bugün

emine özkan şenlikoğlu'nun bir romanı.
-roman kahramanımız başlangıçta tutucu bir hristiyanken, islamla tanışır ve mülümanlığa adım adım ilerler. genel olarak dini unsurların ön plana çıktığı, eleştirici yönü ağır bir kitaptır.
kesmeşeker'in içinde içindekiler vardır albümündeki enfes şarkı.
sözleri de şöyle :
bütün gece yoldaydım,karanlığın ortasında
en iyisi dönmek eve, otobandan istanbula
biraz müzik, iyi gelir yardım ederdi varmama
gece geçtiğim şehir,
köpekler havlar, aşk kaçar..
içki içmeyi sever, ara sıra sigara
bunlar yakışır ona, madonna edasıyla
bilmediğim dillerde, şarkılar söyler
sanki yarın yok gibi, yaşamak ister
maria..
acımasız bir sehirde, kanım döküldü yerlere
artık herşey senin elinde, dön, döne döne
şimdi anladım, o gitti
çünkü sen, geliyordun
yaşın binin üstünde, herşeyi biliyordun
maria..
gecmişinden bahsetmezdi, bu zamana aitti
bildiğim kadarıyla, babası çok içerdi
bir gün ödersin bunu, istanbul yağmuru yağarken
bahsetti aniden
gitmekten..
(bkz: maria magdalena)
bir carlos santana şarkısıdır.
aksak cıvcıvlı güzel bir ratm şarkısı. the battle of los angeles albümünden. şarkıda richard dixon'ın mason olduğundan da bahsediyor.

tha sun ablaze as marias foot
touches the surface of sand
on northern land
as human contraband
some rico from jalisco
passed her name to tha boss
she stuffed ten to a truckbed
she clutches her cross
here come tha exhaust
and it rips through her lungs
shes off fast to tha pasture
like cattle shell cross
degree 106
sweat and vomit are thrown
and she prays and suffocates
upon the memories of home
of yanqui guns for blood debts on the loans
of smoldering fields, rape, rubble and bones
of graves hidden trapped up in visions of war
of nothing, no one, nobody, no more

these are her mountains and skies and she radiates
and through historys rivers of blood she regenerates
and like tha sun disappears only to reappear
she s eternally here
her time is nearnever conquered but here

to tear away at the mask

and now she got a quota
tha needle and thread crucifixion
sold and shipped across tha new line
of mason dixon
rippin through denim
tha point an inch from her vein
tha foreman approach
his steps now pound in her brain
his presence it terrifies
and eclipses her days
no minutes to rest
no moments to pray
and with a whisper
he whips her
soul changed to his will
my job is to kill if you forget to take your pill
her arm jerks
tha sisters gather round her and scream
as if in a dream
eyes on the crimson stream
numb as her wrists spit shots of blood to tha floor
i am nothing, no one, nobody, no more

these are her mountains and skies and she radiatesand through historys rivers of blood she regenerates
and like tha sun disappears only to reappear
maria
she s eternally here
her time is near
never conquered but here

uh
to tear away at the mask
away at the mask
to tear away at the mask
huh

maria (whispered)

No minute to rest
No moment to pray
No minutes to rest
No moments to pray
No minutes to rest
It eclipses her days
Just a moment to pray

To tear away at the mask, huh
Away at the mask
To tear away at the mask, huuh
To tear away at the mask
oldu mu şimdi. dünyadaki bütün maria'lar yazılmış ama blondie'min maria'sından bahsedilmemiş. derhal kopyala-yapıştır usulüyle şarkının sözlerini veriyorum. derhal!

She moves like she don't care.
Smooth as silk, cool as air.
Ooh, it makes you wanna cry.

She doesn't know your name
And your heart beats like a subway train.
Ooh, it makes you wanna die.

Ooh, don't you wanna take her?
Wanna make her all your own?

Maria.
You've gotta see her!
Go insane and out of your mind.
Regina.*
Ave Maria!
A million and one candlelights.

I've seen this thing before.
In my best friend and the boy next door.
Fool for love and full of fire.

Won't come in from the rain.
SHE´s oceans running down the drain.
Blue as ice and desire.

Don't you wanna make her?
Ooh, don't you wanna take her home?

Maria.
You've gotta see her!
Go insane and out of your mind.
Regina.
Ave Maria.
A million and one candlelights.

Ooh, don't you wanna break her?
Ooh, don't you wanna take her home?

She walks like she don't care.
You wanna take her everywhere.***
Ooh, it makes you wanna cry.***

She's like a millionaire.***
Walking on imported air.
Ooh, it makes you wanna die.

Maria.
You've gotta see her!
Go insane and out of your mind.
Regina.
Ave Maria.
A million and one candlelights.

(instrumental)

Maria.
You've gotta see her!
Go insane and out of your mind.
Regina.
Ave Maria.
A million and one candlelights.

<fading>
Maria.
You've gotta see her!
Go insane and out of your mind.
Regina.
Ave Maria.
<end>
A million and one candlelights. <-- not heard
dini bilgi olarak oldukca doyurucu olan emine özkan senlikoglu romanı. fakat bu hanımın cogu kitabında oldugu gibi bu kitaptan sonra da kendinizi biz ve onlar seklinde genelleme yapar halde bulabilirsiniz.
kesmeşeker'in uzun yolda bir arabanını camından etrafı izliyormuş hissi veren şarkısı...
soyadı sharapova ise tadından yenmeyecek kadındır.
bir guano apes şarkısı.*

Maria,maria, maria, maria,maria ...

Raw muscles in you
and you kill for the thrill to get into this
might not be sure
to get into the sin for the human race

Maria, ...

Raw muscles in you
and you kiss for the thrill to get into this
might not be sure
to get into the sin for the human race

Give it up and give up ...
interrail sırasında aşık olduğum efsane. şöyle ki;

gayet rezil ve sefil bir şekilde amterdam'dan berlin'e gitmeye hazırlanıyorduk. interrail sonlara yaklaşmış, sakallarım uzamış gayet paspal bir görünümüm vardı. amsterdam'ın büyülü dünyasının tadını çıkarmış, her boku yemiş, o tatlı yorgunlukla birlikte berline dönüyorduk. bilet işlemlerini yaptık ve perona geçtik. başladık beklemeye. sonra maria geldi. ispanyol esmerliğini ruhaniyatının güzelliği ile konsolide edebilmeyi nasıl becerebilmişti onu düşünüyordum ben o gelirken. bir de onu gördüğüm için ne kadar şanslı olduğumu...

bu ecdadına koduğumun trenlerinde de 20 adet vagon var. yakınımda olması ihtimali dünyanın eşşeğin zikinde dönmesi ihtimali kadar zayıftı.tüm günahlarıma rağmen hiç bu kadar içten dua etmemiştim. '' allahım, lütfen yakınıma bir yere otursun. lütfen'' tren gelir gelmez çantaları yüklendik ve yerlerimize yerleştik. maria'yı aradı gözlerim hep. göremedim ilk etapta. sonra bir mucize olduğunu ispatlarcasına tam karsımızdaki koltuklara oturdu arkadaşlarıyla. daha mutlu olabilirmiydim, bu hissettiklerimi bir şiire sığdırabilirmiydim bilemiyordum.

günün aptalı olarak arkadaşlarımla gömmeli batak oynamaya başladım. ipoddan pink floyd sesleri geliyordu kulağıma. tam da günün anlamını belirten şarkı, ''high hopes''. batak oynarken de hep hata yapıyordum maria ya bakmaktan. oyun bitti. aklımın maria da olduğu gerçeğini etkiliyebilecek bir şey değildi yani. sonra maria ya doğru döndüm ve döner dönmez bana gülümsediğini gördüm. gondolda en yukarıya çıkınca hissedilen şeyin aynısını hissettim işte. sonra maria ben le konuştu! evet. konuştu.

- excuse me. can you wake us up when we arrive berlin?
- of of oooooooooooooooof course!

sonra uyumak için o güzel yüzünü bana doğru döndü maria. güneş gözlüğünü taktı ve uyumaya çalıştı. ben de sırf onu görebileyim diye gözlüğümü takıp ona doğru döndüm. görüyordum! camdan yansıyan ışık sebebi ile görüyordum. maria uyumuyordu. bana bakıyordu. hem de hiç başını çevirmeden. ben de ona bakıyordum tabii.yarım saat kadar cennete bakarak yolculuk yaptım. maria uyumamıştı. birden gözlüğünü çıkardı ve arkadaşlarına ispanyolca bişeyler söyledi. bi bok anlamadım ama bir laf tanıdık geliyordu. sigara dediğini duydum kendi dilinde. hemen ben de sigaramı aradım ve hırkamın cebinden alıp direkt olarak vagonların arasındaki sigara içilebilen bölüme çıktım. biliyordum. maria gelecekti. gel di de. ama çok heyecanlıydım ve sigarayı bile tir tir titretiyordum maria gelirken. sigarasını çıkardı. ben de yaktım. gülümsedi ağzına sıçtımın karısı. hem de ne güzel gülümsedi. teşekkür etti. ve berline gidene kadar orada öylece oturup konuştum maria ile. yalan söyledim rotamız hakkında. o nereye giderse gidecektim. bizim çocuları da ikna ederdim nasılsa. konuşma esnasında arada bir espri yaptım ve maria cok yüksesk sesle güldü. kim se duymasın bahanesi adı altında elimle dudaklarını kapattım. tamamen armadilloluk yani. heyecan adam neler yaptırmıyor ki.

tren berline varmıştı. çantalarımızı indirip bizimkilerle öylece dikiliyorduk. ama çok da çişim gelmişti. geldiği yolları siktiğimin çişi. çantaları bir bankın yanına koydum ve maria ya baktım. beni izliyordu. ona elimle işraet yaptım. ''bekle'' diye. işemeye gittim ardından. yüksek dedbili düşük zamanlı bir çiş ve el yıkama seansından sonra koşarak döndüm oraya. gitmişti maria. yoktu.aklımın tavanını sikeyim. neden gittim çişe ki? hemen kafamı kaldırdım. tüm berlin garını aradım oracıkta. soktuğumun garı da mahalle kadar.

bir yürüyen merdivendeydi, bana bakıyordu maria. el sallıyordu. gözlerimin içindeki uzaklara bakarak.

ait olmadığım bir şehirde, ait olmadığım bir dilde ''elveda'' der gibiydi.
'istanbul yağmuru yağarken bahsetti aniden, gitmekten...' kısmıyla eşlik etme duygusunu doruğa çıkaran şeker şarkı.
rage against the machine'in bir şarkısının adı.
(bkz: maria puder) .
bulgar seksi yaratık. biraz da şarkı söylüyor

http://www.bulgariancds.c...-19/p-p/id-893/maria.html
lise zamanlarında bi milyon kere dinlediğim,ispanyolca öğrenme aşkımı başlatan,cıs taklı bi ricky martin şarkısı.
ricky martin'in zamanın ergen bünyelerinde epey bir etki bırakmış parçasıdır. o zamanlar tiesto miesto yoktu tabii. varsa da bu ülkede yoktu. karı kız peşinden bu amazon çıkışlı parça ile koşuyorduk. ricky ile kopuyorduk. çok duygulandım şu anda. bak aklıma da geldi şimdi hoppaaaaaaaaaaaa. kar gibidir mariaaaa oh yeah. evet hala ergen bir ruha sahibim.

Un, dos, tres
Un pasito pa'delante, Maria
Un, dos, tres
Un pasito pa'atras
Un, dos, tres
Un, dos, tres

She's the one that always turns me on
A sexy angel fallen from heaven
She's the one that always drives me wild
In her arms I'm trapped forever

Asi es Maria
Blanco como el dia
Pero es veneno si te quieres enamorar

Asi es Maria
Tan caliente y fria
Que si te la bebes deguro te va a matar

Un, dos, tres
Un pasito pa'delante, Maria
Un, dos, tres
Un pasito pa'atras

Aunque me muera ahora, Maria
Maria, I wanna make you mine
Maria is an angel in disguise
We find love with her devotion
Search for a special place to hide
As she conquers all my emotions

Asi es Maria
Blanco como el dia
Pero es veneno si te quieres enamorar
Asi es Maria
Tan caliente y fria
Que si te la bebes deguro te va a matar

Un, dos, tres
Un pasito pa'delante, Maria
Un, dos, tres
Un pasito pa'atras

Aunque me muera ahora, Maria
Maria, I wanna make you mine
Turk- amerikan iliskilerinin baslamasina sebep veren, Ispanyol limani cadiç, aciklarinda seyrederken guvenlik acisindan aranilmak istenilip fakat kaptaninin direnmesi uzerine el konulan amerikan ticaret gemisi.
muhteşem iniş çıkışlara sahip, diğer şarkıları gibi gaz olan bir rage against the machine parçası. severek dinliyoruz.
(bkz: tiamoamour)
sustu another life gazinosu
sustu şarkılar,
paletimde renk sustu, fırçamda şekil
ve bu gece ilk defa şimal körfezinde
sustu peramos'un mazgallarından
şehre pancur pancur dökülen arya,
artık ne tayfalar mevcut, ne komondoslar,
ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya.
bu medar ikliminin tenha gecesinde
sardı bambu kamışlarını pişman bir sükut
sardı bu sızı
hani birdenbire bazen bütün etrafımızı
sapsarı bir şüphe sarar ya işte öylesine berbat bir hal var.
hiç bir şey düşünmek istemiyorum, hiç bir şey
ama dördüncü tarassut kulesinde
bir şüpheli sinyal var
hayır hayır yalan bütün bunlar
artık ne kadere inanıyorum ne fala
yalan söylüyor o falcı kadın
o hintli parya.
ben yalnız sana inanıyorum
yalnız sana, marya...
beni kahrediyor böyle geçen her gece
bu hoyrat yıldızlar, bu su, bu okyanus, bu yer
ve gökyüzünde emanet duran şu asma fener.
inan ki sevgili marya
ne varsa hepsi yalan, hepsi keder
ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük
ve hepsi angarya.
biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum
bir vapur demirleyecek bu nankör limanda
pol'un ebedi matemine rağmen
virjini olabilirdi bu vapurda
ama sen yoksun biliyorum sen yoksun.
baharda geleceğim diyordun hani
haydi gel daha ne bekliyorsun işte mevsim bahar ya.
fırçam neden böyle titrer bilir misin?
ve neden resimlerimde fon sapsarı
anlıyorsun değil mi yavrum
bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
bu tropikal zehir, bu müzmin malarya,
sensiz nasıl da boş iskele, sensiz nasıl da tenha şehir
müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
koydan yıldızları çalmışlar bir bir,
yine de birkaç çımacı, birkaç palikarya.
ama kim düşünür yıldızları,
yüzbaşı arnold'u vurmuş yerliler
matemler içinde tekmil batarya.
bu insanlar, bu gök, bu deniz, bu yer
birer birer kaybolmaya mahkum, birer birer
biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz
biz ki çoktan beri kaybolmuşuz.
nasıl, ağlıyor musun maria? ..
sil gözlerini, sil yavrum
bizim yokluğumuzdan ne çıkar
aşkımız var ya.

(bkz: bekir sitki erdoğan)
duyduğum anda beni çocukluğuma götüren bir ricky martin parçası. 2000 yılında mı ne dinlemiştim ilk olarak.
kesmeşekerin enfes şarkısı. bu şarkıyı önceden biliyordum ve çok seviyordum ancak kürk mantolu madonna kitabını okuyunca bu şarkıda o kitabın da izleri olduğunu hissettim. kitabı okurken aklıma hep bu şarkı geldi, şarkıyı daha da sevdim.

kürk mantolu madonna hakkında spoiler

şimdi "kürk mantolu madonna'da da maria var, burada da bütün benzerlik bu mu lan hırbo" diyecek arkadaşlar için az da olsa aktarayım. öncelikle şarkının da kitabın da ana karakteri maria. şarkıda maria'yı madonna'ya benzetiyor. şarkıdan bir takım sözler:

içki içmeyi sever (kitaptaki yılbaşının anlatıldığı bölümde bunu açıkça görüyoruz)
ara sıra sigara (kitapta böyle bir şey yok)
bunlar yakışır ona
madonna edasıyla (kitapta maria'nın mahcup bakışı ve siyah saçları hz.Meryem'e (madonna) benzetiliyor.
bilmediğim dillerde şarkılar söyler (kitapta maria'nın bir eğlence mekanında şarkı söylediğini biliyoruz. raif bey buraya sadece iki kere gidiyor ancak şarkılar hangi dilde söyleniyor bilmiyoruz.)
sanki yarın yok gibi yaşamak ister maria (işte burada kitaptaki maria ile biraz çeliştiğini düşünüyorum çünkü kitaptaki maria gelecekte raif beyle sorun yaşamamak için en başta onunla birlikte olmayacağını söylüyor. bu anlamda yarını düşündüğünü söyleyebiliriz.)

varmak istediğim nokta "bu şarkı bu kitap için yazılmıştır" tarzında bir yargı değil. cenk taner'in kendi mariasına yazdığı belli. yalnızca bu şarkıda kitaptan etkilenmiş olduğunu hissettim ve kitaptan(kürk mantolu madonna) izler taşıdığını düşünüyorum.

kürk mantolu madonna hakkında spoiler

şarkı için: http://www.youtube.com/watch?v=8LD-C7OyJ7w
ricky martin'in bir şarkısıydı, artık unutulmuş.

http://fizy.com/#s/1dlm59.
kim ah joong'un ( http://www.google.com.tr/...&biw=1024&bih=639) seslendirdiği eğlenceli şarkı.

http://www.youtube.com/watch?v=a_y2-HCumeQ