bugün

elvis presley'in son zamanlarında da görülen hüzündür. fotoğraflara, görüntülere,-elvis için- yediği yemeklere dahi bakıldığında kötü gidişat belli olmaktadır.

gel gelelim aynı şeyi jim morrison'da göremiyoruz. onun da son dönemleri hüzünlüdür ancak nedense monroe ya da elvis gibi göstermemiştir.
karakterli insanlarin istemeden bulunduklari pozisyonlarda bulunmalarindan dolayi yasadiklari ikilemlerinden dolayi gözlerine naks olunan duygudur.

artik dağitamiyorumn bu huznu derler ve giderler....
çaresi bizim dönemimizde bulunmuş duygudur:

(bkz: hüznü şenlendirici) * *
marilyn monroe'ya azdır bile. ağzından girsin yüreğine yayılsın efenim o kadının.
sen tut, yıllarda erkeklere kendini skilecek bir nesne gibi sun, efenim alttan pervaneler çevir, o açılsın sen kapat, lüle lüle saç yaptır, afrodizyak benin olsun; sonra da tuttur efenim bu erkeklerin hepsi kaba, hayvanlar beni sadece skmek istiyorlar, kimse beni anlamıyor ühüü diyerekten ibneleş. var mı lan öyle top seni!
"a wise girl kisses but doesn't fall in love, listens but doesn't believe and leaves before she is left." cümlesinde saklı olan bir hüzündür. yani "akıllı bir kız öper ama aşık olmaz, dinler ama inanmaz, terk edilmeden önce terk eder." bu güvensizlik, bu ürkeklik, bu tedirginlikle mutlu olmanın olanağı yoktur ki. kırılmayayım diye kendine izin vermemek, istediğin gibi dolu dolu hissedememek demektir. elbette hüzünlüdür bunları söyleyebilen ve böyle yaşayan "akıllı" bir kadın. sürekli aptal rolü oynamasının nedeni akıllı=mutlu olmadığını farketmesi olsa gerek.
aslında aşk ve mutluluğu arayan ama dünya çapında bir seks objesi olarak görülmekte ve böyle ünü yayılmış olan bir kadının hayatındaki dramı yansıtan hüzündür.
güncel Önemli Başlıklar