bugün

oynadığım en korkutucu ve zevkli fps oyunudur. çıkış senesine göre grafikleri aşmıştır. o mars atmosferi o ses efektleri inanılmaz. fps uzmanı id games ve wolfenstaini yapan john carmacktan daha azı beklenemezdi zaten. çıktığı yıl half life 2 çıkmasa tüm ödülleri toplayabilirdi.
hile yazıp uçarsanız dışarıya gerçekten mars ı yapmış adamlar.

görsel

ayrıca oynanış olarak çok güzel bir tarzı vardı.

https://www.youtube.com/watch?v=BXzJ0wFj-ag
vaktinde aşırı hype'ı yapılan bir oyundu.
fena değildi, ama açıkçası on numara olduğunu da iddia edemeyeceğim.
O el feneri mevzusu canımı gerçekten sıktı.
ulan hangi gerizekalı yaratığa el feneri ile vurmaya çalışır, bilmiyorum. UAC akademisinde fener-jutsu falan öğretiyorlar herhalde millete.
oyun mühendis zekasıyla oynandığında daha bir hoş olmaktadır.
yıllar sonra bile oynayınca zevk veren oyun.. sonunda bitirdim anasını satayım.. ilk çıktığında yarım bıraktığım işi tamamladım..
bir çok türk gencinin korkudan tohum dökmesine sebebiyet vermiş korkunçlu efsane fps oyunu.
silahları ve konusu ile listemde ilk 5 giren oyun. Oyun motoru çok güzel. Filmdeki konuyu da kapatmadan yapmışlar. Helal olsun.
Çıktığı yıla göre çok iyi grafiklere sahip,beni oynarken her an geren bir oyundur kendisi.
Ayrıca BFG edition'un içinde olan doom 1 ve doom 2 bana derin bir nostalji yaşatmıştır efendim
uzun yıllar evvel sadece bir gece ama sabaha kadar bira eşliğinde oynadım. baydı bidaha oynamadım, sentry bot lar evliya modunda gezer.
ana müziğinin ve hell knight isimli yaratığın hastası olduğum oyun.
kodlarını artık herkes görebilmektedir. ne mutlu geliştiricilere ! çok güzel bir haber. *
http://www.ozgurlukicin.c...er/doom-3-kodlari-acildi/
oyuna başladım iyi güzel grafikler felanda abi zırt pırt olaylar olup duruyor ya.yok o kapı bozuldu hurra kapıyı açmaya gidelim.valla belli bi zaman sonra ne için nereye gittiğimide unutuyorum gidiyorum öyle.
not:oyunun tam çözümünü internette bulamadım yardımlara açığım.
az önce yüklediğim ve şuan oynamaya başladığım oyun.bakalım nasılmış.göreceğiz.
korku oyunları arasında kesinlikle en etkileyici ve korku unsurlarını en iyi şekilde kullanmış olan harika oyun. grafiklerinin gerçeğe olan yakınlığı, senaryosu da oyunu harika yapan diğer unsurlar tabi. oyuna daldıktan bir süre sonra dünyadan kopma noktasına kadar getirmektedir içeriği. üstelik arada bir kalkıp su falan içme ihtiyacı hissettirecek derecede yoruyor.

kişisel not: kulaklıkla oynayıp sıçrama manyağı olmuş biri olarak, korkuyla arası iyi olmayanların uzak durması gereken oyundur.
eğer kendisini illegal olarak indirip oynamayı amaçlayan kötü insanlar olsaydık, başında verdiği "invalid cd-key" hatasını ve id software'in online olarak yaptığı cd-key check'i baypass etmek için, hatayı aldığımızda "ctrl+ alt + ~ " kombinasyonunu kullanarak konsolu açar, oraya (tırnaklar hariç) "set game/site3" yazar, loading ekranından sonra escape tuşuna basar ve menüden "new game" ya da "load game" seçeneklerinden istediğimizi seçerdik.

ama bunu yapmamalıyız, çok kaka bir davranıştır.
yanınızda klozet bulundurmadan oynamamanız gereken bir fps oyunu. ek paketi ile maceraya devam ediyorsunuz ve ilk oyunda elinizden kaçırdığınız o kanatlı şeytan ın peşinden koşuyorsunuz. oyunun kapalı mekanlarda geçmesi ayrı bir gerilim veriyor. her köşeyi didikleyerek ve fener ışığı ile ilerlemek zorundasınız çoğu kez, üzerinize bir yaratık atlamasıyla eliniz ayağınız dolanıyor ve fenerden silaha geçmek zorlaşıyor.. oyun içinde bolca kan, şiddet, gerilim, korku ve "siyah" var.. kim ne derse desin bu gerilimi yaşamadan ölmemelisiniz.

metal müzik severler içinse önerim, oyunu death veya cannibal corpse gruplarının şarkıları eşliğinde oynamaları..

uuu beybi.
bir gece yarısı oynarken koltuktan fırlamama sebep olmuş mükemmel ötesi bir oyun
atmosferi ile insanı saran; insanı yusuf yusuf moduna sokan mükemmel fps.

gerek sesler, gerek karanlık ortam, telsizden gelen çığlıklar, yaratık sesleri, şeytani gülmeler... daha ne diyeyim ki. yalnızken oynanması gereken bir oyun.

hikayesini azıcık özetlememe gerekirse:*
2145 yılında mars'a uac isminde bir araştırma grubu yollanır ve orda bir tesis inşa edilir. bu araştırma tesisinde mars'ta bulunan fe2o3 sayesinde mars'ı yaşanılır bir yer haline getirilmeye çalışılıyordu. çünkü dünyanın kaynakları tükenmek üzereydi. ama bir gün şeytani bir şeyler olur ve tesiste yaratıklar, zombiler kol gezmeye başlar.**
dandik bilgisayarımın anca kaldırması yüzünden 640x480 çözünürlükte minimum özelliklerde oynarken bile laptopu kucağımdan attırtacak tepkiler verdirten; o dandik kalitedeyken bile sürükleyiciliğinden bir şey kaybetmeyen oyun.
15 dakika aralıksız oynayınca insanı bunaltan, depresyona, umutsuzluğa ve karamsarlığa iten oyun. kasvetli atmosfer, karanlıktan fırlayan zombiler zebaniler, betruger denen moruğun ihrenç kahkahaları, her an stres ve korku derken insan ruhen çöküyor.
çeşitli varyasyonlara gebe bir oyundur. tam olayın havasına girmisken cekilen masalar gürültü patırdı toz dumanla oyun zevkiniz iki paralık olur.
diğer bir çeşidi ise yine benzer bir motivasyon durumunda gerçekleşir.
odanın panjurları kapalıdır, ses namına sadece 4.1'den gelen atmosferik oyun efektleri bulunmaktadır. siz tam köşeyi dönerken üzerinize bir yaratıgın atlamasıyla anneannenin elektrikli süpürgeyi açarak odaya ghost busters misali dalması bir olur. oyuncu sinirlerinin durumuna göre sandalyeden uçabilir.
kalan bozuk bir asap ve bilgisayar masasına çizdirilmiş sol bacaktır.
"z odasindan basla. a odasına girmek için b den geçmelisin ama b nin kapısı bozuk. o yüzden c odasındaki delikten girip d odasına çık ve f odasında defalarca öldükten sonra kapıyı bul ve a ya gir. tam bitti kurtuldum sanarken seviyeye ilk basladığın yerdeki asansörü çalıstır. sonra seviyenin sona kadar bi daha yürü." mantığıyla tasarlanan bölümlerle bıktıran, kusturan oyundur.

ha ışık-gölge olayları, zombileri yumruk atarak patlatmak(ciddi anlamda)güzeldir, o ayrı.

ama bölümlerdeki tekdüzelik o kadar bıktıryor bi bir süre sonra kart bulup PDA toplamaktan sıkılıyor insan. açıp biraz half-life 2 oynamak, rahatlamak istiyor.
her seferinde; "yeaa bu sefer baydı kesin oynamıyorum" diyerek kapatılan; ancak masaüstündeki enfes pentagramın cazibesine kapılarak "dur lan şurayı da geçiyim de bakarız" hissiyatıyla devam edilen oyun.
ışıklar kapalı aynı zamanda kulaklıkla oynamak için harbiden çok büyük bir göte sahip olmayı gerektiren oyun. oyun moyun değil aslında büzük test makinası.
2005 yılında oyun piyasasına giren ve anında fırtınalar koparan id firmasının grafik ve ses özelliklerini müthiş bir şekilde birleştirmiş olduğu aynı zamanda grafik olarak 2005 te dünyada birinci olan karanlıkla ilgili sorunları olanların asla oynamaması gereken fps tarzı pc oyunu...
dönüp dolaşıp sürekli aynı yere çıktığınızda ne lan bu labirentte peynir mi arıyoruz düşüncelerine sevk eder adamı arada.