bugün

uzun yıllar gözlemler ve deneyimler sonucu insanoğlunun kendini koruma refleksi.
devlet halk için mi halk devlet için mi sorunsalının başrol oyuncusu. biz ne kadar halk devlet içinmiş gibi davransak, bize öyle davranılsa da tam tersidir aslında durum.
GEREKSiZ BiR KURUM...
yasar, yürütür, yargılar.

güncel bakılırsa;

yasar

24 alana 2 yasa yanında bedava.
almayan bertaraf olur.

yürütür

sorun şu ki "yürütme" fonksiyonu iktidar tarafından biraz(!) yanlış anlaşıldı.

yargılar

ne yazık ki çoğu konuda yargısız infaz uygulanmaktadır.

son referandumdan sonra olacaklar ise;

"padişahım çok yaşa" olacaktır.
türkiye de varoluş amacının dışına çıkan bir kurum. olması gereken ise; toplumların yaşamlarını sürdürmek için kurduğu, vatandaşı için varolan kurum. ama ne yazık ki türkiye de vatandaşlar devlet için varolmuştur ve bu bütün yaşam standartlarının içine eder.
devlet, sözde halktan gelen bir kaç solucanın, ellerine güç verilince sapıtıp ortaya çıkardıkları kurumdur. devlet, katliamlar yapar.

devlet insan ayrımı da yapmaz. herkesi öldürür. kürdü-türkü-lazı-çerkesi. herkesi.

dünya'daki ilk devlet örneği zaten az sayıda olan insanları etkileyip, onlardan çıkar sağlamaya çalışan bir sülük tarafından ortaya konmuştur. çevre şartları hakkında diğer insanlardan daha fazla bilgiye sahip olması ve, kendisini öne çıkarması, kendisini ilk devlet adamı yapmıştır. devlet, savaş çıkartır. devlet kirli politikalarla kendi insanlarını bile öldürür. devlet, kendi fikirlerine katılmayanları zindanlarda çürütür. devlet, metazori bir biçimde insanlarına baş eğmelerini ve mutlu olmayı, uyumayı aşılamaya çalışır. devlet, maskesini değiştiren bir cellat gibidir. o maskeyi kim takarsa taksın, cellat olmaya mahkûmdur.

devlet, insanları koyun gibi gütmeyi amaçlar. halkın vergileriyle 5 yıldızlı suitlerde ağırlar yardakçılarını. devlet'in derin'i, sığ'ı yoktur. devlet zaten derin bir organizasyondur. devlet, kendini zeytinyağı gibi üste çıkarmayı pek sever.

ve son olarak:
devlet, düşmandır !
vergi mükellefi isen soğukoluk'a düşmüş sermaye gibi kurtulma şansının olmadığı,hiç takdir edilemiyeceğin kurumdur.
görsel
görsel
komünist sistemde suni tanrı olarak görülen kurum.
tarihsel bir fenalıktır.
sırayla kurayla öyle ya da böyle seni haritada bilmediğin bir yere göreve gönderir. sonra da aaa ama sizin kalmanız gereken lojman ve misafirhaneler şu anda dolu, lütfen daha sonra tekrar gelin der ordaki daha sonranın yerini tutan zaman dilimine kadar nerede kalacağınızı umursamaksızın. türkiyenin bir ucundan bir ucuna gönderir ama vermesi gereken yol harcırahını 25 gün geçmesine rağmen hala vermez. maaşınızı da günler geçmesine rağmen hala yatırmaz. bir de tesisler boşalana kadar sizi yine kendi tesisi olan öğretmenevinde ağırlar. devlet sizi çalıştırır maaşınızı vermez ama bir yatağın parasını daha üzerine yatırmadan alır. budur devlet.
"alman sosyolog max weber "meşru şiddetin tekeli" olarak devleti tanımlar. başka bir deyişle devlet polise, polis köpeklerine, silahlara, ordulara, mahkemelere ve hapishanelere sahip. üstelik bir dokunulmazlık zırhıyla çevrili. nefsi müdafaa dahil herhangi bir nedenle polis öldürürseniz hayatınızın geri kalanını hapiste geçirmeniz büyük bir olasılık. eğer bir polis sizi öldürürse, hiçbir suç işlememiş olsanız bile, aileniz başvuracak bir yer bulamayacak ve tazminat alamayacaktır. devletin şiddet aktörlerine polis ve ordu denirken, bir devletin dışındaki şiddet kullanan aktörlere terörist deniyor.

susan george (başka bir dünya mümkün...)
kafamızı her kaldırışımızda sus ve yalamaya devam et diyen bir büyük hırsız. şöyle bir örnek vereyim;

kural: para, ya emek ya toprak sömürülerek kazanılır.

chapter 1: işveren

alnımızın akıyla, günde 9-10 saat çalışıp hayatımızı kazanıyoruz birçoğumuz, değil mi? evet. peki işveren(küçük hırsız) ne yapıyor? en basit ifadesiyle arkadaşlar, ayda, örneğin bizim sayemizde 10.000 tl kazanıyor. bize 5.000 tl vererek, müşterisinden kazandığı para yetmezmişçesine bir de bizim sırtımıza vuruyor kırbacı.

chapter 2: sosyal devlet

biricik işverenimiz bize 5.000 tl'yi layık gördü. allah bin kere razı olsun değil mi? öyle değil. sosyal devlet, 65 yaşımızda altımıza sıçarken bize bağlayacağı yaşlı bezlerinin parasını şimdiden kesiyor, ama bu, o zaman beze para vermeyeceğimiz anlamına gelmez. ayrıca o para şuan altına sıçanların altına bez oluyor, orası biraz karışık yani, tam öyle değil. bu 5.000 tl paradan elimize, net 3.000'den daha az geçecektir arkadaşlar, düz 3.000 diyelim kolay olsun..

chapter 3: onun arabası var

evet, 3.000 tl gibi orta sınıf bir maaş alan birçok kişinin iyi kötü bir arabası var. 1500 cc'lik küçük bir araba olsun bu. %37'si vergidir satın alırken. özel işlem masraflarını katmıyorum bile..

chapter 4: gider kalemleri

bu kişi ayda 500 tl benzine versin.1000 tl araba taksidi ödesin, 750'şer tl'lik de vergi oranı %8 ve %18 olan ürünlerden satın alsın. üşenmeyip hesaplayalım. benzinin vergisi %67'dir.

benzin.............500*%67= 335
araba taksidi......1000*%37= 370
harcama türü 1.....750*%8= 60
harcama türü 2.....750*%18= 135

total toplamda vergiye ödediğimiz para: 900 lira. şirketimizin, ödediği vergiler yüzünden bize veremediği parayı saymıyoruz, buradaki kaybımızı düşünmeden yaptık bu hesabı.

biz ekonomiye kaç liralık katma değer sağlamıştık? 10.000 tl değil mi? elimizde, hayatımıza kattığımız ne kaldı? 2100 tl. işte sevgili mahfi eğilmez'ler, devlet, bize kazandığımızın en iyi ihtimalle %21'ini layık gören bir büyük hırsızdır. bizi daha büyük hırsızlardan koruma iddiasındaki oluşum, hırsızın büyüğüdür.
arapça bir kelime.
--spoiler--
a. 1. huk. ve top. b. toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık: türkiye devleti. 2. bu tüzel varlığın yönetim organları: “devlet hizmetinde epeyce ileride sayılanlardan olsa gerek.” -m. ş. esendal. 3. mec. büyüklük, mevki. 4. mec. mutluluk: “halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” -muhibbi. 5. mec. talih.
--spoiler--
kaynak: http://tdkterim.gov.tr/bts/
millet ile iç içe olan kavram. insanoğlunun oluşturduğu en büyük kurum.
devlet, halkı için vardır.

devlet için halkı olan ülke ise.. bir yerden tanıdık geliyor ama çıkaramadım mazur görün.
ortalık yangın yeriyken, içi dosya dolu ağır dolapları kurtarmanızı isteyen kurumdur.
Devlet; insanoğlu tarafından ortaya çıkartılmış, bölünerek çoğalan, kan ile beslenen, çevresine zarar veren, çürüten, hastalıklı hale getiren, mikroplardır.
Yarattığı hastalıkların en belirginleri ''Milliyetçilik'' ve ''Kendinden olmayanı yok etmek''dir. Bu mikroplar devamlılığını sağlamak için birçok unsuru kullanırken, bunların arasında ilk sırada ''Din'' gelir.
Bu mikrop türü sanılanın aksine çıplak gözle görülebilir, yarattığı olumsuz etkilerle gündelik hayatta her an karşınıza çıkabilir.

Tahribat etkisi çok büyük olup,özellikle uyuyan bünyeleri tercih ederler. Bu mikroplar polis ve ordu adı verilen koruyucu görünümlü ultra-saldırgan çeperlere sahiptirler.
insanların belli düşünceler üstünde hukuksal ve siyasal çerçeve içinde oluşturdukları örgütlü yapıdır.
içinde barındırdığı toplumun bireylerine eğitim, sağlık, ulaşım, güvenlik, enerji hattı, gibi bölünmez mal ve hizmet sağlayan bireyler arası çatışmaları engelleyen ve ilişkileri düzenleyen organizasyondur.
devlet; ufak bir azınlığın toplumun egemen gücü olan kapitalistlerin çıkarları için bizim kalanımıza hükmetmesinin bir aracıdır. evet dünya nufusunun %7'si zenginliğin %84'üne hakimdir.
hükümetin amacı sınıf çelişkisini denetim altında tutmak ve toplumun düzgün işleyişi için kapitalistler arasındaki rekabeti kontrol etmektir. bunu özel mülkiyet yasalarını ve kapitalistlerin alma ve satma haklarını gerektiğinde zorla koruyarak yapar. her zaman için iktidardaki egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden bir denetim ve baskı aracı olagelmiştir.
unutmadan... size seçme hakkıda tanır. bu diğer seçimlerde de olduğu gibi, birşeyleri oy vererek değiştirebilceğimiz yanılsamasını oluşturmak için kullanılan bir hiledir.
En büyük hırsızdır.En büyük mafyadır ve en azılı katildir. ne kadar böyle öğrenmesekte empirik yaklaşım bize bunu öğretiyor.
Devlet'i çoğu kimse soyut bir şey sanır.Bir kavramdır sanki.Elle tutulmaz,gözle görülmez. Oysa Devlet somuttur. Hem de çok somut. Mahalle bekçisi devlettir. Bugün git yarın gel diyen 15. dereceden memur devlettir. Başbakan devlettir, Cumhurbaşkanı devlettir. Bakanlar, TBMM başkanı, genel müdürler, müsteşarlar, Genelkurmay başkanı, ordu komutanları, valiler, emniyet müdürleri, savcılar, yargıçlar DEVLETTiR.Bunları görürsünüz. isterseniz ellerinizle (hepsine değil) dokunabilirsiniz. Konuşmalarını dinlersiniz. Küfürlerini duyarsınız. icabında sopasını da yersiniz.işte DEVLET budur.

Devlet vardır,devlet vardır. Devletten devlete fark vardır. Örneğin Fransız Cumhurbaşkanı, kalkıp televizyondan 'Ordu gidişatı beğenmediği zaman yönetime el kor' diyemez.Derse, osaat Fransada'ki sağcısı,solcusu,ortası,tüm demokratik kuruluşlar,bunun içinde elbet siyasi partiler de vardır,ayaklanırlar ve 24 saate kalmadan Cumhurbaşkanı değişir. Büyük bir ihtimalle, Fransız Genelkurmay Başkanı bile bu konuşmaya karşı çıkıp, ordunun görevinin darbe yapmak değil, yurt savunması olduğunu hatırlatır Cumhurbaşkanına...

BDS yayınları
Ekonomide gerekli düzenlemeleri yapan, piyasalara üretici ve tüketici olarak katılabilen ve de vergi toplama ayrıcalığına sahip oluşum.
*
özgürlüğün önündeki en büyük engel. insanlar üzerindeki tanrı'dan sonra en büyük otorite. milyarlarca insanı kendine köle yapmış bir otorite. ekonomik gücün sahibi olan burjuva sınıfının temsilcisi ve koruyucusu.

--spoiler--
devlet, soğuk canavarların en soğuğudur.
kılı kıpırdamadan yalan söyler; şu yalan dökülür ağzından:
"ben, devlet, halkın kendisiyim."

devlet derim ona, herkesin ağı içtiği yere, iyilerin ve kötülerin; devlet, herkesin kendini yitirdiği yer.
--spoiler--