bugün

1950. ikinci dünya savaşını pekiştirme savaşı. amerika'nın japonya'dan sonraki çekik göz operasyonu. kızıllarla, kandan gözleri kızarmışların kore turnesi.

rusya ve çin'in desteklediği kuzey kore ile, komünizmi veba gibi gören amerikanın dürttüğü nato destekli güney korenin savaşı.

Birleşmiş milletler, üyelerinden biri olan sscb'nin yokluğunda, abd'nin ali cengiz oyunuyla güney koreye yardım kararı çıkardı. türkiye ise, meclisin değil, celal bayar başkanlığında toplanan bakanlar kurulu kararı ile koreye asker göndermeye karar verdi. yasal dayanağı yoktu. ama bir savaşa yasal dayanak bulmak kötüdür zaten, savaş yasadışı olmalıdır.

ikinci dünya savaşında birleşmiş milletlere katılmamız için almanya ve japonyaya savaş ilan etmemizi şart koşan müttefikler, nato'ya girmemiz için de kore'ye asker göndermemizi istediler. bu salak oyun 30-40 yılda bir oynanıp duruyor. biz bir oynamıyorum demeyi öğrenemedik.

sürekli en zor cephelerde savaştırılan ve sadece kunuri savaşında 237 şehit veren türk askeri, kore'den döndüğünde köy kahvesinde anılarını anlatırken, amerikalı askerler çeşitli sendromlarla holywood'a meze oldular.
binlerce yıl aradan sonra çekik gözlülerle yine karşılaştığımız savaş.amerika istedi biz savaştık denebilecek bir durum.
dp adlı şerefsizler örgütü abd ye nası yalaklık yapacağız derken o sıralarda kore savaşı patlak vermişti biz milli mücadele dönemlerinde ezilen doğu halklarını desteklerken abd yalakaları natoya girebilmek için binlerce askerimize de binlerce koreliye de yazık etmişlerdi.Şu an ordumuzun(natodan habersiz hiç birşey yapamaz) ve tc nin abd ye bağlanması bu olayla başlamıştır, ayrıca dp o dönemlerde cezayir i işgal eden emperyalist fransız hükümetine destek vermiş türkiyeyi küçük amerika yapacağız sözü de dp li celal bayar tarfından söylenmiştir.(bi de bunlar komünistlere vatan haini der söylein kim vatan haini)
bu sabah 718 * askerimizin şehit olma nedenini öğrendiğimiz savaş.
onlar ingilizce bilmiyorlardı geri çekil emrini anlamadılar ve dolayısıyla uygulamadılar... tercüman mı? yollamamışız...
nato ya üyelik için kahramanlık göstermemiz gereken bir dönemde ortaya çıkan ve evlatlarımızın hiç uğruna öldüğü, tarihimiz boyunca sarıkamıştan sonra en fazla gereksiz şehit verdiğimiz traji komiksavaş.
kuzey kore ordusunun o zamana kadar dünya üzerinde pek az rastlanan bir uygulama ile ve bm ve abd yi dahi şok edecek bir şekilde, 25 haziran 1950 tarihinin bir pazar gününde, güzey kore topraklarına saldırmasıyla başlayan savaş. kuzey koreye göre savaşın başlama sebebi, 38 nci enlem sınırlarını ihlal eden güney koreli birliklerdi.

kuzey kore ordusu choe yong gun komutasında, yaklaşık 200.000 kişilikti ama müthiş bir gizlilikle ajanlara bile hissettirmeden güney kore topraklarına çıkarma yapmayı başarmışlardı.amerika bu savaşta güney koreyi desteklerken her zamanki gibi kötüye karşı iyiyi savunma iddiası ile savaşa bm ile birlikte müdahil olmuş ve asker sivil demeden bir çok katliama imza atmıştır. amerikanın uyguladığı temel prensip eski başkan wilson un diktatörlere karşı güç kullanılması gerekir prensibiydi.

amerika bu müdahaleyi yaparken o tarihte tüm dünyada başta sscb olmak üzere yükselen ateşkes ve barış seslerine kulaklarını tıkamıştır ve komünizme karşı bir mücadeleye girişmişlerdi. amerikanın savaştaki ilke hedefi kuzey kore birliklerini püskürtmekti ama savaşa çinin de kuzey korenin safında katılmasıyla birlikte amerika, hedef değiştirme zorunda kalmıştı. derhal bm harekete geçirilmiş ve diplomasi sayesinde bir birlik cephesi oluşturulmuştu.

amerika, güney kore, ingiltere, türkiye, avustralya ve kanada birlikte hareket etmişlerdi. bm nin çağrısına uymayan ülkeler sscb, polonya ve çekoslovakyaydı. savaşın başında kuzey kore güney korenin neredeyse tamamını işgal etti. amerika ve yandaşları ise püskürtmeyi başarı ile tamamlayıp güzey koreyi işgalden kurtardılar. kuzey kore içlerine kadar geri çekilen kuzey kore ordusuna sonradan çin destek verdi ve dengeleri değiştirdi. kuzey ordusu tekrar güneyde ilerlemeye başladı. 3 yıl süren savaş sonunda bm birlikleri 70.000 kayıp verdi, çin ve kuzey korenin kaybı ise çoğunluğu sivil olmak üzere 1.400.000 kişi olmuştu. 3000 civarında türk askeri de ölmüştür.
savaş sonunda nato daha da güçlenmiştir ve güney kore kuzeyin işgalinden kurtarılmıştı. türkiye ise natoya dahil edilmişti.
bu savasin bizim acimizdan tek olumlu yani benim gordugum, yeni nesil koreli genclere bizim orada onlarin ozgurlugu icin savastigimizin anlatilmasidir, bilgilendirilmesidir. benim okulumda olan guney koreli bir arkadas savasi ve bizim orada yaptiklarimizi iyi biliyordu ki bana olagandan cok daha samimi bir sekilde davranmisti. halen de gorusuruz, kendisi sevdigim birisidir. daha baska haberlerde de gorduklerim bircok korelinin turkiye'ye gelip, yasayan kore gazilerini ziyaret ettikleridir. minnet borcu olsa gerek.
onun disinda olan 3000 insanimiza oldu, bir hic ugruna orada olduler, yaralandilar.
demokrasi yıldızlarından ilkinin bizi soktuğu savaştır,
ikincisi 1 koyup 3 almak için 1991 ilk körfez savaşında çok uğraştı beceremedi, üçüncüsü ikinciden biraz daha fazla yaklaştı, 1 mart' ta tezkere geçse o batakta idik, olmayınca lübnan tezkeresi imzalandı.

her ne hikmetse üçü de amerikan demokrasi mücadelesinde taraflarını iyiden yana seçmede bir an bile tereddüt etmemişler, bu ünvanı boşa almadıklarını kanıtlamışlardır yıldızlı pekiyilerle. * * *
Birlesmis milletler uyesi rusya'nin kuzey kore ve komunist cin'e silah yardimi yaparak dolaylida olsa birlesmis milletler'le savastigi savastir. Turk taburlari en on saflarda savasmislar, pek cogu madalya almaya hak kazanmislar, ancak daha sonralari bu madalyalari teslim etmislerdir.
orada ne işimizin olduğu asla anlayaşılamayacak olaydır.

birinin kuyruğuna basılır, kuyruğu iyileştirmek için biz orda biteriz, bittiriliriz.

sonra adı özgürlük adına savaşmak olur!

kore'de biz.
lübnan'da biz. *


hangi özgürlük için, kimin özgürlüğü için, nereye kadar?
işgalci amerikaya karşı sosyalizmi savunduğunu iddia eden çin'in, dolayısıyla sscb'nin karşı karşıya geldiği savaş. kore halkını sömürgüleştiren, ikiye bölen ve katliamlara neden olan, insanlığa karşı işlenen suçlardan biridir aynı zamanda. fakat işin garibi bu savaştan 27 yıl önce emperyalistlere karşı özgürlük savaşı vermiş bir millet olarak , hiç alakası olmadığı halde bir memlekete silah çevirmiştir. bu o dönemki siyasal iktidarın bu ülkeye karşı işlediği en büyük suçtur.
57 yıl önce kuzey koreyi sovyet , güney koreyi amerika işgal etmişti. sınır 38 paralel *i ihlal eden kuzey kore ye cevap veren güney koreliler arasında sıcak savaş başladı , abd derhal birleşmiş milletleri toplantiya cagirdi , türkiye başta olmak üzre 16 ülke bu cagriya cevap verdi.
böylece kore savaşlarına ülkem dahil oldu.Genelkurmay Başkanlığı Kore'ye gönderilmek üzere; bir komutanlık karargâhıyla, üç piyade taburundan ve gerekli yardımcı birliklerden meydana gelen bir tugay ile 241 nci Piyade Alayını görevlendirdi. Yurdun çeşitli yörelerinde bulunan birliklerden oluşturulan tugayın komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı, kurmay başkanlığına Yarbay Selahattin TOKAY, 241 nci Piyade Alay Komutanlığına Albay Celal DORA atandı. Kore'ye gitmek üzere oluşturulan bu birlikler Ankara Etimesgut'ta toplandı. Ankara'dan Kore Savaşı'na gitmek üzere iskenderun'a hareket eden Mehmetçiği uğurlama töreninde son derece duygusal anlar yaşandı. Törende kimler yoktu ki annesinin kucağında henüz bir yaşını doldurmamış bebekten, değneğine dayanarak torunlarını savaşa gönderen seksenlik ninelere kadar her yaştan insan, Kore yolcularının anaları, babaları, hayat arkadaşları, nişanlıları, evlatları...

iskenderun'da da askerî, mülkî erkân ve halk bando eşliğinde Türk Tugayını törenle uğurladı. 25, 26, 29 ve 30 Eylül, 2 Ekimde hareket eden gemiler Süveyş Kanalı-Kızıldeniz-Mendep Boğazı-Seylan Adası'nın merkezi Colombo-Singapur-Filipinler ve Formoza Adası deniz yolunu izleyerek 21 günde Kore'nin güney doğusunda bulunan Pusan Limanına ulaştı. Gemileri terk eden her kafile kamyonlarla tren istasyonuna, oradan da vagonlara bindirilerek limanın 85 km. kuzeybatısındaki Taegu şehrine hareket etti.

Türk Tugayı 8 nci Amerikan Ordusuna bağlandı. Tugaya "North Star- Kutup Yıldızı" kod adı verildi.

7 Kasım'da Türk Tugayına ilk olarak Seul'ün 46 km. kuzeybatısındaki Munson bölgesinin emniyetini sağlama görevi verildi. Tugay öncelikle 25 nci Amerikan Tümeninin geri bölgesini emniyete aldı ve Tümenin Sunchon bölgesinde toplanmasını sağladı.

Bu sırada Tugayın 9 ncu Amerikan Kolordusunun ihtiyatını teşkil etmek üzere 22 Kasım'da Kunuri'ye hareket etmesi bildirildi. 26 Kasım günü Kunuri'de toplanmasını henüz tamamlamamış olan Türk Tugayına Tokchon bölgesinde bulunan 9 ncu Kolordunun ve 8 nci Ordunun sağ yanını korumakla görevlendirildi. Tugay plân gereği 27 Kasım sabahı Tokchon istikâmetinde sarp ve ormanlık bir arazide ileri yürüyüşüne devam ederken 9 ncu Kolordu Komutanlığından bir emir aldı.

Emre göre; Tugay Tokchon'a gitmeyerek önceki gece konaklanılan Wawon'un doğusunda kalacak ve yolu burada kapatacaktı. Emirde ayrıca Tugayın takip ettiği yolun kuzeyindeki Chongsangni'de bir alay kuvvetinde düşman görüldüğü bildirildi. Bu durum karşısında Tugay Wawon boğazına dönmek ve Tokchon-Kunuri yolunu Wawon Boğazında kapama kararı verdi.

28 Kasım 1950 sabahı başlayarak devam eden Çin Ordusunun taarruzu akşama kadar devam etti. Düşmanın kuşatma hareketi başarıyla karşı konularak geçici olarak durduruldu.

28/29 Kasım gece yarısı ani saldırıyla karşılaşıldı. Düşman bu saldırıyla Sinnimni'ye ve bu köyden Kaechon'a giden yola hakim oldu, 1 nci ve 2 nci Taburların arasındaki irtibatı kesti. 29 Kasım günü Tugay komutanı ilerde kalan bu kuvvetlerin geriye çekilmeleri için Sinnimni'ye bir taarruz yaptırdı. Amerikan birlikleri de bu taarruza yardım etti. Sonuçta Sinnimni geri alınamadı ancak bu hareket ilerideki tepelerde bulunan birliklerin geri çekilmelerine yardım etti.

TÜRK TUGAYI ÇARPIŞARAK ÇEKiLDi

29/30 Kasım gecesini çarpışarak geçiren Türk Tugayı 30 Kasım günü Kunuri'ye ulaştı. Türk Tugayı 28 Kasım 1950'de Wawon'da bir gün, 28/29 Kasım 1950'de Sinnimni bölgesinde bir gece, 29 Kasım 1950 de Sinnimni-Kaechon bölgesinde bütün bir gün düşman kuvvetlerine karşı fedakarlıkla savaştı ve ağır zayiat verdi. Sonuçta 8'nci Amerikan Ordusuna düzenli olarak çekilme için gerekli zamanı kazandırdı. Türk Tugayı böylece zorluklarla dolu ilk muharebe görevini şerefle yerine getirmiş oldu.

Alay Gözetleme Yerinden 185
Rakımlı Tepeye Yapılan
Taarruzu idare Ederken

TÜRK ASKERiNiN KAHRAMANLIĞI

Türk Tugayı 6 Ocak 1951'de Chonan'da 20 gün ihtiyatta kaldıktan sonra Sarı Denizden Japon denizine kadar uzanan savunma mevziinin bir kısmını elde geçirmekle görevlendirildi. Bu görev için 24 Ocak'ta Chonan'dan hareket eden Türk Tugayının yapacağı muharebenin mahiyeti, tertibat ne olursa olsun düşman mevziine cepheden taarruz etmekti ve netice süngü ile alınacaktı. Sonuçta 26 Ocak 1951'de Kumyangjangni kasabası, 156 rakımlı tepe ve 25 Ocak 1951'de de düşmanın direnek halinde tahkim ettiği 185 rakımlı tepe ele geçirildi.

Bu büyük bir başarı idi ve Türk Tugayı'na bu başarılı muharebelerinden dolayı Amerikan Kongresince Mümtaz Birlik Nişanı ve beratı verildi. Ayrıca Güney Kore Cumhurbaşkanınca, bu başarılarından dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerine Cumhurbaşkanlığı Birlik Nişanı verildi.

Orgeneral Wolker Kahramanlarımıza Madalya Takarken Sancağa Nişan Takıldıktan Sonra

1950-1951 yıllarında kesin sonuç alınamadı ve taraflar karşılıklı olarak savunmaya geçerek taarruz harekatını durdurdu.

1950 yılında Kore'ye giden 1 nci Türk Tugayı Komutanı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı 1951 yılında Tümgeneralliğe terfi ettiğinden, 16 Kasım 1951'de görevini 2 nci Değiştirme Tugayı Komutanı Tuğgeneral Namık Arguç'a devir ve teslim etti.

Türk Silahlı Kuvvetleri 20 Aralık 1951'de ihtiyata alındı. 2 nci Değiştirme Tugayı 24 Şubat 1952'de ordunun doğu kanadında mevzilenen 10 ncu Amerikan Kolordusunun emrinde 8 ay düşman mevzileriyle temas halinde ve daimi düşman ateşi altında savaştı. 2 nci Değiştirme Tugayı Ağustos 1952 tarihinde Kurmay Albay Sırrı Acar komutasındaki 3 ncü Değiştirme Tugayı'na görevi devretti. 20 Ağustos 1952 ve 3 Mayıs 1953 tarihleri arasında ihtiyata alınan Türk Tugayı, tahkimatın tamamlanması işleri ve eğitimle meşgul oldu. Bu arada mütareke müzakereleri de devam ettiğinden cephede büyük oranda muharebeler olmadı.

BiRLiĞiMiZE YENi GÖREV

28 Mayıs 1953'te yapılan muharebelerde Türk Tugayı muharebe ileri karakol mevzilarinin savunulması ve kaybedilen yerlerin geri alınması ile görevlendirildi. Bu muharebelerde 151 şehit, 239 yaralısı olan 3 ncü Kore Değiştirme Tugayı yurda döndükten sonra 28-29 Mayıs muharebelerinden dolayı "liyakat nişanı" ile taltif edildi. 6 Temmuz 1953'te 3 ncü Değiştirme Tugayının yerini 4 ncü Değiştirme Tugayı aldı.

SAVAŞIN BiTiŞi
Kore Savaşı ancak 27 Temmuz 1953'te Sovyetlerin Amerika'nın yapmış olduğu önerileri kabul etmeleri ile son buldu.

Türk Tugayı savaşın sona ermesinden itibaren Kore'de kalmaya devam etti. 1960 yılında bir bölüğe indirildi ve 1965 yılında ise sembolik anlamda bir manga bırakıldı. O da daha sonra yurda döndü.

SAVAŞIN BiZE FATURASI

Savaşın başından itibaren stratejik noktalarda görev alan Türk tugayları kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmiş ve katıldığı muharebelerde; 37 subay, 26 astsubay, 658 er olmak üzere toplam 721 şehit,. 2147 yaralı, 346 hasta, 234 esir ve 175 kayıp vermiştir.

462 Türk şehidi Güney Kore'de Seul-Pusan Kasabası yakınlarındaki Tanggok mezarlığı içerisinde bulunan Pusan Şehitliği'nde bulunmaktadır.

Bu savaş, Türk askerinin yalnız kendi memleketi için değil dünya barışını koruma adına vatanından binlerce kilometre uzaklarda da ne büyük fedakarlıkla savaştığını Üsteğmen Mehmet Gönenç örneğinde olduğu gibi canı pahasına savunmada bulunduğunu dünyaya göstermiştir. Tüm şehitlerimizi şükranla anıyoruz...

--spoiler--

http://www.internethaber....news_detail.php?id=115132
--spoiler--
bugünlerde konuşulan büyük ortadoğu projesinde türkiye'ye çizilen misyonlarından biri emperyalizmin jandarmalığını yapmak. açık toplum örgütleri'nin kurucusu parababası, sömürücü soros'un bir açıklaması şöyleydi: '' türkiye'nin en iyi ihraç malı ordusudur!'' bugün ortadoğu'da emperyalizmin jandarmalık konumuna yükseltilmeye çalışanlar, dün sosyalizme karşı savaşta gene emperyalizmin jandarmalığını üstleniyordu. nato'ya giden yolda merkez kapitalist devletlerin kutbunu seçenler, kore'deki halka kurşun sıkarak aynı zamanda kendi ülkesine karşı en büyük ihaneti de etmişlerdir. dünyaya sulh getirmeyenin, kendi içinde de sulhe sahip olması beklenemez. o nedenle kore savaşı, türkiye'nin sömürücü, emperyalist merkezlerce sömürülmesine giden yolda önemli kilometre taşlarından biridir.
mançurya kobayına ilham kaynağı olan kobaydır.
abd, turkıyenın nato uyeliği icin turkıyeden kan parası ıstemiştir, donemin yoneticileri ise kan parasını askerlerden karsılamaya karar vermişlerdir,bu yuzden bu savasın uzerine fazla dusunmeye gerek yoktur.

koreye 16 ulke katılmıs 6 ulke ise tıbbı yardımda bulunmuslardır.bu 16 ulke arasında olmasak ayıp olurdu.
ikinci dünya savaşı sonuna doğru demokrasi yolunda ciddi adımlar atma yolunda olan türkiye abd ve batı avrupa ülkelerine yaklaşmak için mihver devletlerden olan ve almanya ve japonyaya savaş açmıştı.bunun üzerine hem çok partili hayata geçen türkiyede demokrasi güçlenmiş hem de uluslar arası barışın sağlanması için kurulan BM e davet edilmiştir. dünya siyasetindeki itibarı artan türkiyenin ortadoğudaki misyonu anlaşılmış jeopolitik önemi artmıştır.kore savaşı sırasında BM e artık üye olan türkiye diğer ülkeler gibi koreye asker göndermiştir.
(bkz: kuzey kore)
türkiye nin milli tank projesini gerçekleştirmesi için gerekli olan teknolojiyi satan tek ülkenin, ayrıca k 9 fırtına obüslerinin yapılması için gerekli olan teknolojiyi de satan tek ülkenin var olması için meydana gelen savaştır.

3 yıl içerisinde artık türk üretimi tanklar hizmete girecekse, şu an tsk yüzde yüz yerli dünyanın en iyi obüsüne sahipse güney kore sayesindedir.
tarih bilgisi olan insanların "allah allah, bizim ne işimiz vardı orada ya?" diye aptal aptal sorular sormayacağı savaştır.

"ikinci dünya savaşı'nı polonya'yı işgal eden almanya başlattı, 50 milyon kişi öldü" diye viyaklayan gubidiklerin, kuzey kore'nin güney kore'yi işgal etmesiyle başlattığını ve sonucunda 4,5 milyon insanın öldüğünü unuttuğu savaştır.

komünizmin uzakdoğuya daha fazla yayılmak için yaptığı hamlelerden biridir. bm güçlerinin müdahelesiyle önlenmiştir. sözde anti-emperyalist olan komünistlerin bu emperyalist yayılmacılık girişimlerinde bm tarafından ellerine verilmesi o gün bugündür komünistlerin içine dert olmuştur. "amerika gitti, sevgi kelebeği kuzey kore'ye durduk yere saldırdı. şerefsiz işte bunlar abicim." diye söylenip durmuşlardır.

o dönem götümüzün dibindeki sscb'nin agresif dış politikasını ve türkiye'den taleplerini bilmeyen mallar, nato'nun o dönem ne kadar hayati bir önem taşıdığını anlamayacak kadar reelpolitik bilgisi kıt insanlardır.

biz de bu savaşa hem muhalefetin, hem de iktidarın fikir birliğiyle katılmışızdır. tabi fırıldak dp, nato'ya girildiğinde parsayı toplamak için bu tasarıyı meclise sunmamış, bakanlar kurulunda kabul etmiştir. chp de sırf kendilerinin de destek verdiği bu kararın kendilerine de onaylatılmamasına tepki göstermiştir. yoksa chp de kore'ye asker gönderilmesine destek vermekteydi. o zamanlar chp'nin anti-komünist çizgide olduğunu bilmeyen mallar, o dönem chp'nin bu karara karşı çıktığını zannederler.

kore'ye giden askerlerimizin tamamına yakını da zaten gönüllü gitmiştir. terhisine bir hafta kalmış askerler bile savaşa katılmak için başvurmuşlardır. (bkz: faruk pekerol) o dönem tsk'nın anti-komünist çizgisini bilmeyen mallar, o dönem askerlerin oraya istemeyerek gittiklerini zannederler. görüldüğü üzere nazım hikmet denen zangoçun laflarına itibar etmemişlerdir. esir kamplarında ölen askerimiz olmamakla birlikte, kamplarda komünist propagandaya en sıkı dayanan asker bizim askerimiz olmuş, kızılları illet etmişlerdir. avrupalı milletlere mensup ve amerikalı askerin sonradan ateşkes olunca ülkesine geri dönmeyi reddetmesi göz önüne alınırsa, askerimizin kızıl zehire karşı duyduğu nefret ve bilinç daha iyi anlaşılır.

orada savaşan kahraman askerimizi amerikan piyonu ilan etmiş kızıllar de gitsin, kendi boklarıyla oynasındır. tarih suratlarına tokat gibi çarptıkça kendi hayali tarihlerini yazmaya devam etsinlerdir.

buyrun, doya doya tükürün.
24 Kasım 1950 sabahı kuzeye ilerleme emrini alan tugay Kunuri'den hareket ederek Kaechon, Sinnimni, Wawon boyunca Tokchon'a doğru yola çıktı. Ancak Çin Halk Gönüllü birlikleri cephenin arkasına sızmaya başladı. Durumu farkeden Amerika ve Güney Kore birlikleri ricat etmeye başladılar. Ancak Türk tugayına ricat emri geç ulaştı. 1. Taburun etrafı kuşatılıp süngülü çatışmaya girmek zorunda kaldı. Ricat harekâtını sağlamak için sonuna kadar direnen 3. Tabur 9. Bölük imha edildi. Geri kalan Türk birlikleri ise Chongchon nehri boyunca geri çekildi.

Çinliler tarafından kuşatılan Türk Tugay'ının subayları ve erleri son ana kadar direnmiş ve Amerikan 9. kolordusunun çevrilmesini önlemişlerdir. Türk Tugay'ının bu kahramanlığı Birleşmiş Milletler'in diğer birliklerinin takdirini toplamıştır.

Kaynak:Vikipedi
reel politik adına hiçbir şey bilmeyen insanların , kuru hamaset siyasetini , kuru hamaset edebiyatıyla birleştirerek , orada şehit ve gazi olan atalarımıza "amerika'nın köpekliğini yaptık." diyerek hakaret ettiği savaştır .

"biz oraya asker yollamayıp , amerika'nın köpekliğini yapmayıp , yerimizde dursak , o kadar insan boşuna ölmezdi." gibi saçma sapan şeyler söylenir . bu aptal tez , bir çok kez "amerika sovyetlerin türkiye'yi işgal etmesine izin verir mi sanıyorsun sen?" gibi saçma sapan şeyler söylenir . kısmen haklıdırlar , zira amerika donanmayı getirir , boğazlara çeker , bakar çorbasına . ülkenin doğu kısmı , ankara dahil , amerika'nın sikinde bile değildir . sovyetler zaten resmi açıklamalarında bile türkiye'ye karşı olası bir işgalin sinyallerini vermiştir . böyle bir durumda , kore savaşı'na gitmek nasıl bir hata olarak görülür , anlamak zor . türkiye şu an her ne kadar nato'dan zarar görse de , zamanında gayet güzel ekmeğini yemiştir . şu bir gerçektir ki türkiye şu an , rusya gibi büyük bir devletle kana kan , dişe diş savaşacak güçtedir . buna bağımlı diğer bir gerçek de şudur ki , türkiye o zaman kore savaşı'na gidip , nato'ya girme hakkını elde etmeseydi , mavzerli piyadesi muhtemelen rus t-34'ünün paletlerine zincir olacaktı .

her ne kadar yazsanız , kitaplardan , belgelerden kaynak gösterseniz , kore'den "iyi ki geldiniz , bizi komünistlerden kurtardınız." diyen insanları tanık gösterseniz bile , nafiledir . cahile laf anlatmak çok zor iştir . nazım hikmet adlı moskof uşağının şiirini okuyup , türkiye'nin koreye asker göndermesini , bunun sonucunda da komünistlerin kore'den siktir olup gitmesini kendilerine yediremeyen komprador solcu parçaları , saydıklarımın hepsini yapsanız bile "amerika'nın köpekliğini yaptık." demekten öteye gidemezler .

hiç umutlanmayın . siz ne kadar kitap okuyup , ne kadar rasyonal düşünseniz bile siz "faşist"sinizdir . faşist olmasanız bile akıllı düşünüp türkiye'nin kore'ye asker yollamasını savunuyorsanız , babasının adının dimitri olmasını isteyen kişiler tarafından "faşist" ilan edilirsiniz .

bütün bunların haricinde , türkiye kore'ye asker yolladı , türk askeri komünistlerin suratlarını ve bağırsaklarını sahip olduğu süngü ile büyük bir zevkle deşti , vatana zaferle döndü .

(bkz: hazımsızlık)
(bkz: soda içmek)
uzun ama okuyun emin olunki okuduğunuza deyicektir.

kore savaşı ile ilgili Emekli Yarbay Anthony Herbert, amerika'nın en tanınmış savaş kahramanlarından birisidir ayrıca türk askerlerinin nasıl savaştığını şu anısıyla çok güzel ortaya koymaktadır.

Türkler bir bölük kadardılar. Bulunduğumuz tepe üzerine mevzilerimizi hazırladık ve gelecek emirleri beklemeye koyulduk. Ben Türkçe bilmiyordum ve onlardan da ingilizce konuşan kimse yoktu. Böylece sessiz ve soğuk bir gece geçirdik. Ertesi sabah kendimizi Çinliler tarafından kuşatılmış halde bulduk. Gergindim. Hiç savaş tecrübesi olmayan bir birlikle beraberdim ve onlarla konuşamıyordum. Onlar ise daha mutlu olamazlardı. Oturup piknik yaptılar. Ne tarafa baksalar, düşman vardı. Hangi tarafa ateş etseler Çinlileri öldürebilirlerdi. Onlar da, tüm sabahı Çinlileri öldürerek geçirdiler. Ben ise, bir kenarda oturmuş, buradan nasıl çıkacağımızın planlarını yapıyordum. Güneş yükseldiğinde herkesin cephanesi iyice azalmıştı ama Türkler yine de inanılmaz derecede sakindiler. Bir avcı zinciri oluşturdular, süngülerini taktılar ve sırıtarak yüzlerini kuzeye döndüler. Döndükleri yönü gördüm ve anında anladım ki, gitmek istediğim yön orası değildi. Ayağa fırladım ve yumruğumu güneye doğru savurmaya başladım. Türklerin oluşturduğu muharebe hattı güneye doğru çark etti ve birden kendimi tüm Kore Savaşı içerisinde gördüğüm en mükemmel eski usül süngü hücumunun içinde buldum. Buradan şu dersi çıkardım: Türkler asla tuzağa düşürülemez. Başı belada olan kişiler, onları kuşatanlardır. O gün, onları süngülerini kullanırken görmek ilham vericiydi. Onlar birer dervişti. Sıradışı bir teknikleri vardı ve bize Fort Benning'de(Amerikan Piyade Okulu) öğrettikleri gibi değildi. Düşmanın üzerine atlıyorlar, süngüyü düşmanın karnına sokuyorlar, etraflarında dönüyor ve tüfeğin kabzasına sol elleriyle bastırarak düşmanın bağırsaklarını deşiyorlardı. O güne dair, en canlı şekilde hatırladığım şey ise, o hücumu izlerken Tanrı'ya veya Birleşmiş Milletler'e veya Türkler'in bizim yanımızda savaşmasına sebep olan her kimse, o kişiye karşı duyduğum minnet duygusudur.

Anthony Herbert - Soldier
savaşta türk askerleri belkide gereksiz yere ölmüşlerdir evet belkide ön saflara sürülmüşlerdir ancak bu ne kadar cesur savaşıp öldüklerini anlatmamıza engel olunucak bir şey değildir.
hala daha bir amerikan subayının ağzıyla; "türkler şöyle böyle yaptı" diye övünenleri gördüğümüz savaş!

edit: bazı organizmalara duyulur ki; orada hayatını kaybeden askerlerin şehit olmadıklarını söylemeyen yok, orada gazi olan askerlerin gazi olmadıklarını söylemeyen yok ama orada bariz bir yalakalığın zavallı kurbanları olan askerler var. bırakın artık şehit edebiyatıyla puan toplama yöntemlerini ey naylon milliyetçiler! ne için savaşılmış orada, kimin çıkarları için, biraz araştır bunu da, sonra bir us army officerin sözleriyle gururlan!
adı üstünde buda bir savaştır tıpkı kurtuluş savaşı ve çanakkale savaşında olduğu gibi bundada şehitler vermiştir türk ırkı çanakkale geçilmez diye atalarıyla övünüyorsa yada kurtuluş savaşında yunanlıları denize döktük diye övünüyorsa doğru yada yanlış oraya giden askerlerinde hakkını vermesi gerektiği savaştır.nedense bazı zihniyetler ısrarla bunu reddeder.oraya gidilmesi belki yanlıştır belki doğrudur ancak orada türk askerleri şehit olmuştur ve hiç tanımadığı topraklarda görevini en iyi yerine getirmek için şehit olmuştur ve bunu birinin çıkıp söylemeside bazı kişilere batmaması gerekmektedir.
1950-1953 yıllarında gerçekleşmiş, görünürde ırkdaş iki toplumun savaşıyken perde arkasında ise komünist rusya ile özgür dünyanın bayraktarı (!) abd'nin dünya üzerindeki konumlanma mücadelesiydi. savaş'ın ne görünürdeki ne de perde arkasındaki güç olmamamıza rağmen komünizm korkusuyla nato'ya girmek çabasıyla ülkemizin de dahil olduğu savaştır.

türkiye'de kore'ye asker gönderilmesi kararı edilmesinden hemen sonra miilis toplanması için dernek kurulmuş, iddia o ki bu derneğe ilk gün savaşmak için gönüllü olarak 3.000 kişi başvurmuştur. işin enteresan tarafı ise savaşın asıl tarafı abd'de bile bizde olduğu kadar gönüllü başvurusu olmamıştı. bununla birlikte türk kamuoyu da bu savaşta hükümetin kore'ye asker gönderme kararına destek olmuş, diyanet işleri başkanlığı bu savaşın komünizm ile yapılmasından hareketle bu savaşı cihad olarak yorumlamış, sadece türk barışsever cemiyeti bu kararı protesto etmiş ve protesto edenler de hapis cezasıyla cezalandırılmışlardır.