bugün

Nazan Bekiroğlu'nun Eskader roman ödülü almış kitabının adı. Kitapta Adem ile Havva'dan başlayıp tüm insanlığı anlatmayı amaç edinmiş yazar; bunuda çok güzel başarmış. Kitabın bir yerlerinde "insan, sırf insan olduğundan dolayı yani doğası gereği cennete aykırıdır. Çünkü insanın içinde hem kötülük hem iyilik bir aradadır, oysa cennette sadece saf iyilik bulunur. Bundandır ki Adem ile Havva zaten kovulacaktı cennetten. Dünyaya gelmelilerdi çünkü bir tek dünyada iyi ile kötü bir arada tıpkı insanın doğasında olduğu gibi" diye geçen bir bölüm vardır ki beni benden almıştır.
Masalsı anlatım okuyucuyu yumuşacık bir yorganın içine sarıp sarmalıyor. Kitaba kendinizi kolayca kaptırıyorusunuz ama durup ne anlatmış buraya kadar dediğinizde çokta birşey anlatmamış olduğunu anlıyorsunuz yinede okurken hissettiğiniz o masalımsı yumuşaklıktan kendinizi alamıyorsunuz.

Ayrıca

--spoiler--
Bir kez olsun cenneti görmüş, onun suyundan tatmış, kokusundan almış bulunan, bu dünyaya, bu oyun alanına nasıl sığsındı, nasıl avunsundu? Ama bir yanı cennetliydi Adem'in bir yanı dünyalı, ve Adem'in ismide unutmaktan mana ve dünyada zaman vardı.
--spoiler--
(bkz: la paz)
bağlama düzeninde alt telin re, orta telin sol olduğu durumda üst telin akortlanması gereken ses.
ankaralıların bebeyle beraber çoğunlukla kullandıkları laftır.

(bkz: bebeye bak la)
Akıcılığı, mükemmel anlatımı ile beni benden almış nazan bekiroğlu kitabı. ne adem'i ne havva'yı böyle bilmemiş, böyle okumamıştık.

--spoiler--
"Şimdi Yaratan'la yaratılan arasında bir nefes ilişkisi. Yaratan yarattığına şu şahdamarı kadar yakınsa, yaratılan da Yaratan'ına bir nefes kadar yakındı. Çamurdu bedeninin özü ama alnında bir halifelik mührü, ruhunda O'nun ruhundan vardı."
--spoiler--
(bkz: los angeles)

edit: neden eksi oy anlamadım. çok komiksiniz. hayır eksi almak umrumda değil ama bu bir gerçek neden eksilensin ki?

(bkz: temizleyin sözlüğü şunlardan)
(bkz: senden hiç bir şekilde artı oy almak istemiyorum)
"lan" kelimesinin ankaraca dilindeki hali.
salatalık ın ikinci hecesi.
usta oyuncu şener şen'in birçok filminde duyduğumuz ''la noliy'' serzenişinin en güzel yeridir. başına u getirlirse tadından yenmez.
(bkz: los angeles)
sokak jargonunda büyük bir yere sahip olan tepki sözcüğü.
sonsuzluk hecesi.
tek başına söylenince biraz kaba olur fakat peşinden "yok" kelimesi gelince gayet sempatik bir hal alır. insanın sürekli la yok diyesi gelir.* * *
kısa sap bağlamada üst tele boş vurulduğunda, orta telde 3. perdeden , alt telde 10. perdeden çıkan ses.
nazan bekiroglunun okurken aglatan, mide yakan, rennie kullandirttan nefis romani.
--spoiler--
rabbim,ey alemlerin rabbi.
ben de senin aleminden değil miyim?
beni affet melek değilim.
affet, diyorsam hala seninim.
--spoiler--
demis, yüregimi acitmis ve sadece bu cümlelerle de kalmamistir.
(bkz: elif)
artin ne arar la bazarda?
La havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm.
"yankılanan cümlenin öznesi çoğuldu.görünürde adem'le havva'ya hitap ediliyordu.ama belli ki bu çoğulluk adem ve havva'dan çoktu. böylece adem ve havva'dan çıktı iki özneli hikaye.bütün insanların hikayesi oldu."
Nazan Bekiroğlu'nun baş ucu kitabı vasfı kazanmış eserlerindendir. anlatımının yalınlığı deyim yerindeyse bıçak gibi keser, bundandır okunuşunun güzelliği sanırım. sonsuzluk hecesinin kurguda eritilerek hissettirildiği en vasıflı anlatıma sahip eserdir.
çıkmayan notadır! çıkmadığı gibi çıldırtan notadır da. delirtir, kudurtur ama çıkmaz! pistir, kakadır, zordur.*
'lan'ın ankara'da ikamet eden küçük, sevimli kardeşi.
bi kız konuşurken herhangi birisine -kız veya erkek- "la" derse anında beni kendinden soğutuyor, onla arama bir mesafe koyasım geliyor. kızlar "la" diye hitap etmeyin kimseye.
lan ve la aynı şey değildir. "la" kibar bir laftır, demi la?
özellikle kızların başına bir de "ya" koyup türkçeyi çok pis yerlere çekiştiriyor olması oldukça iticidir.
nazan bekiroğlu nun insanı ana dili türkçe olduğuna şükrettiren şaheser romanı.