bugün

4 halife döneminin ikinci haLifesidir..., sert bir mizaca sahip olup, Islâma karsi asiri tepki gösterenlerin arasinda yer almakta olduğu, dedelerinin dinini inkâr eden ve tapindiklari putlara hakaret ederek insanlari onlardan yüz çevirmege çagiran Muhammed (s.a.s)'i öldürmeye karar verdiği, Kilicini kusanarak, Peygamberi öldürmek için harekete geçTiĞi, ancak olayin gelisim seklinin onun müslümanlarin arasina katilmasi sonucunu dogurmus olduğu rivayet edilir...en bilinen vasfı adaletidir...
Devlet işleriyle uğraşırken ayrı bir mumu, özel işleriyle uğraşırken kendi mumunu kullandığı bilinen halife.

(bkz: helal olsun)
adalet mülkün temelidir !
hz. ömer
Hz. Ömer, sert bir mizaca sahip olup, islâma karşı aşırı tepki gösterenlerin arasında yer almaktaydı. Sonunda o, dedelerinin dinini inkâr eden ve tapındıkları putlara hakaret ederek insanları onlardan yüz çevirmeğe çağıran Muhammed (s.a.s)'ı öldürmeye karar vermişti. Kılıcını kuşanarak, Peygamberi öldürmek için harekete geçmiş, ancak olayın gelişim şekli onun müslümanların arasına katılması sonucunu doğurmuştu. Tarihçilerin ittifakla naklettikleri rivayete göre, Ömer (r.a)'in müslüman oluşu şöyle gerçekleşmişti: Ömer, Resulullah (s.a.s)'ı öldürmek için onun bulunduğu yere doğru giderken, yolda Nuaym b. Abdullah ile karşılaştı. Nuaym ona, böyle öfkeli nereye gittiğini sorduğunda o, Muhammed (s.a.s)'i öldürmeye gittiğini söylemişti. Nuaym, Ömer'in ne yapmak istediğini öğrenince ona, kızkardeşi ve eniştesinin yeni dine girmiş olduğunu söyledi ve önce kendi ailesi ile uğraşması gerektiğini bildirdi. Bunu öğrenen Ömer (r.a), öfkeyle eniştesinin evine yöneldi. Kapıya geldiğinde içerde Kur'an okunmaktaydı. Kapıyı çalınca, içerdekiler okumayı kesip, Kur'an sayfalarını sakladılar. içeri giren Ömer (r.a), eniştesini dövmeye başlamış, araya giren kızkardeşinin aldığı darbeden dolayı burnu kanamıştı. Kızkardeşinin ona, ne yaparsa yapsın dinlerinden dönmeyeceklerini söyleyerek kararlılığını bildirmesi üzerine, ona karşı merhamet duyguları kabarmaya başlamış ve okudukları şeyleri görmek istediğini söylemişti. Kendisine verilen sahifelerden Kur'an ayetlerini okuyan Ömer (r.a), hemen orada imân etti ve Resulullah (s.a.s)'ın nerede olduğunu sordu. O sıralarda müslümanlar, Safa tepesinin yanında bulunan Erkam (r.a)'ın evinde gizlice toplanıp ibadet ediyorlardı. Resulullah (s.a.s)'ın Daru'l-Erkam'da olduğunu öğrenen Ömer (r.a), doğruca oraya gitti. Kapıyı çaldığında gelenin Ömer olduğunu öğrenen sahabiler endişelenmeye başladılar. Zira Ömer silahlarını kuşanmış olduğu halde kapının önünde duruyordu. Hz. Hamza: "Bu Ömer'dir. iyi bir niyetle geldiyse mesele yok. Eğer kötü bir düşüncesi varsa, onu öldürmek bizim için kolaydır" diyerek kapıyı açtırdı. Resulullah (s.a.s), Ömer (r.a)'ın iki yakasını tutarak;

"Müslüman ol ya ibn Hattab! Allahım ona hidayet ver!" dediğinde, Ömer (r.a), hemen Kelime-i Şehadet getirerek imân ettiğini açıkladı (ibn Sa'd, Tabakatu'l Kübra, II, 268-269; Üsdül-Ğâbe, IV, 148-149; Suyûtî, Tarihu'l-Hulefa, Beyrut 1986, 124 vd.).

Rivayetlere göre Ömer (r.a)'ın müslüman oluşu, Resulullah (s.a.s)'ın yapmış olduğu; Allahım! islâmı Ömer b. el-Hattab veya Amr b. Hişam (Ebû Cehil) ile yücelt" şeklinde bir duanın sonucu olarak gerçekleşmişti (ibnul-Hacer el-Askalânî, el-isâbe fi Temyîzi's-Sahâbe, Bağdat t.y., II, 518; ibn Sa'd, aynı yer; Suyûtî, a.g.e., 125).

Ömer (r.a), risaletin altıncı yılında müslüman olmuştur. O, iman edenlerin arasına katıldığı zaman müslümanların sayısı yetmiş seksen kişi kadardı (ibn Sa'd, aynı yer).

Mekkeli müşriklerin, gösterdiği zorbaca tepkiden dolayı müslümanlar, Beytullah'a gidip namaz kılamıyor ve ancak gizlice bir araya gelebiliyorlardı. Ömer (r.a) müslüman olunca doğruca Beytullah'ın yanına gitti ve müslüman olduğunu haykırdı. Orada bulunanlar şiddetli tepki gösterdi. Ancak o, müşriklere karşı savaşını sürdürerek onların, müslümanlara gösterdiği muhalefeti kırdı ve bir avuç müslümanla birlikte herkesin gözü önünde Beytullah'ta namaza durdu. Onun bu şekilde saflarına katılması müslümanlara büyük bir moral desteği sağlamıştı. Abdullah ibn Mes'ud'un; "Ömer'in müslüman oluşu bir fetihti" (Üsdül-Ğâbe, IV,151; ibn Sa'd, a.g.e., III, 270) sözü bunu açıkça ortaya koymaktadır. Taberî'nin ibn Abbas'tan tahric ettiği bir hadise göre, müslümanlığını ilk ilân eden kimse Hz. Ömer (r.a) olmuştur (Suyûtî, a.g.e.,129). Ömer (r.a) benliğini kuşatan imanın verdiği heyecanla, küfre karşı açık ve net bir şekilde, hiç bir tehdide aldırış etmeden mücadele ediyordu. Müşrikler, şecaat ve kararlılığını eskiden beri bildikleri için ona sataşmaya cesaret edemiyorlardı.

Müslüman olduktan sonra sürekli Resulullah (s.a.s)'ın yanında bulunmuş, onu korumak için elinden gelen gayreti göstermiştir.

O, imân ettikten sonra müşriklere karşı çok sert davranmış ve dinini her ortamda, kimseden çekinmeden herkese meydan okuyarak savunmuştur. islâm tebliğinin yeni bir veche kazanması için Medine'ye hicret emrolunduğu zaman müslümanlar Mekke'den gizlice Medine'ye göç etmeye başladıklarında, Hz. Ömer, gizlenme ihtiyacı duymamıştı. Ömer (r.a), beraberinde yirmi arkadaşı olduğu halde Medine'ye doğru yola çıkmıştı. Hz. Ali (r.a) onun hicretini şu şekilde anlatmaktadır: "Ömer'den başka gizlenmeden hicret eden hiç bir kimseyi bilmiyorum. O, hicrete hazırlandığında kılıcını kuşandı, yayını omuzuna taktı, eline oklarını aldı ve Kâ'be'ye gitti. Kureyş'in ileri gelenleri Kâ'be'nin avlusunda oturmakta idiler. O, Kâ'be'yi yedi defa tavaf ettikten sonra, Makâm-ı ibrahim'de iki rek'at namaz kıldı. Halka halka oturan müşrikleri tek tek dolaştı ve onlara; "Yüzler pisleşti. Kim anasını evladsız, çocuklarını yetim, karısını dul bırakmak istiyorsa şu vadide beni takip etsin" dedi. Onlardan hiç biri onu engellemeye cesaret edemedi (Suyûtî, a.g.e., 130). Bunun içindir ki ibn Mes'ud;

"Onun hicreti bir zaferdi" (ibn Sa'd, aynı yer; Üsdül-Ğâbe, IV, 153) demektedir.

Ömer (r.a), Medine dönemi boyunca islamın yücelişini etkileyen bütün olaylara aktif olarak iştirak etmiştir. Resulullah (s.a.s)'ın önemli kararlar alacağı zaman görüşlerine başvurduğu kimselerin başında Ömer (r.a) gelir. Onun ileri sürdüğü görüşler o kadar isabetliydi ki; bazı ayetler onun daha önce işaret ettiğine uygun olarak nazil oluyordu. Resulullah (s.a.s) onun bu durumunu şu sözüyle ifade etmekteydi: "Allah, hakkı Ömer'in dili ve kalbi üzere kıldı
(bkz: aşere i mübeşşere)
benim ülkemin bir dağında kurt halkımın kuzusunu kapsa bunun hesabı benden sorulur diyecek kadar adalette üst düzey islam halifesi...
benden sonra bir peygamer gelseydi bu ömer olurdu diyerek hz muhammed tarafından onurlandırılmıs islam halifesi...
adalet anlayışı ile yükselen devlet adamıdır. ömer-ül faruk diye de bilinir. bu ülkede dağda köpeğin yediği kuzudan bile ben sorumluyum diyecek kadar devlet adamı, kendi işini görürken devletin parasıyla yağ alınan kandili söndürüp, kendi parasıyla aldığı kandili yakacak kadar da müslümantır. (bkz: 619236)
gercek adi ÖMER B. HATTAB
musluman olmadan once ilk iman edenlere karsi sert bir tavir koyan ve rasullullah i oldurmeye giderken kizkardesinin de musluman oldugunu ogrenen ve daha sonra kizkardesinin inandigi dinden donmeyecegi kararliligini gorup ilk ayetleri okuduktan sonra hz muhammed in huzurunda kelime-i sahadet getirip musluman olan islam dininin ikinci halifesi.
bir rivayete gore hz muhammed onun icin soyle demistir
"gokte bir melek bulunmasin ki Ömer'e saygi duymasin. Yeryüzünde ise bir seytan bulunmasin ki Ömer'den kaçmasin"
hz omer kararlarindaki netlik ve adaleti ile bilinir. oyle ki hz muhammed bir cok konuyu ona danisirmis.
rasulullah hz omer icin "Allah, hakki Ömer'in dili ve kalbi üzere kildi" sozunu soylemistir.
hz omer iman ettiginde muslumanlarin sayisi 70-80 civarinda idi. musrikler muslumanlara kabede namaz kildirmiyorlardi. hz omer iman ettikten sonra kabeye gelerek musluman oldugunu haykirmis ve diger muslumanlarla birlikte kabe de namaz kilmistir.
mekke den medine ye hicret edildiginde muslumanlar gizlenerek goc ediyorlardi. hz omer ise musriklere "kim ki anasini evlatsiz, cocuklarini yetim, karisini dul birakmak istiyorsa su vadide beni takip etsin" diyerek tavrini koymus ve gizlenmeden goc etmistir.
ilk halife hz ebubekir vefatindan once hz omer i halife ilan etmistir.
'inandiginiz gibi yasayamazsaniz,yasadiginiz gibi inanmaya baslarsiniz.' sozunu sarf etmis,adaletiyle nam yapmis halife...
Türbesi kibrista olan halifemizdir. Kıbrıs taki önemli ziyaret ve adak yerlerinden bir tanesi Hz. Ömer Türbesidir. Yapı, Girnenin yaklaşık 4 km doğusundaki Çatalköyün kıyı şeridinde bulunmaktadır. Hz. Ömer Türbesinde adları bilinmeyen 7 islam mücahidinin türbesi bulunmaktadır. Türbeler Muaviye ordusu komutanlarından Ömer ile altı arkadaşına aittir. Bunlar, şimdiki türbenin yanında şehit olmuslardir (M.S. 647). Cesetleri buradaki bir mağaraya gömülmüstür. Bazı söylentilere göre türbedeki yedi mezarın Kıbrısta islamiyeti pekiştirmek için "Makam Türbesi" olarak yapıldığı doğrultusundadır. Bazı söylentilere göre ise de Osmanlıların Kıbrıs'ı fethi üzerine mağaradaki ceset kalıntıları çıkarılarak bugünkü yerlerine defnedilmişlerdir. Daha sonra buraya bu türbe ile mescit yapılmıştır. Bu nedenle türbeye Hz. Ömer adı verilmiştir. Hz. Ömer Türbesi, 1963 Rum saldırılarından sonra işgal edilerek talan edilmiştir. Daha sonra askeri bölge ilan edilerek Türklerin türbeyi ziyaretleri yasaklanmıştı. Rumlar tarafından birkaç kez tahrip edilen ve 1974 yılında yıldırım isabetiyle zarar gören yapı, 1978 yılında bilinçsizce onarım sonucu özelliğini kısmen de olsa yitirmiştir.
celalli yapısını islama girdikten sonra sadece din düşmanlarına karşı kullanmıştır. halife olduğu dönemde geceleri sokaklarda gezer ve ihtiyacı olan insanlara yardım ederdi. merhameti celalli yapısının önüne geçmiştir her zaman. bir sureyi ezberlemesi çok uzun zaman alırdı çünkü her ayeti hayatına geçirirdi. aynı zamanda hz. muhammed (s.a.v)'in kayınpederidir. *
vefatından önce hz. ayşe'den rica etmiştir ve onun yerini istemiştir mezarlık için.. yani hz. muhammed (s.a.v)'in yanını..
"adalet mülkün temelidir" sözünün sahibi süper insan.
yüzüğünde "kefa bil mevti vaizan ya ömer"* yazan zat.

ayrıca;

Bir çoban, koyununun yanında dururken, bir kurt geldi ve Koyuna saldırdı. Çoban hemen ağlamaya başladı. Ve "ah Ömer, inna lillah ve inna ileyhi raciun" dedi. Çobanlar sordular ki, "hz. Ömer'in vefat ettiğini nasıl anladın?" Dedi ki, "şundan bildim ki, hz. ömer hayatta iken, kurtlar koyun sürüsüne baktığı halde zararı yoktu. Şimdi gördüm ki, kurt koyuna saldırdı. anladım ki halife vefat etti."
iskenderiye kutuphanesi'ni yaktirmistir. kafir yapimidir diye antik pers medeniyetine ait eserleri de yiktirmis, arap istilasi sirasinda kendilerine karsi gelen sehirleri ahalisiyle birlikte imha ettirmistir. Barbarlikta kimse eline su dokemez. ne cengiz han, ne mete han ne de hulagu o'nun kadar barbar olmamis, o'nun kadar masum kani akitmamistir. arap'tir.
"Dicle nehri kenarında koyun güden çobanın, bir koyunu zayi olsa, korkarım ki, onu Allahü teâlâ, niçin çobanın koyunlarını gözetmedin diye benden sorar" diyerek hilafeti ve devlet başkanlığı esnasında dicle kenarındaki koyunun sorumluluğunu dahi üzerine alan büyük yönetici.

(bkz: halife-i müslimin)
(bkz: omer-ul faruk)
doğruyu yanlıştan ayıran, sert olması sebebiyle şeytanın bile yolunu değiştirdiği, peygamber sevgisini içinde yaşayan adelet hususunda herkesin örnek alması gereken halifemiz.
putlara tapan,çocuğunu diri diri toprağa gömen bir insanı islamın adalet timsali,dünyayı ışığıyla aydınlatan gözü pek bir cengaver biri haline getirmesinin somut örneği.

-müslümanlar gizli gizli medineye hicret etmeye çalışırken müşrik liderlerinin toplandığı mekana gidip ben medineye hicret ediyorum karısını dul,çocuklarını yetim bırakmak isteyen varsa karşıdaki dağın arkasında bekliyorum diyen hak aşığı.

-rum elçisinin çölde üzeri delik deşik elbiselerle uyurken gördüğü ve bütün dünyayı korkutan islam halifesi bu mu diyerek öldürmeye yeltendiği kılıcın çektiği sırada bir aslanın üzerine musallat olmasına akabinde müslüman olmasına neden olan sevgili.
adaleti ilk önce kendisinde şekillendiren daha sonra yönettiği devlete yayan sahabe ve 2.halife.
filmlerde "selam ya ömer" şeklinde seslenilen halife. adaleti ile ün salmıştır. öyle ki mahkemelerimizde atatürk büstünün altında yer alan 'adalet mülkün temelidir' sözü bile ona aittir.
ikinci Raşid Halife. islâmı yeryüzüne yerleştirip, hakim kılmak için Resulullah (s.a.s)'ın verdiği tevhidî mücadelede ona en yakın olan sahabilerden biri. Hz. Ömer (r.a), Fil Olayından on üç sene sonra Mekke'de doğmuştur. Kendisinden nakledilen bir rivayete göre o, Büyük Ficar savaşından dört yıl sonra dünyaya gelmiştir (ibnül-Esîr, Üsdül-Ğâbe, Kahire 1970, IV,146). Babası, Hattab b. Nüfeyl olup, nesebi Ka'b'da Resulullah (s.a.s) ile birleşmektedir. Kureyş'in Adiy boyuna mensup olup, annesi, Ebu Cehil'in kardeşi veya amcasının kızı olan Hanteme'dir.

bir rivayette Resulullah (s.a.s) onun için şöyle buyurmuştu:

"Gökte bir melek bulunmasın ki Ömer'e saygı duymasın. Yeryüzünde ise bir şeytan bulunmasın ki Ömer'den kaçmasın"
medine'de yamalı ama billur gibi temiz kıyafetiyle ağaç altında istirahat ediyordu. şehir dışından gelen bir gayrimüslim yabancı yanına gelip; ''halife'yi arıyorum, nerede bulabilirim'' diye sordu. ömer yanıt verdi; ''tam yerine geldin, halife benim.

adam tebessüm etti; ''divane misin be adam? dalga geçme de halifenin yerini söyle'' diye sitem edince, ömer bir kez daha yineledi; ''halife benim, buyur ne derdin varsa bana söyle!'' altın saraylarda, ipek kumaşlardan elbiselerle beklediği halife'nin kendisinden daha sade olduğunu gören adam tereddüt etmeden; ''vallahi senin dinin ne diyorsa doğrudur, bana yardım et de senin dinine gireyim'' diye aman diledi. oracıkta müslüman oldu.

tek bir hareket dahi etmeden insanların gönüllerinin içlerine nüfuz eden insanlardan birisi de halife ömer'dir işte. onlar doğru yaşayanlardan oldular. isimleri baki kaldı!
yahudi bir vatandaşın arazisi üzerine zorla cami(istimlak ile) yaptırılmasına itiraz etmesi üzerine; ''rıza alınmadan yapılan ibadethanede secdeye varılmaz. camiyi yıkın ama adaleti yıkmayın'' demiştir.
hilafet makamında devlet işleri ile uğraşırken, içeri giren birinin selam vermesi üzerine tepkisiz kalmıştır. biraz zaman sonra devletin tahsis ettiği mumu üfleyip söndürerek; ''ve aleyküm selam'' demiştir. selamın gecikmesine şaşıran kişinin merakını dillendirmesi üzerine:

- ben devletin mumu ile ancak ve ancak devletin işini yapmakla mükellefim. senin selamını alsaydım, içinde tüyü bitmemiş yetimin de hakkı olan devlet malını kendim için kullanmış olurdum, cevabını vermiştir.
4 şeyin geri dönüşü yoktur! atılan ok,söylenen söz,geçen zaman ve kaçırılan fırsat işte bu enfes sözün sahibi olan kişidir.