bugün

islamî inanca göre beden ölür ancak ruh farklı bir boyutta varlığını sürdürür. yani ölürse ten ölür canlar ölesi değildi. eski türkler de ölen atalarının ruhlarının varlıklarını devam ettirdiklerine inanıyorlardı. bu yüzdendir ki, ölen kişiler diğer dünyada yaşamlarını sürdürecekleri için altınları, değerli aşyaları, hatta kimi zaman köpek ve atlarıyla gömülüyorlardı.

varlıklarını sürdüren atalarının onlara başları sıkıştıklarında yardım edeceklerine inanıyorlardı. bunun yanı sıra, hal ve tavırlarına kendilerini her an izleyen birileri oldukları için * dikkat ediyorlardı. kimi zaman da atalarına * kurbanlar sunuyorlardı.
genel olarak;

Atanın öldükten sonra ruhunun bir takım üstün güçlerle donanacağı ve bu sayede geride kalanlara yardım edeceği inancı vardır. Ataların eşyaları ve mezarları kutsal kabul edilip ruhlarına kurban sunulurdu. Bütün toplumun taptığı atalar olduğu gibi yanlızca bir kısmının taptığı atalar da vardır.

türklerde;

Ölmüş büyüklere tazim, atalara saygı, baba hakimiyetinin inanç sahasındaki belirtisi olarak görülmektedir.
Atalara ait hatıraların kutlu sayılması, Türk mezarlarına yapılan tecavüzlerin ağır şekilde cezalandırılmasından anlaşılıyor. Attila'nın 2. Balkan seferinin bir sebebi de Hun hükümdar ailesi kabirlerinin Bizansın Margus piskoposu tarafından açılarak soyulması idi. M.Ö. 79 yılında benzer bir tecavüz hadisesi tan-huyu Moğol O-huanlara karşı savaşa zorlamıştır.

Moğolları ve Bizanslıları bu hırsızlık teşebbüslerine sevk eden sebep eski Türkler;de ölülerin silahları, kıymetli eşyası, bazen tam teçhizatlı atları, kadınların mücevherleri ile birlikte gömülmesi idi. Böylece öteki dünyada rahat yaşamalarının sağlandığı düşünülüyordu. Türkler gibi, atalar kültüne sahip diğer kavimlerde bu inanç, ölen bazı kudretli kimselerin yarı tanrı sayılmasına kadar ileri gitmiş iken ve bunlar ve diğer tanrılar için insan kurban edilirken. Türklerde böyle adetlerin görülmemesi dikkat çekicidir. Eski Türkler arasında insan kurban edildiği intibaını uyandıracak bazı kayıtların, iyi bir araştırma sonuncunda, bu manaya alınabilmesinde ancak zorlama yoluna gidilmek gerektiği anlaşılıyor. Asya Hunları için, Çin yıllıklarındaki ölünün yakınları tarafından takip edilmesi ibaresi tefsir yolu ile bu neticeye ulaştırılmak istenmiştir.

istisna olarak, Attila'yı gömenlerin, mezarının yeri bilinmemesi için öldürülüp gömüldükleri hususu ise, Türk kültürü anlayışının dışında kalan bir durumdur, çünkü, hem bazı milletlerde görülen bu adetin tersine Türkler mezarlarının üstüne tümsek yaparlar ve hatta taşlar (balballar) dikerlerdi.

islamiyet'in kabulünden sonra atalar kültü Anadolu'da Türkler arasında veli kültünün oluşumunda etkili rol oynamıştır.

kaynak: öztürkler
turklerde atalara saygi anlamina gelir. atalarin mezarlarina kurban kesilir onlara saygi sunulur. bu mezarlara saygi gostermeyenler agir sekilde cezalandirilirdi oyle ki Atilla'nin 2. Balkan seferinin bir nedeni de Hun hükümdar ailesi kabirlerinin Bizans'in Margus piskoposu tarafindan açilarak soyulmasi idi
fiziğin temel kuramlarından olan "hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan hiç bir şeyde yok olamaz ancak form değiştirir" durumunun inançlarda ortaya çıkan şeklidir.
eski türklerde gördüğümüz bir inanç sistemi. inanışa göre atalarin ruhu evin eşiklerinde yaşardı.günümüzde de görülen eşiğe oturmama geleneği buna dayanır.

yine aynı şekilde düğünlerde gelinin başından atılan para, şeker, buğday, pirinç gibi saçı adı verilen adetin temelinde de atalarin ruhunu hoşnut etme amacı vardır.
(bkz: supernatural)
aslında güçlü bir inanıştır. ben tanrı fikrinin bile ilk başlarda atalar kültünden çıktığını düşünenlerdenim. sonuçta ölümü ölen değil ölümden sonra kalan düşünmüştür. anlamak için bir takım açıklamalar geliştirmiş ve ölen kişinin verdiği acıyla tapınma refleksi göstermiştir. onu yüceltmiştir ve putlaştırmıştır.

çok önemli bir külttür. ayrıca yine eski devirlerde tanrıların üst atalarına taptığı hatta yöneticilerin tanrı kral, veya tamamen tanrı olduklarını da biliyoruz.

bu da insan tanrı benzetmesinin pek uzak ihtimal olmadığını gösterir. ilk başlarda gene tanrıların genel özeliklerinin insana ait olduğunu ve tanrıların daha materyalist temele dayalı insanla iç içe yaşadığını da görüyoruz.

ben bunun üzerinde biraz daha araştırma yapacağım. çok önemli bir anlayış çünkü. tüm ilkel toplumlarda hemen hemen ata kültü var ve atalarına tapmışlar.
her tanrı bir önceki tanrının modifiyesidir.

bu nedenle tanrı kavramı; insanla başlayıp, insanla bitecek olandır.
kökeninin çok çok eskilere dinlerin doğmasından öncesine dayandığı söyleniyor. bildiğim kadarıyla kısaca bu atalar kültünde ölen bir kişinin yok olmadığı başka bir forma girip dünyada istediği gibi dolaşabildiği inancı vardır ve bu ölüler yaşayanlarla hem kötülük hem de iyilik yapabilir bu nedenle yaşayanlar ölü akrabalarını sinirlendirmekten kaçınır ona iyilik yapsın diye çabalar. hemen hemen her toplumunda bulunmuş ve bulunan bir inanç olsa da bazı uluslarda etkisi daha çoktur. örneğin türklerde ahşaba vurma bu nedenle doğmuştur. sanırım ormanlık bir alana girer iken orada bulan ve kendisine zarar verebilecek ruhları kaçırmak istenmesinden dolayı doğmuştur. sonra eşiğe oturulmaz denmesinin nedeni de budur büyük olasılıkla çünkü ruhun bazen eski evini ziyaret ettiği ve eğer eşikte birisi varsa içeri giremeyeceği vu nedenle de sinirleneceği düşünülüyordu sanırım. son olarak cenaze evlerinde yemek dağıtılması hatta bazen ruhuna değsin denmesinin nedeni de budur.
japonlar ve bazı çinliler evinin bir bölümüne ölmüş aile üyelerinin resmini asıp oraya bir tür sunak yapar belirli dönemlerde de ölü akrabaları için yiyecek içecek vs bırakırlar imiş eğer bildiklerim doğru ise..