bugün

sonucu merak edenleri için . ama herkes biliyorki sonucun bir önemi yok .
http://www.haberturk.com/...cat=220&dt=2006/12/21
aydın doğan ın ipiyle kuyuya inilmeyeceğini bir kez daha gösteren durumdur. ne oldu iki gün öncesine kadar yıkıyordunuz buraları, yok yobazlar, yok gericiler, yok rte ciler diye. çıkıp biriniz de özür dilesenize. hadi onu geçtim, bari eski yazdıklarınızı silin de en azından gülünç olmayın.
haberin özü: ultrason çekilmeme nedeni adı geçen bayan doktorun röntgen uzmanı olması ve ultrason uzmanı olmaması ...bu kadar basit.
(bkz: hürriyetse koy sepete)
(bkz: at yalanı ve inananlara yönelik olaylar gelişsin)
hem erkek hem bayan doktor olan bir yerde bir kişi zaman ve kapasite yönünden bir mahzur yoksa bayan doktor tercih edebilir, bunda abukluk aramak art niyettir ve değer bilmezliktir, herkesi kendisi gibi olsun diye istemektir. bu normal bir muayene için gayet istenebilir ve mantık çerçevesinde olacak bir harekettir.

ama acil bir durumda böyle bir konuda bırakın hastanın posta koymasını, doktor kendisi tedavi/muayene reddederse bunun tabi ki açıklanabilir bir yanı olamaz. türbanlı bir doktor yanında erkek bir doktor varsa ondan erkek hastaya bakmasını rica da edebilir, bu da aciliyet vb durumlar dışında gayet makul karşılanmalıdır.

peki sonuçta ne oldu, ne bitti? uğur dündar ve hürriyet yalan bir haber yaptılar, hevesi kursağında kalanlar ise bu sefer konuyu sürdürmeyi türbanlılar böyle şeyler yapıyorlar demeyi tercih ederek ezikliklerini gösterdiler. halbuki başörtüsü nedeniyle bakılmayarak ölen hasta bildiğimiz halde bu haberdeki gibi bir hayati durum hiç olmamıştı, fakat farazi konuşmayı dindarıyla laikçisiyle pek seven bir millet olarak genelleme yapmayı sürdürdük.

şimdi olay yine bağcıyı dövme durumunda, bir bakıyorsunuz yalan haber yapanlara bir şey diyen yok, dindarlara: "haber doğru bilinirken sesiniz çıkmıyordu şimdi noluyorsunuz?" şeklinde mahalle maçı pozisyon tartışmaları tadında eleştiriler yöneltiliyor.

bu haber yalan çıktı, önce pisliğinizi temizleyin zira bu kokuda tartışmak biraz zor.
haber yapılmadığı ülkemizde böyle gerçeklerin yaşanmadığı anlamına gelmez. yapılan haberin yalan çıkmasının önemi yok, önemli olan en sonunda bu konu gündeme geldi. fakültede penis resmi gördüğünde bile "ay,aman ayıp" tepkisi veren türbanlı öğrenciler varken hastasını geri çeviren doktor olması gayet mümkün. çünkü bu ülkede doktor olan ya da bilim adamı olan, meslek etiği tüm insanlığı ilgilendiren insanlar gerekli karakterde ve nitelikte insanlar değiller. çünkü bu ülkede bu eğitim sistemiyle üç matematik sorusu daha yapan belki istemeden aile baskısıyla, belki hiç önemsemeden bilinçsizce tıp fakültesine girer ve o kadar yıl okul okuyup sonra mecburen insanların sağlığı, yaşamları veya insanların geleceği ellerinde olan ama bunun bilincine varamamış bir hekim olur çıkar. sonra bu insan işine sadece dinini değil siyasi fikirlerini, kişisel görüşlerini herhangi bir şeyi karıştırıp karıştırmaması gerektiğini bilemez. bu bilinçsiz bilim insanı herkesten farklı sorumlulukları olduğunu, insanlık adına sorumlu olduğunu bilemez. haber yalan da olsa en sonunda bu konu gündeme geldiği için bir şeyler konuşulabilindi türkiyede, belki bir kaç kişi fark etmiş bir şeyleri,o bile kardır bizim için, insanlık için.
boşuna elimi yormuşum, ahmet kekeç çok güzel yazmış:

http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=107461
bu da fatih altayli nin yazdigi yazi

Yanlış doğru olmaz

Geçtiğimiz hafta Hürriyet'te ilginç bir haber yer aldı. Haber ünlü gazeteci Uğur Dündar'ın imzasını taşıyordu.
Haberdeki iddialara göre Konya'da bir genç hastaneye yatmış, tesettürlü bir doktor hastanın testis ultrasonunu çekmeyi reddettiği için bir gün sonra delikanlının bir testisi alınmıştı. Haberin manşetten verilmesi ve olayın tesettüre bağlanması rejim tartışmalarını da gündeme getiriyordu.
Haberin yayımlandığı gün, gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıktı.
Tesettürlü olduğu iddia edilen doktor hastayı görmemişti bile. Üstelik aynı doktor daha önce benzer testis ultrasonlarını çekmişti ve durum belgeliydi. Üstelik doktor tesettürlü olarak çalışmıyordu.
Ortada yanlış bir haber vardı ama gazetelerde zaman zaman böyle hatalar olabiliyordu. işin büyütülecek tarafı yoktu. Haberin doğrusu verilir, özür dilenir ve olay kapanır, suçlanan kişiler olayı yargıya taşıma hakkını korurdu.
Ancak Hürriyet böyle yapmadı.
Yanlış haberinde ısrar etti.
Yanılmışız demektense olayın üzerine gitti. Hürriyet üzerine gittikçe iş büyüdü.
Haberin gerçekleri yansıtmadığını ortaya koyan unsurlar bile görmezden gelindi ya da eğilip bükülerek kullanıldı.
Yanlış , doğru olarak kabul ettirilmeye çalışıldı. Her gazetenin yapabileceği bir hata için bir özür dilemek çok mu zordu!
cinsiyeti ne olursa olsun hastasına bakmakla yükümlü kişilerin din gereçkesiyle işlerini yapmamaları sonucunda ortaya çıkan çağcıl rezalettir.
bilmem kaçıncı tanımı yazarken kendinden önce yazılanları okumadan ahkam kesme sebebi hadisedir.yalana inanmasına sebep olur insanın...

(bkz: ugur dundar ile testis gecen baba)
soruşturması tamamlanmış olaydır.

http://www.internethaber..../news_detail.php?id=65083

linke tıklamaya üşenenlere not: "Sağlık Bakanlığı'nın görevlendirdiği iki müfettiş, Mersinli bir çobanın ultrasonunu çekmekle suçlanan iki doktorun olay tarihinde görevli olmadıklarını tespit etti.. "
yayınlanmasından sonra başlayan soruşturma ile "başörtülü" olduklarına sürekli ve özel olarak atıf yapılan doktorların suçsuzluğunun tesbit edildiği haber.

olaydaki "mağdur hastanın hakkını korumaya çalışan iyi niyetli gazeteci" maskesi düştü, mevzunun tetikçi medyanın "tesettüre saldırı" oyunu olduğu ortaya çıktı. hürriyet gazetesi bile 27 ocak 2007 tarihinde müthiş gazetecilik başarısının fosalmasını kabul etti.

"nokta".
Sağlık bakanlığının ayara doyamayan hürriyete güzel bir ayar vererek hürriyet gazetesinin doyuma ulaşmasını sağlamış haberdir.

Türbanlı doktorlar aklandı
27 Ocak 2007 Cumartesi 19:16
Sağlık Bakanlığı'nın görevlendirdiği iki müfettiş, Mersinli bir çobanın ultrasonunu çekmekle suçlanan iki doktorun olay tarihinde görevli olmadıklarını tespit etti..

Müfettiş raporlarından sonra türbanlı doktorlar aklanırken, hastane başhekimi ve dört görevli hakkında soruşturma açılmasına karar verildi.

kaynak: internethaber.com
ertuğrul özkök'ün özür dileyerek nokta koyduğu rezalet. sazanlara ibret olsun.

http://www.hurriyet.com.t...asp?yazarid=10&gid=61
16 yildir ozur dilemeyen ertugrul ozkok'u ozur dileyecek durumda birakacak kadar kolpa bir haber olan, mal bir doktorun iftira raporundan ibaret olmasi sebeiyle beni de mat eden haberdir.
kolpa bir haber oldugu ortaya cikmis olsa da, benzer durumlarin yurdumuzda yasandigi gercegini ne yazik ki degistirmeyendir. cok yakin bir tanidigim anatomi ana bilim dali baskaninin agzindan bizzat duydugum bir olay, orumceklenmis bir takim beyinlerin erkek hasta, erkek kadavra vb'ne itiraz ettigini dogrular.. allah akil fikir versin..
(bkz: geldikleri gibi giderler) *
uğur dündar'ın elinin hamuru ile ancak pastane haberi yapabileceğini ; hamamböceğini çekip haber yapabileceğini gösteren durumdur. ertuğrul özkök'ün uğur dündar' bir an önce postalaması gereken durumdur.
bu arada uğur dündar gibi düşünen yazarlara uyarı olmuştur. örnek için ;
(#1012815) ama iyi okuyun.
ertuğrul özkök'ün,olay günü bayan doktorlardan birinin zaten hastanede olmadığı ve diğerinden de böyle birşey talep edilmediğini, haberin dolayısıyla doğru olmadığını belirtip özür dileme büyükülüğü gösterdiği durum.
Ağlanası ya da gülünesi bir durumdur. ikisinin ortasıdır. yani tarif edilemez. türkiye de din düşmanlarının dini unsurlara, dindarlara küfredebilmek için nasıl gayret sarfettiklerini, düzmece haberleri nasıl irtica, yobaz yakıştırmalarıyla ortaya çıkarttıklarını gösteren bir kanıttır bu. zavallı masum insanlara medyada bangır bangır iftira eden kartel medya, köşe başında bir bayanın ırzına geçen mahluktan farklı bir şey yapmamıştır. günler boyunca iki masum insana söz hakkı verilmemiş, tabiri caizse şahsiyetlerinin ırzına geçilmiştir. Şimdi bir söz kalıyor geriye. o söz de bu çirkin iftirayı önüne arkasına bakmadan çamurlaştıran, o çok sayın araştırmacı televizyon gazetecisine(!) çıkıp iki bayandan kamuoyu önünde özür dilemek. tabi yüzleri hala varsa...
poaş'ın vergi kaçakçılığı konusunda geçirdiği soruşturma için devlete uzlaşma telebinde bulunması ve devletin bu talebi kabul etmesinin akabinde, hükümete yalakalanma girişimidir... haber yanlıştır eyvallah özür dilenir... ancak bu yapılan tamamen menfaat ilişkisidir... doğan grubu; hükümet kendi aleyhine iş yaptığında muhalefet etmesi gerekenlerin dışında ota boka muhalefet eder, ama hükümet yasalara aykırı da olsa kendi menfaatine bir iş yaptığında, başbakan sen çok yaşa... "höt" dese gazetede haber olur... başbakan şunu dedi, bunu dedi... "başbakan turgut senden yoğurt olmaz dedi başbakanın bu sempatik sözü gülüşmelere neden oldu" vay be ne kadar önemli bir haber... bu haberin yanında etiyopya'nın her yıl açlıktan insan kaybettiği haberi ne anlam ifade eder ki? maksat yalakalanma...
okumuşsun okumuşsunda, adam olamamişsin, (bkz: pordon doktor olamaşsin durumudur)
(bkz: aydın doğan yine mi haber uydurdu)* *
#1011190 başka örneklerininde olduğunu okumadan ve yaşamadan yorumların yapıldığını gördüğümüz olay.

-yok efendım yalandır.

-yok efendim komplo.

-yok yok ebenin ...
bunu yapan doktor acilen görev yerinden alınarak askeri bir hastaneye ürolog olarak atanmalıdır. *