bugün

tramvayla geçerken eminönü dediğinde istemsizce evin önü dediğim semt.
istanbul'un fatih ilçesine bağlı bir semtti eskiden, şimdi başlı başına bir ilçe olmuştur.
istanbuldaki fotoğrafçıların uğrak mekanlarındandır zira hem teknolojik ürünleri temin edebileceği yerler hem de istanbul un güzel manzaraları burada bulunmaktadır.
osmanlı zamanında yahudilerin yoğun olarak yaşadığı eski cami ve mısır çarşısının hayat verdiği turistik mekan. belki de istanbul'un kalbi.
eskiden belediye olan ama en son ki yerel seçimlerde mahalle olarak fatih'e bağlanan tarihi yarımada.
(bkz: balık ekmek)
içerisinde hayvanları sevmemi hatta hayatım boyunca devam edecek olan fazla ilgiyi geliştirmemi sağlamış hayvan satan dükkanları barındıran istanbul' semti. mısır çarşısı, yeni camii ve eşsiz panoraması ile hep özlenendir.
ticaret denince aklıma gelen ilk yerdir, aradığınız herşeyi bulabileceğiniz bir semttir. esnaf sattıkları ürüne göre kümelenmiştir( elektronikçiler, gözlükçüler, eşarpçılar, aksesuarcılar, nalburlar, çantacılar vs ) bir ürün alacağınız zaman farklı dükkanlarada uğrayıp fiyat sorun ve mutlaka pazarlık yapın. ayrıca tarihi mekanları ve değişik atmosferi ile görülmeye değer bir semttir. cumartesi günleri çok kalabalık olur.
toptancısından perakedicisine, turistinden yerlisine, her nevi malzemenin her türlü adamın para kazandığı istanbul semti. en fazla güvenliğinin sağlandığı yerdir ayrıca. gündüz saatleri cıvıl cıvıl alışveriş yapanların yoğunluğu, buram buram baharat ve kahve kokusu sizi mısır çarşısına yönlendirir. arka kapıdan yukarı uzanan yollarda sıra sıra toptancılar ve perakendecileri bulursunuz. perdeciler, kumaşçılar, incik boncukcular, sünnet ,asker kıyafetleri, düğün perakendecileri,hacı malzemeleri hatta yürürken sürekli sizi buyur eden satıcılar.sahile indiğimizde sandallarda balık ekmek yapan masa tabure mekanlar, önlerinde turşucular hemen biraz yanında lokmacılar. eminönü gündüz vakti böyledir kısaca akşam olduğunda gün ışığı yittiğinde işe yorgun ve korkunç sokaklar kalır. sokakta yaşayanlar, çingeler çıkar bu sefer meydana.
geceside gündüzüde farklıdır bu semtin burnuna tüm satılan; baharatların, balıkların, kebab kestanelerin, lokumların, güllerin kokusu gelir, denizle karışıp havada süzülür.
bok kokusundan geçilmeyen istanbulun en pis mekanıdır. o kadar güzel bir manzarayı bu kadar çirkin bir yere dönüştüren tc devletinden başkası olamaz. hele o galata köprüsünün sol tarafı bok kokusundan geçilmiyor. oradan geçerken burnunu kapayan turistleri gördükçe benim yüzüm kızarıyor kadir bey hala koltuğunda.
canlı izlemek için:
http://tks.ibb.gov.tr/noc-player.php?id=9
pazar sabahi bir istanbul semtine ancak bu denli yakisabilr. insansiz olmasindadir belki de albenisi.
(bkz: front of sure)
istanbul'un telaşından nasibini alan semt. Bu telaşa rağmen orada sessiz sakin bir amca var...

http://www.insanmuzesi.com/2014/01/dingin-amca.html
istanbul'un iğrenç yüzüdür efendim kim ne derse desin.
marmarayı andıracak herhangi birşeyin olmadığı mekan. kürt ve suriyeli arap kaynar. yazık oysaki istanbulun göbeği.
Suriyeliler araplar yüzünden asla karalanmaması gereken istanbulun en güzel manzaralarına sahip semt.
uzun zaman sonra bu gece semtin sahil şeridinde yürüdüm ve o ne güzel bir ortam olmuş öyle , gece yarısı pazar kurulmuş resmen .zabıtanın mesaisi bitince adım başı sağlı sollu dizilmiş seyyar satıcıların mesaisi başlamış ve hakkını vererek bağıra çağıra ürününü satmaya çalışıyor insanlar. çok hoştu lan sözlük o kadar hoştu ki yazarlığım onaylandığında hakkında ilk entry girdiğim şey bu okkadar.
her söylendiğinde her duyduğumda aklıma hep balık ekmeği ve seyyar pazarları düşüren semt adıdır, iyidir hani.
zamanında eminönü büyük büyük (10x büyük) dedeminmiş.

sonra toki, avm yapmak için elinden almış.

mısır çarşısı'nı yapmışlar.
insanın aradığı her şeyi bulabileceği fakat pislikten nefes bile alınamayan semt.
ilk defa ailemden uzak bir semte tek başıma gitmiştim o gün. birazda heyecanlı. çünkü bir çocukla buluşacaktım.
büyükçekmece den oraya 3 vesayet değiştirerek geldim. ilk balık ekmeğimi onunla yiyecektim. sabah 9 da uyandım. e malum yol uzun. 1 şehir değiştirmek gibi..
sonunda vardım oraya. sonra ne mi oldu?
ekildim.
bir daha da yolum düşmedi zaten.
(bkz: bu da böyle bir anımdı)

istanbulda bir semt.
uzun çarşı'da Rüstem paşa camii'nin çaprazında bir esnaf abimiz var onu ziyaret etmek için karaköy'den geçtik eminönü'ne. Böyle bir kalabalık yok arkadaş.. Ticaretin kalbi diyorlar.
An itibariyle sahilde kürtler halay çekiyor.
istanbul'un en nefret ettiğim mekanıdır.