektiğini görmek için izlenmesi gereken, norveçli viking bebeler dışında diğer tüm röpörtaj yapılan müzisyenlerin sıcak kanlılıkları, neşeleri ve de güzel cevaplarıyla izlenir kıldığı, sonunda duygulandıran süpersonik belgesel. alice cooper'ın satanik tayfaya "anneleriyle alışveriş yaparken karşılaşıyoruz markette bazen, yanıma geliyolar falan" diyerek verdiği tarihi ayar önemlidir.
metal tarihinin köklerini ayrıntılarıyla olmasa da anlatır, öğretir.
"ben altı yaşımdan beri metal dinliyorum hüleaaan!" diyerek nu metal ve dandik emotional havalara takılan gençlerin izlemesi ve ardından özetini çıkarması, müfredata konulması gereken belgeseldir.
türkçe'ye bir metalcinin günlüğü diye çevrilen fakat sözlükçülerin, yolculuğu diye kendi kurallarına göre tanımladıkları belgesel. elbette journey'in anlamını biliyorum artistlik yapmayın.
(bkz: bir metalcinin yolculuğu)
bugün 13.30 seansında sinepopta festival sayesinde izlediğim,çok eksikleri olmasına rağmen,eğlenceli,bilinmeyen bir kaç şeyi kapmak için seyredilmesi gereken güzel bir belgeseldi.sam dunn isimli antropologumuz,ki kendisi 12 yaşından beri metal dinlemektedir,bu müziğe karşı neden durulduğu,neden türlere bölünmek istendiği vs hakkında,metal duayenleriyle röportajlar yaparak bir yerlere varmaya çalışıyor.diodan,bruce dickinsona,tom arayadan arch enemye,dorodan alice coopera cannibal corpsedan motörhead in lemmysine bir ton röportaj var.
gorgoroth röportajıyla satanistlerin gerçektende gerizekalı olduklarını gösteren süper belgesel.
metal müziğin çeşitli yönlerini(çevre, din, seks, alkol vs. ile bağlantısını) sorgulamaktadır. kendi içindeki hiyerarşik yapısını sunduğu gibi, birbirinden nasıl etkilendiğini, metal dinleyen insanları ve metal müzik yapan müzisyenleri dio'dan slayer'a, norveç black metal gruplarından glam rock yapan gruplara kadar açılan geniş yelpazesiyle röportajlarla da incelemektedir. gayet başarılıdır.
kesinlikle eğlenceli bir belgesel. akılda kalan noktalara geçmek gerekirse;

-bruce dickinson evrenin en tutkulu vokalisti.
-mayhem bildiğin delilerden oluşan bir grup. röportaj denemesi sonrasındaki görüntüler yarıcı cinsten.
-dee snider'la oturup geyik çevirmek için sağ ya da sol kol kökten verilebilir.
-pislik lemmy'nin genlerinde var; yakışıyor amcaya.
-dio evrenin en aklı başında metal adamı; metal dedesi, babası.. sarılınası, kucaklanası. ("ama öldüü" diyenlerin ağzına fare giriyormuş)
-gaahl kesinlikle rol yapmıyor; söylediği her şeyde ciddi, gözlerinden okuyabiliyorsunuz. "tamam abi neyse, ben kaçayım hadi selametle" diye tüyesi geliyor insanın.
-angela gossow metalci hatun kitlesinin el üstünde tutması gereken bir varlık; aklı başında biri.
-metalden vazgeçmek imkansız.
slipknot'ın tam bir bebe grubu olduğunu gördüğümüz belgesel. konserde en ön sıranın yaş ortalaması 11 civarı.