bugün

chuck palahniuk'un kafa yoran bir romanı.Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı , yanılsamanın hüküm sürdüğü şu dünyada bize iyi ve doğru olarak dayatılanı değiLde,kötü olduğu söylenerek bizden uzak tutulanı tercih etmek ne derece mümkündür.chuck palahniuk,bize yine roman olarak ulaşan bu üçüncü "kimlik "krizi"nde aile ve toplumada var olan genel geçer davranış kalıplarının altında yatan gerçekliği evirip çeviriyor.

kitaptan bir aLıntı :

Ne kadar dikkatLi oLursanız oLun , hep bir şeyLeri kaçırmış gibi hissedeceksiniz ; sizi derinden etkiLeyen , tamamını tecrübe edemediğinizi söyleyen o berbat his.dikkat kesilmeniz gerekirken dakikaları hızla geçmenizin yarattığı o zavallı duygu hep kalbinizde olacak.
yani o hisse alışsanız iyi olur.günün birinde tüm yaşamınızbu histen ibaret olacak çünkü.
(bkz: mikrop)
(bkz: trafik canavarı)
yine bir chuck palahniuk harikası dedirtecek kitap. chuck herzamanki gibi tüketim toplumunu, popüler kültürü ve yaşama amacı olarak belirlenen değerleri yerden yere vuruyor, ummadık bir anda başa gelecek bir olayla herbirinin nasıl çabucak anlamsızlaştığını ve değersizleştiğini gözler önüne seriyor.
- moda çekimlerini hep araba mezarlığı, mezbaa gibi yerlerde yapıyorduk. çünkü tanıtım yaptığımız yer rezilleştikçe tanıttıklarımız olduğundan daha değerli ve güzel görünür.
- tanrı sadece bizi izliyor ve can sıkmaya başladığımız zaman bizi öldürüyor. asla ve asla can sıkıcı olmamalıyız.
- gelecek ne zaman bir vaat olmaktan çıkıp bir tehdit haline geldi?
- yapmak istediğin şeyleri yapma. yapmak istemediğin şeyleri yap. sana istememen gerektiği öğretilmiş şeyleri yap.saadetin peşinden gitmenin tam tersi. seni en çok korkutan şeyleri yap.
- dünya senin hem beşiğin hem de kapanındır.
- ailelerimiz bir çeşit tanrıdır. onları seviyoruz ve hayatta olmaları hoşumuza gidiyor. ama bizden birşey istemedikleri sürece onları kesinlikle görmüyoruz.
- insanlar tanrının televizyonlarıdır ve tanrı birinden sıkılınca hemen onu kapatıp diğer kanala geçer. o yüzden tanrıyı sıkmamak gerekir.
gibi aforizmalara sahip olan muhteşem bir chuck palahniuk eseri.
Doğumunuz, hayatınız boyunca düzeltmeye çalıştığınız bir hatadır. cümlesini içinde barındıran kitaptır.
kendini okuttururken daha önce bir kitabı okurken hiç hissetmediğim duygulara sevk etmiştir okuyucuyu. kitabın son yetmiş sayfasını irkile irkile okudum.insan ilişkileri, popüler kültür, kendi hayatım hiç bu kadar sarsmamıştı beni daha önce. *
Filminin çekilmesinin yakın olduğu rivayetleri aldığım kitap.
tüketim manyağı,kozmetik delisi,moda çılgını kızlarımıza okutulması gereklidir.palahniuk hocamız gene 12 den vurmuştur.özellikle finali için bile herşeye değer.okuyun okutturun.
--spoiler--
bana şu boktan dünyada göründüğü gibi olan tek bir şey ver. flaş !
--spoiler--
hepimiz kendimizin gübresiyiz, diyebilmiş canavarlardır.
az önce bitirdiğim ve bitirmemle birlikte 15 dk boyunca koltuğa çivilenmemi sağlayan roman. fight club'dan hemen sonra okumak daha da bir anlamlı oldu.
henüz bitirdiğim, ortalama iki iş günü içinde canına okuduğum, şimdiye kadar okuduğum, -ki bir çoğunu hatmettim- en ama en süper olabilecek chuck hacı eseridir.

hani kitaplar vardır tamam, okur okur şaşırırsınız, "aa ne biçim oldu sonu be. tüh!" falan gibi, kitabın zannımca son yirmi sayfası durmadan şaşırmakla geçti bu durum. son yirmi sayfa aralıksız, durmaksızın, "hasiktir." demekle geçti, sırf bu histen sebeptir, epey uzun zamandır başka bir yazarın kitabını okuyamıyorum. bir arkadaşım dediydi zaten, "chuck okumaya başlarsan, diğer bütün kitapları okumuşsun gibi bir hisse kapılırsın." doğruymuş.

nice bestseller'lar görmedi işimi şunca zamandır.

chuck abi okuyanların kitabı hayal edememe gibi bir durumları olduğunu da tespitlemiş bulunmaktayım. tıkanma'da mekanlar oldukça iyi tasvirlenmesine karşın yine de bir görüntü gelemiyor insanın gözüne gibi, sanki hayal meyal görüyorsun da yine de olmuyor gibi, her şeyin üzerinde kocaman bir sis bulutu varmış gibi, bu da öyle bir şey işte.

yüzü parçalanan hanımefendi yüzünün parçalandıktan sonraki halini çok güzel tasvirliyor mesela ama olmuyor, gırtlaktan sallanan dil bi türlü insanın kafasında oluşmuyor. ya da brandy alexander'ın göz alıcı kıyafetleri.

anlatmak istediğini inanılmaz uç biçimlerde anlatmasına karşın da, ne anlatmak istediğini çok net anlayıveriyorsunuz. ve sonra geriye tek bir his kalıyor, "oha."

invizıbıl manstırz da ahanda böyle bir kitap işte. son sayfasını kapatıp bitirdikten sonra yaklaşık bir yarım saat mal gibi etrafa bakındığınız, "böeh." gibi bir biçimsiz hisle ortalıkta dolaştığınız, acaba benim hayatımda ahanda böyle hiç görünmeyen şeylerden, tamamen bir belirsizlik ve yalan bulutundan mı ibaret diye düşündüğünüz, inanılmaz ötesi bir kitap.

başlamayanlar ve ilk defa başlayacaklar için not: başlamayın, iğrenç bir kitap.

çünkü "gelecek ne zaman bir vaat olmaktan çıkıp bir tehdit haline geldi?" diye soran bir adamı okumak o kadar da moral yükselten bir şey değil.
yazarı chuck palahniuk olan , okumaya doyamadığım kitaptır.kitabın okunması ile yaşantının değişmesi arasında hiçbir zaman farkı yok.okuduğun an birşeyler değişiyor hayatında.

kitabın güzel replikleri de özetle şöyledir ;

Doğumunuz, hayatınız boyunca düzeltmeye çalışacağınız bir hatadır.

Dış dünyayla başa çıkmak istiyorsan, insanların yüzünü görmesine izin vermeyeceksin. Dünyada herhangi bir yere gidebilirsin; yeter ki insanların gerçekte kim olduğunu bilmelerine izin verme. Tamamen normal, sıradan bir hayat sürebilirsin. Yeter ki hiç kimsenin gerçeği öğrenecek kadar yakınına sokulmasına izin verme.

Aynen paranın iktidar unsuru olması gibi, aynen silahın iktidar unsuru olması gibi, güzellik de bir iktidar unsurudur.

Ne kadar dikkatli olursanız olun, hep bir şeyleri kaçırmış gibi hissedeceksiniz; sizi derinden etkileyen, tamamını tecrübe edemediğinizi söyleyen o berbat his. Dikkat kesilmeniz gereken dakikaları hızla geçmenizin yarattığı o zavallı duygu hep kalbinizde olacak.

Her akıllı kadın yakışıklı bir erkeğin kendisinin en iyi aksesuarı olduğunu bilir.

Ve evli insanlar hep cevabın aşk olduğunu sanırlar.

Evie güzel insanların asla birlikte olmamaları gerektiğini söyler. Çünkü birlikte olduklarında yeterince ilgi çekemezlermiş. Evie'ye göre iki güzel insan bir araya gelince, güzellik standardı tamamen değişir. Evie, bunu hissedebilirsin der. ikiniz de güzelseniz, ikiniz birden güzel değilsinizdir. Birlikte, bir çift olunca, parçalarınızın toplamından daha değersiz olursunuz.

Şu insanların televizyona çıkmak için yemeyeceği şey yok.

Ne yersen, o olursun.

izleyici olmadan histeri krizi geçirmek imkansızdır. insanın kendi başına paniğe kapılması, boş bir odada kendi kendine gülme krizine tutulmasıyla aynıdır. insan kendini gerçekten aptal hisseder.

Şimdi, bütün hikayeni anlatacaksın. Hepsini yazacaksın. Bana hikayeni tekrar tekrar anlatacaksın. Bana bütün gece yürek paralayan boktan hikayeni anlat. Anlattığın şeyin sadece bir hikaye olduğunu anlayacaksın. Ve aynı şeyleri bir daha yaşamayacağını. Anlattığın hikayenin sadece kelimelerden ibaret olduğunun farkına vardığında, geçmişini bir kağıt gibi buruşturup çöpe atabildiğinde, işte o zaman senin kim olacağına karar vereceğiz.

Profesyonel mankenlik, sütlaç veya yeni bir çift ayakkabı gibi şeylere abartılı tepki gösterip karşılığında para kazanmak demektir.

Televizyondaki şu talk showlarda olduğu gibi, yeterince izleyici bulunca dürüst olmak çok kolaydır. Eğer yeteri kadar insan dinliyorsa, her şeyi söyleyebilirsiniz. Kalabalık bir izleyici karşısında insanın tüm duyguları zirveye vurur. Ya gülme krizine tutulursunuz ya da ağlama krizine, arası yoktur..

Gerçek mutluluğu bulmanın tek yolu, bütün bedeninizi keserek açma riskini göze almaktır.

insanlara haftasonu tatilinde ne yaptıklarını sormamızın tek nedeni, kendi haftasonu tatilimizi anlatma isteğimiz.

Bu yarışmayı kazanarak, iki ödülden birini, yani perakende fiyatı üç bin dolar olan Broyhill marka beş parçalı oturma odası takımı veya Avrupa'daki eski dünyanın cazibesine on günlük bir seyahati seçme şansına sahip oluyorsunuz. Çoğu insan oturma odası takımını seçecektir. Çünkü insanlar çabalarının karşılığı olarak bir şey göstermek istiyorlar. Firavunlar ve piramitleri gibi. Güzel bir oturma odası takımına sahip olsalar bile seçme şansı tanınan insanların çok azı, seyahati seçerdi.

Gelecek bazı insanlar yüzünden yitip gidiyor.

Ancak ve ancak bu gezegeni yiyip bitirdikten sonra Tanrı bize yenisini verecek. Yarattıklarımızdan çok yok ettiklerimizle hatırlanacağız.

Hepimiz kendimizin gübresiyiz.

Kimden nefret edeceğimizi bilemediğimiz zaman kendimizden nefret ediyoruz.

Kendinizi sürekli olarak dönüştürüp kullanışlı hale getirmelisiniz.

Sevdiğiniz ve sizi seven kişi asla ama asla aynı kişi değildir.

insanlar bir şeyleri bilmemeye dayanamazlar. Özellikle de erkekler her dağa tırmanmak, her yerin haritasını çıkarmak isterler. Her şeyi etiketlemek. Her ağaca işerler ve sonra bir daha asla aramazlar.

Dünyadaki en sıkıcı şey, çıplaklıktır. En sıkıcı ikinci şey ise dürüstlüktür.

Hemen her seferinde kendinize birini sevdiğinizi söylersiniz ama aslında onu sadece kullanıyorsunuzdur. Bu, sadece aşk gibi görünür.

Magnus bir seferinde ailelerimizin Tanrı olduğunu söylemişti. Onları sever, mutlu etmek isteriz ama kendi kurallarımızı koymaktan geri kalmayız. Önce aileniz size hayat verir ama sonra onların hayatını yaşamanızı ister.

Nasıl bir arabanın görünüşünden sorumlu değilsen, kendi görünüşünden de sorumlu olmadığını bilmelisin. Sen de en az bir araba kadar ürünsün. Bir ürünün, ürününün, ürünü. Arabaları dizayn eden adamlar da birer ürün. Senin ailen bir ürün. Onların ailesi de birer üründü. Öğretmenlerin, ürün. Kilisedeki papaz, başka bir ürün.

Bazen bastığın boku temizlemenin en iyi yolu, kendini kıymetli, küçük bir ödül gibi görmemektir.

Dünyadan kaçamazsın ve nasıl göründüğünden de sorumlu değilsin; ister çok güzel görün ister bok gibi. Hislerinden, sözlerinden, davranışlarından veya yaptığın herhangi bir şeyden sorumlu değilsin. Bunların hiçbiri senin elinde değil. Nasıl bir CD üzerine kaydedilmiş olandan sorumlu değilse, biz de değiliz. Programlı bir bilgisayar kadar özgür davranabilirsin. Bir dolar banknotu kadar biriciksin. Her ne düşünüyorsan, onları milyonlarca başka insan da düşünüyor. Her ne yapıyorsan, onlar da yapıyor ve hiçbiriniz sorumlu değilsiniz. Çünkü hepiniz ortaklaşa bir çabadan ibaretsiniz.

Yaptığın her şey sıkıcı ve modası geçmiş olabilir ama yine de kesinlikle kabul edilebilir. Güvendesin çünkü kendi kültürüne sıkışıp kalmışsın. Tasarladığın her şey iyidir çünkü onu sen tasarladın. Herhangi bir kaçış yolu tahayyül edemiyorsun. Çünkü hiçbir çıkış yolu yok. Dünya senin hem beşiğin, hem de kapanın.

Yarışmalar, eğitimimizden geriye kalan rastgele ve değersiz gerçekler hakkında kendimizi daha iyi hissetmemiz için düzenlenirler. Yarışma programlarında, bazıları Fransa seyahatini seçer ama çoğunluk çamaşır yıkama ve kurutma makinesini seçecektir.

Kültürümüzden bir kaçış yolu bulsan bile, bu da bir kapandır. Bir kapandan kurtulmaya çalışmak başka bir kapanı tetikler. En iyisi savaşmaktan vazgeçmektir, bırak gitsin. Sürekli bir şeyleri düzeltmeye çalışmaktan vazgeç. Bir şeyden ne kadar çok kaçarsan, o kadar uzun süre ona katlanmak zorunda kalırsın. Bir şeyle savaştığında, onu sadece daha da güçlendirirsin. Yapmak istediğin şeyi yapma. Yapmak istemediğin şeyleri yap. Sana istememen gerketiği öğretilmiş olan şeyleri yap. Saadetin peşinden gitmeyi bırak. Seni en çok korkutan şeyleri yap.

Benim kendimi koruyamayacak kadar büyük bir sıçış yapmaya ihtiyacım var.

Felakete hiç düşünmeden atlamak gerekir.

Bütün hayatınızı Tanrı olmak için harcayıp sonra da ölürsünüz.

Kendi sorunlarınızı paylaşmadığınız zaman, başkalarınınkini dinlemeye dayanamazsınız.

Tanrı sadece bizi izliyor ve can sıkmaya başladığımız zaman bizi öldürüyor. Asla ama asla can sıkıcı olmamalıyız.

Çirkin, kambur kızlara nasıl baktığınızı bilirsiniz; onlar öyle şanslı ki.. Geceleri kimse onları bir yerlere zorla götürmediği için doktora tezlerini vermekte zorlanmazlar. Kasık bölgelerinde kıl dönmesi olduğunda moda fotoğrafçıları tarafından azarlanmazlar.

En çok korktuğun şeyi bul ve gidip orada yaşa.

- Görünmez Canavarlar /Chuck Palahniuk
görünmez canavarlar

görsel

--spoiler--
Geçirdiği kaza ile yüzünün bir kısmını, konuşma yetisini ve mesleği gereği her şeyini kaybeden bir modelin anlatıcı olduğu kitapta, modelin görünmez canavar olarak yaşama adapte olmaya çalışmasını okuyoruz. Ve şu soruyu soruyoruz; “Bir model yarım bir yüz ile ne kadar güzel olabilir?”
--spoiler--
chuck palahniuk'un bir kitabı. öyle herkesin bakıp da göremediği canavarları anlatır. bir takım insanın beynini yiyen fikirler, kariyer gibi boş uğraşlar da bunlar arasında olsa gerek.
tanıtım, inceleme ve bilgi için;
http://www.soykudergi.com...2/07/gorunmez-canavarlar/
Hemen her seferinde kendinize birini sevdiğinizi söylersiniz ama aslında onu sadece kullanıyorsunuzdur.
Bu, sadece size aşk gibi görünür. kitaptan ufak bir alıntıdır.
hakkında kafamda oluşan tek tanım 'ruh hastası bir kitap' olan eser.
http://altinisikmurat.blo...rlar-chuck-palahniuk.html
baştan sona dumurdan ve aforizmadan ibaret olan, şimdiye dek okuduğum en iyi chuck palahniuk eseri. fight club'ı bile sollar.

--spoiler--
"istediğimiz şeyleri, istemeye eğitildiğimiz için istiyoruz."
--spoiler--
--spoiler--
brandy alexander'ın dünyasında dürüstlük en sıkıcı şeydir.
--spoiler--
aforizma içeriği olarak fight club'tan daha zengin palahniuk kitabıdır.

bu kitabın mottosu,

--spoiler--

bana xxx ver.
flaş.

--spoiler--
Chuck Palahniuk un en sevdiğim romanı.Enteresan bir şekilde çoğu insan tersini düşünür ama bence Fight Club dahil bütün romanlarından üstündür. Fight club ile benzer olay akışına ve benzer bir finale sahip olmasına rağmen daha çarpıcı buldum ben.
paylaşmadığın için teşekkürler, diye bir cümle geçer içinde. teknik taktik analizini yapamıyorum şimdi sonuçta uludağ sözlük yani, oturup okuyacak adam var sanki. kitap yine de tavsiye edilesi.

bana öfke ver.
flaş.
"ancak ve ancak bu gezegeni yiyip bitirdikten sonra tanrı bize yenisini verecek. yarattıklarımızdan çok yok ettiklerimizle hatırlanacağız."