oksidasyonu giderici her türlü madde.

Canlılarda, kimyasal prosesler, özellikle oksitlenme, serbest radikallerin oluşmasına neden olur. Yüksek derecede reaktif olan serbest radikaller farklı moleküller ile kolayca reaksiyona girebilir ve böylece hücrelere, canlıya zarar verebilir. Antioksidanlar serbest radikallerle reaksiyona girerek (onlarla bağ kurarak) hücrelere zarar vermelerini önlerler.
(bkz: beta karoten) (bkz: c vitamini) (bkz: e vitamini)
domates ve üzüm çekirdeği en doğalları ve en kolay bulunabilir olanlarındandır.
kanser hastalarının bolca almasi gereken maddelerdir.
Antioksidanlar yaşlanma etkilerini azaltarak genç ve dinç görünmemize, Cildin elastik, yumuşak ve daha kırışıksız olmasına yardımcı olur. Kalp ve damar sistemindeki dokulara esneklik verir. Eklemlerde, bükülme zorluğuna karşı hareketleri kolaylaştırabilir. Bu ürünle alkol, sigara, beslenme ve çevre şartlarından kaynaklanan zararlı maddelerle daha kolay savaşılır. Kanser gibi hastalıklara karşı korunma sağlanabilir. Antioksidanlar, vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol veya kirli hava v.s ile alınan zararlı maddeleri (serbest radikalleri) nötralize ederler . Gıdaların üretimindeki değişik ve yapay işlemler nedeniyle de vücuda serbest radikal alımı artmış ve bunların reaksiyonu sonucu oluşan toksik maddeler vücudumuzda birikir hale gelmiştir. Vücudumuzda biriken toksinleri atmak ve onların zararlı etkilerinden kurtulmak için antioksidan besin alımını arttırmak gerekir. Böylece serbest radikallerin meydana getirdiği hücre tahribatı büyük ölçüde önlenmiş olur. antioksidanlarla beslenerek serbest radikallerin zararlarını azaltılabilinir..
(bkz: yeşil çay)
(bkz: ace plus selenyum)
üzüm çekirdeğinden elde edilen çeşidi olan proantosiyanidin bilinen en etkili antioksidandır. nitekim c vitamininden 20, e vitamininden ise 50 kat daha etkilidir. *
''university College London'dan Dr. David Gems'in araştırması, yaşlanmayla mücadelede antioksidanların anahtar rol oynadığına dair yaygın inanışı çürüttü. Bu konudaki, 50 yıl öncesine dayanan kuram, doku ve hücrelerin, gıda enerjiye dönüşürken ortaya çıkan tehlikeli oksijen molekülleri olan serbest radikallerin saldırısı altında bulunduğunu öne sürüyordu. E ve C vitaminleri gibi antioksidanların bu saldırıları püskürttüğü ve böylece yapılan tahribat miktarını azalttığına inanılıyordu. Bu kuram, milyonlarca insanın vitamin takviyesi almasına ve antioksidan temelli muazzam bir kırışık önleyici krem pazarının oluşmasına yol açtı.

Yaşlanma biyolojisi uzmanı Dr. Gems'le ekibi, insanlarla birçok geni paylaşan iplik kurtları üzerinde yaptıkları araştırmada serbest radikaller teorisinin doğru olmadığını saptadı. Ömürlerinin sadece günler sürmesi sayesinde bilim insanlarına uzun dönemli değişimler hakkında fikir veren iplik kurtları, bedenleri fazla serbest radikalleri öldürecek şekilde genetik değişikliğe uğratıldı. Ancak genetik değişime uğratılmış iplik kurtlarının yaşamlarının diğerlerinden uzun sürmediği görüldü.

Birleşik Devletler'de fareler üzerinde yapılan bir araştırmada da aynı sonuca ulaşılmıştı. Gems, 'Aslında yaşlamanın temel mekanizması hakkında pek de bilgimiz yok' dedi. Yaşlanmayla ilgili serbest radikaller kuramının 50 yıl boyunca bir bilgi boşluğunu doldurduğunu, ancak kanıta dayanmadığını ifade eden Gems, 'Bu, şu anlama geliyor. Yaşlanmayı defetmek umuduyla E veya C vitamini alıyorsanız, bu doğru değil' diye konuştu.''

kaynak: http://www.birgun.net/lif...mp;month=12&year=2008
(bkz: yaran yanlış okumalar)

(bkz: antidoksan)
halk dilinde yaşlandırmayan, kanseri önleyen faydalı madde.
kahve doğal bir antioksidan kaynadığıdır. (bknz: nescafe )
Oksijen, yaşam için gerekli elzem öğelerden biridir. Solunumla havadan aldığımız oksijen kan dolaşımıyla, ince bağırsaktan emilen besin öğeleriyle birlikte hücrelere taşınarak yaşam için gerekli olan enerjinin oluşmasını sağlar. Oksijen varlığında besin öğelerinin enerjiye dönüşmesi sırasında eşleşmemiş oksijen içeren moleküller de oluşur. Bunlara reaktif oksijen türleri denir. Bunlar hücre elemanları olan DNA, RNA, protein ve yağ moleküllerine etki ederek hasar oluştururlar. Bunlara oksidanlar ya da okside ediciler denir. Oksidanların vücudumuzda oluşturduğu hasara ise oksidasyon stresi denir. Oksidasyon stresine karşı bedenimiz antioksidan denilen oksidasyona karşı koyan bir sistemle donatılmıştır. Buna kısada antioksidan savunma denir. Yani oksidanlar bedenin düşmanları, antioksidanlar ise o düşmana karşı bedeni savunan silahlı kuvvetlerdir. Gıda antioksidanları dediğimiz şey ise; insanlarda fizyolojik şartlarda oluşan serbest oksijen radikalleri (SOR) veya serbest nitrojen radikallerinden (SNR) birinin ya da ikisinin de olumsuz özelliklerini azaltabilen maddelerdir şeklinde tanımlanabilir
Antioksidanlar: Antioksidan savunma sisteminin bir bölümü bazı enzimlerden, diğer bölümü ise besinlerle aldığımız bazı öğelerden oluşur. Gıdaların antioksidan içerikleri ve antioksidanların biyoyararlanımları gıda maddesinin cinsine, hasat zamanı ve hasat yöntemlerine, iklime, depolama ve muhafaza ortamının ısısına, nemine, ışığına, gıdanın hazırlanması, hatta kişi ve toplumların tüketim alışkanlıklarına göre de değişebilmektedir.
antioksidan kaynaklarından bazıları :

A vitamini: Karaciğer, yeşil yapraklı sebzeler, havuç, kayısı, yumurta.
C vitamini: Kuşburnu, maydanoz, yeşil sivri biber, karalahana, karnabahar, çilek, limon, portakal, greyfurt.
E vitamini: Soya yağı, bitkisel yağlar, yağlı tohumlar.
Selenyum: Deniz ürünleri, böbrek, yürek ve diğer etler.
Çinko: Et, karaciğer, bulgur, balık, süt, yumurta, badem içi, ceviz, elma, kurubaklagiller.
Magnezyum: Badem, ceviz, fındık, fıstık, muz, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, tahıllar.
özellikle hücre deformasyonu neticesinde kansere yakalanmamak için antioksidan içeren besinler kullanmaya dikkat etmeliyiz. bu işin hiç şakası yok.
ekip çalışmasına inanan bileşiklerdir.
ikisi bir arada çok daha etkili olurlar. sinerjetik etkiye sahiptirler.
yaşlanmak oksitlenmektir der bazı bilimciler.o zaman hepimiz sevmeliyiz bu yaşlanma karşıtı paylaşımı seven bileşikleri. bir de gıdalarda kullanılan antioksidanlar doğal olup kendileri bizzat kanser yapmasa tam süper olacaklar, gelecekte belki.
perşembe günü sınav olacağım dersin içeriğidir. artık nerede antioksidan görsem, bir stres bir terleme basıyor beni. şaka şaka, hemen içimden saymaya başlıyorum; tokoferoller; alfa tokoferol, askorbik asit, bütillenmiş hidroksi aldehit*, süper oksit dismutaz, flavanoidler, karotenoidler, seruloplazmin, albümin, melatonin* katalaz vs vs.

nereden geldim buraya hemen diyim; bir yazarmış antioksidan nickinde. nickini görünce öyle bir yazmak istedim. benim için çok anlamlı bir nickin var yazar kardeş.*
garip bir yazardır.
enfes bi yazardır. heeç gusura bakmayın ama şu an online olan 147 yazar içindeki en cicisi.
üzülerek söylüyorum ki (bkz: harun abi)
Erkek olduğum daha belirginleşsin diye bıyık bırakmalıyım diyen yazardır kendisi...
hem erkek olup hemde bana asılan ama ağzına uçan tekmeyi yemiş yazar.
biyosistemlerde oksijen hasarlarından kaynaklanan hasarları engelleyen, enzim, vitamin, protein, hormon gibi sentetik veya doğal maddelere verilen addır.

antioksidan moleküller radikal süpürme, giderme, zincir kırma gibi yollarla süperoksit radikalinin etkilerini azaltır veya yok ederler.
antioksidanlar, vücudu yaşlılığa, diyabet, kolestrol, kanser ve strese bağlı olan veya olmayan çoğu hastalıkla mücadele eden maddeler bütünüdür.

enzim antioksdanlar, süperoksit dismutaz,katalaz, peroksidaz, glutatyon transferaz, mitokondriyal sitokrom oksidaz ve hidroperoksidazdır.

lipit fazda olan, ve doğal yollarla çeşitli sebze ve meyvelerden alabildiğimiz antioksisdanların en başında e vitamini bulunur.
buna ek olarak, karotenoidler ve retinol, ubikinonlar, flavanoidlerledir.

yine vücudumuzda doğal olarak bulunan ve hormonal yapıda olan melatonin en güçlü antioksidanlardandır.

yine sıvı fazda olanlara örnek, c vitamini, ürk asit, transferrin, ferritin, albumin, glutatyon verilebilir.

doğal yollarla dışarıdan alabildiğimiz en güçlü antioksidan şüphesiz e vitaminidir. bunun ardından c vitamini gelir.
ancak en güçlü antioksidan, melatonindir.
Yeşil ve siyah çay gibi, kahve de antioksidanlar içeriyor. Bu da kansere yol açan hücrelerin çoğalmasını engelliyor.
Son dönemin en popüler takviyelerinden olan antioksidanlar, genel yasam süresini uzatan, kanser, kalp hastalıkları gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltan ve yaslanmanın etkilerini geciktiren etkileriyle biliniyor.
Hava ve su kirliliği, hazır yiyecekler, yasam tarzı, stres gibi etkenler sürekli olarak sağlık üzerine tehdit oluşturuyorlar. Bu etkenler sonucunda normal metabolizma faaliyetlerinin yanı sıra serbest radikaller oluşur. Serbest radikaller, hücre içinde yapıları bozan, DNA zararına ve hücredeki biyokimyasal bileşiklerde bozulmalara yol açan maddelerdir. Bilim adamları bu bozulmaların kanser, kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları ve katarakta yol açan en önemli faktörler olduğunu düşünüyorlar.
Özellikle sigara tiryakileri tehlike altında. Sigara dumanındaki serbest radikaller, vücudun antioksidan savunma sistemini çok yıpratırlar. Çeşitli çalışmalarda sigara tiryakilerinde antioksidan etkili vitamin ve mineral seviyelerinde önemli azalmalar olduğu bulundu. Bunun yanında sigara içmese de içilen bir ortamda bulunan "pasif içicilerde" de benzer azalmalar olduğu ortaya çıktı.
Serbest radikallere karşı etkin koruma sağlayabilecek takviyeler antioksidanlardir. Antioksidan etkileri en yüksek olan maddeler Vitamin A, C, E, selenyum, pycnogenol gibi maddelerdir. UCLA School of Public Health'den Dr. James Enstrom'e göre düzenli vitamin C alimi yasam süresini uzatıyor. Enstrom'ün çalışmasının sonuçlarına göre günde en az 300 mg vitamin C alimi yasam süresini 6 yıl uzatabiliyor.
Vitamin E ile ilgili çalışmaların sonuçları daha da etkileyici. Harvard Üniversitesinde yürütülen bir çalışma 87.245 kadın üzerinde vitamin E etkisini araştırdı ve 2 yıllık bir süreçte düzenli vitamin E aliminin kalp krizi riskini %46 düşürdüğü bulundu. Erkekler üzerinde (51.529 kişi) yapılan benzer bir başka çalışmada ise kalp krizi riskinin %37 azaldığı bulundu. Her iki çalışmada da günlük vitamin E alimi en az 100 IU olduğunda pozitif sonuçlar elde edildiği belirtildi.
Antioksidanlarin özellikle ileri yaslarda sağlığa çok daha yararlı olduğu biliniyor. italya’da 70-99 yas arası sağlıklı bireylerde yapılan ölçümlerde plazma vitamin C ve E düzeyleri ayni yaslardaki sağlıksız bireylerden daha yüksek bulundu. Antioksidanlarin ilerleyen yaslarda vücudun savunma mekanizmasını güçlendirdiği, yaslanmaya bağlı sağlık sorunlarından koruma sağladığı ve bunun yanında cildi ve saçları da beslediği yapılan araştırmalarla ortaya çıkıyor.