bugün

mahkumların tutuldukları yer.
cezaevi, mapushane, kodes, dam.
1980 lerde sağ görüşlü mahkumların tutulamadığı elini kolunu sallaya sallaya çıktıkları geçiçi aktarma istasyonu.
(bkz: mehmet ali ağca)
En güzeli f tipi cezaevi.
yasalarda belirtilen kurallara uymayan kişilerin kapatıldığı, bir süreliğine kaldığı, "allah kurtarsın" duasının sık sık duyulduğu, yemeklerde sürekli pilav-kuru fasülye çıkan, duvarlarına sanatçı resimleri asılan, yanık bir sesin 24 saat yanık bir türlü çığırdığı, gardiyanların çok suratsız olduğu, bir nevi; "suçunu işledin,şimdi çek cezanı" evi. **
medrese-i yusufiye olarak da anılan yer.
bir nevi suçluların islah edilme, rehabilite merkezi.
giyotin adlı death grubunun albümüdür.

1- alacakaranlik
2- ölümsüzlük denizi
3- hapisane
4- ssiz bucaksiz
5- yüzün carpsin kursuna
http://img126.imageshack....5333/lrg3375df6mz2bg2.jpg
1980'lerde solcular üzerinde yeni işgence yöntemlerinin geliştirildiği araştırma yerleri.
insanın sadece maddi varlığına değil ruhuna da vurulan soğuk, gri, monoton bir pranga.
genellikle suçluların tecrit edilmek için konuldukları yer, mekan, ortam.

(bkz: federal hapishane)
görüp görebileceğiniz en cahil ve aptal insanlarla, en donanımlı ve zeki insanların bir arada bulunabilecekleri tek yerdir.
özgürlüğün olmadığı mekanlardır. suçlu insanların bir arada yaşadıkları bu yerlere hapishane ismi verilmiştir.
çekmeyen bilemez.
(bkz: hapishane pornosu)
hapiste olan birine boş zaman vermek kötü bir şaka gibidir. çünkü yapabileceklerin ve yapamayacakların zaten sınırlandırılmıştır.
Metris ve bayram paşa en ünlülerindendir.
içerdeyken dışardakilerin nedense pek güçlendiği, kendini bi halt zannetmeye başladığı, hiç çıkılmayacağını zannetikleri yerdir. oraya giren yanlızdır artık. ilk darbeyi muhtemelen kadınlardan yerler. eğer içeri girenin aklı varsa çıkışta kesinlikle topluma zararı olamayacak bir insan meydana gelir ama az bi sayko ise özgürlük ve mahpusluk durumu yalama olur. kah içerdedir kah dışardadır eleman. kimse zannetmesinki bana bişey olmaz; kimler ne sebeplerden demir parmaklıkların ardını boylamıştır yazılsa roman olur.
ilginç diyaloglar yaşanmasına neden olmuştur.

http://capsverlan.com/sho...5eb121ed3692d54e69e7c833d
antik yunan ve orta çağ karanlığının ele aldığı şekildeki cezalandırma mekanizmalarının değişen konjonktürler ve insan hakları nihayeti ile aldığı en son ve insancıl türev.

ilkel insan ve orta çağ engizisyonu ibret kavramı hasebiyle, bireyin diğer halkın gözleri önünde hunharca öldürülmesi istenirdi. suçlu titrindeki kişinin ıslah olması onlar için mühim değildi. kendi rant çarkları dönse yeterli idi.

bugün ki, hapishane olgusunun öğretisi irdelendiğinde; artık mahkumun işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyması ve ıslah olması ön koşuldur. ne kadar ders alınır burası ise, ülkelerin anayasal düzenleme şekilleri ile orantılıdır.
ünlü metris hapishanesindeki halısaha maçları olay olmuş ve gayet çekişmeli geçiyormuş. ümit karan, bülent uygun, tayfur havutçu derken tribünde aziz yıldırımın olması bu dört duvar arasında birşeylerin unutulmasını o an sağlamış olabilir.
Deniz feneri'nden yatan yok, tecavüzden yok, Hizbullah'tan yok. Kenan Evren zaten muaf. Gazeteciler de olmasa cezaevleri kapanacak
çölde olmaktan iyidir.
Amerika'da olanlarına düştüğüm takdirde , ilk işimin Aryan Brothershood'a katılmak olacağı güzide ceza mekanları.
içimizde ki derin karanlık.özgürlüğün ve mahremiyetin olmadığı yer.