bugün

televizyon izlemeyen beni, gece yarısından sonra ekrana kilitleyen ve tnt de yayınlanan dizi.
başrolünde damian lewis ve sarah shahi olan ve ikinci sezonundan sonra iptal edilen dizi.
gerçekten iyi bir dizi olmasına karşın biraz izlenme oranlarından biraz da damien lewisin haftalık olarak çekilen bir diziye daha fazla devam etmek istememesinin etkisiyle bitti. söylenenler doğruysa los angelesta çekilen dizinin günlük çekim süresi 16-17 saate varıyormuş ve artık lewis isyan etmiş.
mutlaka izlenmesi gereken bir belgeseldir.
turkcell'in türkiye'deki insanları kazıplayıp ukrayna'da açtığı ve neredeyse bedavaya konuşturduğu bir firma.
cem köksal ın harika şarkılarından birisidir.
murat ilkan ın yorumuyla , cem köksal ın gitarıyla tadından yenmez.
2. sezonunda yayın hayatına son verilen dizi.
ntv'de yayınlanan belgesel.

bbc belgesel çekim ekibinde bulunan süt gibi beyaz bir hatun zaman zaman ekrana yansımakta. insan bu hoş bayanın, afrikanın balta girmemiş ormanlarından ilkel bir kabilenin arasında mutlu olmasına şaşırıyor.

geçen, kabilenin çıbıldak kadınları arasında dans ederken mutluluğu yüzünden okunuyordu. beyaz bir gömlek vardı üzerinde ve patlıcan karanlığındaki kadınlar arasından sızan keskin bir ışık gibi göz alıcıydı.

bu güzel bayan, kabilenin yerel kıyafetini giymek istedi. kıyafet dediysek kilot tarzı bir bez parçasıyla iki kolyeden ibaret.

şaşırtıcıydı.

düğmelerini çözdüğü gömleğini çıkardı ve simsiyah südyeniyle kaldı. güzel yüzünde utangaç bir tebessüm vardı. çok tatlıydı. daha sonra südyeni de çıkardı. ve ortaya çıkan manzara beni ergenliğime, nü tabloda gördüğüm o kadının memelerine kadar götürdü.

bu, şüphesiz o'nun için de benim içinde de farklı bir tecrübeydi.
müebbet hapis anlamında da kullanılır ki şu el jesus de ojsodjfısfjl filminin ingilizce alt yazısında da der, hani esas moruk "rape and homicide, he will get life" dediği ve gerçeği gördüğü vakit, karısı sikelanja uğrayan adam da der bunu: "you said life" deyü. "müebbet yatar demiştin ulan it" babında.
görsel
google book search uygulaması 1972 yılına kadar çıkan life dergilerini yayınlıyor.
Vietnam savaşı hakkında yazılanları okuduktan sonra ekrana gömmek isteyebilirsiniz.
derginin reklamları ve her haberdeki reklam formatı oldukça ilginç. ingilizce bilen dostlar bunu tez konusu yapabilir.
ayrıca derginin kapakları da oldukça analizlere uygun.
24 mart 2017 de vizyona girecek daniel espinosa filmi. Bilim-kurgu/gerilim kategorili filmin kadrosunda: jake gyllenhaal, rebecca ferguson, ryan reynolds, hiroyuki sanada gibi oyuncular yer alıyor. 58 milyon bütçe ile çekilmiş, gişede başarısız olmuştur. imdb notu 6.7 görsel
görsel
fragmanı çıkmış. nedense çok tanıdık geliyor bu film. aynı konu üzerinde daha önce milyon tane film çekildiği için olabilir tabi. 24 mayıs'ta vizyona girecekmiş bu arada.

http://www.youtube.com/watch?v=5eA1eL9_i8g
Az önc izlediğim film. Konu sıfır, heyecan fena sayılmaz, mantık hataları sayısız.

Ama beni en çok sinirlendiren şu: filmin bir mesajı yok. Yaa alien, da bile alttan hep bi kapitalizm eleştirisi, insanın aç gözlülüğü sebebiyle başını belaya sokması gibi bir alt metin vardı.

Tamamen son zamanlarda moda olan uzaydan kurtulma filmlerinin canavarlısı olmuş.

Bence malum ortamlardan izleyin parasına değmez.
Mars'ta bulunan bir mikroorganizmanın astronotlara yaşattığı hikayeyi anlatan film. Her ne kadar sonunda ikincisi gelecek gibi yapsalar da yemez. Konu Dönmez hiç zorlamayın. Uzayda ilgi çekmediyse dünyada hiç çekmez agacım boşverin.
2017 abd bilim kurgu filmi. uluslararası bir uzay istasyonunda görevli ekip, Mars üzerinde bir organizma buluyorlar. sonrasında olaylar gelişiyor. bence baya iyiydi. hafif böyle geriyor sizi. izlemenizi tavsiye ederim.
insanda "acilen sözlüğe girip eleştirmem lazım" düşüncesini uyandıran bir film. Neredeyse film boyunca eleştireceğim yanlarını düşündüm resmen.

Yahu neşınıl cokrafikte görmüştüm fragmanını aa dedim ne güzel uzaydaki yaşam formları ile ilgili adam akıllı bir bilim kurgu(?) geliyor galiba falan çıksa da izlesek diye. Şimdi bakıyorum eğer bu sci-fi kategorisine giriyorsa süpermen de sci-fi, betmen de sci-fi, hatta kayıp balık nemo da sci-fi kategorisine girebilir.

kısacası vakit kaybı. iron man falan gibi aksiyon dolu dışın dışın öldün çık ah bacağım koptu beni bırak sen devam et gibisinden filmleri izlemeyi seviyorsanız izleyebilirsiniz tabii ki.

son söz olarak da;

şimdi bana kaybolaan saatlerimii verseeler..
Adım gibi emindim alien'cıların filmi yerden yere vuracağına ve birçok platforma baktım, yanılmamışım. Ulan alien'da ne var peki? Salyalı sümüklü bir yaratık gemiye girer ve mürettebatı tek tek avlar hepsi bu. Bilimsellik var mı, fizik kanunları var mı? Yok.

Bir dirhem gravity, bir tutam da alien diyebiliriz. Oyuncu seçimleri çok kötü. Ergen lise kızlarının beğendiği ve asla kahraman kılığı olmayan ağlak suratlı gyllenhaal ve reynolds olmuyor, olmamış.

Eğitimli ve duygu durum yönünden sağlam olması gereken astronotların amatörce laboratuvara dalmaları oldukça saçma olmuş, asla böyle bir şey yaşanmaz. Ayrıca ne reynolds ne de gyllenhaal bu tarzın adamları değil. Filmi izlerken ''çekilin lan sizden bi halt olmaz, ben Kurtarırım'' diyesim geldi.

Birçok yönden bana splice filmini de hatırlattı.

üşüdükleri zaman sevişerek ısınmalarını bekledim ama hayret bu klişeye bulaşmamışlar.

Devamı bence olmamalı, dünyada sürecek çünkü ve kalite düşecek. Bu haliyle kalmalı kesinlikle.

Aliencıların ağır eleştirilerini sallamazsak film beğeni kazandı. Oyuncu seçim konusundaki saçmalık dışında benim için alien ve prometheus'un önünde olan bir film. Müzikleri de dahil.
gyllenhaal ve reynolds böyle boktan bir film için fazla oldukları için olmamışlar. reynolds için bişey diyemem ama gyllenhaal'ın oyunculuğunu görmek için filmelerini izlemeniz lazım, adam her karakteri yansıtır.

her neyse, imdb 6.9 almış, fazla bile almış. hakkı 6.3 felan olmalı.

izleyin ama çok şey beklemeyin. uzaylı bir yaratık filmi olduğunu da bilerek izleyin ki farklı beklenti içine girmeyin.

zaten süresinden sikim bir film olduğunu tahmin etmiştim, neyse sinirlenmiycem!
sekiz dakikada iğrenç olduğuna karar verdiğim film. bi daha deneyeceğim ama.

o değil nefret ederim sinemada film izlemekten. bunu izlemeyi istemiştim de o ara vakit bulamamıştık bi doğru. iyi ki bi buçuk saatimi ziyan edememişim.
film ortalamanın üzerinde. ilk 15 dk dan sonra film başlıyor. alien tarzı bir film olmuş. film içinde bazı saçmalıkları hoş görmek gerekir. imdb puanını hak ediyor. izleyici bunaltmıyor. calvin'deki yaşam hevesi hiç bir şeyde yok. muhtemel 2. filmin daha iyi olacağını tahmin ediyorum. yoksa bu şekilde bitmesi havada kalır cinsten.

filmde mantık hataları da vardı veyahut boşluklar denilebilir, bilmiyorum. o da şuydu:
--- spoiler ---

deniz anası ahtapotvari bir yaratık çok hızlı büyüyor ve neyle beslendiği belli değil fareyi yedi mi oksijenle mi besleniyor kanla mı besleniyor insanları mı emiyor biraz beyin yoran bir film eğer oksijenle besleniyorsa dünyaya düştüğünde atmosferi kaplaması lazım bu büyüme hızıyla. filmin işleyişine bakılırsa oksijene ihtiyaç sık sık duyuyor. fakat uzay boşluğunda uzun süre kalabiliyor. kalmalarında bir sıkıntı yok eyvallah ama depoladıkları oksijen bittiğinde yeni oksijen teminini nereden karşılıyorlar? eğer insan yapısındaysa dedikleri gibi, su, yemek ve havaya ihtiyacı varsa orada kalamaz. ayrıca yüzeysel karakterler mevcuttu yani bu insanlar kim? david ne yaşamış da bu kadar uzun süre uzayda kalıyor ve geri dönmek istemiyor? gibi sorulara cevap verseydi belki de daha iyi olabilirdi. bu tarz şeylerin havada kalması filmin devamı olacağının açık bir işaretidir bence.
--- spoiler ---
izledim ve sıkılmadım, akıcı gidiyor. safkan bir bilimkurgu değil, ziyadesiyle mantık hatası da var ama dediğim gibi izlettiriyor kendini. Fena bir kadrosu yok aslında, böyle bir kadro ile daha sağlam bir film çıkarılabilirmiş ortaya.
Alien'ın daha iyi olduğunu belirterek başlayayım. Filmi gayet güzel buldum zevkle izlenilir. Klişeler elbette var ancak fazla değil hatta farklı tatlar alabiliyorsunuz filmden.
Filmin temposunun hiç düşmemesi gayet iyi, seyirciyi sıkmadan başlayıp bitiyor. Alien sevenler bunu severek izler.
The Thing'i günümüze restore ettiğinizde muhtemelen ortaya çıkacak olan film. Alien serisine hakim değilim, ama doğrudan The Thing formülünü kullandığını söyleyebilirim.

Peki neredeyse birebir restore edildiğini düşünürsek, iyi mi sorunuza muallakta derim. Öncelikle şunu belirteyim, sinema filmlerinden öte ben bu konsepti oyunlarda falan sıkca gördüm, o yüzden aşinayım. Şunu diyeyim, bence çok doğru bir modeli kopyaladıkları için izlenebilecek bir iş ortaya çıkmış.

Filmin iyi yaptığı şey, temposunu düşürmüyor. ilerledikçe akıcı yapısıyla izliyorsunuz. Konu klişe olsa da benim gibi bu klişeyi seven kitle için zaten yeterince izlenebilir bir yapıda.

Kötü yaptığı ise birincisi bence filmi kılıfa uydurma çabalarından dolayı bazı şeylerin çok oldu bittiye gelmesi. Hissediyorsunuz zaten sürekli bir şeyler sanki ayarlanmış gibi cuk oturuyor hikayeye, keşke yönetmenlere biraz daha esneklik tanınsa. Filmi gerçekten altyapı anlamında boş bırakıyor. ikinci olarak yine muhtemelen şu süre mevzusundan ötürü karakterlere zaman kalmaması. Çok boş kalmış o noktada yine.

The Thing biraz yaşlandı bakınca, onu biraz dandik şekilde restore etmeleri iyi olmuş diyeyim*
Is life.
güncel Önemli Başlıklar