bugün

kalbimizin arka kapısı.
az kişiyi içeri soktuğumuz, demir, asma kilitli kapı.
giren birinin çıkması durumunda bir daha çok zor açılacak kapı.
kilitlemeyi unuttuğunda kalbinin yağmalanması ile son bulacak kapı.
yanında olduğunu bilmek, gözü kapalı herşeyini ona bırakabilmek, onun arkanda olduğunu hissettiğinde istediğin kişiye saldırabilecek gücü kendinde bulabilmek, sevginin ana unsuru, elini tuttuğunda yere sağlam basabilmek. hendrixe karşı hissettiğim şey.
zordur birine guvenmek.Herkese guvenenler sonunda goreceklerdir baslarına neler gelecegını.Guven kazanılması en guc olaydır.
vedat türkali'nin kitabı.
genelde aileye beslenen duygu daha cok babaya hatta. Baba en gucludur. Sizi hep korur. Hep sizin iyiliğinizi dusunur. Annede oyledır ama babanın fiziksel olarak gucunu gordugunuz zaman cocuk aklınızla babaya daha cok guvenırsınız. Zamanla bu terazi eşitlenir.

Birde arkadaşa guvenme olayı vardır. Bence en zoruda budur. Etrafıma baktıgımda sadece 2-3 kişiye guvenebilirim ben bu arkadaş cevremde. Nedir yani diğerlerine guvenmessem basıma neler gelirki. Bi dusunsene arkadasındır ama sana adilik yapabılecegını bılmene ramen onunlasındır.

birde ilişkilerde guven vardır. Memleketimde erkeklerin %80 i abaza oldugu için erkeklerin ole guvene muvene baktıgı yoktur. Ama en acı verenide kızlarında guvene pek fazla şans vermemesidir. Ayyyy ne tatlııı cocuk hadi dur bakalım biraz yavsıyım olursa super olur. Halbuki o yavsıcagı cocuk abazanın allağıdır. Her yalnız kaldıklarında onun için iyi dusunmeyecektır. Ama yaşlar ilerledıkce kız olgunlastıgında guven in ne kadar onemlı oldugunn ortaya cıkmasıyla ulan ben napmısım ya gibi laflar solenecektır. O yuzden gencken yasanan aşklar sevgıler biraz fazla yalan. Aşk içinde guven barındırmalı. Arkadaşıklar içinde guven barındırmalı. Guven hayatımızın bi parcası olmalı ki arkadan vurulmayalım.
bir isimdir.
benden sana güven kalsın, harcama boşa.

(bkz: kıraç)
kazanılması cok zor bır olgudur.bir kisiye guvenmek yada guvendırmek bir cok ıyıyı ve kotuyu goz onunde tutmakla baslar.
hayatınız boyunca tam anlamıyla birkaç kişi üzerinde güven yaratabilirsiniz.o kişilerlede büyük ihtimallle doğrularınız çakışıyordur.
karşıdaki insanda samimieti hissetmek..bzn kırıcı da olsa bzn neden böle yaptı dedirtse de niyetinin ii olduğunu bilmek..aslında o insan yerine düşününce yanılgıya düşmemek!
Emin olma duygusu.
bir duygu. bir şeye inanma bağlanma. isim olarakta kullanılır.
çok ince düşünülmesi gereken bir konudur. her şeyden önemlisi; karşılıklı olmasıdır.

olay ne kadar doğrudur bilmiyorum ama bir mail dolaşıyor güvenle ilgili internette...

[ingiltere'de yargıçların maaşı yoktur. Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır.
ingiliz devleti hakimlerine o kadar güveniyor yani...
Birgün hakimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyecekleri söyleyip hemen Içişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı,Başbakanlığa filan telefon etmişler. Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: ÖDEYIN!
Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hakimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış. Aradan birkaç gün geçmiş. Hakim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı'nı aramışlar. Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hakime hareketinin sebebini sormuşlar. Hakim "Kraliçe nin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım" cevabını vermiş. Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hakim azledilmiş..
Adalet bakanlığı hakime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış: "Kraliçe hükümetinin saygın bir hakimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez."
- "Güven" çok ince bir çizgidir. Onu kalınlaştırarak kırılmasını engeleyyen tek şey, "iki taraflı" olmasıdır.]
güven varsa huzur tavan yapmaktadır ayrıca
vedat türkali'nin iki ciltlik-beş kitaplık romanı. 40'lı yılların karanlığında gizli tkp'yi arayan bir avuç gencin çevreninde türkiye'yi anlatır. ikinci paylaşım savaşının ülkedeki izdüşümleri, üniversitelerdeki baskı ortamı, komünist avı, ivmelenen derin devlet, sol çevredeki stalinizm... velhasıl çok yönlü, çok boyutlu bir roman. toplumcu edebiyat için klişe sayılabilecek aklama-değerlemeye, yani meşhur 'toplumsalı anlatırken bireyseli gözardı etmeme' sözüne ziyadesiyle uyar bu kitap.

her ne kadar türkali en çok yeşilçam dedikleri türkiye romanını sevse de zannımca en iyi romanıdır. kitabı yeni kuşakların-okurların tamamlaması da yazarın dileğidir, ancak kayıp romanlar adlı son romanında bu geleneği bugün sürdürenleri-sürdürmesi gerekenleri yine kendisi anlatır.
insanlarla bir arada birşeyler paylaşma sebebi. iki kişi arasında güven varsa daha yaşanılası olur karşındaki insan...
bir kez kırıldığında tekrar yerine getirilmesi zor olan insanın en çok önem verdiği değer yargısıdır. çoğu zaman bir ilişkinin temelini oluşturması gerçeğini başka bir gerçeğin* gölgelediği öğrenildiği an geriye dönüp bakma ihtiyacı hissettiren, sonucunda kişiye hatta ilişkiye yapılan büyük bir hata ve saygısızlık ile elinde kocaman bir 'hiç' olduğunu farkettiren, yapılan onca fedakarlığa lanet ettiren, ne onunla ne de onsuz olabildiğini yüzüne vuran, bir daha tekrarlanmama olasılığına ikinci kez inanması zor olduğundan insanı bunalıma sokan kazanılması ve haketmesi zor erdem.
unutulmaya yüz tutmuş sözcük.
yüzde yüz bulunamayandır.
hayattaki en önemli şey.
kağıttan kuledir güven. yıllarca uğraşırsın böyle, her türlü özeni gösterirsin "aman bişey olmasın" diye. katları tek tek çıkarsın taki tepeye kadar. ama; artık sana herşeyi anlatabilecek, seni her daim dinleyebilecek dostu edindiğin anda bilirsin ki an ufak yanlışın yıkar bütün o güzel emekleri. o yüzden güvenini saklarken pür dikkat etmeli insan. rüzgardan bile sakınmalı kulesini ki emekleri boş anılarda kalmasın.
kaybettikten sonra tekrar kazanılması oldukça zor bir olgudur. ilişkilerin çimentosudur, demiridir; malzemeden çalmamak lazımdır.
kime duyulacağını saptamak olgunluk gerektirir. henüz bu konuda başarım yok.
insan ilişkilerindeki temel taş.olmazsa olmaz...
iki er paraşüt eğitimlerini tamamladıktan sonra ilk atlayışları için havalanırlar. Makul seviyeye geldiklerinde komutanları şu açıklamayı yapar: Son kontrolleri yapıp atladıktan bir süre sonra, paraşütün sağ tarafındaki ipi çekin, paraşütleriniz açılacaktır... Şayet açılmazsa hiç telaşa kapılmayın, sol tarafta yedek paraşütün ipi var, onu çekin sorun kalmaz... indiğinizde sizi bir jip bekliyor olacak, sizi karargaha geri götürecek.
Askerler korkarak da olsa atlarlar. Heyecanla sağ taraftaki iplere asılırlar. Tık yok. Taş gibi düşmeye başlarlar. Hemen sol taraftaki iplere asılırlar, ama paraşütler yine açılmaz. Bunun üzerine erlerden biri bağırmaya başlar:
- Ulan bu komutanın hiçbir dediği doğru çıkmıyor!
Diğeri de söze karışmaktan kendini alamaz:
- Hele bir de aşağıda jip yoksa, hiç güvenim kalmayacak bu komutana...

kaynak:http://www.evrensel.net