bugün

1947 yılında iskoçya'da doğan ve rock müzik dünyasında, efsanevi Jethro Tull grubunun ardındaki flüt ve ses olarak bilinen Ian Anderson, şimdiye kadar 30 albüm çıkarmış, 60 milyon albüm satmış ve 30 yılda 40 ülkede 2500'den fazla konser vermiştir. 22 Haziran'da Ankara Bilkent Odeon'da vereceği konserle Türkiye turnesine başlayacak Ian Anderson, ayın 23'ünde izmir, 24'ünde de Bodrum'da konser verecektir. Daha çok flütü rock müziğine tanıtan adam olarak bilinen Ian Anderson, tek ayağını kaldırırak flüt çalması gibi, sahnede yaptığı binbir türlü delilikle de mutlaka izlenmesi gereken müthiş sanatçılardan biridir.
rock tarihinde, tek başına bir okul olan yüksek diyarın adamı. yeni nesil tarafından pek az bilinen bu müzik ökesinin adı, 1968'de kurduğu jethro tull ile özdeştir.

flütü babadan kalma yöntemlerle öğrenmiş olup, yeryüzünde ve dahi ki cihanda böyle flüt çalan bir yiğit görülmemiştir. daha sonra kızının uyarısı ile 30 senedir çaldığı tekniğin yanlış olduğunu öğrenmiştir. değiştirmiş midir? hayır, zaten değiştirmesin de, dimi dimi?

ian anderson, şu an açısından, 30 yaş ve üzeri güruh tarafından bilinir. sadece bu konuya bakarak bile, uludağ sözlüğün yaş ortalamasının 25 ve altı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim ki ben buraların yabancısıyım.

(bkz: ne diyelim hayırlısı olsun)
1963 yılında okul arkadaşlarıyla birlikte kendisinin vokal ve harmonikada yer aldığı ilk grubu 'the blades'i kurmuş olsa da asıl müzik kariyeri 1967 ortalarında kurduğu jethro tull ile başlamıştır. zamanının 'clapton' gibi büyük ustalarıyla elektro gitarda boy ölçüşemeyeceği düşüncesine kendini kaptırdığı andan itibaren kara kara düşünmeye başlamış, bir gün bir müzik aletleri satan bir dükkanın önünden geçerken vitrinde gördüğü flüt kafasında şimşekler çaktırmıştır. kısa süreli bir kaç pratikten sonra eşsiz dehası ve doğaçlamaya mükemmel yatkınlığıyla flüt'ün rock tarihinde kendine özgü yerini almasını sağlamıştır. bu arada gitar egzersizlerini de tamamen bırakmamış, özellikle akustik gitara yönelerek gitarı bir ritim enstrümanından çok melodik yanıyla öne çıkarmıştır. 1968'de ilk albümleri 'this was' yayınlandığında anderson'un flut çalmaya başlayalı daha henüz bir kaç ay olmuş olduğunu belirtmek gerekir.
anderson pek çok bakımdan tümüyle kendine özgü kişiliğiyle aslında yaptıkları müzik çok fazla benzemese de bana bir başka büyük deha frank zappa yı çağrıştırır.
ian anderson müzisyen yanıyla olduğu kadar müziği kadar ilginç ve komplike (aynı zamanda son derece ironik) şarkı sözleriyle de ilgi çekicidir. asıl kaynakları öncelikle mit'ler ve masallar gibi görünse de toplumsal değerlere de sık sık zappa gibi bıyık altından şeytani bir gülümseme eşliğinde dokundurmadan duramamıştır.
tek bacağı üzerinde, vahşi bir masal kahramanı gibi adeta durarak dans ederken çaldığı flütü, flüt ve vokal doğaçlamaları, yer yer öfkeli, yer yer neşeli, yer yer dalga geçer gibi mırıldanması bol vokalleri ile gerçekten de masalsı bir rock ikonu olup çıkmış, bunca zamandır tavrından hiç ödün vermeden ariflerin kalplerini fethetmeyi becermiştir.
flüt ve gitar dışında davul, saksofon, hammond org, bas gitar, harmonika vb. pek çok enstrümanı da ustalıkla çalar.

solo albümleri;

* 1983 - Walk into Light

* 1995 - Divinities: Twelve Dances with God

* 2000 - The Secret Language of Birds

* 2003 - Rupi's Dance

* 2005 - Ian Anderson Plays the Orchestral Jethro Tull
(bora çetin'in internet sayfasına göre) 2008 yılında, jethro tull'ın 40. yılı turnesinde, yeniden kendilerini görme şerefine nail olacağımız üstad.

resmi sitelerinde 40. yıl turnesin içinde sadece ingiltere görünüyor ama bora çetin dediğine göre olasılık yüksek demektir.

arkadaşla anlaştık, konser sonrası ian abimize ney armağan edeceğiz, hazırlıklara şimdiden başladık, tutmayın len bizi.

(bkz: dereyi görmeden paçaları sıvamak)

http://www.geocities.com/tullturk/
enerjisi bitmek tukenmek bilmeyen efsane adam. *
rolling stones'a aşırı saygılı bir müzisyen.

http://www.youtube.com/watch?v=cRo5whIbau4
bir yüzyıl sonra bir beethoven gibi anılacağına inandığım dahi müzisyen, deli.
(bkz: jethro tull)
jethro tull aslında odur, barış mançonun da etkilendiği iskoç insanı inanılmaz yan flüt rifleriyle taht kurar gönlümüze.
nedendir bilmem, bende cem karaca'yı çağrıştıran müzik dehası, deli adam!
flütüyle birlikte; 25 Martta istanbul Haliç Kongre Merkezinde, 26 Martta ise Ankara Anadolu Kongre ve Gösteri Merkezinde klarnet sanatçısı Serkan Çağrı ve keman virtüozu Canan Anderson ile ayrı ayrı gerçekleştireceği düetler ile akustik sevenleriyle bulaşacak JETHRO TULL solisti.
26 martta ankara'da konser verecek olan jethro tull solisti. benim için bir müzik dehası, flütü konuşturan adam.

http://www.youtube.com/wa...pwpby&feature=related
dün akşam ntvye verdiği röpörtajda mütevaziliği ve kendine güveniyle bir kez daha kendisine aşık etmiş olağanüstü müzisyen.

'ben onsekiz yaşındayken neredeyse herkes enstürman çalardı, ben de onsekiz yaşındaki bir insan için fena sayılmazdım ama o sıra çok iyi müzisyenler çalıyordu, hayır dedim ben asla bu kadar iyi çalamayacağım, benim eric clapton'un, jimi hendrix'in çalmadığı bir enstürmana başlamam gerekliydi. flüt iyi bir seçimdi çünkü blues rock yapan gruplar flütü enstürman olarak kullanmıyordu. çok yeni ve farklı bir harman olacaktı bu...'
Eylülde, aynı ülkede nefes almanın bile yeteceği sanatçı olacaktır.
bugünkü posta röportajında, dinleyicilerimizin birçoğu yaşları itibariyle de analog ses sistemlerini tercih ediyor yeni nesillere şarkılarımızı aktarırken dijital ortamda kayıplar oluyor demiş ve takdiri hak etmiş müzisyen. jethro tull frontmani.
10 eylül istanbul konserinde thick as a brick 'i 45 dakika kesintisiz çalacaklarını söyleyip gitarın üzerine fazlaca gitmemesini hiçbir zaman clapton gibi çalamayacağımı anladımla ifadeleyen üstat etkilendiği müzik tarzlarını soul ve blues hatta barok olarak betimlemiş.
flütün babası, o çaldıkça siz, "sok şunu götüme be adam" dersiniz. öyle ulvi, öyle yüce öttürür aletini.
mucize gibi adam.
kendim de flüt çaldığım için diyebilirim ki kötü flütçüdür, ama iyi bir müzisyendir ve süper bir insandır.
bizzat tanık olmasam hem bu kadar tanınmış ve saygı duyulan bir müzisyen olup, hem de bu kadar egosuz biri olunabileceğine inanmazdım.
tam şu an "too old to rockn roll to young to die" dinlerken bir kez daha ölünce ağlayacağımı düşündüğüm büyük adam..