bugün

ayşe kulin'in yepyeni romanı.

aykırı bir aşkı anlatmakta..

gizli anların yolcusu: pek çoğumuzun anlamakta zorlandığı, yargılamakta ısrar ettiği bir aşkın romanı. der kitapın arka kapağı..
baş harfleri "gay" kelimesini oluşturmaktadır.
netekim kitap gay'lerle ilgilidir.
70 yaşında karının yazdığı kitaba bak denilecek cinsten konuya sahip bir kitap. ayşe kuline eşcinsel bir aşk yaşamak ister miydiniz diye sorulunca yaşım geçmese isterdim diyor. bu kokoş karılara da hastayım lan gelmiş 70 yaşına uğraştığı şeylere bak. akrostiş yapmış bi de kendi çapında.
hala okumaya devam ettiğim roman. inanılmaz sürükleyici ve yormayan bir dil ile yazılmış. konunun fazla işlenmemiş olmasından, olsa gerek merak uyandırıyor. özellikle konu seçimi çok başarılı ve düşündürücü.

eşcinsel insanların itelendiği bir toplumda, bunu konu edinerek aşkı, sevgiyi, insanlığı, zıtlığı anlatabilen güzel bir kitap olmuş.
an itibariyle en çok satan kitaplar arasında ikinciliği almış durumdadır. isteksiz elime alıp alınca tuvalete bile benimle gelen kitap. Çok farklı konuyu ele almış olması gayet güzel ki herkesin üçüncü cins diye yargıladığı insanları sizin daha iyi anlayabilmeniz için yapılacak başka bir kitap olabilirmi. Bora ve ilhaminin aşkını kıskanacaksınız. harika yalın bir dille anlatılan kitabı elinizden bırakamayacaksınız. harfleri büküp hakkını vermiş. kalemine sağlık.
gerçektende aşksa o, hiç korkma nasılsa konuşur bütün dilleri dedirten kitap.
eline alanların bitirmeden bırakamadığı romanmış, öyle diyolla. şu sıralar okumaktayım. ama pek gerçekçi bulmadım açıkçası. romanda bir gerçeklik olmalı ki, sizi çekip sürüklesin. bazen sıkılıp bırakabiliyorum. üstelik eşcinsellere hakaret içeren bir deyim geçiyor 'bu yolun yolcusu olmak'. sanki bir hayat kadınından bahseder gibi. bilemiyorum, belki de ben yanlış yorumluyorum. ama küstahça bulduğumu belirtmek isterim.
diğer kitapları ile kıyaslandığında vasat denilebilecek ayşe kulin kitabı.çok iyi başardığı insan öyküleri anlatabilme özelliğini yansıtamadığı kitaptır.
Ayşe Kulin tarzının yok olduğu kitaptır. Nerede o tarih yazan, insanın yüreğine dokunan romanlar yazan Ayşe Kulin nerede bu kitap.. Utanmasam başka biri yazmış da üzerine Ayşe Kulin'in adı basılmış, yazarın isminin kitabın çok satanlar listesinde olmasına nasıl bir katkısı olduğu araştırılıyor diyeceğim yani o derece..
anlatımı için çok güzel diyemesem de okunması gereken güzel bir kitap.
Ayşe kulin in kitaplarından biri, genel olarak iki erkeğin aşkını anlatır.
bu tür olaylara olamaz mı olabilir dedirten kitap.
ayşe kulin'in 3 günde bitirilesi ancak sonunda size ''ee yani sonuç?'' dedirtecek kitabı.

kitabı ilginç kılma çabası seçtiği konu kesinlikle, bu aşikar. birçok kişinin satın alma sebebi de. eşcinselliğe olan bakış açısını değiştirdiği yönde yorumlansa da şahsi fikrim maalesef gerçekten anlamamızı sağlamak yerine ticari bir amaç güdülmüş olması. elbetteki insanlar tercihlerinde, seçtikleri insanlarda özgürlerdir. ancak bunu ''küçük yaşta tecavüze uğrayan bora, yazgısına boyun eğip - o yolun yolcusu olup- hayatına devam etti'' şeklinde anlatmak tamamen basitliğe kaçmaktır. sanırım okuyan herkesi rahatsız eden de bu kısım.

olumlu olarak söylenebilecek şeyler; yazarın okuyucu sıkmayacak bir anlatım kullanması, kitapta bahsedilen kırmızı, mavi ve yeşil fularların kapak resminde de kullanılması ve bölüm başlarındaki kısa notlar.

--spoiler--

aşksa o
hiç korkma
nasılsa konuşur
bütün dilleri

--spoiler--
3 günde bitirdiğim kitap ve sonuç hiçbişey. kitap akıcı güzel bir dille yazılmış fakat kitabı okuduğunuzda acayip sinirlenip yarıda bırakmak istiyorsunuz. yine merak edip okuyorsunuz kitabı fakat okumaya da değmiyor. okumayın okumayın...
bir ayşe kulin romanı..

Kitap o kadar yalın bir dile başvurmuştur ki bir anda kendinizi son sayfayı okuyor olarak bulursunuz.

--spoiler--

kitapta babanın ve kızının aynı erkeğe aşık olması hangi ensest kavramı içine aldığı da merak konusu.

--spoiler--
kapağında ayşe kulin yazmasa ve bilmeden okusam bu kitabı ve sonradan deseler ki yazarı ayşe kulin, asla inanmazdım. inanmak istemezdim. bu kitabı alalı yaklaşık 3-4 ay olmasına rağmen rafta duruyordu. son kitaplarından pek haz alamamıştım ayşe kulin'in ve de kendini üstün görme hallerinden oldukça rahatsız olmuştum. elde kitap kalmayınca başladım bunu okumaya.

--spoiler--
hayatımda bu kadar kendiyle çelişen bir yazar görmedim. hem eşcinsel aşklara destek verdiğini söylüyorsun hem de resmen bir homofobik gibi eşcinselleri aşağılıyorsun. bir kere okuduğumda kapatıp fırlatma isteği duyduğum tabir şu ki: o yolun yolcusu olmak. nedir bu? nasıl bir ayıptır? üstelik eşcinsellik o kadar ayıplanıyor ki yazarın iç dünyasında aslında, bora küçükken uğradığı tecavüzler sonucunda eşcinsel oluyor. yoksa doğuştan filan olamayacak bir şey yani.

aynı zamanda bu ilhami denen it herifin adını anmak istemediğim kaltak yayıncı hatunla her çeşit sevişmesi mevcut. yasemin kokan koca memelerin arasına soktuğu kafasını mı ararsın, oral seksini mi ararsın hepsi var. ama ilhami'nin tek aşkı, biricik aşkı borasıyla olan hiçbir erotik sahnesi yok. çünkü eşcinseller sevişmiyor aslında. öyle sevgi kelebeği onlar. ancak seviştikten sonra bora kollarının arasında yatar efendime söyleyeyim başını göğsüne koyar filan.

üçüncü paragrafa geçtim sinirim yatışmadı. şimdi bu bora da ne kadar yapışkan bir adammış. ne pis, lanet karakterler yaratmış ayşe kulin tiksindim. balkonum da balkonum ilhami tripleri çıldırttı beni. kitabı basılacakmış da ödün veremezmiş de, para kazanmış aman tanrım. of eşcinsel diye bir adam bu kadar kırılgan, karaktersiz ve silik mi çizilmek zorundaydı yani?

doğu'da yaşananlara da sadece uzaktan baktığı belli. tam olarak "benim doğulu arkadaşlarım da var tamam mı" ekolünden geliyormuş meğer ayşe kulin. üstelik en sinir bozucu kısmı da şu ki; yahu sen neden durduk yere mesaj veriyorsun bize. romanınla alakası yok ki. o sırada konu akışını bozuyorsun. eski türk edebiyatında hikayenin ortasında araya giren ansiklopedik bilgiler gibi. ne bileyim gereksiz yani. o kadar sırıtıyor ki romanın içinde. "hee hee öyle evet, aferin ne güzel de koydun lafı hee" diyesin geliyor. aynı fikirlerde olsan bile bazen. ve de çok sığ, yüzeysel eleştiriler.

son olarak ilhami allah belanı versin. ne iğrenç, pis bir adamsın sen. böyle bir karakter olmaz olsun. bora da öyle gerçi. ilhami adamı parayla satın alıyor resmen. o da gurursuz. daha da istiyor. onursuz herif. ay aman tanrım rolex saat almadan önce tezgahlardan alınmış 10 liralık saati varmış. dostum bu adam çalışıyor. rolex'ten önce casio var, swatch var ne bileyim var yani. o beyoğlu anlatımları, şarap seçimleri, parfüm seçimleri, şarkı seçimleri. offff nasıl bir elitist tavır. nasıl bir halkı hor görme. demek ki sorun ayşe kulin'de.

sinirim geçmeyecek sanırım. ilk defa bir kitabımı kütüphanemden uzaklaştırmayı düşünüyorum. hiç de masum bir aşk falan yok ortada. baya baya çıkar ilişkisi anlatılmış. ilhami'nin balkondan atlayıp bir saniye içinde eşcinsel yapılması da oldukça gülünçtü.
--spoiler--
ayşe kulin'in para kazanmak için hiç üşenmeden oturup yazdığı kitap.
Bir günde bitirdiğim aşkın en aykırı halini anlatan ve sonu keşke böyle bitmeseydi dediğim bir kitap.
dünden beri her fırsat bulduğumda okuduğum kitap. ne var ki beni sinirlendiriyor. sinirlenip bırakıyorum sonra merak edip tekrar alıyorum elime. başlarda olduğumdan karakterleri tanımaya çalışıyorum. karısını ortağıyla aldatan bir adamın kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi anlatması moralimi bozuyor. ama ne varki romanın baş kahramanı olarak bora henüz devreye girmedi. yani 2 . planda; şimdilik.

hadi bakalım, heyecan dorukta...
ayşe kulin'in okuduğum ilk kitabıdır.. başka da okumadım zati. anlatım sade, basit ve sıradandır. bu özelliği sayesinde kitabı birkaç günde bitirmeniz olasıdır.

ayrıca bu bora denen eşcinsel bireyin, geçmişinde yaşadığı acı anların seçimini etkileyip etkilemediğini sadece ben mi düşündüm? bir eşcinsel değilim fakat bora'nın eşcinselliği seçim şekli beni bile rahatsız etmiştir.. oldukça sıradan, bayağı.. diğer eşcinselimiz ise ailesiyle, işiyle alakalı problemlerinden bir kurtuluş olarak seçmiştir bora'yı.. anlatımdan yola çıkarsak yazar eşcinselliği özgür bir seçim olarak değil, yaşanan travmaların yahut yaşanmakta olan buhranların sonucu olarak hastalıklı bünyenin seçimi olarak göstertmiştir..ne kadar 'olarak' dedim lan..kınıyorum kendimi..ayrıca seni de kınıyorum ayşe kulin!

hemide kitapta korka korka iğnelediğin bir 'dinci' olarak kınıyorum..! şimdi git buradan..

ayrıca (bkz: bora nın kitabı)
erkeklerin kadınlardan sıkıldığı gerçeği:)
alışılmışın dışında bir aşk. homofobi ile ilgili önyargıları olanların özellikle okumasını tavsiye ediyorum.
Ayse kulin'i bir daha asla okumak istemememe sebep olan kitaptir. Bu kitap 150 sayfada rahatca bitebilirmis. Ne uzatirsin 425 sayfa (sanirim). Gereksiz gereksiz muhabbetler filan. Inanilmaz sıkıcı. Bazi yerleri sardi tabi itiraf etmeliyim. Aslinda konu guzel bile diyebilirim. Hayata dair anlamlu cikarimlar mevcut. Ancak bu kadar uzatilinca ciddi anlamda sogutuyor kendinden. 2 gunde bitirilebilir rahatca. Akicilik buysa evet son derece akici bir kitap.
Severek okuduğum, çabucak bitirdiğim kitaptır. Konusu her romanda işlenilenlerden değildir. Tavsiye edilir.
Baş harflerinden gay kelimesinin çıktığı, akrostiş başlıklı homofobiye cevap olabilecek nitelikte bir roman. Fakat her ne kadar kitabın konusu güzel olsa bile, bir süre sonra kitabı hemen bitirip bırakmak istiyorsun. Duygusal yönden yüksek, akıcı fakat üç dört olayda pat diye girip çıkılmış. okuduktan sonra bir daha okumayacağınız ancak kütüphanenizden de eksik etmek istemeyeceğiniz türden. Unutmadan, ilgili varsa diye ekleyeyim. ikinci ve üçüncü kitabı da varmış Bora'nın Kitabı ve Dönüş adında.

(bkz: http://www.dr.com.tr/kita...oman/urunno=0000000413354)
(bkz: http://www.dr.com.tr/Kita...oman/urunno=0000000444476)

Fakat eğer bu konuya ilginiz varsa, daha başka yazarların kitaplarını okumanızı öneririm.