bugün

"türkiye hür avrupa'nın garantisidir. ölü zannedilen bir halkta canlı bir millet yaşadığını gördüğümüz için kendimizi tebrik edelim. ve onun tarihini ya onun tekrar dirilmesi şerefine ya da bizim mezar taşımıza ithaf ederek yazalım" diyerek taktirimi toplamış yazar.
1790-1869 yılları arasında yaşamış fransız yazar, şair ve siyaset adamıdır. Osmanlı zamanında izmir'in Tire ilçesine gelmiş ve bir süre burda yaşamıştır.
osmanlı tarihi adlı üç ciltlik bir çalışması bulunan fransız yazar ve devlet adamı. istanbul' a gelip sultan abdülmecit ile görüşmüştür.
osmanlı tarihi' nin, kıyıda köşede kalmış noktalarını ustalıkla ele almıştır.
"Türkler Bir Irk ve Bir Millet Olarak Yeryüzünün En Şerefli insanlarıdır" demiştir..
bir türk hayranıdır. Yunanistan'ın osmanlı imparatorluğu'ndan koparılmasına seyirci kalan avrupa ülkelerini sert bir dillle eleştirmiştir. sultan abdülmecit ile yaptığı görüşmeden sonra oluşan düşüncelerini şöyle açıklamıştır: bir milletin yeniden doğuşunda böyle genç bir hükümdarın ortaya çıkması ne büyük şans! başarılı olması için bütün dinlerdeki en etkili dualar onun olsun!
osmanlı üzerine okunacak en güzel eserin sahibi.
romantizm'in ilk fransız şairidir.
(bkz: graziella)
(bkz: raphael)
(bkz: şairane düşünceler)
(bkz: graziella)
asil ismi "Alphonse Marie Louis Prat de Lamartine" olan yazar; 21 Eylül 1790 tarihinde fransa´nin macon kentinde dünyaya gelmis, 28 subat 1869´de Paris´te vefat etmistir.
Kendisi 5 kiz kardesin (Cécile, Eugénie, Césarine, Suzanne und Sophie)icindeki tek erkek cocuktu. Cok ski bir katolik olan annesi tarafindan yetistirildi. Ögrencilik hayatini Lyon´da, bir yurtta gecirdi.

Ünlü eserleri:

Saül (1818)
Méditations poétiques (1820)
Nouvelles Méditations (1823)
Harmonies poétiques et religieuses (1830)
Sur la politique rationnelle (1831)
Voyage en Orient (1835)
Jocelyn (1836)
La chute d'un ange (1838)
Recueillements poétiques (1839)
Histoire des Girondins (1847)
Raphaël (1849)
Confidences (1849)
Geneviève, histoire d'une servante (1851)
Graziella (1852)
Les visions (1853)
Cours familier de littérature (1856)
La Vigne et la Maison (1857)
Histoire de la révolution de 1848 (1849)
Le tailleur de pierre de Saint-Point (1851)
sevilmek umuduyla sevmek insanidir. fakat sevmek için sevmek, meleklere özgüdür. sözünü sarf eden romantik yazar.
rousseau, chateaubriand okumu$tur.

lamartine, hayalin ve duygunun $airidir. eserlerinin çoğu sansürlese de, yakılsa da kendisi romantizm'in en önemli şairlerindendir.

les meditations, jocelyn gibi eserleri vardır. düzyazı eserleri de vardır. le voyage en orient bunun örneklerinden birisidir.

lamartine'de görülen 4 temel öge $unlardır:

a$k
üzüntü/keder
doğa
din

"mais la nature est la qui t'invite et qui t'aime: plonge-toi dans son sein qu'elle t'ouvre toujours."

(doğa seni çağırır ve seni sever: (yeter ki) sana her daim açık olan yüreğine dal.)
GÖL
Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için
Demirleyemez miyiz?
Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
Seyrine doyamadığı o canım su yanında
Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak
Oturdum tek başıma!
Altında bu kayanın yine böyle inlerdin,
Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin
O güzel ayaklara.
Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin,
Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta
Suları usul usul yaran kürekçilerin
Gürültüsünden başka
Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes
Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.
Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
Şu sözleri söyledi:
"Zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz
Akmaz olunuz artık!
En güzel günümüzün tadalım o süreksiz
Hazlarını azıcık!"
"Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün
Hep onlar için akın;
Günlerle birlikte dertlerini götürün,
Mesutları bırakın."
"Nafile isteyişim geçen saniyeleri
Akıp gidiyor zaman;
Geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri
Ağaracak birazdan"
"Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin
Kadrini bilmeliyiz!
insan için liman yok, sahil yok zaman için,
O geçer biz göçeriz!"
Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
Bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,
Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
Matem günleri kadar...
Nasıl olur kalmasın bir iz avucumuzda?
Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?
Demek vefasız zaman, o demleri bir daha
Geri getirmeyecek...
Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,
Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
Alıp götürdüğünüz derin hazları artık
Vermez misiniz geri?
Ey göl! Dilsiz kayalar! Mağaralar! Kuytu orman!
Siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan
Bari hatırasını!
Sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun
Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,
O kapkara camlarda, sularına upuzun
Dökülen kayalarda!
ister meltemlerinde, ister ürperişle esen
Seslerde, ister uzak ister yakında olsun,
Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
Ay ışığında olsun!
Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
Meltemini dolduran kokular, hep beraber,
Ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,
Desin ki: "Seviştiler."
(#10073125).
(bkz: 19 uncu yüzyıl fransız edebiyatı)
GÖL
Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için
Demirleyemez miyiz?
Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
Seyrine doyamadığı o canım su yanında
Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak
Oturdum tek başıma!
Altında bu kayanın yine böyle inlerdin,
Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin
O güzel ayaklara.
Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin,
Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta
Suları usul usul yaran kürekçilerin
Gürültüsünden başka
Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes
Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.
Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
Şu sözleri söyledi:
"Zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz
Akmaz olunuz artık!
En güzel günümüzün tadalım o süreksiz
Hazlarını azıcık!"
"Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün
Hep onlar için akın;
Günlerle birlikte dertlerini götürün,
Mesutları bırakın."
"Nafile isteyişim geçen saniyeleri
Akıp gidiyor zaman;
Geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri
Ağaracak birazdan"
"Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin
Kadrini bilmeliyiz!
insan için liman yok, sahil yok zaman için,
O geçer biz göçeriz!"
Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
Bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,
Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
Matem günleri kadar...
Nasıl olur kalmasın bir iz avcumuzda?
Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?
Demek vefasız zaman, o demleri bir daha
Geri getirmeyecek...
Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,
Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
Alıp götürdüğünüz derin hazları artık
Vermez misiniz geri?
Ey göl! Dilsiz kayalar! Mağaralar! Kuytu orman!
Siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan
Bari hatırasını!
Sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun
Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,
O kapkara camlarda, sularına upuzun
Dökülen kayalarda!
ister meltemlerinde, ister ürperişle esen
Seslerde, ister uzak ister yakında olsun,
Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
Ay ışığında olsun!
Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
Meltemini dolduran kokular, hep beraber,
Ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,
Desin ki: "Seviştiler."
Alphonso de Lamartine
Lamartine, 21 Ekim 1790 tarihinde Macon'da doğdu. Doğumundan bir yıl evvel gerçekleşmiş olan Fransız ihtilalinden dört yıl sonra, Milly yakınlarında bulunan bir çiftliğe taşınan ailesiyle birlikte mütevazı bir hayat yaşadı. Bir süre eğitim gördükten sonra gençlik yıllarında italya'ya gitti. Hıristiyanlık dininde karşılaştığı tezatlıklar dininden soğumasına, uzaklaşmasına ve felsefi bir akıma kapılmasına sebep oldu. Görünüşte kaliteli olma ve kalp temizliğini esas alan transandantalizm felsefesine bağlandı.
Lamartine, ilk şiir derlemesiyle ün kazanmasına ve genç romantik kuşak tarafından üstat ilan edilmesine rağmen, tercihini başka bir alanda kullandı. Diplomatik kariyer yapmak gayesiyle politikaya atıldı. Bunda savurgan bir hayat yaşaması ve daha çok para kazanma isteği de etkili oldu. 1820 yılındaki evliliğinden kısa bir süre sonra Napoli'deki elçilik katipliğine atandı. Burada bulunduğu sırada, "Şairce Düşünceler" adlı eserini yayınladı. Bu eser aynı zamanda onun ilk büyük eseridir. Akabinde, "Sokrat'ın Ölümü" ve "Şairce Dini Ahenkler" isimli eserleri başta olmak üzere başka eserler de yayınladı.
Lamartine, kral tahtına Louis Philippe'in geçmesinden sonra diplomatik görevlerinden istifa etti. Napoli'den ailesiyle birlikte ayrılarak Doğu seyahatine çıktı. Sırasıyla Marsilya üzerinden Malta, Yunanistan'ın başkenti Nauplion ve Atina'ya uğradıktan sonra Beyrut'a gitti, Suriye ve Lübnan'ı dolaştı, Filistin'i gezdi. Bu gezi sırasında milletvekili seçildiğini öğrenince tekrar istanbul üzerinden Fransa'ya dönmeye karar verdi. 20 Mayıs 1833 tarihinde istanbul'a geldi. Bu sırada tahtta bulunan Osmanlı padişahı Abdülmecid tarafından iyi karşılandı. Kendisine Aydın'dan bir çiftlik hediye edildi.
Lamartine, istanbul'un bir çok yerini gezdi. Beyoğlu'nda kaldığı süre zarfında sık sık binaların çatısına çıkarak istanbul'u seyretti. Padişah sarayını gezme ve görme imkanını da buldu. Bir süre Fransız elçiliğinin Tarabya'daki yazlığında kaldı. 23 Temmuz 1833 tarihinde karayoluyla istanbul'dan ayrıldı. Edirne, Sofya, Niş, Belgrat ve oradan da Viyana'ya geçti. Yapmış olduğu seyahat ile ilgili hatıralarını 4 cilt halinde 1835 yılında bastırdı.
Lamartine, 1848 devriminden sonra Cumhuriyetin ilk geçici hükümetini kurdu. Liberal fikirlerinden ötürü büyük sermaye grubuyla anlaşamayınca tedrici olarak siyasi hayatın dışına itildi. Bu arada ekonomik sıkıntıya düştü. Bu gelişmeler üzerine tekrar doğuya yöneldi. Marsilya'dan yola çıktıktan sonra 1 Temmuz 1850 yılında istanbul'a vardı. Bu gelişince Mustafa Reşit ve Âli Paşaların yardımıyla padişahla görüşebileceğini öğrendi. Görüşmeye giderken henüz inşaatı devam eden Dolmabahçe sarayını gördü. Ihlamur Kasrında Sultan Abdülmecid ile görüştü. Akabinde Sultan ile birlikte Harbiye Kışlasındaki Harbiye öğrencilerinin imtihanlarına katıldı.
Lamartine'in, bu ikinci gelişindeki maksatlarından bir tanesi izmir'de bir çiftlik işletmekti. Yaklaşık on beş gün istanbul'da kaldıktan sonra izmir'e gitti. Ancak, çiftlik işletme işinde başarılı olamayınca tekrar memleketine dönmeye karar verdi. Herhangi bir gelir kaynağı olmadığından, seyahatinden sonra kaleme aldığı, yolculuğunun konu edildiği eserini yayınlayarak (1852) geçimini sağlamaya çalıştı. Daha sonra 1854 yılında yayımlanan Histoire de la Turquie (Osmanlı Tarihi) adlı eseri kaleme aldı.
1851 yılındaki darbeden sonra hayatının geri kalanını yoksulluk içinde geçirdi ve 1869 tarihinde öldü.

Bilinen Bazı Yapıtları
Confidences (Sırdaşlıklar)
Nouvelies Meditations Poetiques (Yeni Şairce Düşünceler)
La Mort De Socrate (Sokrat'ın Ölümü)
Le Dernier Chant Du Pelerinage D'harold (Harold'un Haccının Son Şarkısı)
Les Harmonies Poetiques Et Religieuses (Şairce ve Dini Ahenkler)
La Chute D'un Ange (Bir Meleğin Düşüşü)
Recueillements Poetiques (Şairce içe Kapanışlar)
L'historie Des Girondins (Jinondenler Tarihi)
Les Nouvelles Confidences (Yeni Sırdaşlıklar)
Genevieve, Histoire D'une Servante (Genevieve, Bir Hizmetçi Kızın Hikayesi)
Le Tailleur De Pierres de Saint-point (Saint Point'daki Taş Heykeltraşı)
avrupada türk dostluğuyla ünlenmiş kişidir. osmanlı yönetiminden aydında işletmek için çiftlik hibesi istemiş padişah kabul etmiş ancak aç gözlü devlet adamları çiftliğin kendi üzerlerine kayıtlı olma şartını koşunca lamartine maddi açıdan çökmüştür.
Satırlarında doğrunun gölgesiz göründüğü Fransız yazar.
ESKi EV

ilk günden hatırlarım etrafını saçağın,
Bir asma kuşatırdı körpe filizleriyle.
Kokularla cezbedip küçük, çapkın kuşları,
Buğulu taneleri uzardı pencereye.
O baldan salkımları bize yaklaştırırdı
Uzatarak annemiz bembeyaz ellerini,
Biz ,onun çocukları geri verirdik tekrar
Kuşlara üzümleri, emilmiş dallarını.
Seneler aktı gitti, artık ne kuş, ne anne
Biçare yaşlı asma sarardı ve çürüdü.
Kapıyı, duvarları vahşi otlar bürüdü,
Ve ben, ben ağlıyorum, o günlerin peşinde.
'' Tek bir kişiyi özlersiniz ve her yer ıssız gelir.'' gibi güzel ve acıtıcı bir dizenin sahibidir.
Mehmet Akif Ersoy'un dahi etkilendiği başarılı fransız yazar.
"Dünya'ya bir kez bakmak zorundaysan, istanbul'dan bak" gibi bir sözü olan fransız yazar.

Türkleri çok sevmesini sultan abdülmecid'in ihsanlarına bağlıyorum.
güncel Önemli Başlıklar