bugün

1808-1855 yıllarında yaşamış fransız şairi. orijinal adı elegies nationales olan ulusal ağıtlar adlı yapıtıyla tanındı.
hayatının son yıllarında deliren fransız şairdir; bir elektirik direğine asılı olarak ölüsü bulunmuştur. hayatının son yıllarına doğru-gene-istanbul'a sayahat etmiş ve bu seyahatini kitaplaştırmıştır. bunun dışında ünlü şiir kitaplarından birisi de ''küçük aylaklık şatoları''dır[varlıktan çıkmıştır].

son olarak; pek tutkulu ilişkilerin adamıdır.
"aurelia" adlı uzun öykünün yazarı..
psikolojik sorunlardan çok çekmiş fransız şair. paris sokaklarında geceleri dolaşır, canlı bir istakozu elinde tutarak gelene geçene şaka yapardı. bir sabah la vieille lanterne sokağında asılmış olarak bulundu.
jenny colon adındaki aktrise duyduğu aşk, hayatı boyunca buhranlar yaşamasına sebep olmuştur.
Gérard Labrunie 'nin yazılarında kullandığı ismidir. Romantizmin en güçlü temsilcisi olan Fransız; şair, yazar ve gezgindir. Birçok defa Türkiye'ye de uğramış, istanbul'un en çok mezarlıklarını beğenmiştir. Dünya edebiyat tarihinin en önemli şairlerinden ve yazarlarından biridir.
(d. 22 Mayıs 1808 - ö. 26 Ocak 1855). Gérard Labrunie 'nin yazılarında kullandığı ismidir. Romantizmin en güçlü temsilcisi olan Fransız; şair, yazar ve gezgindir. Birçok defa Türkiye'ye de uğramış, istanbul'un en çok mezarlıklarını beğenmiştir. Dünya edebiyat tarihinin en önemli şairlerinden ve yazarlarından biridir.

Paris'te doğan Nerval iki yaşındayken, annesi Silesia'da vefat eder. Babası, Napolyon'un ordusunda askeri doktordur. Amcası, Antoine Boucher'in yanında; Valois bölgesinin kırsal kesimi olan Mortefontaine'de yaşar. Babasının 1814 yılında savaştan dönmesi üzerine tekrar Paris'e gönderilir. Bir çok defa, Valois tarlalarına geri dönen Nerval, Valois şarkıları ve efsanelerini bu dönemde yaratır.

Çevirmenlik hevesi, Goethe'in Faust (1828) eseriyle başlar ve bu O'nu ünlü eder. Goethe'nin de takdirlerini alan Nerval, 1840'lı yıllarda da Heinrich Heine'nin şiirlerini Fransızca olarak sunar.

Üniversite'ye gittiği 1820'li yıllarda Theophile Gautier ve Alexander Dumas ile dost olur. Nerval'in şiirleri Romantik Deizm içerir; bu dönemde hayranları arasında Victor Hugo da bulunmaktadır.

Dönemin Mason dünyasının önemli şahıslarından olan Nerval, uyuşturucu madde bağımlısı olmuş; 1841 yılı itibariyle birkaç kez akıl hastanesinde yatmıştır. Görevi vesilesi ile birçok ülke gezen Nerval, hiçbir şehirde yerleşik bir hayat sürememiştir. O'nun Paris'de 1820'li yıllarda, Lüksemburg ve Hollanda'da da 1830'lu ve 1840'lı yıllarda yaşadığı aşkları şiirlerine de yansımıştır.

1855 yılında, 47 yaşındayken Paris'te bir parkta ilk aşık olduğu kadını ailesi ile piknik yaparken görür. Çocuklarıyla mutlu olan babanın yaşamını kıskanarak tekrar bir bunalım içerisine girer. (Başka bir görüşe göre de; ilk aşkını, kocası ile beraber balkonda çocuklarıyla yemek yerken gördüğüdür.) Öldüğü gün, "Sıcak bir kış günü" tasviriyle dünya tarihine geçer.

Teyzesine "bu akşam beni bekleme, çünkü gece kara (siyah) ve ak (beyaz) olacak..." mısralarını içeren bir şiir yazan Nerval kendini bir sokak lambasına asar. (Başka bir görüş de, kendini evinin pencere demirlerinden asarak intihar ettiğidir.) O'nu görmeye gelen şairler, asılmış bedeni karşısında saygı duruşuna geçerler.

Nerval'in mezarı.Paris'teki Pere Lachaise mezarlığına gömülen Nerval, aşkı için intihar eden ender romantizm dönemi şairlerindendir. Umberto Eco tarafından italyanca'ya çevirilmiş olan eserleri italyan edebiyatını yönlendirirken; Nerval ayrıca modern sürrealizmin en büyük ilham kaynaklarından biridir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Gerard_de_Nerval
dogu'ya yolculuk isimli kitabinda, istanbul'a da genis bir yer ayirmis fransiz yazar. istanbul'a geldigi sirada 35 yasindaydi ve ramazan'da gelmisti. 12 yil sonra kendini paris'te bir sokak lambasina asarak intihar etmistir. sevdigi arkadaslari, gecenin bir vakti bu lambanin onunde saygi durusuna gecmislerdir. siirlerini en buhranli donemlerinde, delilik nobetleri arasindayken yazmistir. romantiklerden etkilenmistir. diger bir fransiz yazar theophile gautier'in liseden sinif arkadasidir.
1855 yılının ocak ayında , paris' teki vielle lanterne caddesinde, yağmurlu bir kış gecesi kendini kravatıyla bir fener direğine asarak intihar eden Romantizmin en güçlü temsilcisi olan Fransız; şair, yazar ve gezgindir.
ölümünün okunması gerektiğini bilerek ölen kişi.
(bkz: gerard de nerval/#1590927) buradakini de vikipedi'de ben yazmıştım gerçi; ama gerard de nerval bildiğiniz delidir.

hayatı boyunca yaşamak istediği aşkları yaşayamamış; en sonunda da intihar ederek ölümsüz olmayı seçmiş, bir yandan da romantizmi de yaratmıştır.

nerval öncesinde edebiyatta kadına aşk yoktur; erkeğe aşk vardır. hikayede karşınızdaki erkek karakter destansıdır, bir yarım tanrıdır; bir kadın gelir onu çeker; sonra erkek o kadar süperdir ki kadını tavlar, kadın da bu adama kul köle olur.

ama nerval bu düzeni sylvie ve aurelia'da değiştirmiştir. çünkü kahraman erkek değil kadın olmuştur. kadının yaşadıkları, kadının içindekiler, kadının hissettiklerini erkek anlamaya çalışmıştır ve o'na aşık olmuştur.

karşılıksız aşkları yaşaması sebebiyle de alevlenen edebi gücü; nerval'i sanat tarihinin ölümsüzleri arasına sokar. o döneme kadar da aşkı uğruna intihar eden tek yazar olmuştur.

lakin diğer yazarlar; nerval'e benzer hikayeler ve şiirler sunmaya çalışsalar da; nerval yazdıklarını zaten yaşamıştır ve hissetmiştir. en sonunda da canından bile vazgeçmekten çekinmemiştir.

shakespeare'in romeo ve juliet'in son sahnesindeki romeo'nun juliet'i ölü sanıp intihar etmesi ardından juliet'in uyanıp romeo'yu ölü görüp intihar etmesi güzel bir hikayedir. ancak shakespeare edebiyatta başarılı olamayınca (döneminde) tüccarlığa dönmüş; hayatının geri kalanında da bu işle uğraşmamıştır.

ancak nerval bu sahneyi gerçekten yaşamıştır. paris'e geri döndüğünde; ilk aşkını başka birine ait olarak görür, bu ilk aşkı ölmüştür demektir ve intihar eder. ardından da işin gerçeği yaşanır; o kadın nerval'den haberdar bile olmaz.

aşkı gerçekten yaşayıp sunmuştur; bu yüzden de romantizmin tanrısıdır. 4 kutsal kitabı vardır. Ekim Geceleri ile başlar, Sylvie ile devam eder, Ateşin Kızları ile sona yaklaşır ve Aurelia ile sona erer.
iki'yim: yakalandım sokakta çırılçıplak
ve giydirildim başkalarının sözleriyle
ah! karanlığa giren görür beyazı ancak
hangisiyim? biliyorum kimin gözleriyle?
ne yapsak silinmiyor ruhtan geçmişin izi
yaşamak kadar ölüm de çağırıyor bizi
geçiyorum sokağı fenerle konuşarak

hem yaşamın imidir hem ölümün her fener.*
fransız bir romantik yazardır.
(bkz: ıstakoza tasma takıp yürüyüşe çıkaran züppe)
bir ahmet oktay şiiridir.

Siyahın gezginiyim: Her gün daha derine
Yanar akşamla caddede vebalı lambalar,
Bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine;
Redingotlarıyla mumya gibi otururlar
iş yerlerinde, kahvelerde. Ve akar zaman.
-Birden söner uzak bir yıldız gibi yaşaman-
Demek isterim, alımlı kadının birine.

Çünkü kanar "bir mezarda bırakılan aşklar":
Adrianne! Jenny! Yıllardır bakir bir dulum ben,
Avuntu bilmez. Nafileydi tüm yolculuklar
O arayış: Kara güneş içimdeydi zaten.
Gittim harfin ve sayının bilinmez ucuna:
Ölü yüzüm çekilmişti gecenin burcuna,
Korkmadım sokağa hapsediyorken kapılar.

Adoniram! Hançerle sınandı ustalığın
Ve açıldı gül gibi Toht Kitabı'ndaki giz:
Herkes iki'dir. Ben kimin öteki adıyım?
Söyle: Bulmak mıydı amacın ey yitik ikiz.
"içimizde bir oyuncu, bir seyirci yaşar"
Ve "akıl ürünleri delilikten de çıkar"
Kazıyınca pıhtısını o yıkık zamanın.

Melek gülümsemiyor artık Öteki Anam,
Çekil! Çünkü "siyah ve beyaz olacak gece."
Ulaşır mı yaralı hayvan gibi bağırsam
Sesim bencil, sevgisiz, muhkem ev içlerine?
Onulmazım. Çağcıl kentin yabanıl yitiği.
Tek giysim vebalı ışıklarla melankoli,
Bir redse kurtulmak bile istemem yazgımdan.

iki'yim: Yakalandım sokakta çırılçıplak
Ve giydirildim başkalarının sözleriyle.
Ah! Karanlığa giren görür beyazı ancak,
Hangisiyim? Biliyorum kimin gözleriyle?
Ne yapsak silinmiyor ruhtan geçmişin izi
Yaşamak kadar ölüm de çağırıyor bizi,
Geçiyorum sokağı fenerle konuşarak

Hem yaşamın imidir hem ölümün her fener...
sokak lambasına kravatını bağlayarak kendini asan fransız $air.

sylvie ve aurelia'da ne kadar romantizm'in dibine vurduğu anlaşılır nerval'in.

nerval, eserlerinde hep kendi dünyasını oluşturmuştur. sıradan bir insanın anlamayacağı halüsinasyonları betimlemiştir. kendisini lanetli şairler kategorisine sokan acı onu daha da popüler kılmıştır.

12 sone'den olu$an "les chimeres" muhakkak okunmalıdır. tedavi gördüğü dönemlerde aurelia'yı kaleme almı$tır. hayal/dü$sel gücü en etkili yönüdür nerval'in.

isa'nın ölmesi gibidir redemption'u.
ezoterik yönü kavidir. kendisini anlamak için farkındalığın tavan yapması elzemdir.

paris'te vieille-lanterne sokağında bir sokak lambasında kendisini asması (öldürüldüğü de söylenmektedir) kendisinden sonra imgesel yorumlamaları bırakmı$tır.

(bkz: les poetes maudits)
(bkz: 19 uncu yüzyıl fransız edebiyatı)
sözcük pezevengi, pezevenk diyorum çünkü kelimeleri o kadar iyi sunmuştur bize onlarla zina yapmamak elde değil !

(bkz: ) nerval'a pezevenk diyen edebiyatçı
aşk açısından en sonunda kendini asan şairdir.
hayatının aşkını sonuna kadar kaybettigini anladıktan sonra,aurelia adlı kitabında,bundan sonra hayatın kendisine yalnızca "kaba oyalanmalar" bıraktığını söylemistir .
“Yazık! Her şey ölecek demek ben ölürsem!”
ince ruhlu manyak. tanrisal gorunmekten uzak tek sairdir benim icin.
gençlik aşkını yıllar sonra kocası ve çocuklarıyla görünce 47 yaşında intihar eden , en büyük romantik eylemi gerçekleştiren ebedi romantik .
Bir hava bilirim, dünyalara değişmem:
Bütün Rossini, Mozart, Weber sizin olsun.
çok eski bir hava, ağır, hazin, muhteşem;
Yalnız ben duyarım onda ne varsa füsun!

Ne zaman o havayı dinliyecek olsam
Ruhum gençleşiverir birden iki asır.
Onüçüncü Louis devridir, vakit akşam!
Batan günle sararmış bir yamaç uzanır.

Camları kızıla çalan renklerle yanar,
Kiremitten bir şato, köşeleri taştan.
Etrafı çepçevre bağlar, bahçeler, parklar;
Bir dere akıyor çiçekler arasından.

Kömür gözlü bir kumral en üst pencerede;
Eskidir geçmiş zaman esvapları eski.
Görmüşlüğüm var bu kadın, ama nerde?
Hatırlıyorum, başka bir hayatta belki!

Gerard De Nerval
"yazık! her şey ölecek demek ben ölürsem!"
sokak lambasına kravatını bağlayıp kendini asan Fransız şair. kendini aşmadan önce yazdığı son dizeler ise;
bekleme beni bu akşam. çünkü gece kara ve ak olacak.