bugün

2015'te olması beklenen fakat, salazar'ın 3f'si ile geçiştirilecek olan, "teğet geçti" gürültüsü ile zamlara razı olunacak olan durum. 15 kasım'dayız, ekim'de bir geldi, 1.5 ay sonra da zam geliyor haliyle. kimse 2001'deki gibi bağırıyor mu?

6 sıfır atıldı ama 7. sıfır eklendi.
2015'te ülkemizde olması beklenen krizdir. bunda ülke yöneticilerinin söylemleri ve çekişmeleri etkili olacaktır.
fırıncıların sikinde olmayan durum. o ekmek sike sike alınacak nasılsa.
şu an ekonomik kriz o kadar ileri boyutta ki iş bankası karını %12 arttırmış.

kriz provakatörleri ve tüsiad utanın artık. hem kriz şakşakçılığı yapıyorsunuz hem de paranıza para katıyorsunuz.

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/28926449.asp
Dün akşam beş kişilik bir arkadaş grubuyla uzunca bir süre konuştuktan sonra ülkemizde ekonomik kriz olduğuna karar verdik.

Bunlar şu kadar çaldı, onlar da zamanında şunları çalmıştı gibi basit siyasi klişelerin hepsini es geçiyorum.

Masada üç öğretmen, bir özel sektör çalışanı mühendis ve babasının yanında işletme müdürlüğü yapan biri var.
yaş ortalaması 27. Maaş ortalaması 2,600 TL Ki bulunduğumuz şehrin istanbul ya da ankara olmadığını düşünürsek iyi bir maaş ortalaması. Masanın üstünde beş tane araba anahtarı. En düşüğü de 2008 model. içtiğimiz çayın fincanı 3,50 tl, kahvenin karton bardağı 8-14 tl. Konuşulanlara göre cüzdanların içi boş ama en kötü cüzdan tergan marka*.

Lacoste'da indirimden 80 tl'ye alınılan tişörte seviniliyor. Kız arkadaşına aldığı tek taşa 2,400 tl veren arkadaşla dalga geçiliyor. bir diğeri de eşiyle gideceği 3 gece 4 gündüzlük tatil için 3,100 tl'ye anlaştığını çok karlı bir iş yapmışçasıoa anlatıyor.

Tüm bunlar dışında, kredi kartına yüklü borçların olduğu, bankaya kredi borcu olduğu, maaşın yetmediği ve çok düşük olduğu, yunanasitan'da bile maaşların bilmem kaç euro seviyesinden olduğu konuşularak ülkede ekonomik kriz olduğuna karar veriliyor.

Evet, bu ülkede bir kriz var ama bu ekonomik kriz değil, tüketim krizi.
insanların ciddi yaklaşmaları gerektiğine inandığım, toplumun bir kesimini değil her kesimini alakadar eden önemli bir konu.

onun dışında evlenecektim bu sene. ev de dahil her türlü masrafımı da kredilendirip gelirim doğrultusunda rahatlıkla ödeyebilecek durumdaydım.

fakat her şeyi ortak bir kararla erteledik. çünkü işler hiç iç açıcı görünmüyor.

hiç aklınıza gelmeyecek sektörlerde işten çıkarmalar olabilir 6 ay içinde. bence siz de bu sıralar büyük harcamalar veya maddi yükler altına girmeden biraz düşünün.
(bkz: kiriz teğet geçti) aradan yıllar geçmesine rağmen halen gözlerimizi dolduran açıklamadır. yıl olmuş 2016 bu kriz bizi niye vurmuyor efendiler, yoksa biz süper güç müyüz, en güçlü ülke miyiz acabada krize girmiyoruz.

hayır efenim, her yıl krize girmemek için türkiyenin bi parçası koparılıp satılmakta ve piyasaya sıcak para olarak sürülüp ekonomi canlandırılmaya çalışılmakta. tabiri cayizse ekonomi bir inek memesi gibi şişirilmekte

http://www.sozcu.com.tr/2...&utm_campaign=ekonomi

e ne olacak bu işin sonu satacak bir sey kalmadığında ne yapacağız. filistinden hiçbir farkımız kalmayacak tüm ülke hep beraber başka ülkelere çalışıyor olacağız başka devletlerin kölesi olacağız. birileride geçip karşımıza 'oh ne iyi oldu şeriat geldi' diye avuçlarını sıvazlayacak.
Şuan ülkemizin içinde bulunduğu durumdur. Yaz aylarında kendini daha fazla hissettirecektir. Kısacası Türkiye'deki mevcut işsizler ordusuna binlercesi dahil olacaktır..
Günümüz ekonomik sisteminde kaçınılmaz olandır. Bağımsız merkez bankalarının ve diğer bankaların akla aykırı bir şekilde yoktan ürettiği paralar ve bu aslında olmayan gelirden ortaya çıkardıkları kazançların birilerinin sırtından çıkması için çıktığından dolayı aslında bile bile lades demek gibi bir şeydir.

3 yıl içinde yeni ekonomik kriz beklemekteyim. Tıpkı 2009'daki gibi olmaz diyenleri susturacak bir kriz.
Ekonomik kriz artık dünyanın tüm ülkelerinin ekonomileri entegre hale geldiği için imkânsızdır Çin batacak olsa türkiyedeki amerika batacak olsa almanyadaki tasarruflar bir biçimde seferber ediliyor.en canlı örneği batmaktan kurtarılan yunanistan.
2009 yılında olan şey zannedilir değildir. Gezegenimiz tarihinde ilk defa böyle bir refah periyodunun içinde. 4. sanayi devrimi, fizyon santralleri ve 5G ile birlikte bu daha da fazla hissedilecek.

Kriz denilen şey kifayetsiz türdeşlerimizin iş bulamamasından ve bu kifayetsiz türdeşlerimizin yoğun olduğu ülkelerin de üretimsizlikten küresel yapıya eklemlenememesinden kaynaklı bir tükenme hali var.

General Elecktrics adlı şirket kendi hisselerini açıktan satın almaya başlamıştı bir ara. Bu ne demektir? Bakın bizim şu kadar paramız var fakat bu parayla ne yapacağımızı bilmiyoruz yatırımcılarımız, alın şu paranızı geri, verin benim hissemi ne yaparsanız yapın bu parayla demektir. Keza Apple'ın nakit kaynağı 200 milyar doların üstünde. Niye bu kadar para biriktirsinler, salaklar mı bu adamlar? Çünkü ar-ge yapacak, kafasını çalıştıracak adam bulamıyorlar. Keza microsoft da aynı sebepten yerinde sayıyor. insan kaynağı bulamıyorlar.

Onlar insan kaynağı bulamazken gezegenimizde işsizlik oranları da giderek artmakta, özellikle gençlerde. Biri adam bulamıyor öbürü iş bulamıyor? Bu işte bir terslik var gibi görünebilir fakat yok. O işsiz denen kişiler bu kifayetsiz insanlardır. Bu insanlar özellikle makineleşmede ilerlemiş avrupa ve amerika ülkelerinden artık iş bulamıyorlar. Kendisiyle birlikte ilk okula başlamış komşusu milyoner olurken kendisinin yemek fişi bekleyen bir işsiz olduğunu görmesi onu depresyona sürüklüyor. Hayatın bu acı cilvesi pek yakında orta ve düşük gelir grubunda olan ülkeleri de vuracak.

Yunanistan'da sözde kurtulma planları yapılmıştı. Hiç aldırış etmeyin. Yunanistan'ın silinen onlarca milyar euro borcu bir işe yaramayacak. Çünkü dediğim gibi sorun kaynak ve refah sorunu değil. Artık makineleşme ve bilişsel ilerlemeyle birlikte kifayetsiz insana ihtiyaç kalmadığı bir dönemde yaşıyoruz.

Bir diğer ekonomik kriz gibi görünüp aslında hiç öyle olmayan şey türkiye gibi orta gelir ülkelerindeki hızlı borçlanma ki türkiye'nin durumu aslında nispeten iyidir çünkü borcun ülke gsyh'ye oranı hala kritik %50 sınırının altında ve türkiye genç bir nüfusa sahip. Neyse konuya dönelim, deniliyor ki bu ülkelerin tasarruf oranı çok düşük ve hızla borçlanan kesimleri var. Amerikan banliyölerini, amerikan tüketim kültürünü izleyerek büyümüş bir nesilden başka ne beklenirdi ki? Biraz psikoloji bilen biri türkiye'de 30 yıl amerikan filmleri izleyen neslin tasarrufunun çok düşük olacağını, kredi borçlarından batarken bile takı alacağını, bankada 10 bin doları dahi yokken son model spor arabalardan konuşacağını ve bunların sonucunda da toprakları dahil herşeyini satan nesiller geleceğini bu nesillerin hızla borçlanacağını bilirdi.

Türkiye'de asgari ücret 1300 lira, işverene kişinin maliyeti 2000 lira, eline net 1300 lira geçen ortalama asgari ücretlinin aylık masrafı 1400 lira. 2000 lira 700 dolar demektir ki bu bazı ab ülkelerindeki asgari işçi maliyetinden bile fazla. Türkiye böyle büyüyebilir mi? Tabii ki zor, ekonomi pek iyi durumda değil ama ben şimdilik mikroya odaklanacağım. 1300 lira alan adam 1400 lira harcıyorsa, her ay 100 lira borçlanıyor demektir bu.
kapıya dayandı. geldi gelecek.
(bkz: bizi sikecekler)
yurtdışına ürün satanlar için önemli olmayandır. orta sınıf ağlayabilir.
Alt sınıf ve üst sınıf ayrımı daha da belirginleşecek orta sınıf neredeyse yok olacak.
ekonomik krizler daima yoksul kesmi vurur.

nedenine gelince.

ekonomik krizler de genellikle yükselişe geçen dolar kuru ve düşen borsa piyasalarından çıkar yollarını parası olan her zaman avantaja çevirir.

elindeki tahvilleri ve hisseleri düzgün kullanırlarsa ekonomik krizin zenginleri bile olabilir.

amma garibana daima zulmdür.
Sıcak para kara para ile geliyor. Ancak eğer kara parayı aklayan bankalar batar veya uluslararası incelemeye alınırsa kriz gelmiştir.
şu an yaşanan ama kimse farkında değil.
olum nluyoo lann. ortalığı bok götürüyor millette sanki panama adalarında denize karşı kokteyl içer gibi bir hava var ben anlamadım bu işten ama ne oluyorsa güzel ülkeme oluyor yazık..
kriz nedir önce bunu bilmek gerekir, ülke ekonomisi 2 çeyrekte eksi yönde büyüme göstermişse ülke resmi olarak krize girmiş demektir. türkiye gibi bir ülkenin büyüyor diyebilmemiz için yıllık ortalama %5 lik bir büyüme sağlaması gerekir.
2016 nın son ceğreğinde türkiye 2,9 luk bir eksi büyüme gösterdi, bu şu demek oluyor ekonomik bir buhranın içindeyiz. eger 2017 nin ilk çeğreğinde de eksi yönlü bir büyüme meydana gelirse ülke resmi olarak krize girmiş olacak. ha üstün düzeyde özgür medyamız bunu ne kadar halka lanse edebilir orası muamma.

kriz bir anda meydana gelen bir şey değil. içinde bulunduğumuz dalgalı kur rejiminin bir avantajı diyebiliriz. kurbağayı suya atıp yavaş yavaş kaynatmaya benziyor, sıcaklık öleceği noktaya gelene kadar, halk kesinlikle idrak edemez durumu.
Ülke üst üste iki çeyrekte eksi büyüme göstermişse bunu kriz diye değerlendirmek doğru olmaz, resesyona gidiş diye değerlendirmek gerekir kanmca. Ekonomik kriz bir anda vurur geçer iflaslar, intiharlar, batmalar, fırlayan faizler, çöken varlık piyasaları hepsi bir anda ortaya çıkıyor ve 2008'deki Lehman'ın batışı gibi sansasyonel bir olayla taçlanır.

Gerçek anlamıyla kriz içinde değiliz bana kalırsa, resesyon içinde ekonomik bozulma yaşıyoruz kimi göstergelerimiz hala çok sağlam, ama çok kötü yönetildiğimiz ve tam anlamıyla bir krize sürüklendiğimiz de bir gerçek. Böyle giderse 2017'de tam anlamıyla ekonomik kriz yaşayacağımızı düşünüyorum.
Hayal ettiğim- http://www.iha.com.tr/hab...yrek-icin-iyimser-586496/

Olan...
(bkz: doların 3 50 tl olması/#34803376)
türkiye Cumhuriyeti 90 küsür yaşında ve kuruluşundan beri büyük küçük 16 dan fazla ekonomik krizle karşılaştı bu krizler olmasaydı Türkiye şuankinden 3 kat daha büyük olacakta yani kabaca 3 bin lira maaş alıyorsan 9 bin lira alacaktın komik gibi gelebilir ama durum bu
Türkiye son 20 yıldır özelleştirme ve inşaatla büyümeye çalışıyor ve büyüyorda fakat şuanda görüldüğü üzere bu büyüme kısa süreli ve istikrarsız bir büyümedir
ne yapılabilir eğitim sistemi değiştirilip vizyon Misyon sahibi gençler yetiştirilebilir
eldeki imkanlar değerlendirilebilir mesela çok dinamik bir nüfusumuz var su kaynaklarımız ve linyit yataklarımız var
jeopolitik konumumuzun avantajları değerlendirilebilir.
yavaş yavaş kapımızı daha da zorlayan krizdir. şu an tam bir kriz ortamı olmasa da geçen zamanla bu durum yükselmeye devam edecek. zaten türkiye ithalat ve ihracatının bel kemiği olan denizcilik sektörü 2008 den beri krizde ve hala bir düzelme söz konusu değil. gemiler bankalara kaptırılıyor, bankalar armatör oluyor. ayrıca turizm de ve özellikle tekstildede kriz bariz şekilde mevcut.

tuzla sanayi bölgesine gidin bakın. her gün bir dükkan boşaltılıyor veya icra geliyor. büyük şirketler kriz zamanında küçülmeye gider ama yaşamaya devam eder ancak kobilerin bu duruma dayanabilmesi mümkün değil.