bugün
- yazarların en dikkat çeken fiziksel özellikleri17
- akp türkiyesi dünyanın en rezil ekonomisi seçildi13
- ateistler insan değildir14
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- yazın ferahlatan içecekler18
- sözlük kızlarının bugünkü kombinleri12
- uludağsözlük tatil arkadaşı ilanları17
- 26 mayıs 2025 fenerbahçe hatayspor maçı11
- türk soyu ve arap soyu birdir22
- 1 milyon 200 bin lira maaş alan rektör13
- uludağ sözlük dini hikayeler9
- 21-22 mayıs 2025 aykolik masklavi istanbul zirvesi8
- kemal kılıçdaroğlu'nu mumla arıyor olmamız17
- bodrum'da 2025 yaz sezonu beach fiyatları20
- ilhan şeşen19
- chp ye kayyum atanması9
- düşün ki o bunu okuyor8
- tayyip erdoğan'ı bir kez daha başkan yapacağız25
- üniversiteli eskort kızlar8
- bizans kadınlarındaki türk yiğitlere verme isteği12
- kadınınız mini etek giyebilir mi13
- iq seviyesi 130 ve üstü yazarlar tam liste8
- yazarların özlediği şeyler13
- toplum içinde maske takıp başka birini oynamak8
- moğollar kardeşimizdir10
- zehra kınık'a 4 yıl 2 ay hapis cezası verilmesi15
- akıl ve ruh sağlığını bozan şeyler20
- arapça dünyanın en zengin dilidir20
- 25 mayıs 2025 fenerbahçe beko monaco maçı20
- sözlük yazarlarının en sevdiği tatlı8
- ihtiyaç sahibi yazarlar9
- sizden daha az kazanan meslek grupları9
- ulunun en hamarat 2 kadını14


entry'ler (25)
ilkokula gidiyorsa çok normaldir ama öğretmene şikayet ederse sıkıntı çıkabilir.
benim annem bu. başlığı gösterdim, '' don't feed the troll '' dedi.
sadece Türkiye'de değil, fantastik kurgunun gelişmediği tüm toplumlarda geçerli olan önerme. Peki neden?
birincisi, islamın günlük hayatta olduğu gibi bu konuda da karşımıza çıkması. Ayşe gitti büyü yaptı diye yazarsın mesela, biri çıkar '' kitap büyüden bahsediyor, bizde büyü olamaz, haram günah rererö '' der. kendi de kitabı okuduğundan değil bu arada ve kendi gibi yine okumamış aklı yok fikri var çomarlarla kitapları filan yakmaya kalkarlar. insanı yazdığına yazacağına pişman ederler. Harry Potter ilk çıktığında büyü günah diyip kitaplarını yakmışlardı çünkü adamların burnundan beynine giden yolda din ile hobi arasındaki farkı ayırt edecek bir filtre yok.
ikincisi, bu ülkede yazarlar nedense kendi fantastik kurgu kültürünü kullanamıyor/ kullanmıyor. barış müstecenapoğlu var mesela adını duyuran, ben okumadım ama hakkında yapılan eleştiriler genellikle türk fantastik kurgusu değil de, türkçe fantastik kurgu yaptığı yönünde. Keloğlanı Rüştü asyalı'dan, osmanlı tarihini dizilerden öğrenen bir toplumda belki bu bile fazladır ama sonuçta bir tolkien oluyor mu? olmuyor. kendi kültürel ögelerini yarattığı kurguda eritip sunabilen bir fantastik kurgu ortaya çıkıyor mu? çıkmıyor.
üçüncüsü, hala fantastik kurgunun çocuk işi olarak algılanması. Hayalcilik, geyik görülmesi. kaçış edebiyatı he mi demek ki zaten gerçeklerden kaçıyorsun deme ki zayıfsın ha ha ha diye algılanması. Hayal gücünün akıcı ve özgü bir şekilde biçimlenip kağıda dökülmesinin ne kadar zor olduğundan bihaber insanların hadsizce bu edebiyat dalını küçümsemesi. Yazacaksın, çocuk kitabı diye küçümseyecekler. Çocuk kitapları da nasıl küçümsenir o da ayrı konu tabii.
dördüncüsü ve aslında birincisi olması gereken husus, okuyan var mı ki yazan olsun? kütüphanelerin, kitapçıların kapatılıp yerine mağaza açıldığı, kitapçılarınlinç anında ilk yakılacaklarlistesinde ikinci sıradan yer aldığı*, yayınevlerinin politikalarıyla yazanı da okuyucuları da bezdirdiği bir toplumda '' neden bizim bir tolkien'imiz yok? '' diye hayıflanmak, aslında çok güzel ama biraz da naif bir davranış değil mi, benim güzel yazar kardeşim?
birincisi, islamın günlük hayatta olduğu gibi bu konuda da karşımıza çıkması. Ayşe gitti büyü yaptı diye yazarsın mesela, biri çıkar '' kitap büyüden bahsediyor, bizde büyü olamaz, haram günah rererö '' der. kendi de kitabı okuduğundan değil bu arada ve kendi gibi yine okumamış aklı yok fikri var çomarlarla kitapları filan yakmaya kalkarlar. insanı yazdığına yazacağına pişman ederler. Harry Potter ilk çıktığında büyü günah diyip kitaplarını yakmışlardı çünkü adamların burnundan beynine giden yolda din ile hobi arasındaki farkı ayırt edecek bir filtre yok.
ikincisi, bu ülkede yazarlar nedense kendi fantastik kurgu kültürünü kullanamıyor/ kullanmıyor. barış müstecenapoğlu var mesela adını duyuran, ben okumadım ama hakkında yapılan eleştiriler genellikle türk fantastik kurgusu değil de, türkçe fantastik kurgu yaptığı yönünde. Keloğlanı Rüştü asyalı'dan, osmanlı tarihini dizilerden öğrenen bir toplumda belki bu bile fazladır ama sonuçta bir tolkien oluyor mu? olmuyor. kendi kültürel ögelerini yarattığı kurguda eritip sunabilen bir fantastik kurgu ortaya çıkıyor mu? çıkmıyor.
üçüncüsü, hala fantastik kurgunun çocuk işi olarak algılanması. Hayalcilik, geyik görülmesi. kaçış edebiyatı he mi demek ki zaten gerçeklerden kaçıyorsun deme ki zayıfsın ha ha ha diye algılanması. Hayal gücünün akıcı ve özgü bir şekilde biçimlenip kağıda dökülmesinin ne kadar zor olduğundan bihaber insanların hadsizce bu edebiyat dalını küçümsemesi. Yazacaksın, çocuk kitabı diye küçümseyecekler. Çocuk kitapları da nasıl küçümsenir o da ayrı konu tabii.
dördüncüsü ve aslında birincisi olması gereken husus, okuyan var mı ki yazan olsun? kütüphanelerin, kitapçıların kapatılıp yerine mağaza açıldığı, kitapçılarınlinç anında ilk yakılacaklarlistesinde ikinci sıradan yer aldığı*, yayınevlerinin politikalarıyla yazanı da okuyucuları da bezdirdiği bir toplumda '' neden bizim bir tolkien'imiz yok? '' diye hayıflanmak, aslında çok güzel ama biraz da naif bir davranış değil mi, benim güzel yazar kardeşim?
şeytan mıdır değil midir bilemem ama mağdurun canını haksızlığı yapandan daha fazla yaktığı kesindir.
Fantastik kurguya başlamak isteyip, kim kimdir öğrenmek isteyenlere verilebilecek tavsiyelerdir.
Mesela,
http://sebepsizyazarlasma...icin-fantastik-kurgu.html
Mesela,
http://sebepsizyazarlasma...icin-fantastik-kurgu.html
karadır saçları, öykü yazdırır: http://sebepsizyazarlasma...2013/08/uykusuz-oyku.html
eskiden çok önyargılı davrandığım için şimdi pek pişman olduğum edebiyat türü.
etrafımdan aldığım destekle edebiyatın bu dalına yeni başlayan arkadaşlar için rehber hazırladım, isteyenler buyursun: http://sebepsizyazarlasma...sesleri-bilimkurguya.html
etrafımdan aldığım destekle edebiyatın bu dalına yeni başlayan arkadaşlar için rehber hazırladım, isteyenler buyursun: http://sebepsizyazarlasma...sesleri-bilimkurguya.html
versus yayınlarından çıkma ursula k le guin kitabı. roman demişler ama kitapta öykünün yanında 2 adet deneme ( okurken uyanık kalmak ve mütevazı sohbet) ve yazarla yapılmış bir adet söyleşi bulunmasına rağmen toplam sayfa sayısı sadece 96'tır.
ha, çok güzeldir, o ayrı. çok yaşa ve çok yaz ursula!
ha, çok güzeldir, o ayrı. çok yaşa ve çok yaz ursula!
baba ve piç'i sanırım ya lisede ya da üniversitenin ilk yılında okudum. o zamanlar beğenir gibi olsam da pek etkili olamamış ki hatırlamıyorum.
çok uğraştığım, bu kadar insan seviyorsa vardır bir hikmeti diye ıkındığım yazardır kendisi ama anladım ki biz yrı dünyaların insanlarıymışız. onun dünyasında tasvirler, yerli yersiz osmanlıca sözcükler, dibini sıyırdığı manevi dünyası, buğulu gözler, kısık sesler, üç noktalar var. bütün bunlar bende en iyi ihtimalle uyku etkisi yaratır : http://sebepsizyazarlasma...de-elif-n-ask-isimli.html
çok uğraştığım, bu kadar insan seviyorsa vardır bir hikmeti diye ıkındığım yazardır kendisi ama anladım ki biz yrı dünyaların insanlarıymışız. onun dünyasında tasvirler, yerli yersiz osmanlıca sözcükler, dibini sıyırdığı manevi dünyası, buğulu gözler, kısık sesler, üç noktalar var. bütün bunlar bende en iyi ihtimalle uyku etkisi yaratır : http://sebepsizyazarlasma...de-elif-n-ask-isimli.html
3997 duyunca insanda, küsuratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın izlenimi uyandırıyor ancak Anıtkabir'de de görüleceği üzere, atamızın çok kitap okuduğu yadsınamaz bir gerçektir. Saygı duyulur.
başkalarının bloglarını okudukça insanda uyanan hevestir ama iş başa düşünce anlaşılır ki o kadar kolay değildir.
http://sebepsizyazarlasma...blog-okuduktan-sonra.html
http://sebepsizyazarlasma...blog-okuduktan-sonra.html
kitap blogu desen neyse de, edebiyata girer mi? o cüreti gösterebilir miyim? siz uygun görürseniz neden olmasın?
http://sebepsizyazarlasma.blogspot.com/
http://sebepsizyazarlasma.blogspot.com/
arada bir atarlanıyorum burada, isteyen okuyor: http://sebepsizyazarlasma.blogspot.com/
bir de bu var ama yalnız değilim, zaten tam olarak blog da değil. ama daha güzeli. buyurun: http://www.fenayazarim.com
bir de bu var ama yalnız değilim, zaten tam olarak blog da değil. ama daha güzeli. buyurun: http://www.fenayazarim.com
güzel ve özel bir nazım hikmet şiiri, büyük insanlık'tan.
sen gittikten sonra,hemen
hava soğudu,karladı.
böyle olunca,ölene
gökyüzü,derler,ağladı.
ama biliyorsun, bahar,
gün açtı on üç nisanda,
pırağ gülümseyiverdi,
hatta orda ,kabristanda.
hala biraz dua gibi
ediliyorsa da lafın,
vitrinde günlük güneşlik
kara tüllü fotoğrafın.
hava belki yine bozar
ve lakin önümüz mayıs...
pırağ'da mayıs bilirsin,
yemyeşil, altın sarısı
saldırınca sokaklara
siler kederi genç kızlar
pencere camları gibi
ve senden kalan keder de
gölgen gibi kaybolacak
pırağ kaldırımlarından.
dünya bu...doğrusu zaten
hayatı seven,akıllı,
iyi yürekli ölüler,
ne kırk bir günlük yas ister,
ne '' benden sonra tufan!'' der.
faydalı birşeyler,bir söz,
bir ağaç,bir gülümseme
bırakarak çekip gider
ve dirilerle bölüşmez
kabrinin karanlığını
ve kendi başına taşır
ağırlığını taşının.
ve dirilerden hiçbir şey
istemedikleri için
ölmemiş gibi olurlar...
biliyorum, sen de nezval,
sen de böyle bir ölüsün,
pırağ'ın iyi yürekli,
dünyayı seven, akıllı
ölülerinden birisin...
telefondan çağırdılar,
ayrılacağız ne yazık.
bizim dünyamızda yine,
en tatlı yemiş, ayrılık...
20 nisan 1958, pırağ
sen gittikten sonra,hemen
hava soğudu,karladı.
böyle olunca,ölene
gökyüzü,derler,ağladı.
ama biliyorsun, bahar,
gün açtı on üç nisanda,
pırağ gülümseyiverdi,
hatta orda ,kabristanda.
hala biraz dua gibi
ediliyorsa da lafın,
vitrinde günlük güneşlik
kara tüllü fotoğrafın.
hava belki yine bozar
ve lakin önümüz mayıs...
pırağ'da mayıs bilirsin,
yemyeşil, altın sarısı
saldırınca sokaklara
siler kederi genç kızlar
pencere camları gibi
ve senden kalan keder de
gölgen gibi kaybolacak
pırağ kaldırımlarından.
dünya bu...doğrusu zaten
hayatı seven,akıllı,
iyi yürekli ölüler,
ne kırk bir günlük yas ister,
ne '' benden sonra tufan!'' der.
faydalı birşeyler,bir söz,
bir ağaç,bir gülümseme
bırakarak çekip gider
ve dirilerle bölüşmez
kabrinin karanlığını
ve kendi başına taşır
ağırlığını taşının.
ve dirilerden hiçbir şey
istemedikleri için
ölmemiş gibi olurlar...
biliyorum, sen de nezval,
sen de böyle bir ölüsün,
pırağ'ın iyi yürekli,
dünyayı seven, akıllı
ölülerinden birisin...
telefondan çağırdılar,
ayrılacağız ne yazık.
bizim dünyamızda yine,
en tatlı yemiş, ayrılık...
20 nisan 1958, pırağ
geçmiş olsun dileklerimi sunduğum (ama bu kadar geç sunduğum için beni affetmesini istediğim) yazar, güzel kalpli, hoşsohbet, hatırşinas hukukçu.
kanaatimce nazar değmiştir, en kısa zamanda kurşun döktürmesi tavsiyem olur.
kanaatimce nazar değmiştir, en kısa zamanda kurşun döktürmesi tavsiyem olur.
- naber, napıyosun?
+ hiiç, ne olsun ya uğraşıp gidiyoruz * ıkınma hali çıkan tok ses*
- birşey konuşucam müsait misin?
+ ee,öö, şeyy aslında.. * floşşşşşş* *
- allah belanı versin.
+ hiiç, ne olsun ya uğraşıp gidiyoruz * ıkınma hali çıkan tok ses*
- birşey konuşucam müsait misin?
+ ee,öö, şeyy aslında.. * floşşşşşş* *
- allah belanı versin.
Başka şehirlerde ( özellikle Ankara'da ve istanbul'da) '' Kocaeli'nde üniversite var mı? '',''Kocaeli'nde hukuk fakültesi var mı?'' diyenleri doğrudan yönlendirmek istediğim kocaeli üniversitesi hukuk fakültesi medeni kürsü hocası.
Hukuki terminolojiye ağırlık verir, özellikle medeni hukuk genel kavramlarını çok sever.
Hukuki terminolojiye ağırlık verir, özellikle medeni hukuk genel kavramlarını çok sever.