bugün

before sunrise filminin devam filmi diyebiliriz.viyanadaki o tatlı çekimlerden sonra yönetmenimiz bu sefer de paris'i bize gezdirmiştir.jessy before sunrise daki hikayesiyle alakalı bir kitap yazar ve parise kitabının tanıtımı için gelir ve yıllar sonra hayalini kurduğu celine ile o kitapçıda karşılaşır.ve film böyle devam eder.
esas kizla esas oglanin yine butun gun sohbet ettikleri pek bir icraat gorulmeyen film.
başrollerinde ethan hawke ve Julie Delpy nin oynadığı 2004 yapımı romantik/drama filmi.Before sunrise filminin devamı niteliğindedir.bu yüzden ilk filmin* izlenilmesi gereklidir
ancak sanatsal filmlerden hoşlananların izlemesi gereken devam filmi. kısadır, ve sadece diyalogların olduğu, herhangi bir olay içermeyen filmlerden hoşlanmayan insanların sıkılacağı bir filmdir. kanaatimce ilk film kadar olmasa da gerçekten güzeldir.
yalnızca diyaloglardan oluşan ve buna rağmen çok güzelde bir film.ayrıntılar özellikle..
ya çok beğenilcek ya hiç beğenilmeyecek filmlerden.gerçekten ortası yok..
filmi baştan sona sıkılmadan izleyebilir bazı insanlar. zaten yönetmeninde başarısı orada çok içten ve naif bir film sanki arkadaşınız kendi hikayesini anlatıyorda onu dinliyormuşsunuz gibi hissedebilirsiniz. romantik bünyelere tavsiye edilebilecek güzide film.
before sunrise filminin devamı niteliğinde olup sadece başrol oyuncularının diyaloglarından oluşmuştur. diyaloglar iyi midir bilmiyorum ama gerçekten oyuncuların mimikleri konuşma tarzları super olsa da filmden bir sonuç çıkaramadığımız , izlenmese de olur denilen filmdir.
bir filmin nerede biteceği ancak bu kadar güzel tasarlanabilir dedirten nefis film..
ilk filmi izlediğimde - (before sunrise) - 17 yaşındaydım, biraz saftım. ben de onlar gibi hayattan çalacak, zamanı durduracak bir gece istemiştim. trene bineyim beni tamamlayan biri ile tanışayım, bütün bir geceyi hiç tanımadığımız bir yerde konuşarak, birbirimizi anlayarak geçirelim istedim. fazla değil, tüm bir ömre yetecek tek bir gece. ama işte ikinci film zamandan çalmanın bedelini tokat gibi yüzüme vurdu.

6 ay sonrasında buluşamamak da vardı. kendimi jesse'nin yerine koydum ve "romantik aşk inancından tamamen vazgeçmiş olabilirim. senin gelmediğin gün.." dedim. celine'i düşündüm "içten içe ölüyorum, artık bir şey hissetmiyorum." deyişini gördüm ve bir gece için çekilen 9 yıllık acının ve boşluğun buna deyip değmeyeceğini sordum kendime. ama ikisinin de hayatlarını anlatırken öfke ve isyan dolu haykırışları arasında karşısındakine dokunmak için nasıl mücadele ettiklerini gördüm ve anladım.

9 belki 18 yıl eziyet olabilirdi ama öyle bir anı tekrar yakaladıkları için yine de mutluydular.

(bkz: equal trade)
richard linklater ın before sunrise fiminin devamı niteliginde olan,gerçek zamanla çekilemiş,yine sadece diyaloglar üzerine kurulu ancak bu sefer diyaloglar ölesine başarılı ki linklater kendini mi geliştirmiş yoksa senaryoyu beraber yazdıkları ethan hawke ve julie delpy'nin kattığı doğallık mı bilinmez,bu sefer arka fonda viyana yerine paris olan ve sonunda da julie delpy nin kendi şarkısı a waltz for a nightı bizlere sunan tek lokmalık film...
insan bitince bişiler daha bekliyor ama sonunda hissettiginiz ufacık gülümseme hissi linklater ın bu işin dozunu iyi ayarladıgını gösteriyor.
ayrıca filmin finali sizde bağımlılık yapabilir cünkü celine'in söylediği şarkı kendi albümünde söylediğinden cok daha sıcak ...
ayrıca richard linklater'ın diyaloglar üzreine çektiği bir başka film.
(bkz: tape)
insanı mallaştıran, bu mallığın yanında içten içe huzur hissettiren romantik bir film. herhangi bir aksiyon bulunmamasına rağmen, film izleyiciyi alır götürür, en iyi devam filmlerindendir.
before sunrise'ın devamıdır. tüm film oyuncuların tipsel değişimlerini, film içerisindeki hayata karşı duruşlarını incelemekle, ve hayat hakkında düşünmekle geçer. before sunrise'ın insanın içinde bıraktığı düğümleri çözmek için çekilmiş olduğu hissini bırakır, ancak sırf insanların merakını gidermiş olmak için çekilcek bi filme nazaran fazlasıyla güzeldir.
before sunrise'ın devam filmi olan ve celine ve jesse arasinda geçen diyaloglarin doğalliğinin izleyeni bir anda başka boyuta tasidigi bir ruya alemi.ilk bölümü bu kadar güzel tamamlayan çok az devam film vardır bu da onlardan biri.. ilk filmde aklımızda kalan her şeyin cevabı veriliyor ve konuşurlarken pek çok iç burkan detayla karşılaşıyoruz yıllarca aynı şehirde yaşadıkları gibi ya da celine'in ilk buluşmada sözleştikleri 6 ay sonraki buluşmaya o gün büyükannesi vefat ettiği için gidemediği ve er kişinin o gün orda olduğunu öğrendiğimiz gibi.

tam "ben bu filmi daha fazla izlememeliyim, bu film burda bitmeli" dediğiniz anda biten bu yüzden izlediğim filmlerde bana göre en iyi sonla biten bir kaç filmden biri.. bir film ancak bu kadar sade ve yerinde biter. julie delpy'de saf güzelliğiyle ilk filmdeki gibi yeniden büyülemiştir az biraz yaşlandığını farketsekte..

izleyin, izlettirin derim filmde bir atraksiyon yok iki kişinin diyaloğu üstüne kurulu ama izlediğim en iyi aşk filmi diyebilirim.

--spoiler--
"baby you're gonna miss that plane"
"i know"
--spoiler--
before sunrise dan önce izlediğim film olmuştur.

yazarın, filmin başında previously on before sunrie anlatımıyla başlayan ve muhteşem diyaloglarla devam edip insanın geçmişinde yönelik ikişkilerini resmen döktürdüğü güzide film.
the man from earth ya da tape gibi sadece diyalog üzerine kurulan akıcı bir film.

aksiyon seven izlemesin.
konuşmaların içindeki detaylarla bünyeyi etkileyen sonuyla dumur eden filmdir.
~~Devamının olacağını umut etmekteyim.

(bkz: ama bi son olmalıydı)
yönetmen richard linklater yıllar önce çektiği before sunrise'da tek günlük yoğun bir aşk yaşayan iki genci, 10 yıl sonra tekrar bir araya getirmiş. ortaya çıkan film ise oldukça güçlü.
tan,seher vakti vs .
en iyi devam filmidir şahsımca.

işin en ilginç tarafı, iki filmi de üstüste izlediğinizde kelimelere dökemeseniz de şunu hissedersiniz; geceleri rüyaları yaşarız, gündüzleri gerçekleri.

çok rahatlıkla söyleyebilirim ki hayatımın en iyi 2 filmidir.

devamı çekilmesindir, yok yok çekilsin ya... ya da çekilmesin..
ilk filmini izledikten sonra hemen dvd si alınan devam filmidir. iki aşık en çok bu kadar sohbet edebilir diye düşündürebilir. ve filmin sonundaki vals de müthişdir.

(bkz: a waltz for a night)
diyaloglar before sunrise kadar akıcı ve hoş olmamasından ilki kadar sevemediğim film. tabi ki ilk filmi izleyenler bunu da kaçırmamalı.
herhangi bir türe ait olmayan, inanılmaz zekice yönetilmiş bir filmdir. harika dialoglar ve tabi ki doğallıktan bir adım öte olan oyunculuklar.
before sunrise daha genciz, dolu dolu yaşayacak bir hayat var önümüzde, her an her şey olabilir, aşk her şeyin üstündedir derken before sunset bize artık saflığı bırak da büyü biraz, gençken hayal ettiğin çoğu şey gerçekleşmeyecek der.eğer ilk filmi izlerken üniversiteye yeni başlamış umut dolu, ikincisinde ise çoktan mezun olmuş vay be biz de yaşlanıyoruz triplerine girmişseniz insanın canını acıtan filmdir.
devam filmi çıksada izlesek,hayatımda bir filmin devam filminin çekilmesini hiç bu kadar istemedim hatta. devam filminde çoluk çocuğa karışmış bir jesse ve celine görsek fenada olmaz hani. filmi izleyipte çok sıkılan insanları çok gördüm ama filmi sevdim diyende filmi gerçekten çok sevmiştir hatta en iyi filmlerinden biridir, heleki aşka değer veren ,aşk nerdesin bi bulamadın bizi diye sürünüp ağlayanlar bu filmi izleyince kendilerinden bir parça bulacaklar filmin içinde ah ah diyecekler izledikçe ...ulan böyle bir film olurmu dedirtir kısacası insana...

hatta sonlara doğru bir sahne vardır.
botta gezi yaparlarken jesse karısınla 10 yılda 4 kere birlikte olduğunu ve başka bir kadına dokunursa moleküllere ayrılacağını söyler.
ve sonlara doğru celine jesse ye arabadan inince sarılır ve derki:

-i want to see if you stay together
or if you dissolve into molecules.

der ve olay biter...o an uçakmı kaçıcakmış dünyanın sonumu gelicekmiş hiç birşey umrunda değil jesse o an gerçektende moleküllere ayrılmıştır.
--spoiler--

celine'in jesse'ye gitar eşliğinde şarkı söylediği sahne şuana kadar izlediğim en doğal ve güzel romantizm sahnesiydi.

--spoiler--