bugün

korkutucu içerikli rüya.
kötü geçen günün olması dilenen şey;
(bkz: bu bir kabus olmalı)**
alakalı olarak;
(bkz: biri beni cimdiklesin)*
uyurken ya da uyanıkken başa gelmesi istenmeyen kötü olaylar zinciri.
alev alatlı'nın romanı. (schrodinger'in kedisi 1. kitap)

"parmağıma değil, işaret ettiğine bakın!"
rahibin birine yardım ve yataklık yaparken içine şeytanın girmesi, yarasa yemek, bir adamın elinde gezdirdiği küçük dinazor tarafından kovalanmak, dünya tatlısı minik bir erkek çocuk sana gülümserken aniden kafasının her noktasından kan fışkırması gibi daha örnekleri çoğaltmaya kalkarsak tim burton filmi anlatıyormuşuz hissine kapılacağımız rüya türü, hayata hareket katan bir öge..
imre kadızade yi delirtirken bizi de delirten kitap (bkz: afazi)
rüyada seviştiğini sandığın kadının travesti çıkması.
(bkz: ben bugün bunu gördüm)
uyanıkken çözemediğimiz problemlerin uyurken çeşitli imgeler, görüntüler halinde tekrar karşımıza çıkması ve bizde problemlerimizin yarattığı korku, panik gibi duyguların rüyada canavar, ölüm, kaçış gibi sevimsiz ve zor olaylara dönüşmesi. Aslında tüm rüyalarda olduğu gibi kabuslardan da güzel sonuçlar ve mesajlar çıkarılabilir. Bastırdığımız ve kaçındığımız noktaları rüyalarımızda çözebiliriz.
aslında çok kısa saniyeler süren ama gören kişiye bir ömür gibi gelen korkulu rüya.
(bkz: karabasan)
REM döneminde uykunun son üç saatinde görülen kaygı içerikli son derece canlı rüyalar.
george bush'un kendisini filistin'in tam ortasında bulması.
(bkz: bu bir kabus olmalı)
( bkz:haftanın en kötü entryleri nin hepsinin sahibi olmak)
güzel ve akici bi ruyaya, bülent ersoy tipi varliklarin teşrif etmesiyle, ruyanin dönüştüğü durum.
endişe ve stres baş kaynağıdır... genelde gündelik sıkıntılardan dolayı görülür...
yorulduğumuz, dengesizleştiğimiz durumlarda da ortaya çıkabilecek lanet. bir de nasıl rüyaya devam ediliyorsa hiç acımadan kabusa da devam edebiliyor bünye, ben bugün gördüm. mağdur kişi korkudan uyanıyor, "oh kabusmuş" klasiği, gözler yavaşça kapanıyor, ve farklı bir versiyonda yine çığlıklar. tabi uyanıp olaydan tamamen kurtulmak var ama gözlerini 2 saniye önce açmış ve uyanmak zorunda olmayan bir insan nasıl uyansın ki. mecbur bu sefer çiçekli böcekli pamuk şekerli rüyalar umuyor, gene uyuyor. işte bence asıl kabus bu olmalı. istikrarlı ve ciddi olan. herkes "aa oh kabusmuş" deyip poposunu dönüp yatabilir. aynı tür kabuslarla uyuyup uyanıp başa çıkmak inanılmaz zor bir iş. bizzat yaşadığım ilginç olayı sunmak isterim.
bugün gördüğüm rüya yavaş yavaş kabusa döndü ve korkup uyandım, uyudum, hemen ardından kabusun televizyon dizisi tadında devam ettiğini farkettim büyük hüsranla. sersemlemiş haldeyken rüyamda insanlara "bu rüya, diil mi?" diye sordum, hemen ardından rüya gördüğümü anladığımı farkeden kötü kalpli bir adam* beni ayak bileğimden tuttu* uyanmiyim diye. ve nedenini hala merak ediyorum, uyanamadım. bir iç savaş çıktı bende, tozu dumana kattık, nefes alamamalar, sıkıntı basmalar. ne kadar psikopat değil mi? ..
aslında günlük hayatta gülüp geçmemek lazım kabuslara. anlık ciddi travmalar yaşatabilir, önümüzde karabasan örneği var. ne ise, dediğim odur ki; bu kabus dediğimiz insan fizyolojisinin oldukça ilginç, şaka tadındaki olayı. hala şaşırmalardayım.
organik uyandırma servisi. uyandırır.

örneklerle anadolu;(yavaş ve vurgu ile okunursa güzel olar)
hırs hırs hırs!!
(uyanılır)...peşimdeki vampir nere gitti lo? oooooeehhh!!
hnnk nnk nnnaaaeeakhh!
(uyanılır)... oh kuleden düşmüyormuşum! öeh!
hannara, grrr,hagaaaaa!!
(uyanılır)..., (neredeyim?günlerden ne?)... harbiden ya sınav iki gün sonra, geç kalmamışım ..oeh, hms!
hayır, haynıaaarghüa, robaaaaaa!!
(uyanılır)...,(neredeyim? bura nere?)... (5 dakika mal mal düşündükten sonra)....hasssseki! %47 gerçek ki, kabus değil, grrrrrr!!!
(bkz: rüyada makyajsız bülent ersoy görmek)
rüyada çikolatalı* puding yediğini görüp uyandığında poponda kaşık bulmaktır.
sevmediğin insanlarla aynı ortamda bulunma zorunluluğu.
tek başınasınız,sakin bir uyku istediniz.vurdunuz kafayı yattınız uykunun en tatlı yerinde diliniz tutuldu,uyanmaya çalışıyorsunuz uyanamıyorsunuz,sizi koruyacağına hemen yanında olacağına inandığınız annenizi görüyorsunuz,fakat haykırışlarınız çırpınışlarınız fayda vermiyor,inliyorsunuz ceneniz uyuşmuş,anneniz dibinizde fakat en ufak bir tepki yok.kardeşiniz de ayak ucunuzda yatıyor,fakat o da ne ondan da bir tepki yok..kendi kendinize cebelleşiyorsunuz,yerlere düşüyor sürünüyorsunuz,annenizin yanına bir şekilde gidip yardım bekliyorsunuz o da ne annenizin umrunda değilsiniz ''siktir'' yiyorsunuz..siz hala inlemek,ağlamak arası sesler çıkarırken kendinizi yalnız başınızda koca yatakta uyanırken buluyorsunuz,gene gözleriniz annenizi arıyor.fakat nafile..yalnızsınız,yalnızsınız yalnızsınz..acıktığınızın farkına varıp mutfağa yöneliyorsunuz,kabusunu internette bir şekilde paylaşıyor,bir sigara yakıp yiyeceğiniz iğrenc makarnayı nasıl güzelleştiririm diye düşünüyorsunuz.
bilincaltının korku kusagı gosterimidir.
sözlükle ilgili dün gördüğüm bir tanesi:
bir internet sitesinde sözlükteki nickim ve gerçek kimliğim açıklanarak, yazdığım bazı entrylerden örnekler verilerek cümle aleme hedef gösteriliyormuşum (şu vakit gazetesinin yapmayı çok sevdiği cinsten), baya da sağlam bir hınçları varmış bana. ben de düşünüyorum sonra -yine rüyamda-, acaba bu durumda nickimi değiştirebilir miyim, modlar ne der falan. yahu sözlük ne kadar ehemmiyetli bir yere sahipmiş meğer hayatımda!

not: işbu kabus, "hotel rwanda"nın izlendiği günün gecesinde görülmüştür, kendimle ve ülkemle ilgili fazla empati yapmış olacağım.
bir necip fazıl kısakürek şiiri;

Zamanın tık-tıkları,
Güder yaratıkları.
Kan sızan pençesinde
Beynimin yırtıkları.
Hayal, dalgıç ki arar,
Denizde batıkları.
Bu ne dünya; ne dünya,
Çerçöpten çattıkları!..
Bak şu maymun soyuna,
Ortaya attıkları!
Aziz ekmek, fikirde,
Teneke artıkları.
Ve evlerde baş köşe,
Batının pırtıkları,
Görünmezi görmeye
Eremez mantıkları.
Ya şu sözde müminler,
Şiltenin kıtıkları?
Yetmez mi bunca zaman
Yan gelip yattıkları?
Bir nesil özlüyorum,
Doğrultsun yatıkları!
Somunları taş olsun,
Zehir de katıkları!
Yorganları devirsin,
Dişlesin yastıkları!
Bir damla gözyaşına,
Sonsuzluk, sattıkları.
Hakk'a dönünüz Hakk'a,
Hakkın yarattıkları!..
(bkz: hakan sukur un heykelinin dikilmesi)