bugün
- arda güler13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır10
- karınıza range rover alır mısınız21
- anın görüntüsü15
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- icardi190516
- ruh okuzu9
- ellerim bos gonlum hos8
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu34
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss24
- evlilik9
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- ali erbaş11
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- sivasspor'a verilen penaltı27
1920 yılında rusya da doğdu. boston üniversitesi nde kimya alanındaki kariyerini yazarlıkla uğraşamadığı için bıraktı. bilim kurgu türünün dünyaya yayılmasını sağlayarak, edebiyat alanında unutulmazlar arasına girdi.
http://bilimkurgu2000.com/asp/Yazar.asp?inNo=235
http://bilimkurgu2000.com/asp/Yazar.asp?inNo=235
dil aileleri, ve dillerin dünya üzerindeki gelişimleriyle ilgili makaleleri bulunur
Süper bilimadami, rus yahudisi bir ailenin oglu, 3 yasindayken Amerika'ya gitmistir. Rusca ögrenmemistir. Biyokimya alaninda Columbia Üniversitesi'nde doktora yapmis, Boston Üniversitesi bünyesinde de bir cok (gercekten cok fazla) makalesi yayinlanmistir, sonra da profesör olmustur.
Ucma korkusu vardir, fiziksel aktivitelerde aktif degildir, yüzme veya bisiklete binme gibi seyleri hic ögrenmemistir. Hümanist ve rasyonalisttir, politik olarak da aktif bir demokrattir.
270'ten fazla kitabi bulunan Asimov'un en ünlü kitap serisi Imparatorluk'tur. Robot ve galaktik hükümdarlik serileri de meshurdur.
Ucma korkusu vardir, fiziksel aktivitelerde aktif degildir, yüzme veya bisiklete binme gibi seyleri hic ögrenmemistir. Hümanist ve rasyonalisttir, politik olarak da aktif bir demokrattir.
270'ten fazla kitabi bulunan Asimov'un en ünlü kitap serisi Imparatorluk'tur. Robot ve galaktik hükümdarlik serileri de meshurdur.
fizik-kimya profesörü olan asimov'un üç robot yasası ve imparatorluk gibi kitapları vardır.
hayal gücü geniş, zekî, yaratıcı ama sığ bir adamdır. bilim kurgu yazarını götünden hikâye uyduran herhangi birinden ayıracak felsefî derinlikten yoksundur. resmî ideolojiyle takışmayan bilim kurgu yazarı mı olur dedirtmelidir. bir makalesinde (türkçede heyecanlı olsun diye bilinmeyen tehlike adıyla basılmış halbuki sakin sakin makale derlemesi bir kitabında) şiir hakkındaki görüşlerini dile getiriyor. görüşü, "eseri herkes anlamalıdır" şeklinde özetlenebilir. şiir en sıradan okurun hislerine hitâp etmeliymiş. bu konuda örnek verdiği şiirler, amerikan milliyetçisi savaş şiirleri. bu şiirleri çok seviyormuş, gözleri yaşlanıyormuş, pıt pıt dizelere damlıyormuş. dolayısıyla ortaçağdan sonraki tüm şiiri reddetmiştir. yazdıkları eğlencelidir ama tehlikeli değildir. resmî ideolojiyi arkasına almış ve egosuyla birlikte yükselmiştir. fazla yükseldiğinden olacak, oksijen azlığından mustarip olmuştur.
rus asıllı amerikalı yazar ve biyokimyacı. pek çok konuda yapıtları olmasına karşin, bilim kurgu eserleri ve popüler bilim kitapları ile tanınmıştır. 1920 - 1992 yılları arasında yaşamıştır.
(bkz: asimo)
amerikan bilim-kurgusunun gelişmesinde, pozitif bir sosyal ütopyayı konu edinen
tek bir yapıt vardır, o da isaac asimov'un 'toz gibi yıldızlar' kitabıdır.
tek bir yapıt vardır, o da isaac asimov'un 'toz gibi yıldızlar' kitabıdır.
kafası gayet güzel bir abimizdir...
Rus asıllı Amerikalı Yahudi bir bilim adamı ve bilim kurgunun babası.
rus asılı amerikalı bilim kurgu yazarıdır. imparatorluk, lanetli gezegen galaktika, marslılar, üç robot yasası gibi eserlerin sahibi olan zattır.
Clousarr robotlardan nefret eden ve "toprağa" dönmeyi savunan bir ortaçağcıdır.
dedektif elijah baley ve r.* daneel olivaw, cloussar'ı sorgularlarken aralarında şu konuşma geçer, bize de asimov'un zekasını takdir etmek düşer.
"Clousarr, "Saçma," diye homurdandı.
"Kendi Dünyamız burnumuzun dibindeyken çöllerden oluşan gezegenlere yerleşeceğiz öyle mi? Bunu hangi budala dener?"
"Deneyecek çok kimse bulunur. Ve hiçbiri de aptal sayılmayacak insanlar. Robotlar da onlara yardım eder."
Clousarr şiddetle, "Hayır," dedi. "Asla! Robot istemez!"
"Tanrı aşkına, neden? Ben de robotlardan hoşlanmıyorum. Ama önyargılarım yüzünden kendi gırtlağımı kesecek de değillm. Robotların nesi bizi korkutuyor? Bana sorarsan bunun nedeni aşağılık duygusuna kapılmamız. Biz, heplmiz de, kendimizi Uzaycılardan aşağı buluyor ve bundan nefret ediyoruz. Bunu telafi etmek için bir yerde kendimizi üstün bulmamız gerekiyor.
Kendimizi hiç olmazsa robotlardan bile üstün bulamamamız bizi kahrediyor. Robotlar bizden üstünlermiş gibi gözüküyorlar bize. Ama aslında değiller. işte lanet olasıca işin en gülünç yanı da bu."
Baley konuşurken heyecanının gitgide daha arttığını hissediyordu.
"Şu Daneel'e bak. Onunla iki günden beri beraberim. Benden daha uzun boylu, güçlü ve yakışıklı. Aslında o bir Uzaycıya benziyor. Belleği benimkinden iyi, bilgisi de benden fazla. Uyuması ya da yemek yemesi gerekmiyor. Hastalanmak, korkmak, âşık olmak, suçluluk duygusuna kapılmak gibi dertleri de yok.
Ama yine de bir makine o. Ona her istediğimi yapabilirim. Şuradaki mikro-tartıya da istediğimi yapabileceğim gibi. Mikro tartıya bir yumruk attığım takdirde o bana karşılık veremez. Daneel de öyle. Ona atom silahını kendisine çevirmesini emredebilirim.
Bunu da yapar.
Önemli bakımlardan bir insan kadar iyi bir robot yapamayız. Hele insandan daha iyi bir makine hiç yaratamayız. Güzellik, ahlak ya da din kavramı olan bir robot düşünemeyiz. Bir pozitronik beyini kusursuz maddeciliğin bir parmak yukarısına bile çıkaramayız.
Bunu yapamayız!
Kendi beyinlerimizin nasıl çalıştığını bilemediğimiz sürece, bilimin ölçemediği şeyler varoldukça yapamayız.
Güzellik, iyilik, sanat, aşk ya da Tanrı nedir? Yüzyıllardan beri bilinemeyecek şeylerle dolu bir uçurumun kenarında sendeliyoruz.
Sonsuza kadar da böyle olacak. Anlaşılmayanı kavrayabilmek için çırpınıp duruyoruz. işte bir insanı bütün bunlar oluşturuyor.
Bir robotun beyninin sınırlı olması gerekiyor. Yoksa bu yapılamaz. Beynin bir sınırı olması için son ondalık nokta bile hesaplarıyor.
Tanrım! Neden korkuyorsun sen? Bir robot Daneel'e benzeyeblir. Bir tanrıçaya da. Ama bir odun ne denli insansa, o da o kadar insan sayılır.
Bunu anlayamıyor musun?"
(bkz: ölü gezegen)
dedektif elijah baley ve r.* daneel olivaw, cloussar'ı sorgularlarken aralarında şu konuşma geçer, bize de asimov'un zekasını takdir etmek düşer.
"Clousarr, "Saçma," diye homurdandı.
"Kendi Dünyamız burnumuzun dibindeyken çöllerden oluşan gezegenlere yerleşeceğiz öyle mi? Bunu hangi budala dener?"
"Deneyecek çok kimse bulunur. Ve hiçbiri de aptal sayılmayacak insanlar. Robotlar da onlara yardım eder."
Clousarr şiddetle, "Hayır," dedi. "Asla! Robot istemez!"
"Tanrı aşkına, neden? Ben de robotlardan hoşlanmıyorum. Ama önyargılarım yüzünden kendi gırtlağımı kesecek de değillm. Robotların nesi bizi korkutuyor? Bana sorarsan bunun nedeni aşağılık duygusuna kapılmamız. Biz, heplmiz de, kendimizi Uzaycılardan aşağı buluyor ve bundan nefret ediyoruz. Bunu telafi etmek için bir yerde kendimizi üstün bulmamız gerekiyor.
Kendimizi hiç olmazsa robotlardan bile üstün bulamamamız bizi kahrediyor. Robotlar bizden üstünlermiş gibi gözüküyorlar bize. Ama aslında değiller. işte lanet olasıca işin en gülünç yanı da bu."
Baley konuşurken heyecanının gitgide daha arttığını hissediyordu.
"Şu Daneel'e bak. Onunla iki günden beri beraberim. Benden daha uzun boylu, güçlü ve yakışıklı. Aslında o bir Uzaycıya benziyor. Belleği benimkinden iyi, bilgisi de benden fazla. Uyuması ya da yemek yemesi gerekmiyor. Hastalanmak, korkmak, âşık olmak, suçluluk duygusuna kapılmak gibi dertleri de yok.
Ama yine de bir makine o. Ona her istediğimi yapabilirim. Şuradaki mikro-tartıya da istediğimi yapabileceğim gibi. Mikro tartıya bir yumruk attığım takdirde o bana karşılık veremez. Daneel de öyle. Ona atom silahını kendisine çevirmesini emredebilirim.
Bunu da yapar.
Önemli bakımlardan bir insan kadar iyi bir robot yapamayız. Hele insandan daha iyi bir makine hiç yaratamayız. Güzellik, ahlak ya da din kavramı olan bir robot düşünemeyiz. Bir pozitronik beyini kusursuz maddeciliğin bir parmak yukarısına bile çıkaramayız.
Bunu yapamayız!
Kendi beyinlerimizin nasıl çalıştığını bilemediğimiz sürece, bilimin ölçemediği şeyler varoldukça yapamayız.
Güzellik, iyilik, sanat, aşk ya da Tanrı nedir? Yüzyıllardan beri bilinemeyecek şeylerle dolu bir uçurumun kenarında sendeliyoruz.
Sonsuza kadar da böyle olacak. Anlaşılmayanı kavrayabilmek için çırpınıp duruyoruz. işte bir insanı bütün bunlar oluşturuyor.
Bir robotun beyninin sınırlı olması gerekiyor. Yoksa bu yapılamaz. Beynin bir sınırı olması için son ondalık nokta bile hesaplarıyor.
Tanrım! Neden korkuyorsun sen? Bir robot Daneel'e benzeyeblir. Bir tanrıçaya da. Ama bir odun ne denli insansa, o da o kadar insan sayılır.
Bunu anlayamıyor musun?"
(bkz: ölü gezegen)
ben daha küçükkene, evimizde kutsal kitap ve namaz hocaları dışında "galaksi şeytanları" kitabıyla bir şekilde kalmayı becerebilmiş yazar. ismini yıllarca isaac diye okuduğum ayzek olduğunu öğrenince soğuduğum yazardır ayrıca.
ne kadar büyük bir yazar olduğunu ve bilim kurguya (hatta polisiye ve drama da karışmıştır tarzına) nasıl yön verdiğini 20 sayfa okuduktan sonra bile farkedebildiğiniz üstün yazar.
yalnız the caves of steel (ki harika bir romandır) ve the end of eternity'nin yanında tyrann'ı biraz zayıf bulduğumu da itiraf etmeliyim.
yalnız the caves of steel (ki harika bir romandır) ve the end of eternity'nin yanında tyrann'ı biraz zayıf bulduğumu da itiraf etmeliyim.
Yaratıcı yazın kişisi. Konularının daha önce işlenmemiş olmasının yanı sıra üslup olarak üstündür, insan psikolojisini de kurguya dahil etmekte usta bir yöntem izler. Bir diğer konu genelde teolojinin uzak tutulduğu bir alanda, bilikurgu yazınında eserler vermesine rağmen yaratılşa olan inancını öykülerinde hissettirmesidir ki en güzel örneği "Son Soru" isimli kısa öyküsünde verilmiştir.
genel olarak bilinen bilim kurgu ve bilimsel makale yazarı kimliğinden başka, 'kuzey amerika tarihi', 'incil rehberi' ve sözlükler de yazmış olan, fan-fic'in babası. engin genel kültürü ve yüksek zekası dolayısıyla çok güzel espriler yapar, dil farklılığına rağmen insan günlük hayatında kullanmak ister çoğu zaman, ama zalım engeller izin vermez bu imkansız sevdaya*. ayrıca kendini beğenmiş üslubu narsist kişiliklere, yere göğe sığmayan egolarını törpülemeleri için iyi bir eğedir.
ahmaklar isimli kısa hikayesi candır.
"Naron uzun ömürlü olan Rigel ırkındandı ve ailesinin galaksi kayıtlarını tutan dördüncü üyesiydi.
Naron'un büyük bir defteri vardı. Buna galaksilerde kafaları gelişen çok sayıdaki ırklar kaydediliyordu. Daha küçük bir deftere ise, olgunlaşarak Galaksi Federasyonuna girmeye hak kazanan ırklar yazılıyordu. Birinci defterde bazı isimler çizilmişti. Çünkü onlar şu ya da bu nedenle başarısız olmuşlardı. Şanssızlık, biyofizik veya biyokimyasal kusurlar, topluma ayak uyduramama neden oluyordu buna. Ama küçük deftere adları geçirilen hiçbir üye o zamana kadar silinmemişti.
Bir haberci yaklaşırken iriyarı ve son derece yaşlı biri olna Naron da başını kaldırdı.
Haberci, "Naron" dedi. "Ulu varlık."
"E, ne var? Şu merasimi bir tarafa bırak."
"Bir grup organizma daha olgunluğa erişti."
"Harika! Harika! Artık daha çabuk olgunlaşıyorlar. Bir yıl geçmiyor ki, yeni bir üyemiz olmasın. Peki kim bu grup?" haberci, galaksinin kod numarasını ve onun içindeki dünyanın koordinatlarını verdi.
Naron, "Ah," dedi. "O dünyayı biliyorum." Ve süslü bir yazıyla adı ilk deftere yazdı. Sonra ikincisine de kaydetti. Adet olduğu için o dünyaya en kalabalık toplumun verdiği adı kullanıyordu. Naron, "Arz..." diye yazdı.
"Bu yeni yaratıklar bir rekor kırdılar," dedi. "Başka hiçbir grup akıldan olgunluğa bu kadar çabuk geçmedi. bir hata olmadığını umarım."
Haberci, "Hata yok efendim." diye cevap verdi.
"Termo-nükleer enerjiyi öğrendiler değil mi?"
"Evet efendim."
"Eh, ölçümüz de bu." naron güldü. "Ve yakında uzay gemileriyle gelecek ve federasyonla bağlantı kuracaklar."
Haberci istemeye istemeye, "Ulu efendim," diye mırıldandı. "Gözlemcilerimiz onların henüz uzaya açılmadıklarını bildirdiler."
Naron şaşırdı. "Hiç mi açılmamışlar? Bir uzay istasyonları da yok mu?"**
"Henüz yok efendim."
"Ama maden termo-nükleer güçleri var... Deneyler ve patlatmalar nerde yapılıyor?"
"Kendi gezegenlerinde, efendim."
Altı metre boyunda olan Naron ayağa kalkarak "Kendi gezegenlerinde mi?" diye gürledi.
"Evet, efendim."
Naron ağır ağır kalemini çıkararak küçük deftere yazdığı son adı çizdi. O zamana kadar görülmüş bir şey değildi bu. Ama Naron çok akıllı bir insandı ve galaksideki herkes gibi o kaçınılamayacak sonucu görebilirdi.
Adam, "Ahmaklar..." diye homurdandı."
"Naron uzun ömürlü olan Rigel ırkındandı ve ailesinin galaksi kayıtlarını tutan dördüncü üyesiydi.
Naron'un büyük bir defteri vardı. Buna galaksilerde kafaları gelişen çok sayıdaki ırklar kaydediliyordu. Daha küçük bir deftere ise, olgunlaşarak Galaksi Federasyonuna girmeye hak kazanan ırklar yazılıyordu. Birinci defterde bazı isimler çizilmişti. Çünkü onlar şu ya da bu nedenle başarısız olmuşlardı. Şanssızlık, biyofizik veya biyokimyasal kusurlar, topluma ayak uyduramama neden oluyordu buna. Ama küçük deftere adları geçirilen hiçbir üye o zamana kadar silinmemişti.
Bir haberci yaklaşırken iriyarı ve son derece yaşlı biri olna Naron da başını kaldırdı.
Haberci, "Naron" dedi. "Ulu varlık."
"E, ne var? Şu merasimi bir tarafa bırak."
"Bir grup organizma daha olgunluğa erişti."
"Harika! Harika! Artık daha çabuk olgunlaşıyorlar. Bir yıl geçmiyor ki, yeni bir üyemiz olmasın. Peki kim bu grup?" haberci, galaksinin kod numarasını ve onun içindeki dünyanın koordinatlarını verdi.
Naron, "Ah," dedi. "O dünyayı biliyorum." Ve süslü bir yazıyla adı ilk deftere yazdı. Sonra ikincisine de kaydetti. Adet olduğu için o dünyaya en kalabalık toplumun verdiği adı kullanıyordu. Naron, "Arz..." diye yazdı.
"Bu yeni yaratıklar bir rekor kırdılar," dedi. "Başka hiçbir grup akıldan olgunluğa bu kadar çabuk geçmedi. bir hata olmadığını umarım."
Haberci, "Hata yok efendim." diye cevap verdi.
"Termo-nükleer enerjiyi öğrendiler değil mi?"
"Evet efendim."
"Eh, ölçümüz de bu." naron güldü. "Ve yakında uzay gemileriyle gelecek ve federasyonla bağlantı kuracaklar."
Haberci istemeye istemeye, "Ulu efendim," diye mırıldandı. "Gözlemcilerimiz onların henüz uzaya açılmadıklarını bildirdiler."
Naron şaşırdı. "Hiç mi açılmamışlar? Bir uzay istasyonları da yok mu?"**
"Henüz yok efendim."
"Ama maden termo-nükleer güçleri var... Deneyler ve patlatmalar nerde yapılıyor?"
"Kendi gezegenlerinde, efendim."
Altı metre boyunda olan Naron ayağa kalkarak "Kendi gezegenlerinde mi?" diye gürledi.
"Evet, efendim."
Naron ağır ağır kalemini çıkararak küçük deftere yazdığı son adı çizdi. O zamana kadar görülmüş bir şey değildi bu. Ama Naron çok akıllı bir insandı ve galaksideki herkes gibi o kaçınılamayacak sonucu görebilirdi.
Adam, "Ahmaklar..." diye homurdandı."
bilimkurgu'yu sevdiren yazardır. ayrıca, bilimi herkesin anlayabileceği dilde anlatabilen (yazabilen) kişi olarak tanınır.
hakkında oldukça detaylı olarak hazırlanmış ve güzel linkler içeren türkçe bir site;
http://www.gunesintamicin...ratorluk-ve-vakif-yazari/
hakkında oldukça detaylı olarak hazırlanmış ve güzel linkler içeren türkçe bir site;
http://www.gunesintamicin...ratorluk-ve-vakif-yazari/
imdb'ye kitapları ile ilgili olarak çekilen filmleri görmek için girince, listenin en üstünde, geliştirme aşaması bölümünde sonsuzluğun sonu (bkz: The end of eternity) ve Vakıf (bkz: Foundation) isimlerini görünce dumurlara uğramama ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dememe sebep olan yazardır. (bkz: uuu beybi)
http://www.imdb.com/name/nm0001920/
not: imdb pro'su olan hayırsever güzel insanlar varsa özelden yazsın insaniyetlik namına; ne diyo lan o linklerin altında, gözünüzün yağını yiyim.
http://www.imdb.com/name/nm0001920/
not: imdb pro'su olan hayırsever güzel insanlar varsa özelden yazsın insaniyetlik namına; ne diyo lan o linklerin altında, gözünüzün yağını yiyim.
rusya'da doğup küçük yaşta ailesi ile birlikte amerika'ya taşınan, bir çok dalda eserlerinin olmasına karşılık bilim-kurgu dalındaki eserleri ve özellikle i, robot romanındaki robot yasaları ile bilenen bir yazardır.
vakıf serisini yazmaya başladığında 20 yaşında olan ve hayatı boyunca toplam sayısı 450'yi aşan kitap yazmış çok yönlü bilim adamı, yapay zeka kavramını robotiğin üç yasası ile temellendirmiştir.
Bu yasalara göre,
1. bir robot, bir insana zarar veremez veya hareketsiz kalarak bir insanın zarar görmesine izin veremez.
2. bir robot, birinci yasa ile çelişmediği sürece bir insan tarafından verilen emirlere uymak zorundadır.
3. bir robot, bu koruma birinci veya ikinci yasa ile çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır.
Ardından bu yasalara sıfırıncı yasayı da eklemiştir, bu yasaya göre:
0. bir robot, insanlığa zarar veremez veya hareketsiz kalarak insanlığın zarar görmesine izin veremez.
1.,2. ve 3. yasalar öncelik 0. yasaya verilmek üzere tekrardan düzenlenmiştir.
Bu yasalara göre,
1. bir robot, bir insana zarar veremez veya hareketsiz kalarak bir insanın zarar görmesine izin veremez.
2. bir robot, birinci yasa ile çelişmediği sürece bir insan tarafından verilen emirlere uymak zorundadır.
3. bir robot, bu koruma birinci veya ikinci yasa ile çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır.
Ardından bu yasalara sıfırıncı yasayı da eklemiştir, bu yasaya göre:
0. bir robot, insanlığa zarar veremez veya hareketsiz kalarak insanlığın zarar görmesine izin veremez.
1.,2. ve 3. yasalar öncelik 0. yasaya verilmek üzere tekrardan düzenlenmiştir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar