bugün

Türkiye'ye karşı maalesef üstün gitmektedirler. 98'de Suriye'ye bütün dünyanın gözü önünde girecek olan ve "Bir tarafından girer, diğer tarafından çıkarız." diyen ordumuz öyle bir hale getirildi ki, 2016 da El-Bab'a zor ulaştık. Gerçi gerilla savaşı hakimdi, cephe savaşı yapmadık ama 2008'de ergenekon, 2010'da balyoz. Ordumuza darbe üstüne darbe indirildi. Yargımız çok önemliydi, ona da fethullahı soktular sonra da temizliyoruz diye ne hale getirdiler allah bilir. Derin devletimiz meclis-asker-yargıydı.

Meclis, baştakini denetler kafasına göre iş yapmasını engellerdi. Örnek 1 Mart tezkeresi. Hadi meclis yanıldı. Yargı yanılmazdı. Yargı da yanıldı, asker ne yapacağını bilirdi. Şimdi hepsi dağıtılmış durumda, mecliste halkın değil paranın temsilcileri bulunmakta, asker çukura atıldı. Çıkmaya çalıştıkça daha fazla kan kaybediyor. Yargı zaten çoktan bu mihrakların eline geçti.

Ama unutulmamalıdır ki etkiye tepki vardır. 20. yüzyılın başında bir tane Mustafa Kemal çıktı. Yapılanlar şu anki şartların yanında hiçti. Şimdi ise 21. yüzyılın başındayız ve 100 yıl öncenin senaryosunu çizdiler yeniden. Bu sefer bir tane mustafa kemalle değil, onlarca mustafa kemalle uğraşacaklar.
Üzerimizde oyunları olmasa ehonomomiz daha da eyi olacaktır.
ülkemizde önemli bir etkendir. yoksa kimi suçlayacaktı devlet?
madem böyle bir olgu var niye devleti yönetenler bu olguya bir çare bulamadılar da hala bir sebep olarak bunu söyleyen insanlar olabiliyor. bu insanların derdi ne ? mecazen sikilmekten mi hoşlanıyorlar ?
Bunu ortaya atmak aslında bir aciziyet göstergesi. Fakat bizim iq fakiri seçmenlerimiz anlayamıyor.

Dış mihraklar ülkeyi bu hale getirebiliyorsa demek ki senin Cumhurbaşkanı olman bir işe yaramıyor. Ve açık seçik bunu beyan ediyorsun. Bu, Memleket yönetiminde senin söz hakkın yok anlamına geliyor. Açıklamana göre Başkaları bizi güdüyor.

E öyleyse, seni niye secelim yahu? Zaten yöneten sen değilmişsin ki?
tam ibine bunlar ya.

kendi paralarının değerini arttırarak bizde doların artmasına sebep oluyorlar puştlar.

kendi paranın değerini neden arttırıyorsun ? washington dikkat etsin hareketlerine.
chp ile hdp iyi bilir. her canları sıkıldıklarında onlara ağlarlar.
Şu "Batı bizi batırmak istiyor, döviz krizinin ardında dış mihraklar var" lafları da ayrıca enteresan. Yahu adamlar sana yarım trilyon dolara yakın para borç vermiş; senin batmandan, senin yöneticilerinin korktuğundan daha fazla korkuyor.
bizi giskaniy. evet.
(bkz: dıjgüjler)
utanmaz mihraklardır. derdi başı bizimle bunların.
sürekli bize borç verip borç miktarımızı düşürmemizi engelleyen güçler.
Olsa olsa patates kabuğu ile soğan kabuğu olur. Yiyor muyuz bunların kabuğunu yani dışını işte bunlar hep dış mihraklar. Kumpir yedin kabuğunu yer misin? Hayır. Bir de soğanın cücüğü vardır ki kimilerine göre dünyada zenginlik kaynağıdır.
mihraptir mihrak olsa dayanamazdik.

- ülkede terör var
+ allah kahretsin bu dis mihraklari
- ekonomi cok kotu
+ dis mihraklar hep
- dolar 5 lira
+ allahin cezasi dis mihraklar
- sogan 6 lira oldu ya
+ dis mihr.. çaaaattttttt
- .... git lan yeter..
bu aralar bıraktılar bizi neden acaba?
Ne bırakması, reisimizin taş gibi başkanlığına karşı şu an borsayı çökertmekle meşguller.
ülkedeki her olumsuz ( soğanın patatesin fiyatının artmasını bile bunlar yapmış ) olayda parmakları olan ama seçimi bir türlü etkileyememiş olan antin kuntin süper güçtür.
sonu bucağı olmayan listedir.dünyada tek bir ülke olmadığı sürece dış güçler hep olacaktır, önemli olan o bahsedilen dış güçlere(mihraklara) rağmen ilerleyebilmenizdir.bu konuda fikriyatımı genişletmiş olan özgür hocamı dinlemenizi öneririm.

http://m.youtube.com/watch?v=3MKpJV_i4_o
“Dış mihrak”… Türk Dil Kurumu sözlüğünden baktım, anlamını bulamadım. Aslında ilkokula başlarken tanıştım TDK sözlüğünde tanımı olmayan bu kelimelerle. Küçüktüm, Türkçe bilmiyordum. Okulda yaklaşık 300 öğrenci vardı. Hemen hemen hepsi aynı durumdaydı. Bize yapılan ilk uyarı “Türkçe konuşun. Kürt diye bir şey yoktur. Kürtçe diye bir dil yoktur. Bu dış mihrakların oyunu, bizi bölmeye çalışıyorlar” idi. Türkçeyi çat pat bilen bir arkadaş söylenenleri Türkçeye çevirmişti. Tuhaf gelmişti. Çünkü ben doğdum doğalı Kürtçe konuşuyordum. Ve “dış mihrak” hiç görmemiştim. Köye de gelmemişlerdi. Sonra aklımda deli sorular oluştu. Acaba biz uyurken mi dış mihraklar gelip beynimize giriyorlardı? Oyunu öyle mi oynuyorlardı, nasıl oluyordu? Cevabını bulamadım.

Eskimeyen hatta her fırsatta ortaya çıkan dış mihrak söylemi özellikle bu günlerde dillerden düşmüyor. Devlet büyüklerinin ayağı taşa değse onun altından da dış mihraklar çıkıyor. Bunlar ülkelerin düzenini bozmakla kalmıyor, adıyla bile toplumlara korkular salıyorlar. Peki, bu kimliği meçhul dış mihraklar kim ya da kimler?

“Dış mihraklar, dış güçler, hainler, uluslararası komplolar, faiz lobisi, Yahudi lobisi, bunlar hep israil’in, ABD’nin, Acemin oyunu” söylemleri sürekli var olan söylemler. Türkiye’de de bu söylemler eski bir tarihe sahip. Ne yazık ki yaşanan her olumsuzluğun sorumlusu ya da sorumluları dış mihraklar, dış güçler olarak ortaya konuluyor. Her sıkıştıklarında sığındıkları limanın adresi bu dış mihraklar. Bu, özellikle demokrasinin olmadığı, yönetimin bir kişinin ya da bir grubun elinde toplandığı coğrafyalarda yaygın olarak kullanılan gözbağı metodudur. işçiler emekçiler yaşanılan hiçbir şeyi sorgulamasın diye ortaya atılan sözlerdir. Aslında TDK sözlüğü bile anlamını tam bilmiyor. Ve bu anlamı olmayan söylemler korku ve duygularımıza hitap ederek bizi istenilen şekilde yönlendiriyor. Ve bizi asıl suçlu ve suçtan saptırıp hedefimizi unutturuyor.

1980 öncesinde işçilerin grevlerle direnişlerle yaptıkları mücadeleyi Rusya’nın kışkırtması olarak yaftaladılar. Daha yakın yıllarda Tekel işçilerinin özelleştirmelere karşı yaptıkları eylemleri dış mihrakların oyunu olarak kamuoyuna yaydılar. Soma’da madenlerde 301 işçi katledildi. Katliamı protesto eden herkes dış mihraklar tarafından kışkırtıldı denildi. 15 Temmuz darbe girişimi de sözümona dış mihrakların işiydi. Bugün de ekonominin kötü gidişatını dış mihrakların Türkiye’yi bitirme operasyonu olarak pazarlıyorlar işçi ve emekçilere. Sermayenin cebi daha da dolsun diye biz işçi ve emekçilerin de birçok hakkı gasp edildi. Erdoğan her konuştuğunda IMF’ye borcumuz olmadığından dem vurup durdu. Oysa özel sektörün ve devletin dışarıdan aldığı kredilerin, yani dış borcun tutarı 450 milyar doları geçmiş bulunuyor. Krediyi alıp ceplerini dolduranlar bu borcu ödeyemez durumda. Şimdi de bunu bize ödetecekler. Hem de üzerini dış mihrakların oyunu yalanlarına bulayarak.

Peki, bu dış mihraklar söylemi sadece Türkiye’de mi kullanıyor? Tabii ki hayır. Neredeyse dünyanın her yerinde işçilerin, emekçilerin kafalarını bulandırmak için benzer yalanlara başvuruluyor. ABD’de uluslararası terör, Avrupa’da Müslümanlar… Bu liste uzadıkça uzar. Yeter ki patronların temsilcileri olan devletler işçi ve emekçileri uyutmak için yalan makinesini çalıştırsın. Düşman yaratmak onlar için en kolayı.

Peki, gerçekte biz işçi ve emekçiler için “dış mihrak” kimdir? Elbette emeğimize el koyan, bizi uzun çalışma saatlerine mahkûm eden, iş kazalarına ve işçi ölümlerine sebep olan, dünyayı savaşlarla kan gölüne çeviren egemenlerdir. Biz işçiler bu “dış mihrak”ların oyunlarına karşı uyanık olmalı ve örgütlenip bir araya gelmeliyiz.
(bkz: Dış minderler)
mihrakım diyerek sana yüz vurdum
gönlümün dalında bir yuva kurdum.
Huzurumuzu bozmak isteyenlerdir.
(bkz: corona)
gılişdar isdifa edsin.
Dolar üzerinde etkisi olan güçlerdir bunlar.
Her şeyin sorumlusu.
AMK ben onların, çok ayıp ediyorlar.