bugün

Mutfak yemek şef temalı netflix filmi.
Asya filmlerindeki abartı dramlı Fakirliğe övgü bu filmde olsa da genel anlamda başarılı buldum.
Güzel bir mekan.
Maltepe piazza avm’de.

Gece 2’ye kadarda açıkmış.
17 dakikalık tek çekim kesilmeden bir sahne var. filmin afişinde de o andan bir resim koymuşlar. bildiğin 17 dakika boyunca sohbet ediyolar. hatta öyle ki sohbet esnasında başrol oyuncusu iki tane sigara bitiriyor. enteresan. ayrıca pipi görmekten bıktım filmde.
apolitiklestirilen Türk toplumuna ve gunumuz gencler iarasında saçma denilen açlık grevini en iyi anlatan filmlerdendir.F tipi filmle bunu ard arda izlemek harika olur.bagzi beyinsizlerin kavramasina yardimci olur bagzi hak ve özgürluklerin insan hayatına bedel olduğunu anlatır.siyasi hüküm yemek aslında onurlu bir cezadir filmde bunuda anlarsiniz sebebide mahkumlarin siyasi tutuklu statüsünde olmamasidir ve o statü uğruna mücadele vermesidir.
dün izlediğim ve hem beğenip beğenmediğim film.
Az konuşma olması sıkmıyor çünkü oyuncular size hareketleriyle ne anlatacağını iyi biliyor. Dikkat edilmesi gereken yerler iyi vurgulanıyor. Buraya kadar iyi bir film.
Beğenmediğim tarafıysa Bobby Sands'ın hayatını iyi anlatmıyor. Yani neden hapiste, nasıl düşünceleri var vs hiç göremiyorsunuz.
Film kısaca işkenceler-rahiple konuşma-ölüm kurgusundan ibaret. Mesela anılarını tuvalet kağıtlarına yazıp dışarı çıkarmış (bkz: hücremde bir gün)ama filmde böyle bir şey yok.*
Sonra hapiste söyledikleri* böyle bir şey de yok. Pederle konuşmalarında söyledikleri sözler değil daha farklı sözleri var.
Birde en meşhuru (bkz: Back Home in Derry)şarkısının sözlerini yazması, görebilen?.
Bunlar detay belki hadi geçtim film önce ismini unuttuğum bir karakteri başrol kabul edip, sonradan sands'a kayıyor. Bunun yerine bobby sands neden hapiste, ya onu boşver adamın milletvekili seçildiği sahnelerini bile göremedik, sonda söylediler.
Son eleştirilerim de sanki sands tek başına yaptı bu grevi. Yoldaşlarını da biraz görseydik ne olurdu?
Yani filmi izleyin, duygusal ve etkileyici. Filmi izleyin ama bobby sands ve mücadelesini öğrenmek için değil.
Duygusal anlamda hunger filminin yanından geçmeyen ama konuyu daha iyi anlatan bir film için:
(bkz: some mother s son)
kötü film. dokunaklı bir ölüm ancak bu kadar boktan anlatılabilirdi. giriş - gelişme - sonuç şeklinde ilerleyen klasik bir anlatım beklemiyoruz. ama daha girişi bile yapamayan filmleri övmek? ödül vermek?

entellektüellerde de sürü psikolojisi var. çoğunun beğendini diğeri beğenmemezlik edemiyor.
film çok vurucu, dokunaklı sizi tam olarak etkilememiş olabilir ama ailesinde ira bağlantılı insanlar olan bir irlandalıyı ne denli etkilemiş olabileceğini düşünmek bile istemiyorum.

--spoiler--

My life means everything to me. Freedom means everything. I know you don’t mean to mock me, Don, so I’ll let all that pass. This is one of these times when we’ve come to pause, it’s time to keep your belief pure. I believe that a united Ireland is right and just. Maybe it’s impossible for a man like you to understand. But having a respect for my life, a desire for freedom, and an unyielding love for that belief means I can see past any doubts I may have. Putting my life on the line is not just the only thing I can do, Don. It’s the right thing.

--spoiler--
1981 yılında kuzey irlanda için bağımsızlık elde edebilmek uğruna ölüm orucu tutan ve orucunun 66. gününde hayata gözlerini yuman bobby sands'i anlatan biyografik steve mcqueen filmi.

filmde bobby sands'i canlandıran michael fassbender ünlü ira lideri michael collins'in uzaktan akrabasıdır film bu bağlamda önemlidir. annesi michael collins'in büyük büyük yeğeniymiş.
Güzel film, çok güzel değil. Başlarda biraz can sıksa da rahiple olan konuşması ve çocukluğunu gözünün önüne gelmesi filmin en güzel sahneleridir. Bir kere izlenecek film.
çok güzel filmdir. özgürlük için kendini öldürebilecek adamların anlayacağı filmdir.
çok güzel bir film, gerçektende...
devrim, isyan, mücadele nedir? görmek isteyenlere.
yönetmenliğini steve mcqueen'in üstlendiği 2008 ingiltere-irlanda yapımı film.

izlediğim en iyi filmlerin arasına koyabilirim bu filmi.

filmi izleyenlerin yorumlarına bakılacak olursa uzatılan sahneler ve ne yazık ki mahkumların çıplaklığından şikayet edilmiş. uzatılan sahnelere dikkat edilirse her saniyede dikkati celbedecek birşey bulunabilirdi, örneğin gardiyanın koridoru paspaslama sahnesi. mahkumların çıplaklığına gelince, filmde anlatılan mücadelenin yüzeysel sebebi battaniye ve yıkanmama eylemi üzerinde dönüyorsa, elbette çıplaklık da yalın bir halde ifade edilecek.

insan bedenini doğanın/evrenin bir parçası değil de bir ayıp olarak gören sinemaseverler sanatsal zevklerini başka tarafa kaydırmalılar; bulaşık yıkasınlar mesela, vitrin tozu alsınlar, kıyafet ütülesinler, gümüş parlatsınlar vs..

filmin ifade etmek istediği düşünce ve olgular bir yana, görüntü özelliklerine bakıldığında ışık ve açı seçiminin de muhteşem olduğu fark edilir. boby ile rahip don'un diyalog içerisinde olduğu sahnede bütün anlatım yoğunlaştırılmış aslında. konuşmada geçen her cümlenin iki kere anlaşılmaya çalışılması gerekiyor bence.

netice itibariyle arşivlik bir filmdi. Sanat deyince kuşu, çiçeği, böceği değil de insan gerçekliğini idrak edenler için izlenmesi gereken bir film.
mutlaka iyi bir kitap ama abartıldığı kadar beğenmedim ben.
--spoiler--
yazar o kadar dürüst bir karakter yaratmış ki bir yerden sonra artık can sıkıyor bu dürüstlük.
--spoiler--
norveçli nobel ödüllü yazar knut hamsun' un göçebe ile birlikte en meşhur romanı.

subjektif entry: oda kitabevi' ndeki ibrahim abiye ayırttırdım. behçet necatigil' in çevirisiyle varlık yayınlarından çıkmış olanını bu akşam alıyorum. *
ira lideri bobby sands'ın direnişini anlaten film. izlenilesi.

(bkz: bobby sands)
filmde,mahkumların yaşadıkları berbat hücreler,yapılan işkenceler,acımasızlık vs hat saffada, izlerken bir çok kez bunu yapanlar insan olamaz,olmamalı dedirtiyor insan.aslında çok değil, sadece 20 küsür yıl önce buna benzer şeyler de yaşandı bizim topraklarda, ne kadarı olduğu gibi yansıtıldı halka elbette bunu bizler bilemiyoruz.
filmi hakkında hiçbir şey bilmeden izledim.film bitince ister istemez nolmuş o dönemde dedirtip, biraz araştırma yaptırtıyor insana.grevcilerin neden böyle bir protestoya ihtiyaç duyduklarını, sonunda elde ettiklerini ve edemediklerini öğreniyorsunuz.dönemin başbakanı hakkında * az biraz bişiler öğreniyosunuz.

--spoiler--

"those terrorists will carry their determination to disrupt society to any lengths. once again we have a hunger strike at the maze prison in the quest for what they call political status. there is no such thing as political murder, political bombing or political violence. there is only criminal murder, criminal bombing and criminal violence. we will not compromise on this. there will be no political status. "

--spoiler--

özellikle son 2 cümleye dikkat.arada bir kadın sesine ait olan bu cümlelerin sahibi, eylemler hakkında görüş bildiren margaret thatcher imiş.
12 eylül öncesi ve sonrasında ülkemizde çok fazla sayıda uygulanmış bir direniş biçimi olan açlık grevlerinin, yurdumun apolitik gençleri tarafından bir nebze de olsa anlaşılmasını sağlayabilecek acıklı bir ingiliz filmi. ki bu tarz "sanat filmi" başlığı altındaki filmleri de yukarda bahsi geçen gençlerimizden kaç tanesi izler orası ayrı bir konu.

ingiltere deki yaşanmış bu direniş, politik suçluların ülke farketmeksizin en ağır şekildeki zulumlara maruz kaldığını gösteriyor.

filmin tek adam akıllı diyaloğu olan peder ile bobby nin görüşmesi bize tüm olayların nasıl olduğundan, dini inanışlara kadar birçok noktada ışık tutuyor.

sırf hapishane de uygulanan battaniye, yıkanma ve kendi kıyafetlerini giyme özgürlüğünün sağlanması için açlık grevine giden kararlı ve boyun eğmeyen ira mensuplarının filmidir.

insaniyet açısından da izlenmeli ve izlettirilmeli.
--spoiler--
sıçıp sıvamak sözünün hayata geçtiği film.
--spoiler--
dotada axe adlı tankın en çok işe yarayan skillerinden bir tanesi.
yönetmenin feci sıçtığı filmlerden bir tanesi. güzelim konuyu piç etmiştir. adam ellerini yıkayacak 5 dakika sürüyor, kamera yukarından adamı gösterecek 2 dk da aşağı iniyor. bu tarz sahnelerin çoğunlukta olması sebebiyle 40-50 dakikalık film. yönetmenin işin bokunu çıkarmasıyla 1 saat 33 dakika olmuştur.
insan hikayesi ile politik sinema arasında kararsız kalmış film.
filmdir.

yaşanmışlıkları anlatan filmdir.

sonuna kadar izlenmesi zor bir filmdir.

az diyalog olduğu halde dublajlı izlenmesi hiç de hoş olmayacak filmdir.
özcan alper destekli az replik olmasına rağmen insanı derinden etkileyebilen film.
filmin ilk yarısı ürpertici sahneler içermekte, bu etkinin sebeplerinden biri de tek plan çekimler olabilir. yıllardır yeteri kadar yahudi soykırımı filmi izledik, bu defa ingilizlerin irlandalılara çektirdiklerini görme şansı yakalamamız açısından da bence film çok önemli. ayrıca filmin en uzun tek plan çekimi olan peder ve mahkumun konuşması politik etik bir sorgulama üzerine kurulu. bireyin ölmünün toplum tarafından ne kadar önemseneceği sorgulanırken, buna çok açık bir cevap filmin sonunda veriliyor. ayrıca (bkz: margaret thatcher)'a neden demir lady lakabının verildiğine dair bir başka ipucu veriyor.
IRA'nin hakkinda cekilmis, az diyaloglu bir direnis filmi.
Film'de ki dehset sahneler, direniscilerin eylemleri, aclik grevi insani etkisi altina aliyor. Yalnizca direniscilerin degil, gardiyanlarin bile bu hapishane ortamindan cok kötü etkilendikleri net bir sekilde anlasiliyor.

Bobby Sands'in yapilan bütün iskencelere ragmen, ölüm orucundaki kararliligi, günden güne erimesine ragmen direnisini sürdürmesi ve sonunda ölmesi insani derin düsüncelere itiyor.

Hayati mücadele ugruna gecmis Sands'in, kendisini son savas olarak adletmesi ile yasanan dramatik sürec muazzam bir etkileyicilikle gözler önüne seriliyor.

Film'de az diyalog olmasi, bazilari tarafindan sIkIcI olarak bulunabilir, ama bu az diyalog olayin gercekciligini o kadar acik ortaya koyuyor ki, insan ister istemez empati kurmak zorunda kaliyor. Ve bu empati sirasinda gercekten olayin etkisinde kalmamak mümkün degildir.

Öyle ya da böyle mutlaka izlenmesi gereken bir film. iskenceye karsi direnen, hayati mücadele ugruna gecen insanlarin bir direnis öyküsüdür.