bugün

bireyin kendini hayatın avucundaki bir leblebi gibi hissetmesi. birey pes etmez ise boğaza takılır,pes ederse bir güzel yutulur ve sindirilir.
Villa'dan taşınılıp cipten inilip arkadaşın bürosunda yatma vaktini getirendir.Ayrıca yalnız bırakan, unutturan, ağlatandır da.
bu duyguyu yaşamamak için aylardır;

+ sabah beş, akşam 10 işe gidip geldim
+ varımı yoğumu ortaya koydum
+ içi boşalan banka hesabımı doldurmak için kapı kapı dolaştım.
+ eşşek gibi çalıştım.
+ işçi çıkartıp, iş eldivenlerini taktım.
+ babamın "sabah kalkan işine, ekmek vurur dişine" sözünü ilke edindim.
+ işimizi kurtarmak için, nasıl olsa birgün biter diye okulumu aksattım.

biz damacana distribütörüydük. aylardır her akşam eve geldiğimde, avuçlarımın içi acıyor.

yanarım yanarım neye yanarım? parasızlığa değil. işinizin avuçlarınızın arasından kayıp gitmesini gün be gün izliyorsunuz ya. ne diyeyim. yazıyoruz işe mal mal.
beni çocukken orda burda çalıştıran babamdan razı olsun. demek gün gelirde ellerimdekini kaybedersem, acı duymayayım diyeymiş.
büyük balık küçük balığı yer imiş. evet. ben , kendimden büyük bir balık tarafından yutuldum.

eğer gün olurda, allah nasip eder ya, tekrar balık olursam ve karşıma küçük balık çıkarsa, değil yutmak, sıçmayacağım bile !!!!!
iflasa tabii kişiler hakkında iflas takibi yapılması sonucunda ticaret mahkemesince bu kişilerin iflasının kabul edilmesi ile ya da takipsiz iflas yoluyla bu kişilerin koşullarını sağlıyorsa ticaret mahkemesinden iflaslarını istemeleri sonucunda müflis konumuna düşmeleridir.
genellikle hırs sonucu ortaya çıkan kötü olaydır. ne var ne yok atlarsın. sonra tokatı yersin. girişimçi olunmalıdır ama kazanma hırsına kapılmamalıdır. işi zamana yaymalı. varlıkları kuvvetlendirmelidir. bir de ödeyebilirim dediğiniz borcun ancak üçte birine girişilmelidir. gerçi hısrlanan kişiye bunlar fayda eden sözler değildir. gene de sözlükte olsun. herkes lazım olabilir. belki bir ders alan olur.
dünyadaki en zor işdir.
(bkz: iflas etmenin yolları)
tüccara mahsustur.
ticari manada ise acı bir tecrübedir.

(bkz: yaşadım biliyorum)
"basiretmiz bağlandı inancımızı kaybetmiyelim" babamın sarfettiği bu cümle, kaygılanmadım korkmadım hiç, nede olsa babam 35 senelik tüccar ne zorluklar çekmiş, bu süre zarfında bahsetmişti bizlere yine çıkardık bu zor durumdan, keşke bu kadar basit olsaydı....

durumun ciddiyetini, haciz memurları ve avukatların kapılarımızı aşındırmaya başladığı zaman anlarsınız. iş yerinde ilk piyango size vurur, bir ramazan günü iftara sayılı dakikalar kala, babam ve elemanlar iftar nedeniyle evlerinde, yapılan işlemler sonucunda dosyalara titreyen ellerle atılan imzalar, sanki bir genelev misali dışardan beni izleyen esnaf ve onlarca adamlar....
elinizdeki herşeyi yok pahasına satarsınız, ama borçlar faizler nedeniyle bir türlü azalmaz sonunda iş yerinizde elinizden gider...

bir zaman sonra alışırsınız. evinize gelen hacizlerden, telefonlarınız hiç susmaz avukatlar,bankacılar, dürüstce durumunuzu izah edersiniz, kimileri sizleri anlar kimileri anlamak istemez şöyle yaparım böyle yaparım der telefonu kapatır, zordur bu günler hele yaşınınız yirmili yaşların başındaysa, arkadaş bildikleriniz sizi potensiyel üçkağıtçı gözüyle bakar kaçarlar, kimileri yolda denk gelir gözlerini kaçıramayanlarla sohbet edilir sanki birşey isteyeceğinizi sanar öyle bir ağlanırki siz cebinizdekini vermek istersiniz, ve daha bir çok hafızaya kazınan ilerde hiç unutamıyacağınız anlar zamanlar yaşarsınız...
aile bireylerinin ilişkilerinin ne kadar güçlü olduğunu ortaya çıkaran bir durumdur. giden paralardan çok babanın üzülmeleri çok can yakar.
türlü türlüdür.

ticaret yapan insan bir ya da bir çok kez yaşayabilir.
normaldir. gelir geçer. güçlü olmak gerekir.

eğer iflas duygusal ise zor geçer.
yine de güçlü olmak gerekir.
* * * evin reisi kafasına bir kurşun sıkarak kolay yolu seçer hiç ardına bakmadan hiç düşünmeden. birden neye uğradığınızı şaşırıp sudan çıkmış balığa dönersiniz acıyı, kırgınlıgı, kızgınlıgı , şaşkınlıgı, umutsuzluğu, yalnızlığı , hepsini birden tadarak anlamsızlaşırsınız. henüz daha yolun en başında iken birden yerin en dibine çökersiniz, kararır her yer attan inip eşeğe binersiniz. zor zamanlar bekler sizi sırtınızda sizin cüssenizden daha büyük bir yük,ve bir yığın borçlar silsilesini sırtlanırsınız ve ev halkını öylece kendinizi unutarak . yerin sizi çektiği yerdesinizdir. hayatınızda güzel şeylere yer vermek istedikçe hep bir mani hep bir olumsuzluk çıkacaktır karşınıza. siz küçülerek koskoca bir girdabın sizi içine çeken kuyusuna düşeceksiniz. toparlanmak uzun sürecek lakin sizdende uzun vadede çok şey gidecektir.
attan inip eşeğe binmektir, zordur, allah düşmanımın başına vermesin.
mal, mülk edinmek sevdasına başa gelen beladır.
bu mülklerin asıl sahibi var ya, işte olay, onun size ne kadar vereceğidir kendi kararına kalmış. öyle der diye duyarım kutsal metinlerde.
postacılara küsersiniz. yine ihbarname amk.
"Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışınız" şeklindeki hadisi uygulamaktır. ne var ki başarısız olmaktır. girişimde bulunmanın aç gözlülükle ya da para gözlülükle bire bir ilgili olduğunu düşünmüyorum.

elde yoksa ve olması için de adım atılmıyorsa nasıl tutabilirsin ki bir mazlumun elinden?

tanım: girişimin çıkışımıdır.
iflasla icra takibi sonucu doğabilecek olandır.
Filmlerde patronun ceketini alıp çıkmasıdır.
Gerçekte adamın g*tunden kan alırlar haciz memurları bırak ceketi donu kurtarırsa sanslıdır.
en tepeden yere çakılmayı sağlayan eylemdir.
Kirkor amca lüks otellerden 8 metre karelik dükkanına geçişini anlattı.

http://insanmuzesi.blogsp.../2013/03/kirkor-amca.html
önceden her gün gittiğiniz markete kırk yılda bir uğrarsınız. tasarruf nedir bilmezsiniz. önceden yere düştüğünde umursamadığınız parayı iflas ettikten sonra yerden alırsınız, paranız kaybolduysa saatlerce ararsınız. çaldırıp kapatmak zorunda kalırsınız. çok pahalı tarifeli faturanızı iptal ettirmek zorunda kalırsınız. önceleri yüzüne bile bakmadığınız makarnayı her gün tatmak zorundasınızdır. her gün gittiğiniz o pahalı mekanların garsonları bile sizi küçümseyebilir artık. eğer bir an önce hayata atılmayı öğrenemezseniz sokakta dilenmek zorunda bile kalabilirsiniz. bir çok şeyi yapmak istemezsiniz, ama yapmak zorundasınızdır. o cafcaflı arabaların camını silecek duruma bile gelebilirsiniz. o gördüğünüz toz pembe rüyanın etkisinden çabuk kurtulmanız gerekir. zira rüyanızdan uyanmış, gerçek hayatı yaşamaya başlıyorsunuzdur.
hasarlanmak ve perişan olmak demek olan deyim.
Bir tüccarın gözünden iflas etmek:
Bir kaç sene evvel hevesle taktırdığım kepengimi son kez kilitledim. Dükkanımın içi boş halini görünce gidemedim, o görüntüye takılı kaldım. Şeytanın bacağını kırıp eve yüksek kazançla döndüğüm gururlu günleri anımsadım. Yarının ne getireceğini bilmeden ve düşünmekten kaçarak son kez çay ocağının kapısından girdim. Boş bardağa dakikalarca baktıktan sonra cebimdeki bozukluğu masaya bıraktım ve günün en zor bölümüne giriş yaptım. Eve gidiyordum. Zile basamadım, kapıyı da çekinerek çaldım. Hoşgeldin diyen eşim mutlu gözükmeye çalışıyordu. Dükkandan kalan tüm malları doldurduğumuz odanın yanından geçerek banyoya girip yüzümü yıkadım. Eşyaları taşırken üzerim tozlandığı için duşa girmem gerekiyordu. Duş musluğuna yöneldiğim sırada ani bir kararla elimi çektim, güzel bir duşu haketmiyordum. Başarısız ve işsiz biriydim. Üstümü değiştirip yatak odasına girdim. Eşim yatakta yarı oturur halde yine gülümseyerek karşıladı beni. Bir sorusuna bile cevap verecek yüzüm yoktu. Ben de gülümsemeye çalışarak yatağa yattım. Yatağın kenarına bir sığıntı gibi kıvrıldım. Eşimin birşey sormaması için Allah'a yalvararak uyumaya çalıştım.
Benim efenim , 36 yılımın bir anda bitmesine sebep olan, 15 şubat şeysinden sonra havadan yere doğru 200km ile çakılarak herşeyimi kaybetmek , otel köşelerinde uzun ve anlamsız düşüncelerle saçma ve umutsuz hayaller kurmak , Allah düşmanıma vermesin bu sıkıntıyı ...
Çok yanlış meslek seçerek iflas etme olayıdır. Kardeş kitap satmak, okumaya teşvik etmek, güzel ve değeri bilinmeyen bir şeydir. Lakin herkes ekmek derdine düşmüşken senin iflas etmen gayet normal. Allah kurtarsın tabi bu arada.
" götü kaybetmek " denilen olgu.