bugün

(bkz: hayır)
ahlaksız dinciler ispatıdır.
aslında gerekli değildir.
dinsiz de pekala ahlaklı olunabilir.
ama bunun açıklamasını yapamazsın.
neye göre? hık mık...
olsun ama, ahlak herkes için iyidir.
sorunsal değil, 5. elementi uydurmaya çalışmaktır.
din aslında bu dünya için gerekli değil. ahlaklı, erdemli vb özellikler insanın içinde olan olgulardır.
dindar olduğunu savunduğu halde türlü ahlaksızlık örnekleri gösterenleri baz alarak kesin olarak söyleyebilirim ki tam tersidir.

din için ahlak gereklidir.

inanmadığı halde son derece ahlaklı insanlar olabildiğine göre ahlaklı olmak için din şart değildir. dindar olduğu halde ahlaksızlık yapabilen insanlar varsa dini sadece ibadetten ibaret gören insanlar için ahlak dersi ayrıca şarttır.

ahlak bambaşka bir şeydir.

örneğin dindarlığı ile kendini sevdirebilmiş, din sayesinde pirim yapmış olan sagopa kajmer ve eşinin twitter sayfaları tam bir ahlaksızlık örneğidir. ramazanda oruç tutup aynı zamanda ramazan, kandil demeden küfür edebiliyorlarsa din vardır, ahlak yoktur. 'ego' varsa hiç biri olamaz zaten.
ahlakın dinle alakası yoktur, islam ahlakının zirvesindeki insanlar müslüman olmadan önce de ahlaklıydılar. ahlaklı insanlar islamı seçiyordu.
Bir eylemi yaparken sebepleri kişinin kendisini tatmin ediyorsa ahlaklıdır.
Örnek verirsek, bir kişi toplumda insanları eziyor ve kötü davranıyor olduğunu varsayalım. Bu kötü davrandığı kitleden biri çıkıp problemi kökten çözüyor, adamı öldürüyor. Bu üstün ahlaklı eylemdir.
hiç değil. her inanan ahlaklı olsa müslüman alemi pedofili, tecavüz, şiddet, barbarlıkla anılmazdı.
bütün dinlerve bazı öğretiler ahlaklı olmayı emreder
aksi uygulamalardan din değil yapan sorumludur.
"insanlar dinleri olduğu için ahlaka ihtiyaçları olmadığını sanıyorlar" amin maalouf.
Bence gerekli olabilir. Aksi taktirde ahlak kelimesi göreceli olabiliyor. Yani din olmadan kalıplaşmış ahlaki kurallar varsa dine gerek kalmayabilir. Ama şuda bir gerçektir ki kültürel ahlakta çoğunlukla dinlerden oluşuyor.
değildir, ahlakın kökeni toplumdur. ahlak, din, töre, hukuk denen kavramlar kişilerin uydurduğu kavramlardır. bunları toplum denen mekanizmayı daha yaşanılır ve iyi şekilde yönetmek için uydurduk. nitekim bunların uydurulmasının kötü bir amacı da aslında yoktur. fakat bu yasaların dinamik olan toplumda tartışmasız kabul edilmesi ilerleyen dönemlerde sorunlar çıkartıyor. sonuçta insan aklı, toplum yapısı sürekli gelişiyor ve geliştikçe daha iyiye gitmenin yöntemlerini arıyor. işte bu ileriye gitmeyi kırmayacak, sürekli kendini sorgulayıp daha iyiye gitmek için çabalayan bir ahlak anlayışı şarttır.

yoksa insanın toplu halde yaşadığı yerde kural olmayacak demek körlüktür. nitekim anarşistler bile bu yönde düşünmüyor, onlar sadece insana gökten veya devlet tarafından dikta edilmeden, insanın belli bir bilince ulaşıp bunu kendi başına sağlayacağını düşünüyor.

yani din değildir, din de toplumun bir ürünü zaten.
ahlak kişinin doğuştan yatkın olduğu eğilime bağlı olabilir. daha çok yakın çevrenin ilgi alanlarının alışkanlıkların ahlakla doğrudan ilişkisi vardır. tabii ki dinin de temeli ahlakdır. lakin kişinin ahlaklı olup olmaması din ile yadırganamaz.
Evet gereklidir, nankörlük yapılan iyiliklere karşı kötü muamelede bulunmaktır peki senin yoktan yaratan yediren, içiren, giydiren, yaşatan yaratıcıyı tanımamak nedir ? Nankörlüktür tabi inanmayanlar toprağın altında ne kadar nankör olduklarını anlatacaklar.

Bugün insanlara ahlaksızca gelen bazı davranışlar dini olmayan insanlara yüzyıllar sonra yanlış gelmeyebilir tıpkı yüzsene önce livatacılık ahlaksızca görülürken bugünkü dinsizlere normal gelebilir yani ahlak anlayışı toplumun durumuna göre insanda değişiyor

Namus kavramı mesela kızının zina etmesine ses etmeyen babanın dedeleri bir asır önce bu durumu çok kötü karşılardı peki babaya neden bu durum normal, çünkü din ile alakası yok.

yani din değişmediği için ahlak kaideleri değişmez peki dini olmayanlar için ahlak nedir ? o devrin insanlarının olaylara verdiği en büyük tepki kadardır.

Bugün dinsiz bir adama göre hırsızlık kötü olması bilmem kaç asır sonra bunun hala kötü karşılanacağı anlamına gelmez tıpkı tıpkı livatacılığın, zinanın insanlara şimdi normal bir şey gelmesi gibi

Aslında dindar olmayanlarda ahlak algısı şöyle bozulduğunun kanaatindeyim.

bir misal vereyim zina fiilinin insanlara kademeli olarak nasıl normal karşılaştıldığını anlatayım öncelikle bir eşik noktası belirlerler o devrin insanlarının bundan aşağısına razı olmayacağını bilirler.

Bir kadının erkekle zina etmesine karşı gelen topluma önce tesettürlü bir kadınla bir erkeğin bir odada yalnız kalmasından ne çıkarki sonuçta zina yok derler

Ama tabi başı açık kadınla kalmamalılar diye bir eşik noktası oluştururlar çünkü toplum daha buna hazır değildir tepki verirler ve yapılmak istenen başarısız olur

Daha sonra toplum bunu kabul eder kadınla erkeğin bir arada çalışmasına yanlız kalmasına müsaade eder sonra kademeli onlarak bu eşik noktası aşağıya çekilir ve toplum gele gele livatacılığa kadar ikna edilir

Ancak son halde bile eşik noktaları vardır çünkü ahlaksızlığın sonu yoktur insan dustukce düşer derler ki biz pedofiliye karşıyız derler ama emin olun ki bu noktayı da ileride aşağı çekecekler.

Diyen olur ki "ne kadar abarttın" yüzyıl önceki adama da ileride ibnelik serbest olacak desen o da aynısını söylerdi.

Ahlak eğer din ile birlikte olmaz ise sürekli düşer çünkü insan meyledicidir ancak din ile ahlak bir olursa din değişmeği için o eşik noktasını asla aşağı çekemezler.

Ne zina doğru gelir, ne livatacılık ne de pedofili.

(Yazıyı okuyan dinsiz ise illaki bir kaç eşik noktasını kaybetmiştir yakında o olmasa bile torunları yeni eşik noktalarıyla karşılaşacaklardır)
Kutsal kitaplar bir dinin ahlak kurallarını belirler zira hz. Muhammedin ahlakını nerden aldığı sorulduğu zaman kurandan aldığı ifade edilir bu yüzden ahlakın olması için dine gerek yoktur ama ahlak kurallarının sınırını belirlemek için dinlere gerek vardır.
gelişmiş bilim toplumlarında artık bunlar tartışılmıyor...

sosyal, psikolojik ve biyolojik ihtiyaçlar ve bunların karşılanması tartışılıyor.

bilim ise, yobazların kabusudur.
insan olmak gerekli, din de olsa güzel olur eğer ki Müslümansa geri döner kendisine ahirette.
evet belki ahlaklı olmak için din gerekmez; fakat, fazla materyalist görünmek için de inanmamak gerekmez ...

bir şeylere inanmamak işin en kolay yolu. tabi herkes serbest, yeter ki saygısızlık yapılmasın inananlara.

inanmamak bi bokmuş marifetmiş gibi, aşağılayıcı tavır takınmak nedir yani ...

işin sonunda ak mı kara mı görülecek nihayetinde.
ıhlık iğir dinli biribir ilmizsi bikbikbik

sorunsal bile değildir. din hiçbir zaman, hiçbir şey için gerekli değildir, şart değildir, koşul değildir.

he eğer kız kardeşinize tecavüz etmemenizin nedeni müslüman olmanızsa; eğer sokakta çocukların yanından geçerken "şunlara işkence edeyim mi lan? ya da yok etmeyeyim, çünkü din var." diye düşünüyorsanız siz zaten iflah olmaz bir orospu çocuğusunuz demek.

din nedir? insanların doğaüstü güçlere, kutsal saydıkları türlü varlıklara, tanrılara ya da Tanrı’ya inanmalarıdır.

peki inanmak nedir? inanmak, bir şeyin doğruluğuna kanıt aramaksızın, doğruluğuna işaret eden herhangi bir bilgiye gerek duymaksızın bu şey doğrudur demektir.

evet gerçekten de çok lazımmış. yoksa herkes herkesi sikecek.
ahlak için din gerekli değildir. çevrenize bir bakın. ne kadar ensest ne kadar pedofili ne kadar hayvana tecavüz olayı varsa dindarlardan çıkıyor. neden? çünkü baskılardan dolayı.
orta cag felsefecilerine göre ahlak dinin bir parcasidir. tabi daha sonra bu tezlerini kendilerini elestirerek cürütmüslerdir (bkz: immanuel kant).

fakat; hic bir inanca sahip olmayan toplumlarda da ahlak görmek mümkün. ahlak toplumun kurallarini olusturur. din sahibi bir topluluk elbette dini kurallari ahlak olarak görebilir ama ahlagin olusmasi icin din sart degildir.

"ahlak icin din gerekli midir?" sorusuna verilecek tek cevap ahlak icin ilk önce ayni fikirde olan toplumun bir araya gelmesi gereklidir.

(bkz: ahlak)
bir insan gecmise gidip dedesini oldururse ne olur sorunsali.
"ne dindarlar gördüm hırsızlık taciz kul hakkı yiyen ne dinsizler gördüm alt komşusu rahatsız olmasın diye parmak uçlarında yürüyen" özlü sözü ile cevap vermek istediğim mini sorunsaldır.

insan olamadıktan sonra tövbe haşa peygamberimizin soyundan gelsen neye fayda. hırsızlığın, yalan söylemenin, insanların haklarını gasp etmenin, fuhuşun ve diğer tüm kötülüklerin insana yakışmadığını biliyorsan zaten gerisi seninle her neye inanıyorsan onun arasında.

bakıyorsun orta doğu bataklığına ülkemizdeki din tüccarları her ne kadar "gerçek islam bu değil" sığlığında karşılasalar bile ışid denen bir terör örgütü var. tecavüzden tut toplu katliamlara kadar her yol var. onlardan önce el kaide gibi ne bileyim hamas gibi taliban gibi örgütler hep insanları katledip yasaklanan her türlü suçu işliyorlar. sebebini de "islamiyet emrettiği" için şeklinde söylüyorlar. işin ilginci bunların elemanlarının her birisi bizim ülkemizdekilerden daha fazla biliyor islamiyeti zira en başta adamların kendi dilinde gönderilmiş kutsal kitabımız. bizimkilere sorsan alakası yoktur ama. velhasılı önce insanlıktan başlıyor her şey inanç insan olabilmenin üzerine gelirse çok daha tatlı oluyor.
YAZILARINDA TANRI'DAN BAHSETMEYiP SADECE GÖKSEL BiR YÖNETiCiYE VURGU YAPAN KONFUÇYÜS'ÜN YA DA BUDA'NIN AHLAK KURALLARI DA, BU KAVRAMIN SADECE SEMAVi DiN DENiLEN ÖĞRETiLERiN TEKELiNDE OLMADIĞININ KANITIDIR.
kesinlikle değildir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar