bugün

programdaki herkesin nereye geldiğini , ne yaptiğini bilmemesi durumu halet-i ruhiyeme yansımıs bulunmakta.
bu aksam burada ne için toplanmıstık.
perfect strangers ile devam eden yayin.
lütfen sorulara son.. reklamcı enes ve "gasteci" aziz kedi yazmayın abi o kelime oyunlu soruları artık.. sürekli sürekli aynı tip mizah kümeden düşmektir. azalarak bitsin.
an itibariyle konunun klasik müzikten, çellodan, ciddi sanat ve müzik konularından nasıl rihannaya beyonceye geldi şaşım şaşım şaşırdığım programdır. yuh diyoruz sayın seyirciler.
Okan'ın artık konuşacak bir şey bulamadığından Fransa anılarını, Fifty cent muhabbetlerini anlattığı program.
istiklal caddesi, tünel'e yakın yerde çellist bir sokak çalgıcısını programına konuk etti. hanımefendi, yaptığını tanımlarken şuna yakın bi şi söyledi (hatırımda kaldığı kadarıyla aktarıyorum); "ben müziği, bunu talep etmeyenler için yapıyorum."

bu bana jacques lacan'ın "aşk, elde olmayan bir şeyi bunu talep etmeyen birine vermektir." tanımını çağrıştırdı. "talep etmeyene vermek" bölümüne takıldım kaldım.. sanki abla lacan aşkı nasıl tanımlıyorsa, kendisi de müziğini aynı dilden, aynı pencereden tanımladı. bir an ablanın müzik tanımı kafamda aşkla aynı tanım oldu. ne de güzel oldu.
işte ben bu adamı bunun için seviyorum arkadaş. adam bilinçli ve önünün açılması gereken projeleri sonuna kadar destekliyor. millet tutturmuş bi beyaz çok iyi kaliteli okan milletle taşşak geçiyor diye. beyaz showu görüyoruz sanat vitrini olmaktan, kaset tanıtım programı olmaktan ileri gidemiyor.
(bkz: aha kapı aha sapı)
bu geceki programında sokakta bulduğu herkesi toplayıp, konuk etmiş şovmen. son zamanlarda izlediğim ve en beğendiğim program oldu dolayısıyla bu geceki program. tünel'de karşılaştığı çellist abla, ara kafe civarında karşılaştığı canan, ekinoks projesi (gerçi facebook'tan bulabilirsinizi bizi dedi gençler ama maalesef kendilerini bulamadık) olsun, hepsi de tanımaktan, dinlemekten memnun olduğumuz birbirinden kıymetli insanlar oldular. bu geceki program için teşekkürler bayülgen.
geceye sesiyle gerçekten renk katan isim için; (keşke albüm de çıkarsa.. gerçekten o kadar güzel sesi var)
(bkz: gülçin santırcıoğlu)
bu gece okan bayülgen adını tanımlamış, bugünlerde Popüler kültürün dayatmasıyla bizlere dinletilen elektroniğe dayalı müziklerden bir nebze olsun kurtarmış disko ve medya kralı krışımı sosyal içerikli program.
canan turan nın bizi etkiledigi program.
geçen hafta kadar komik olmasa da kendi çapında esprilerler klasik komikliği üstünde olan ama bu hafta daha çok sosyal içeriği ile dikkat çeken özellikle "sokak şarkıcıları" adı altında bir bölüm oluşturulması gerektiğini düşündüğüm programdır.

hem gitara hem çelloya doyurmuştur bizi, sırf bu yüzden bile ayakta alkışlarız...

editledim: final cidden çok iyiydi, sabaha kadar sürse dinlerim gibi geldi valla.
bu geceki ukalalığını çok özlediğimi farkettiğim ve yıllardır izlediğim okan bayülgen programı. hatta kimi zaman eposta atmışlığım da vardır kendisine programla ilgili tepkilerimi falan, okudu mu okumadı mı bilemem. geçenlerde bir defasında çalıştığımız şirketin (onun eskiden program yaptığı tv) tuvaletinde karşılaştık yanyana geldik ama utancımdan merhaba bile diyemedim. ulan şimdi vay baba naber dersem ne kadar yavşak lan diye düşünecek diye. o cool ben cool bir biçimde işedik birbirimize bakmadan. ne kadar salağım. ulan senelerdir izlediğin adam bir merhaba desen n'olur. olmaz işte görgüsüzlük olur. rahatsız ederiz diye düşünürüz biz.

son zamanlarda en fazla izlediğim programı muhabbet kralı. geçen hafta alışveriş konulu programda kendisiyle anlattığı bazı konular kafamı kurcaladı ve moralimi bozdu bile diyebilirim. insanların büyüdükçe ve çok para kazanmaya başladıkça paralarını neye yatıracaklarını şaşırdığını, mesela prodüksiyonla ilgili bir iş yapıyorsa bi kamera bi kamera daha ve hatta bi kamera daha aldığını ve muhasebecisinin harca oğlum harcaman lazım demesiyle ilgili bir takım kelimeler sarfetti.

içim cız etti sözlük. çünkü ben bu yaşıma kadar sadece iki tane kamera sahibi olabildim. ikisi de amatör kamera. ilki elime aldıktan 2-3 ay sonra benim olmayan bir borç yüzünden icraya gitti. oysa yeni doğan bebeğimi çekecektim be sözlük ilk yürümesini, ilk konuşmasını falan. ama kısmet değilmiş. şimdiki ise kısıtlı imkanlarımla alabildigim yapabilecekleri gayet kısıtlı amatör bir kamera.

bir kamera bir kamera daha ve bir kamera daha... ne kadar trajik bir cümle benim için. şimdiki idealim bir 5D veya 7D alabilmek ama ev kirası, çocuğun okul masrafları, su, elektrik doğalgaz, evin geçim derdi vs vs. her ay kenara atabildiğim para o kadar az ki. mutlaka bir başka adrese gidiyor. hatta çoğu zaman olmuyor bile. of be hayat ne kadar da adaletsizmişsin sen.

bir kamera bir kamera daha ve bir kamera daha... hem de sanırım bu bahsettiği kameralar profesyonel falan. çok fena çok. nasıl adaletsiz bir dünyaymış lan bu.
kötü tonmaisterlere sahip olduğunu bir kez daha gösteren program.

deniz demiröz'ün solosundan ve viyolonsel çalan bayanın performansından anlaşılabilir bu.

her şeye rağmen, katılan müzisyenler, büyüklüklerini ve alanlarında ne kadar iyi olduklarını göstermişlerdir. *
sokak şarkıcılarını toplayarak konuk sıkıntısını çözmüş program. bence daha iyi bir olmuştur. her gün gördüğümüz ünlülerin ve kasvetli muhabbetleri yerine daha doğal belki acemice muhabbetler dinlemek güzel geliyor. fırat tanış ı orada görmek güzel oldu. biraz fazla efendi durdu. ama yine soft magazin lafına ''konulu magazin var mı?'' şeklinde bir cümle ile yardı. fransa hikayesinin sonunu çok merak ettiğim program olmuştur. bir dahaki programda devam etmesini diliyorum. bu arada eşcinsel arkadaşından borç para alma olayında herkesin içine fesat düşürmüştür. konuya lütfen açıklık getirsin. sonuçta önce kameran sonra yusuf şimdi fransa da eşcinsel arkadaş kıllandım. *
bir ara korkutuğum acaba disko kralı farklı bir yeremi gidiyor diye düşündüğüm ama son haftalarda toparlandığını görüyorum ve sokak müzisyenlerini çıkartarak kendisinin dediği gibi hayat sokaklarda,gerçekler sokaklardanın bir kanıtıdır.
aylardan sonra ilk defa izlenmeyecek olan programdır. bkm ekibinin büyük tiyatrocuları(!) orada. kanal d nin programı olmasaydı bkm ekibini çıkardığı için okan bayulgene sayacaktım. neyse. hadi size iyi eğlenceler. yarın medya kralında görüşürüz.

edit: elbette bu programlar okan bayulgen için izleniyor konukları için değil, beyaz değilki bu sadece güzel konuk geldiğinde izlensin. okan bayulgen her hafta kendini izletir. ama bkm ekibine okan bayulgen varken bile tahammül edemeyecem.
her başladığında " lütfen bu defa teoman gelsin, lütfen lütfen " diye yakardığım program.
bkm mutfak ekibi hayranı üniversite gençliğini barındıran program.
--spoiler--
led zeppelin
--spoiler--
an itibariyle gökselden soğumama neden olan program olmuştur.
(bkz: disko kralına telefon alınmasın lan)
hayalimdeki göksel'i parçalayıp çöpe atan programdır. bu hali de tatlı da o karizması yok artık...
eser yenenler'in ellerinin tir tir titrediği programdır. bkm gibi, körler sağırlar birbirini ağırlar tiyatrosuna benzemiyormuş demek ki okan bayülgen'in programı.
- evet, nasıl buldunuz oyunu, zili çalalım mı? olmuş, olmuş...
göksel'in nur yağmışçasına parıl parıl parladığı program. aşık oldum resmen, hayran hayran bakıyorum. şimdi hazır reklam da girmişken seni bir nba maçına değişeceğim göksel. hoşça kal.