bugün

entry'ler (842)

menemen nasıl yapılıyordu sorunsalı

(bkz: 2015 yılında halen sorunsal kelimesini kullanmak)

egesözlük net

şimdi de altyazılı videolar ile reklam çalımalarına girişmiş ege üniversitesi sözlüğü.

http://tinyurl.com/cppapat

egesözlük net

hakkında çok atılıp tutulan sözlük.

egesözlük net

açılalı henüz 2-3 gün olduğunu tahmin ediyorum fakat sözlük script'ini gayet başarılı buldum. sloganları ve ege üniversitesi'ndeki potansiyeli değerlendirecek "sonunda" dedirten bir platform olarak görünüyor. tek eksikleri yazar gibi duruyor şimdilik.

egesözlük

(bkz: egesözlük net) adıyla ege üniversitesi'nin sözlüğü olarak açılmıştır.

ege sözlük

(bkz: egesözlük net)

kritik maçta atılan gol

futbolda her golün yeri önemli olsa da bu goller unutulmayan gollerdir gerçekten de. hele bir de milli takımımızın veya avrupa kupasında oynayan bir türk takımının golü ise bu daha da önem kazanır.

ama golün kendisinden çok, olduktan sonraki taraftar tepkisi şahsımı daha çok etkileyen şeydir. en basitinden popescu'nun uefa kupası finalindeki o son penaltısı. topun başındayken artan tansiyon ve topun ağlara gitmesiyle patlayan sevinç, gurur ve şaşkınlık... başka bir gol örneği ise 2002 dünya kupasında ilhan mansız'ın attığı altın gol ya da 2008 avrupa kupasında nihat'ın çeklere attığı o müthiş gol. hepsinde spikerin haykırışları, taraftarın coşkusu, deliler gibi birbirine sarılan futbolcuların yorgun ama gururlu halleri insanın gözlerini doldurur bazen.

bunların içinde benim favorim ise hagi'nin 1998 şampiyonlar ligi grup maçında 90+1'de athletic bilbao'ya attığı o muhteşem goldür. o kadar baskının ve stresin arkasından bir anda yükselen tansiyonla ağlara gönderdiği o füzeden sonra spiker sabri ugan'ın "çok bekledik bunu çok bekledik!" deyişi, verilen emeğin ve hak edilen galibiyetin son anda gelişini güzel özetler. bu yüzden bu goller sadece gol olmaktan fazlasıdır aslında.

uzay gemisine likit uranyum gazı taktıran adam

doğaya zarar veriyor piç. yazıklar olsun. ya uzaydaki canlıların hayatı ne olacak ulan?!? senin gibi piçlerin saçtığı protonlar yüzünden bizden soğuyacaklar. 2 gramlık aklımızla çok sıçratamayacağımız teknolojiyi hazır alma şansımız gidecek. Sikin bu piçi.

bokun iç çamaşırına değme noktası

sıçma noktasıdır mnskym.

tapınak şövalyeleri

papa'ya hizmet eden, katolik kilisesinin emri ile kurulmuş örgüt. assassin's creed oyunundaki suikastçilerimizin baş düşanları.

sevişmek istenilen sözlük yazarları

heveslendik hepimiz o yazarların arasına girmek için ama ne alakası var lan? kim yüzünü görmediği insanla sevişmek istesin??

(bkz: bir an için heyecanlandın itiraf et)
(bkz: prison freak acımasız gerçekler)

bu dandik kadroyla kümede kalan gs şike yapmıştır

başkanı hapislerde çürümekte olan bir takımın taraftarlarını göz önünde bulunca sineye çekilecek önerme. adam ölecek lan iki dakika galatasaray'ı bırakıp işinize bakın.

7 buçuk yıl sonra sms atan eski sevgili

"o 6 ayı neden bekledin amına koyim yarak mı vardı?" demek istiyorum ben o sevgiliye.

(bkz: buçuk fobisi)

moonlight sonata

aslen evde olmam lazım benim lan ne arıyorum burda amk.

türk üniversite gençliğinin gece hayatı

rock bar'da bir elinde bira bir elinde sigara ile melankolik bir halde 20 yaşının getirdiği inanılmaz hayat tecrübesiyle(!) hayatın anlamsızlığı ve diğer konular hakkında lügat patlatmaktan, "beeeğğğn meselağğğ uçarım meselağğğ" diye dans etmeye çalışmaktan, fon müzikleri eşliğinde sohbet etmekten ve özgürlükten bahsetmekten ibarettir.

götümüzden kıl aldırmayacağız ya, david guetta, martin solveg, usher veya pitbull ile dans etmek bizi olgunluktan uzak gösterir ya, o yüzden bu yola yöneliriz. bu yüzden bahar şenliklerimize dj'ler değil, rock sanatçıları gelir. sömestr açılış partisi veya kapanış partisi nedir bilmeyiz. öğrenci konseyleri rock bar ayarlayacak değiller ya, tekne turu ayarlarlar, biz de seviniriz. bu tarz, gençler arasında bir dayatma halini alır. özgürlük budur çünkü. özgürlük=rock'tır abi.

avrupa'da house veya club müzik eşliğinde alkollü halde dans ede ede dağıtan adamlar senden benden daha özgür güzel kardeşim ben sana söyleyeyim. herkes imrenerek bakıyor oralara ama bu ayrıntıya dikkat çeken yok. kafamızı rahatlatmaktan ziyade gereksiz şeylerle doldurmayı iş bilmişiz çünkü bu gencecik yaşta. bi çay koyayım kendime ben...

rock müzik dinleyici kitlesi

bu kitleye entelektüel vasıflar yüklemeye çalışan kıtipiyozlar yüzünden memleketim gençliğinin %96'sını falan oluşturuyordur herhalde salladım.

ben bu kitlenin tanımını şöyle değiştireyim:

-%97,3'ü özentilikten, entelektüel görünme isteğinden veya bu yollarla kız düşürme sevdasından bu yola giren kitledir. bu müziği dinlemek için değil, dinliyor görünmek için dinler. diğer müzik tarlarını tu ka ka eder...

daha yazardım da zekasına güvenen o kitlenin bazı mensupları mesajı almıştır diye umuyorum. selametle...

kendini rock müzik dinleyicisi zanneden tip

ülkemde rock müzik dinleyicisi diye gezinen gençliğimin %99,5'unu oluşturan tiptir bu. gece kopmaya rock bara gidilmesinin, athena, duman, mor ve ötesi'nin şarkılarıyla dans etmeye çalışanların, ülkem mekanlarının %90'ının rock bar oluşunun ve rock tabanlı bir gece hayatının oluşmasının sebebidir.

ulan karıya kıza kayıcam diye bir bok yiyorsunuz, ondan sonra "avrupa'da eğlence hayatı bomba abi" oluyor. çünkü bu tipler "rock'ın felsefesi var, kalan müzikler bebek zırıltısı" diyecek kadar cahil cesareti sergiliyorlar. rock dinlemek bir entelektüellik göstergesi iken serdarla kopup david guetta ile akmak apaçilik, amelelik oluyor. sizin 2 gramlık beyninize kurban olurum ben. özenti modern çağ godoşları sizi...

uzun lafın kısası bu tiplerin çok olması sebebiyle üniversite gençliğinin gece hayatı felsefe yapmaktan ve alakasız şarkılarla iki omuz silkmekten ibaret oluyor. kopmaca, dans etmece yalan, dolan oluyor, avrupadan gelen erasmuslular bile eğlenecek mekan bulamamaktan şikayetçi oluyor. avrupa'da bulunmuş erasmuslular da yakına yakına perişan oluyor mesela. kasıldım. bi kahve içicem sanırım.

karlovy lazne

prag'ta diğer bütün mekanları ünü ve potansiyeliyle gölgede bırakan mekan. prag'a gidip de bu mekandan başkasına gitmeyi düşünen yoktur sanırım. özellikle haftasonu olan uzun giriş kuyruklarıyla ünlü. çukur alanda dans edilen 4. katında korkuluklara tutunarak dans eden ve gaza gelen hatunları meşhur.

girişinde kuyruktan yırtmak isteyenlere önerim pub crawl efendim. şahsım pub crawl ile beraber 100 metrelik kuyruğu pas geçip vip'den girmiştir. gidilip görülsün, takılınsın bu mekanda.

pub crawl

avrupa'nın bütün meşhur ve turistik kentlerinde gençler arasında düzenlenen bir organizasyon bu. diyelim ki büyük bir şehre gittiniz, gece hayatı hakkında bilginiz yok ama tadına da bakmak istiyorsunuz. o şehrin en bilindik meydanlarında 8:00 ve 9:00'da buluşan ekiplerden birine katılıp sadece 20 euro vererek bir bar turu yapabilirsiniz. crawl organizatörleri gün içinde meydan çevresinde dolaşarak flyer dağıtmaktalar. flyer üzerinde başlangıç mekanı ve yapılacaklar yazmakta.

Avrupa'nın çeşitli kentlerinde fiks ücret olarak 20 euro alınıyor. buna, ilk mekanda(genelde crawl organizatörlerine mahsus olan crawl bar) 8:00 ve 9:00 arası limitsiz bira, tekila, absinth, votka ve benzeri içkiler veriliyor ve tur saat 9:00 civarında başlıyor. Gece başında verilen 20 euro'ya dahil olarak o crawl ekibinin özel t-shirt'ü de veriliyor ve bileğinize takılan "pub crawl" sembollü bileklik sayesinde her bara sorgusuz sualsiz direkt alınıyorsunuz ve içeride bir shot veya bir drink de bedavaya veriliyor.

kısacası fiyat/getiri bazında alınan alkol, girilen barların giriş ücretleri, t-shirt ve eğlence bazında bakarsanız 20 euro kara geçmek demek. hatta amsterdam'daki pahalılığa bakılırsa amsterdam'la taşak geçmek demek. mutlaka denenmeli denilecek şeylerdendir.

cevabı hüzün kokan sorular

göt müsün, götlek misin?