bugün

p2p'lerde metallica'ya ait gibi gozuken eternal decision sarkisi. ama tarz olarak ta vokal olarak ta metallica'nin eski gunlerini andirir.
ve iste merakla beklenen sozleri:

hunger, a hunger in my soul.
i hunger for your word.
i hunger , only you can make me whole.
you satisfy my thirst, i hunger.

i have strayed from your will on this path i've chosen.
i had closed up my heart, but now it's open.

here, here am i.
come, come live inside.

hunger pains in my soul, telling me i'm empty.
well i can see what i need, your word can complete me.
cannot move, cannot think, without you with me.
what i need, you freely give. renew my thinking.
ing. aclik.
http://www.thehungersite.com
hans zimmer'in kara şahin düştü filminin soundtrack albümünde bulunan, ruh yüklü parçası. yaylıların uyumu ve hareketleri en hoşa giden olayı. baştaki vokaller tüy ürpertir cinsten.

http://youtube.com/watch?v=4zEPdZgIY8M
black hawk down filminden olağanüstü bir hans zimmer parçası. 02:53'teki değişime dikkat.
bir Steve McQueen filmi.
gayet güzel işlenebilecek bir konuyu berbat bir halde ekrana taşımaya çalışmış olan filmdir.
(bkz: the hunger)
(bkz: the distillers)
sahne seçimlerini ve anlatım dilini, ira mahkumlarının battaniye ve yıkanmama protestosunu en can sıkıcı noktasıyla, rahatsız eden noktaları uzun uzadıya çekinmeden vermesiyle dikkat çeken steve mcqueen filmi. verilen mücadeleyi iki taraflı anlatmaya çalışsa da, mahkumların direnişi ve hapishane yönetiminin sert tarzı olayı tek yöne çeviriyor.
canli insan eti ile gecirilebilecek bir olgu.
(bkz: freezing moon)
Büyük direnişçi, Boby Sands'in son günlerini anlatan bir film...
ses efektleri ile gönlüme taht kurmuş ,boby sands'ın ekseninde irlanda kurtuluş hareketini anlatan film.
(bkz: steve mcqueen) filmi.. ama bu o büyük amerikalı oyuncu olan değil. neyse filim çok iyi . uzun plan çekimler gereksizde uzatılmış gibi görünse de ( gardiyanın yerleri yıkama sahnesi), çekimler, ışık, karanlığın ve ışığın kontrast uyumu şahaneydi .. bana alan parkerın birdy filmini anımsattı.. rahip don ile bobby nin uzunca soluklu ve 2-3 planda çekilmiş diyalog sahnesi filmin can alıcı bölümlerinden biri. yönetmen ne kadar objektif vermeye çalışsada biraz irayı kayırmış ya de cidden olaylar gerçekte de böyle gelişmiş. ama işin ilginç yanı ajite edilecek o kadar sahne olduğu halde, acıyı kavurmadan vermesi çok hoş yönetmenin. hani bobbynin o sırtı yara bere içindeyken veya annesine bakıyorken veya o sahnelerden birin de arkada fon müziği olarak "şu fıratın suyu akar derindir" diye giden parçayı çalsa; hani bobbynin küvet sahnesinde hastabakıcılar değişir ve bobby küvetten yardımsız çıkmaya çalışırken de eye of the tiger çalsa, bizde kapalı gişe oynardı. bir de, * onur, gurur, irlandalı belfastta on kaplan gücündedir, ideolojik söylemler falan filan yok ya da ben dikkat etmedim. sadece neden var bunuda soyut değil somut söylemlerle destekliyorlar .. bu kadar ..bir daha ki sinema kuşağında görüşmek dileğiyle..
Tanıtım yazılarında açlık grevi, politik, IRA gibi ifadeleri gördüğünüzde gözünüzde klasik bir "politik film" olarak canlanan, ama filmi bitirdiğinizde steve amcanın çok daha büyük şeyler başardığını bize gösteren filmdir.
daha çok bir belgesel niteliğinde, tokat etkisi taşıyan film.

benzeri için;

(bkz: some mother s son)
20 dakikadan fazla süren ıra militanı ve peder arasındaki konuşmada politik olarak bize ders niteliğine geçecek cümleler seçilen filmdir. konuşma aynı sahne, mekanda ve oturularak konuşulsada sıkmayan bir diyalogdur. özgürlük, din, devletler konusunda oldukça sağlam anektodlar içerir.
IRA'nin hakkinda cekilmis, az diyaloglu bir direnis filmi.
Film'de ki dehset sahneler, direniscilerin eylemleri, aclik grevi insani etkisi altina aliyor. Yalnizca direniscilerin degil, gardiyanlarin bile bu hapishane ortamindan cok kötü etkilendikleri net bir sekilde anlasiliyor.

Bobby Sands'in yapilan bütün iskencelere ragmen, ölüm orucundaki kararliligi, günden güne erimesine ragmen direnisini sürdürmesi ve sonunda ölmesi insani derin düsüncelere itiyor.

Hayati mücadele ugruna gecmis Sands'in, kendisini son savas olarak adletmesi ile yasanan dramatik sürec muazzam bir etkileyicilikle gözler önüne seriliyor.

Film'de az diyalog olmasi, bazilari tarafindan sIkIcI olarak bulunabilir, ama bu az diyalog olayin gercekciligini o kadar acik ortaya koyuyor ki, insan ister istemez empati kurmak zorunda kaliyor. Ve bu empati sirasinda gercekten olayin etkisinde kalmamak mümkün degildir.

Öyle ya da böyle mutlaka izlenmesi gereken bir film. iskenceye karsi direnen, hayati mücadele ugruna gecen insanlarin bir direnis öyküsüdür.
filmin ilk yarısı ürpertici sahneler içermekte, bu etkinin sebeplerinden biri de tek plan çekimler olabilir. yıllardır yeteri kadar yahudi soykırımı filmi izledik, bu defa ingilizlerin irlandalılara çektirdiklerini görme şansı yakalamamız açısından da bence film çok önemli. ayrıca filmin en uzun tek plan çekimi olan peder ve mahkumun konuşması politik etik bir sorgulama üzerine kurulu. bireyin ölmünün toplum tarafından ne kadar önemseneceği sorgulanırken, buna çok açık bir cevap filmin sonunda veriliyor. ayrıca (bkz: margaret thatcher)'a neden demir lady lakabının verildiğine dair bir başka ipucu veriyor.
özcan alper destekli az replik olmasına rağmen insanı derinden etkileyebilen film.
filmdir.

yaşanmışlıkları anlatan filmdir.

sonuna kadar izlenmesi zor bir filmdir.

az diyalog olduğu halde dublajlı izlenmesi hiç de hoş olmayacak filmdir.
insan hikayesi ile politik sinema arasında kararsız kalmış film.
yönetmenin feci sıçtığı filmlerden bir tanesi. güzelim konuyu piç etmiştir. adam ellerini yıkayacak 5 dakika sürüyor, kamera yukarından adamı gösterecek 2 dk da aşağı iniyor. bu tarz sahnelerin çoğunlukta olması sebebiyle 40-50 dakikalık film. yönetmenin işin bokunu çıkarmasıyla 1 saat 33 dakika olmuştur.
dotada axe adlı tankın en çok işe yarayan skillerinden bir tanesi.
--spoiler--
sıçıp sıvamak sözünün hayata geçtiği film.
--spoiler--
12 eylül öncesi ve sonrasında ülkemizde çok fazla sayıda uygulanmış bir direniş biçimi olan açlık grevlerinin, yurdumun apolitik gençleri tarafından bir nebze de olsa anlaşılmasını sağlayabilecek acıklı bir ingiliz filmi. ki bu tarz "sanat filmi" başlığı altındaki filmleri de yukarda bahsi geçen gençlerimizden kaç tanesi izler orası ayrı bir konu.

ingiltere deki yaşanmış bu direniş, politik suçluların ülke farketmeksizin en ağır şekildeki zulumlara maruz kaldığını gösteriyor.

filmin tek adam akıllı diyaloğu olan peder ile bobby nin görüşmesi bize tüm olayların nasıl olduğundan, dini inanışlara kadar birçok noktada ışık tutuyor.

sırf hapishane de uygulanan battaniye, yıkanma ve kendi kıyafetlerini giyme özgürlüğünün sağlanması için açlık grevine giden kararlı ve boyun eğmeyen ira mensuplarının filmidir.

insaniyet açısından da izlenmeli ve izlettirilmeli.