bugün

Tanrının , evren ve insanla bütünleşmesi demektir.Tasavvufun temel taşlarındandır.
Bir şeyin mevcudiyetinin diğerinin mevcudiyeti ile aynı olması manasındadır. ilahi zat'ın veya sıfatların, yaratıklardan birine, bir kısmına, yahut tamamına intikal edip, onlarla birleşmesi, Allah'ın insan veya başka bir maddi varlık görünümünde ortaya çıkması diye tanımlanmıştır.

islam'ın bütün sapık ve hurafe dolu inançları silerek yerleştirdiği tevhid inancı içerisine islam'dan önceki sapıklıkların tekrar sokulmak istenmesinin en büyük nedeni saf ve temiz tevhid inancı içerisine batıl inançların sokularak islam'a zarar verilmek istenmesidir. Ayrıca bu noktada dosdoğru yol üzerine oturacağını söyleyen şeytanın müdahalesiyle hak zannedilip dalalete düşülen meseleler insanların her geçen gün sapıtmalarına neden olmuştur.

Geleneksel dinlerden tek tanrılı dinlere kadar geniş bir inanç kuşağında ortaya çıkan hulül kavramı insan üstü ilahi bir kudretin belli bir amaç doğrultusunda, çoğunlukla insan, bazen de hayvan suretinde tamamen veya kısmen yeryüzünde görünmesini (bedenlenme) ifade eder.

Bu tanımıyla Hulül basit bir şekil değiştirmenin ötesinde ilahi iradenin bilinçli olarak kendini göstermek üzere her hangi bir varlığın bedenini seçmesiyle ilgilidir. ilk şekli animistik dinlerde ortaya çıkmış olmakla birlikte, Hulül inancı gerçek önemine özellikle Hinduizm ve Hıristiyanlıkta kavuşmuştur. Bununla birlikte eski Mısır'dan Grek'lere kadar pek çok dinde görülmektedir. Eski Mısır'da firavun genellikle Tanrı Horos'un bedenlenmiş hali olarak düşünülürdü.

Hıristiyanlığa göre Tanrı insanlığı kurtarmak amacıyla Nasıra'lı isa'nın kişiliğinde bedene bürünmüştür.

Hulül inancının köklerini esli iran ve Hint dinlerine Zerdüştilik ve Budizm’e dayandıranlar bulunduğu gibi Sâbiler ve firavunlar tarafından ortaya atıldığını kabul edenlerde vardır.

Kaynaklarda Müslümanlar arasında Hulül inancını benimseyen ilk kişinin ilâhi bir cüzün Hz. Ali'ye ve onun soyundan gelen imamlara intikal ettiğini iddia eden Abdullah ibn Sebe'nin olduğu belirtilir.

Bu inanca göre Allah'ın nurdan oluştuğunu ve bu nurun bir birini takip eden imamlara geçtiğini savunan Ebu'l Hattab El-Esedi tarafından geliştirilmiş ve islam âleminde yayılmıştır. Daha sonra teşekkül eden aşırı Şii fırkalarda Hulül ilkesi ortak bir inanç haline gelmiştir. ibn Haldun Hulül inancının bu aşırı fırkalar aracılıyla bazı sufilere taşındığını ve bu çevrelerde taraftar bulduğunu kaydetmektedir.

kaynak: http://www.rahmet.org/ind...rik=bidat&ayrinti=103
tasavvuf sufizm panteizm batınilik gibi kavramlar ile açıklanabilecek inanç sistemi. islami yönü de mevcuttur. ayrıca, söylenenin aksine dağ, veya insan, veya başka her boyuttan her şey, tek başına tanrı değildir; hepsinin birleşimi tanrıyı oluşturur. anlaşılması güç bir inançtır. bir bakıma allah ın hayali parçasıdır herşey. dünya, zahiri bir hayal ürünüdür. gerçek, dünya ve hayatın dışında saklıdır. ama hayal de allah ın bir parçasıdır.
tasavvuf yapıcam derken haddi ve sınırı aşanların görüş sistemidir. hulul, bir insanın nefsini yok ettikten sonra tanrının onun içine girmesi ve o olması demektir. gerçek islam inancına taban tabana zıttır. tasavvuf görüşüne, iran mecusilerinden girmiştir. bu görüşe göre allah ve yarattıkları diye iki ayrı mefhum yoktur. sadece bir tane allah vardır...allahın yarattıklarıda kendisidir. tüm varlık tek bir benlikten oluşur oda allahtır. sapık ve şirk dolu bir anlayıştır malesef.
o kadar çok ders çalışmışım ki, hulul diye hukuktan bahsedip yazım yanlışlı başlık açıldığını bile düşündüm.

not: rüyamda bile ceza hukuku gördüm. 18e girmemiş çocuk adam öldürüyor avukatı benmişim. kafayı yedim sanırım.