bugün

2 ay önce ablamın bir arkadaşını hayattan kopardı. 3 yıl önce ablama gittiğimde tanışıp , çok sevmiştim nehir ' i. havalimanında çalışıyordu. evleneli 8 ay olmuştu galiba. uzun boylu , zayıf bir kızdı. 23 yaşındaydı . hemen çocuk yapmak istediğinden bahsetti.

hayatı zorluklarla geçmişti. öyle basit olaylar değildi. ahırdan bozma bir evde büyümüş. içinde dik duramıyormuş bile. o kadar küçük bir ev." içinde dik durabildiğim tek ev evlenince oturduğum ev " demişti. sonra , kardeş acısı yaşamış. kardeşinin ölümü de kahretmiş onu.
" 2 çocuğu art arda yapacağım , aralarında çok yaş farkı olmasın " demişti. bir iki ay sonra duydum ki hamile nehir. bir kaç ay sonra da kanser olduğunu duydum. "hadi canım , gencecik kız , su gibi ne kanseri , aman atlatır korkmasın."
bebeği 5 aylıkken memesini emmek istemeyince doktora gitmiş . ondan sonra öğrenmiş. tedaviye başladı istanbul ' da fakat çok tehlikeli bir türmüş onunkisi. yani çok saldırganmış. apar topar ankara ' ya gittiler. oraya taşındılar. hacettepe hastanesinin yakınına. bir umuttu , orada tedaviye başladı. 3 yıl savaşabildi.
en son omuriliğine sıçramış . acıdan şuursuzca çığlıklar atıyormuş. son bir kaç ayı böyle geçti. ve hayata gözlerini yumdu. mahallede selası okundu. anneannesi bile yaşıyor 90 yaşında. ve oğlu ardında kaldı. bir anne için bundan daha korkunç ne olabilir ? şimdi üvey anne büyütecek oğlunu. umarım vicdanlı , iyi bir kadın olur.

böyle bir tarafıda vardır maalesef bu kanserin. benim annem ve halamda meme kanseriyle savaşıyorlar. ben üzülmeyeyim diye biliyorum her şeyi saklıyorlar. şimdi bir de çocuk emziriyorum sütüm kesilir diye korkudan daha da saklayacaklar ama fark etmiyor her gece hüngür hüngür ağlıyorum. annemle uzaktayız. kendime de bu moral bozukluğu , bunca stres yüzünden fazla ömür biçmiyorum. zaten genetik faktörlerde çok etkili.
yendik. nanik ulan.
Ailemden sevdiğim birini kaybetmeme sebep olmuş illet.
Masum belirtilerle sinsice ilerleyen hastalık. Hassasiyet ve şişlikten sonra ele gelmeye başlayan kitle ile devam eder erken teşhis edilmezse kurtulma şansı gittikçe azalır. Kadınlar kontrol ettirmeyi erteler ve gerek duymaz sonunda fark edildiğinde iş işten geçmiş olur. Beyler, annenizi, kız kardeşlerinizi, karınızı yıllık kontrolden geçtiğine emin olun, ufak belirtileri boşvermeyin. Sorun yoksa kontrol ettirdiniz diye bir şey kaybetmezsiniz ama sorun varsa kontrol ettirmediniz diye o kişiyi kaybedebilirsiniz. Kimsenin başına gelmez umarım bir kaç yıla kanser tarihe karışır.
Bir kadının doktorundan duyacağı en korkutucu ve dehşet verici cümleler arasında "mamografinizde kanser şüphesi var" ve "biopsi sonucunuzda kanser tesbit edildi" ön sıralarda gelir.

Meme kanseri düşüncesi ameliyat, ölüm, vücut şeklinin bozulması, seksüalite kaybolması gibi bir çok korkuyu ortaya çıkarır. Bu korkuların giderilmesi bilgi ve eğitim ile sağlanabilir, böylece her kadın sağlığı için gerekli en iyi kararları verebilir. Bu konuların hasta ile doktoru arasında birebir konuşulması en uygun yoldur, bunu kansere yakalanmış hastanın ve ailesinin meme kanseri tedavisi ve takibi açısından en iyi şekilde bilgilendirilmesi izlemelidir.

Günümüzde her 8 kadından birinde meme kanseri oluşmaktadır. Meme kanseri nedeni bilinmemektedir, buna karşılık bazı risk faktörleri belirlenmiştir. Meme kanseri kendi kendini muayene veya doktor muayenesi, mamografi, ultrasonografi ve biopsi ile teşhis edilir.

Meme kanserinin diğer dokulara yayılım (metastaz) kapasitesi birbirinden farklı olan birçok tipi vardır.

Meme kanserinin tedavisi kanserin tipine ve memedeki yerleşim yerine olduğu kadar, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre planlanır.

Her kadın 35-40 yaşlar arsında bir mamografi çektirmelidir, 40-50 yaşlar arasında iki yılda bir, 50 yaştan sonra ise her yıl mamografi çektirilmelidir.

KiMLER MEME KANSERi RiSKi TAŞIR?
Genel olarak her 8 kadından birisinde meme kanseri gelişmektedir. Meme kanserinin kesin nedeni bilinmemektedir, büyük ihtimalle genetik, çevresel, beslenmeyle ilgili ve hormonal birçok nedeni içermektedir.

Meme kanseri sosyoekonomik durumu daha yüksek kadınlarda, doğum yapmamışlarda ve şehirlerde yaşayanlarda daha sık görülmektedir.

Meme kanseri için en belirgin riskler yaş ve cinsiyettir. Erkeklerde de meme kanseri oluşabilir, ancak kadınlarda erkeklere göre 200 misli daha çok meme kanseri oluşmaktadır.Yaş ilerledikce meme kanseri oluşma riski artar. Meme kanseri 50 yaşındaki kadınlarda 20 yaştakilere oranla 400 misli fazla görülmektedir.

Ailesinde meme kanseri öyküsü olması bir kadındaki meme kanseri riskini 3 ila 5 misli arttırır. Bazı ailelerde bir meme kanseri geni (BRCA 1 ve 2) tesbit dilmiştir. Kromozomlarında bu geni taşıyan kadınların %85'inde meme veya over (yumurtalık) kanseri veya her ikisi birden oluşmaktadır. Bu kanserlerin yarısı da 50 yaştan önce oluşmaktadır. Bu genin tüm meme kanseri vakalarının yalnızca % 2 ila 4'ünden sorumlu olduğu düşünülmektedir. Günümüzde bu genlerin tesbiti yalnızca belli araştırma merkezlerinde yapılabilmektedir.

ilk adet yaşı 12'den küçük olanlarda, menapoza 55 yaşından sonra girenlerde ve ilk çocuk doğuma yaşı 30'un üzerinde olan kadınlarda meme kanseri oluşma riski biraz daha fazladır.(Normal riskin iki mislinden daha azdır). Gebelik ve emzirmenin meme kanserinden koruyucu etkisi vardır. Bazı araştırmalar hormon tedavilerinin ve doğum kontrol haplarının meme kanseri riskini çok az oranda arttırdığını göstermiştir, ancak bu durum tüm çalışmalarda teyid edilememiştir.

Menapoz döneminde menapozla ilgili yakınmaları azaltmak, kemik erimesini ve kardiovasküler riskleri azaltmak amacı ile hormon tedavisi yapılmasının da meme kanseri riskini arttırabildiği gösterilmiştir.

MEME KANSERiNiN BULGULARI NELERDiR?
Maalesef meme kanseri erken dönemlerde hiçbir bulgu vermez, bu nedenle düzenli muayene ve mamografik kontroller çok önemlidir. Memedeki bir tümör büyüdükçe bazı bulgular oluşmaya başlar. Bunlar :

-Memede veya koltuk altında kitle,sertlik veya kalınlaşmalar
-Memenin büyüklügünde ve şeklinde değişiklikler
-Meme başından akıntı gelmesi veya meme başının içeriye çökmesi
-Meme derisinde veya meme başında kızarıklık veya kabuklanma
-Meme derisinde portakal kabuğu şeklinde çöküntülü görünüm

Bu bulguların olması mutlaka meme kanseri olduğu anlamına gelmez, ancak mutlaka bir genel cerrahi uzmanı tarafından muayeneyi gerektirir.

MEME KANSERi NASIL TEŞHiS EDiLiR?

Günümüzde mamografi ve meme muayenesi, meme kanseri taramasının esaslarını teşkil eder. Mamografi memenin X ışınları ile filminin çekilmesi demektir. Mamografi sayesinde henüz muayenede ele gelmeyecek kadar küçük meme kanserlerinin tesbiti imkanı vardır. Meme kanserlarinin % 85-90'ı mamografi ile tesbit edilebilir. Meme kanserlerinin yaklaşık % 10-15'i ise mamografi ile görülemez ancak elle meme muayenesi ile tesbit edilebilir. Tüm meme kanserleri mamografi ile tesbit edilemediğinden kadınların meme kanseri yönünden düzenli olarak muayene edilmesi çok önemlidir. Meme muayenesi her kadın tarafından memenin kendi kendini muayene yöntemi ile her ay yapılması şeklinde ve düzenli olarak yıllık doktor kontrolleri ile yapılmalıdır. Memenin kendi kendine muayenesi için en uygun zaman mensturasyon bittikten sonraki üçüncü gündür. Muayenede alıştığının dışında herhangi bir bulgu saptayan kadın derhal doktora başvurmalıdır.

Bir diğer teşhis yöntemi de ses dalgaları ile vücut içindeki yapıları görüntüleyen ultrasonografidir. Ultrasonografi memedeki solid, yani katı kitleler ile kistlerin, yani içi sıvı dolu kitlelerin ayrılmasında kullanılır. Kist içerisindeki sıvıdaki hücrelerin analizi için bu sıvı enjektörle çekilebilir. Memede kanser şüphesi olan bir bölge saptandığında kesin tanı koymak için biopsi, yani bir kısım dokunun mikroskopta incelenmesi amacı ile alınması işlemi yapılır. Bu işlem iğne ile veya cerrahi yolla yapılabilir. Şüphe nedeni ile yapılan biopsilerin % 80'inde kanser olmadığı, % 20 vakada kanserle karşılaşıldığı saptanmıştır.

Mamografi ve ultrasonografi yanında meme kanseri teşhisinde gerektiğinde MR, duktoskopi yani meme başından çok ince optik aletlerle girilerek süt kanallarının gözle görülmesi,duktal lavaj yani süt kanallarının yıkanarak içeriğinin mikroskopta incelenmesi, tomografi, PET scan gibi daha ileri tetkikler de kullanılmaktadır.

MEMENiN YAPISI NASILDIR?
Meme kanseri deyimi tek bir hastalığı değil, memede oluşan değişik tiplerde birçok kanseri tariflemek için kullanılan genel bir isimdir. Her farklı meme kanserinin farklı davranış şekilleri ve farklı prognozları vardır. Değişik kanser çeşitlerinden ve nasıl tedavi edildiklerinden bahsetmeden önce meme ile ilgili bazı temel bilgileri aktarmakta fayda olacaktır.

Meme, vücudun süt oluşturmak için şekillendirilmiş bir organıdır. Memede sütü oluşturan lobuller denen bezler vardır. Ayrıca sütü bu bezlerden meme başına değin taşıyan ve duktus adı verilen ince yollar veya kanallar mevcuttur.
Meme kanserlerinin büyük çoğunluğu bu duktus veya lobüllerden başlar ve başladıkları yere göre isimlendirilirler. (mesela duktal karsinom veya lobuler karsinom gibi). Memedeki lobul ve duktuslar etraflarını saran yağlı doku ve ligamentlerle desteklenmektedirler.

Memede aynı zamanda kan damarları ve lenf kanalları da mevcuttur. Lenf kanalları, kan damarlarına benzeyen küçük, ince kanallardır. Bunlar doku suyunu toplar ve taşırlar. Bu sıvı da sonuçta kan dolaşımına katılır. Meme doku sıvısı bu lenfatik kanallar yolu ile koltuk altındaki lenf düğümlerine taşınır. Lenf düğümleri, lenf kanallarının girdiği ufak nodüllerdir. Bunlar lenf sıvısını filtre eder ve lenf sıvısının içerisine girmiş olan bakterilerin veya kanser hücrelerinin daha ileriye gitmesini engelleyen bir bariyer olarak vazife görürler. Ancak lenf düğümleri kanser hücrelerini süzmekte tam olarak etkili değillerdir ve bunlara rağmen hücreler vücudun başka yerlerine gidebilirler. Kanser hücreleri bir kez lenf kanallarına veya kan dolaşımına girmeyi başardıklarında vücudun herhangi bir yerine yayılma yani metastaz yapma potansiyelini kazanmış olurlar. Meme kanseri hücreleri genellikle kemik, akciğerler, karaciğer ve beyne yayılırlar.

Meme kanserleri ayrıca invazif (infiltran) veya non-invazif (in-situ) olarak da sınıflandırılırlar. invaziflik,kanser vakalarında kanser hücrelerinin vücudun diğer bölgelerine yayılabilme yani metastaz yapma özelliğini ifade eder. Eğer bir kanser invazif ise vücudun diğer organlarına direkt olarak veya kan ve lenf sıvısı yolu ile yayılabilme kapasitesi var demektir. Non invazif kanserler (in-situ kanser) mikroskobik kriterlerle tanınan ve vücudun başka bölgelerine yayılma özelliklerinin olmadığı tanımlanan kanserlerdir. *
böylesine ciddi bir hastalığın başlığına hala dalga geçme temalı entry yazan, muhtemelen zeka ve empati yoksunu şahısların olmasını anlamıyorum. hatta az önce yine başlığı dalga amaçlı canlandıran yazara (narcissistic) adresini ver gelip sana bu entryi yedirteyim, cümlesini içeren bir mesaj yolladım. hala da ciddiyim.
ne kadar basit değil mi, bu hastalığı yaşayan kadınların neler çektiğini, bu hastalık sürecinin yaşayanın ve ailelerinin nasıl üzüntüler acılar yaşadığını düşünmeden aptal aptal yorumlarda bulunmak. bir de yaşayana sormak lazım. Bu hastalık kaç çocuğu annesiz bıraktı mesela bunları da hiç düşündünüz mü ?
dalga amaçlı o entryi gördüğüm andan beri o kadar öfkelendim ki ne yazacağımı bile bilemiyorum.
her şeyle dalga geçilmez, hele böyle bir hastalıkla asla dalga geçilmez. lütfen biraz insan olun ve yapmayın. sizinde anneniz ya da ablanız ya da başka bir yakınınız bunu yaşayabilir.
unutmak istediğim hastalık. neyse de kontrol periyodu 3ayda birden 6 ayda bire çıktı annem için. ailemizde bu hastalık yok bizde çıkmaz demeyin, senede en az 1 defa mamografi çektirin.
hayatıdeğiştiren hastalıktır.

yaklaşık 3aydır annemin memesine yapışan hücreler yüzünden tuhaf, berbat, tam ifade edemeyeceğim günler yaşıyorum.

annem değil, memesi kanser dedim kendi kendime hep. meme dediğin ne ki... doğduğum zaman beni doyurmaktan baska işe yaramayan bi şey değil mi.

öyle zor bir süreç ki bu. Şimdi burayı okuyanlar için yazıyorum. hele ki meme kanseri kendisi ise uzun süre kabul etmeyecek bunu. karşılaştırmalar yapacak, kendisinde kötü bir şey olmadığını düşünerek rahatlamaya çalışacak. en iyisini değil, kötüsünü düşünün. ama geçecek deyin kendinize. öyle çok örneği var ki aslında. onlar yaşıyor ben de yaşayacağım deyin ve korkmayın.

annemin memesini aldılar ve protez taktılar.daha doğrusu silikon yaptılar. silikona doğru karar vermeli meme kanseri olan hasta.

istemiyorum, pamuk koyarim ben oraya dedi annem. pamuk koyacaksandemek k istiyorsun dedim ve tekrar götürdüm plastik cerrahiye. Şimdi meme ucu yok ve şekli bozuk ama yavaş yavaş düzelecekmiş biraz da olsa. Şimdi gelenlerin hep memesine baktığını ve eğer protez olmasaydı kötü hissedeceğini söylüyor.

ilaç mı, kemoterapi mi bilmiyorum ama meme kanseri hemen yanıbaşımızda duruyor. hayata tutunmak için bi nedendir belki bu. Bir sınavdır.

yalnız değilsiniz ve başaracaksınız!
MEME KANSERiNDE HANGi TEDAViLER UYGULANIR?
Bir meme kanseri vakası saptandığında bu çoğunlukla invazif kanserdir. invazif meme kanseri duktal da olsa lobuler de olsa tedavisi aynıdır.

Tedavi planı, lokal tedavi ve sistemik tedavi şeklinde ikiye ayrılır. Lokal tedavi, memedeki ve komşu lenf nodüllerindeki kanser hücrelerinin çıkarılmasını ya da öldürülmesini içerir. Eğer kanser bu bölgelerin dışına taşmadı ise hastaya yalnızca lokal tedavi yeterli olabilir. Maalesef meme kanseri memedeki primer kanser odağı çok ufak olsa ve lenf düğümlerinde hiçbir yayılma bulgusu olmasa bile vücudun diğer bölgelerine metastaz yapabilen bir kanserdir. Meme kanseri önceden bilinen standart bir büyüme karakteri göstermez. Birçok çalışmada hastalığın nüks etme ve metastaz yapma ihtimali ile ilgili tümörün çapı, hücre tipi,lenf düğümlerinin durumu ve hormon reseptörleri gibi prognostik faktörler saptanmıştır ve takip ve tedavide kullanılmaktadır. Ama hiçbir kadında hastalığın seyri kesin olarak belirlenemez. Bu belirsizlik nedeni ile hücrelerin herhangi bir yere yayılması riskine karşı sistemik tedavi de lokal tedaviye eklenmektedir. Sistemik tedavi, kanser hücrelerini öldüren ilaçları içeren kemoterapi ve hormonoterapiden oluşur.

Lokal tedavi cerrahiyi, radyasyonu veya her ikisini birden içerir. Meme kanseri cerrahisinde kullanılan birçok tanım vardır. Genel olarak memenin alınmasına verilen isim mastektomidir. Modifiye radikal mastektomi deyimi memenin ve koltukaltı lenf bezlerinin alınmasını ifade eder. Basit mastektomi yalnızca memenin alındığı, lenf düğümlerine dokunulmadığı durumdur. Memenin yalnızca belli bir kısmının alınmasına ise meme koruyucu cerrahi denir ve lumpektomi, parsiyel mastektomi veya kadranektomi gibi isimlerle anılır. Aksiller diseksiyon terimi ise koltuk altı lenf bezlerinin temizlenmesini ifade eder.

Radyoterapi, kanser hücreleri gibi hızlı bölünerek büyüyen hücrelerin özel yüksek enerjili X ışınları ile öldürülmesi esasına dayanır. Genellikle ağrısız ve sıkıntısız bir tedavidir ve hastanın hastaneye yatması gerekmeden ayaktan gelip gidilerek uygulanabilen bir tedavi şeklidir.

ister meme koruyucu cerrahi, ister memenin alındığı ameliyatlar olsun, ameliyat sonrası koltuk altı lenf bezlerinin durumu da öğrenilmiş olacaktır. Lenf düğümlerinde kanser hücrelerinin olup olmaması bundan sonraki tedavide önemli rol oynar. Eğer kanser hücreleri lenf düğümüne sıçramış ise kanserin tekrarlama ihtimali çok daha yüksek olacağından ek olarak kemoterapi veya hormonal tedavi veya her ikisinin birden başlanması gerekir. Cerrahi tedaviye ek olarak uygulanan kemoterapi ve hormon tedavisi adjuvan sisitemik tedavi olarak adlandırılır. Bu tedavinin amacı ameliyat esnasında vücudun başka yerlerinde bulunma ihtimali olan kanser hücrelerini de öldürmektir. Bu metastatik kanser hücrelerinin varlığı ihtimali memedeki orjinal tümörün büyüklüğü, lenf nodüllerine yayılım olup olmaması, yayılma olan lenf nodüllerinin sayısı ve kanserin mikroskobik karakteri ile ilgili olarak artabilir. Meme kanseri hücrelerinin bu tip mikroskobik yayılım yapıp yapmadığını gösterecek hiçbir test yoktur. Memedeki kanser bölgesi çok küçükse ve lenf düğümlerine de hiç yayılım yoksa bile bu hastalara adjuvan sistemik tedavi uygulanması gerekebilir, çünkü bu gurup hastaların da % 10-15'inde metastatik meme kanseri gelişebilmektedir.

Meme kanser dokusunda aynı zamanda hormon reseptörü denen estrojen ve progesteron reseptörleri olup olmadığına da bakılır. Meme kanser hücrelerinin belli bir grubu bu hormonların yapışabileceği moleküler bölgeler içerirler, bunlara reseptör denir. Hormonların kanser hücrelerinin büyümesini arttırıcı etkisi vardır. Eğer kanser hücrelerinde bu hormon reseptörleri varsa bir anti-estrojenik ajan olan tamoksifen kullanılabilir. Bu ilaç meme kanser tekrarlama riskini kemoterapinin azalttığı oranda düşürebilir. Bu ilaç sayesinde kemoterapinin bulantı, kusma, saç dökülmesi, halsizlik, enfeksiyona yatkınlık, kalbe toksik etki gibi bir çok yan etkisinden de kaçınılmış olunur. Buna karşılık tamoksifen uterus kanseri riskini arttırabilir. Tamoksifen aynı zamanda kemoterapi sonrası da verilebilir.

Eğer meme kanseri tedavisi için modifiye radikal mastektomi seçilmiş ise, yeniden meme şeklinin oluşturulacağı rekonstruktif yani estetik amaçlı cerrahi, mastektomi ameliyatı esnasında veya daha sonra yapılabilir. Bu da yine hastanın durumuna göre verilmesi gereken bir karardır. Yeni meme oluşturmak için çok sayıda ameliyat şekli vardır.Rekonstruksiyon kadının kendi dokuları ile veya silikon gibi bir meme protezi kullanılarak yapılabilir.

Görüldüğü gibi meme kanseri tedavisi oldukça değişiklikler gösterebilir ve kompleks bir tedavidir. Her bir kadında yapılabilecek tedavi seçeneklerinin tartışılması tedavinin en önemli inceliklerinden birisidir.

Her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de en önemli şey hastalıktan korunmaktır. Ancak günümüzde meme kanserini neyin ya da nelerin önleyebildiğini henüz bilemiyoruz. Geçmiş yıllara göre çok daha erken tanı koyabilme şansına sahibiz. Meme kanserinin erken tanısı rutin mamografik tetkiklerle ve şüphe varsa erken biopsi ile konabilmektedir. Meme kanseri ne kadar erken yakalanabilirse kür, yani hastalıktan tam kurtulma şansı o kadar artar.

Her kadın her ay kendi kendine muayene yapmalı, 20-39 yaşlar arasında 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise her yıl meme muayenesi yaptırmalıdır. 35-40 yaşlar arasında bir mamografi çekilmeli, 40-50 yaşlar arasında iki yılda bir, 50 yaştan sonra ise her yıl bu mamografik inceleme tekrarlanmalıdır.

Toplum meme kanseri ile ilgili olarak ne kadar çok eğitilebilirse,bu ölümcül hastalığın kontrol şansı o oranda artacak ve meme kanseri nedeni ile ölümler o oranda azalacaktır. * *
yakın zaman önce biricik, çok kıymetli annemde çıkmış olan, her yedi kadının birinde görülmesi muhtemel olarak istatistiklenmiş bir hastalık.

tabiki tedavileri çok iyi sonuç vermektedir. en büyük tedavisi yine moral ve stresten uzaklaşmaktır.
malesef geçtiğimiz sene annemin de yakalandığı, süründüren hastalık. allahtan şans eseri ilk evrede tespit edildi ve şu an tedavi sürecindeyiz. lütfen çevrenizdeki hanımları belirli aralıklarla gidip muayeneden geçmeleri için bilinçlendirin. bu arada tedavi sürecinde en önemli şey kesinlikle moral arkadaşlar. biz tedavi süreci çok yoğun olduğu için anneme sağlık sigortası yaptırdık, halkbank'ın mutlu kadınlar sigortası. kadınlara özgü kanser türleri için özel bir sigorta. içinde %50 indirimli mamaografinin yanında, estetik ve güzellik hizmetlerini de karşılıyor. sigorta yaptırmayı düşünenler bakabilir. böyle sıkıntılı konularda birbirine destek olmak lazım.
en yakınım -annem- dahil farklı farklı kadınlarda tedavi aşamasına şahit olduğum, erken teşhis edildiğinde korkulacak bir şey olmadığını da adım gibi bilmeme rağmen deli gibi korktuğum illet.

takıntılı derecede kendimi kontrol edip, elime gelen her türlü dokuda "yoksa??!!!" diyorum. sonra derin bir nefes alıp kendi kendimi sakinleştiriyorum.

sakinim.
Kadınları tehdit eden hastalık. Araştırmaya göre sutyen kullanımı hastalığı tetikliyor, ısıyı artırdığı için. Düzenli kullanılmamalı. Ayrıca göğsünü aldıran kadınlar alay konusu olmamali internette. Kadinliklarindan birsey eksilmiyor. Havuza girerken sıkıntı yaşanıyor. Ne kadar anlayışlı olursanız o kadar da görürsünüz.
bu stresle gidilirse 8 10 seneye yakalanacağım hastalık.
Bu 7 sorudan birine bile ‘evet’ diyorsanız…
--spoiler--
Her 8 kadından birini etkiliyor... Düzen Laboratuvar Grubu Genetik Birimler Koordinatörü Prof. Dr. Ajlan Tükün, bu hastalıkla ilgili kendinize sormanız gereken 7 soruyu sıraladı. Eğer bir veya birden fazla 'evet' cevabınız varsa...
Meme kanseri olgularının yüzde 5 ila 10'unun kalıtsal olduğuna dikkat çeken Düzen Laboratuvar Grubu Genetik Birimler Koordinatörü Prof. Dr. Ajlan Tükün, aşağıdaki sorulardan bir veya birden fazlasına evet cevabı veren kadınların meme kanserine yol açabilecek bir genetik değişime sahip olma ihtimali bulunduğunu söyledi.
Yaşamı boyunca yaklaşık 8 kadından birinin meme kanseri olduğunu, 30 kadından birinin de meme kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Düzen Laboratuvar Grubu Genetik Birimler Koordinatörü Prof. Dr. Ajlan Tükün, Meme Kanseri Bilinçlendirme ayında sozcu.com.tr okurlarına bu kanser türü ile ilgili bilgi verdi.
Meme kanseri olgularının yüzde 5 ila 10'unun kalıtsal olduğu, yani ebeveynden çocuğa geçen hasarlı genler nedeniyle oluştuğunun düşünüldüğünü i fade eden Prof. Dr. Tükün, “Bu sebeple eğer aşağıdaki sorulardan bir veya birden fazlasına cevabınız ‘evet' ise, meme kanserine yol açabilecek bir genetik değişime sahip olma ihtimaliniz bulunmaktadır. Bu durumda risk değerlendirilmesi ve bu değerlendirmeye bağlı olarak, gerekiyor ise yapılacak doğru genetik testleri belirlemek için genetik danışmanlık almanız uygun olur” dedi.
iŞTE O SORULAR
• Birinci derecede yakınlarınızdan (anne, kız kardeş, kız çocuk) ikisinde meme kanseri var ve bunlardan birine 50 yaşından önce meme kanseri tanısı konuldu mu?
• Birinci veya ikinci derece yakınlarınızdan (büyükanne, hala, teyze) üç veya daha fazlasında, tanı konulan yaştan bağımsız olarak, meme kanseri var mı?
• Ailenizde, hem meme hem yumurtalık kanseri olan birinci ve ikinci derece yakınlarınız var mı?
• Ailenizde yaştan bağımsız olarak yumurtalık kanseri olan birinci ve ikinci derece yakınlarınız var mı?
• Birinci derece yakınınızın iki memesinde birden kanser var mı?
• Ailenizde bir erkekte meme kanseri var mı?
• Ailenizde pankreas, kolon ve tiroit kanserleri anlamlı ölçüde yaygın mı?
Günümüzde meme kanseri dahil bazı kanser türlerinde gelişimine yatkınlığın, ailelerden getirilen bir özellik olduğunu ve bunun yatkınlık olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Tükün, meme kanseri başta olmak üzere bazı kanser türleri için ise bu yatkınlıkların test edilebilir olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri verdi:
GENETiK TARAMA
Meme kanserine yatkınlık yaratan mutasyonlar başlıca BRCA1 ve BRCA2 genlerindedir. Bunun yanı sıra TP53, PTEN, STK11/LKB1, CDH1, CHEK2, ATM, MLH1, MSH2 genlerindeki mutasyonlar da meme ve/ veya yumurtalık kanserine yatkınlık yaratabilirler.
BRCA NE DEMEK?
BRCA ingilizce “Breast Cancer Susceptibility” yani “Göğüs Kanseri Duyarlılık” kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltmadır.
BRCA1 ve BRCA2 genleri:
Normal hücrelerde bu genler DNA'nın stabilitesini sağlayıp, kontrolsüz hücre büyümesini engellemeye yardımcı olurlar. Bu nedenle tümör baskılayıcı genlerdir. Bu genlerdeki tehlikeli mutasyonlar, genlerin bu fonksiyonunu baskılayarak kalıtımsal meme ve yumurtalık kanseri gelişimi yatkınlığını arttırır.
Eğer bir kadın BRCA1 veya BRCA2 geninde tehlikeli bir mutasyon taşıyorsa, bu bireyin hayatı boyunca meme ve/veya yumurtalık kanseri geliştirme riski büyük ölçüde artmıştır. Hayat boyu risk hesaplamalarına göre genel nüfusta bir kadının hayat boyu meme kanserine yakalanma riski yüzde 12 iken, tehlikeli BRCA1 veya BRCA2 geni mutasyonları taşıyan bir kadın için bu risk yüzde 60-80 civarındadır. Bu da en düşük ihtimalle beş kat artmış bir riske işaret etmektedir.
Benzer şekilde hayat boyu risk hesaplamalarına göre genel nüfusta bir kadının hayat boyu yumurtalık kanserine yakalanma riski yüzde 1,4 iken, tehlikeli BRCA1 veya BRCA2 geni mutasyonları taşıyan bir kadın için bu risk yüzde 15-40 dolaylarına çıkmaktadır.
MEME KANSERiNDE DEĞiŞTiRiLEMEYEN RiSK FAKTÖRLERi
• Cinsiyet: Kadınlarda erkeklere göre 100 kat fazla görülür.
• Yaş: Meme kanserlerinin yüzde 80'i menopoz sonrası dönemde görülür. Üçte ikisi 55 yaş üzeridir.
• Kalıtsal meme kanseri
• Ailede meme kanseri öyküsü: Meme kanseri olanlarda yüzde 20-30 aile öyküsü bulunmaktadır.
•Kişinin kendisinin bir memesinde daha önce kanser saptanması: Diğer memede kanser riskini 3-4 kat arttırır.
• Irk ve etnik faktörler: Beyazlarda risk biraz daha fazladır.
• Dens (Fibroglandular dokudan zengin) meme dokusunda risk fazladır.
• Göğüs bölgesine radyoterapi öyküsü: Daha önce çocukluk veya gençlik döneminde göğüs bölgesinde radyasyon tedavisi görmüş olanlarda meme kanseri riski belirgin olarak artmıştır.
• Çocuk sahibi olmamak veya geç yaşta çocuk sahibi olmak
• Çocuk emzirmemek
• Erken menarş veya geç menopoz
--spoiler--
yakın zamanda anneme teşhisi konulan, çok yaygın bir kanser türü.

yaygın olsa da diğer kanser türleri gibi, kemoterapi ve ışın tedavi dışında doğru dürüst tedavisi bulunmayan kanserdir ayrıca. erken teşhis her kanserde olduğu gibi, meme kanserinde de çok önemlidir. annem maalesef biraz geç farketmiş, ve kanserli hücre vücudun diğer kısımlarına da sıçramış. kanserll hücrenin türediği ana bölge her ne kadar ameliyat ile temizlense de, vücudun diğer bölgelerine de sıçradığı için kemoterapi görmek zorunda kalacak.

hayat bu arkadaşlar. anı yaşarken eğer o an mutluysak, geleceğimizde sanki hiçbir şeyin kötüye gitmeyeceğini düşünerek keyfekeder durumlara sokarız kendimizi. ama mutluluğun kendisi zaten kısa olduğu için, o anlık keyfekederlik durum kendisini bir anda umutsuzluk, ama aynı zamanda güce inancı tam olan garip bir ruh haline sokuverir insanı.