bugün

"Sadece kameranız ve siz varsınız. Fotoğrafınızdaki kısıtlamalar size bağlıdır; çünkü ne gördüğümüz kim olduğumuzdur".-ernst haa
(bkz: ölümsüzlük)
bazen sayfalarca yazıyı tek başına anlatır.
misal,
ülkeyi yönetenlerin ne kadar aciz olduğu konusunda;
görsel
Tarihsel olarak bakıldığında fotoğraf sözcüğü ilk kez ingiliz Sir John F. W. Herschel (1792-1871) tarafından 1840 yılında kullanılmıştır.
hayatı ölümsüzleştirmektir.
(bkz: fotoğraf değerlendirme ölçütü)
fotojeniklerin farklı açıyla baktığı ve insanların yaşadıklarını gördüklerini vs. kareye aldığı faaldir .
manasız anı deposu.
Aşktır. Tutkudur. *
çekilir.
Resimden anlayan bir dostum: "fotoğrafta ışığı öğrenmek otuz yılı alır.", demişti. O günden sonra hep düşündüm. 25 milyon fotoğrafçısı ile sen ne çalışkan ülkemizmişsin türkiye valla.
nietzsche'nin 1900'lerde çekilmiş bir fotografını görünce bir merak duygusu beni fotografın icadına götürdü. bir şeyin icadına genelde seviniriz. ancak icad edilen şey her ne ise, icad edildiğinden (mesela) bir yirmi yıl önce icad edilmiş olsaydı acaba dünyada neler değişirdi? kaynaklara göre tarihte bilinen ilk fotografın yılı 1826 olarak gösteriliyor. ancak insan tarafından çekilen ilk fotografsa 1839 olarak kayıtlara geçmiştir. bu yüzden tarihe geçmiş hangi ünlüleri görebilme şansımız oldu ve hangilerini kaçırdık acaba diye düşündüm bir an. bana bir deneme konusu olabilecek kadar ilginç gelen icadların bulunma zamanlarının öyle alelade önemsizmiş gibi görünmekle birlikte aslında çok önemli hatta kimi zaman hayati değer bile taşıyabiliyor olabilecekleri düşüncesidir. tarihin akışını değiştirebilecek kadar büyük bir önem bu. ama bu yazının konusu burası olmadığı için lafı daha fazla uzatmanın da gereği yok. fotografla ilgili vermiş olduğumuz iki tarihi sözlük formatı kabul edelim ve etrafını da cümlelerle süsledik farzederek noktamızı koyalım.
soyal paylaşım sitelerinin - daha geniş alalım konuyu- ve internetin en çok yer ayırdığı nosyon.
gözlerininiz içine bakıyorsa fotograf, birşeyler anlatmak istediğindendir belkide. Bazı fotograflar varki insanı hüzünlendirmekten daha öteye götürüyor içinizde yarayı kaldırıyor adete acıtararak.
Son zamanlarda herkesin ilgisi .
maymunların çekebileceği altı üstü düğmeye basılarak icra edildiği sanılan, küçümsenen, kızlara hava atmak için kullanılan, toplumda iyi bir yer edinmenin aracı zannedilen, bu kadar hor görülmeyi de haketmeyen bir eylem...
Bazen ciddi anlamda maddiyat gerektiren meslek. Paran yoksa işin zor.
ânı sabitleyen araçtır.
ama çok da başarılı sabitleyemez
titreyen bi gözyaşı damlası
titremeye devam eder mesela o "sabit" karede
veya gergin bir dudak
gerilmeye devam ediyordur
ama en beteri
güzelliğin büyümesidir fotoğrafta
hele ki bakılan aşık olunan ise
aşıkının gözlerini
her bakışta daha çok deler
çok acımasız olur
geçen her saniye
gözler daha bi güzelleşir
yanaklar daha bi güzelleşir
kollar bile
güzelleşir
ve ânın birinde
olduğu gibi yutar bakan zavallıyı
kendine köle yapar
geçmişe
ve geleceğe dönüşür
yani fotoğrafın ânı olduğu gibi sabitlediği
yalandır
kafasına göre takılır...
unutmak istemediğimiz anların sonsuza dek bizimle olmasını sağlayan kare.
dünyanın en güzel sanatı.
korkulan. kaçılmış.
-niye fotoğraf çekmek dışında bir şey yapmıyorsun. işin gücün yok mu senin?..
-çünkü çıplak gözlerle dünyayı göremiyorum. anlatacak biri lazım.
bir daha geriye gelmeyecek olan zamanı ve anı yakalamaktır.
geçmişle olan tek bağdır. her şey o karede saklıdır. sevinç, hüzün, şaşkınlık, huzur, mutluluk.. anıların ölümsüz hali, çoğu zaman elinizde kalan tek şey.
hayatın pause tuşu...