moustapha akkad

"Suriyeli Büyük üstad Mustafa Akkad, Hollywood'un en muteber korku filmleri yapımcısıydı. Bir gün bir haber çalındı kulağına: Bazı Hollywood'lular Peygamber Efendimiz'in (S.A.V.) hayatını film yapmak istiyorlarmış. Bunu duyunca tedirgin oldu. Endişeye kapıldı. "Bu adamlar bu işi yüzlerine gözlerine bulaştırır, Rasulullah'a saygısızlık eder; en iyisi ben onlardan önce davranayım" dedi. Diğer projelerini rafa kaldırıp Siyer-i Nebî'de yoğunlaştı.Çekim yerlerini tespit etti. Anthony Quinn'le anlaştı. Finansman arayışına girdi.

Filmin yapılmasında en büyük sorun finans meselesi idi. Mustafa Akkad finans sorununu çözmeye nail oldu. S. Arabistan devleti filmin masraflarını karşılamayı üzerine aldı. Filmin çekimlerine 1974'te Fas çöllerinde başlandı. Fakat filme sponsor olan Suudi Arabistan senaryoda fazla sahabe-i Kiram sevgisinin vurgulandığını gerekçe gösterdi ve filme maddî destek olmayacağını deklare ettiği gibi ayrıca Fas hükümetine de baskı yaparak film ekibinin ülkeden ayrılmasını sağladı. Bu süre zarfında Mustafa Akkad filmin yalnız 15 dakikalık bölümünü çekmişti.

Mustafa Akkad filmin 15 dakikasını montajlayarak Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi ile görüştü. Filmin 15 dakikalık kısmını Muammer Kaddafi'ye izletti. Filimden razı kalan Muammer Kaddafî, filmin gerisinin nerede olduğunu sordu. Mustafa Akkad durumu Kaddafi'ye anlattı. Kaddafî ise filme tam destek vereceğine söz verdi.

Muammer Kaddafi'nin davetiyle Mustafa Akkad'ın film ekibi Libya'ya taşındı. Burada zor şartlarda gerçekleştirilen filmin 600 kişiden oluşan ekibi ise aylarca çöldeki kerpiç evlerde konakladı. Çekimler 1976 yılında tamamlandı.

Mustafa Akkad Libya lideri Muammer Kaddafi'nin desteğiyle "Çağrı"yı ( The Message - 1974 - 77 ) çekti. "Çağrı"dan hemen sonra da "Çöl Aslanı Ömer Muhtar"ı (Lion of the Desert - 1981) çekti. islam ülkelerinde fırtına gibi esen bu filmler, Ümmet-i Muhammed'i coşturdu.

35 senedir bu coşkuyla idare ediyoruz. Akkad'ın iki filmini 35 yıldır tepe tepe kullanıyoruz. Televizyonlarımız her Ramazan'da, her bayramda, her Kandil gecesinde bu filmleri gösteriyor. "Çağrı"yı ve "Çöl Aslanı"nı tekrar tekrar öpüp başımızın üstüne koyuyoruz, fakat "Daha?" demekten de kendimizi alamıyoruz.

Akkad, "daha"sını da yapacaktı. Kudüs Fatihi Sultan Selahaddin'in, istanbul Fatihi Sultan Mehmed'in filmini de çekecekti. "Sultan Selahaddin filminin maliyeti 70 milyon dolar. Sultan Mehmed filminin maliyeti 100 milyon dolar. Parayı bulduğum anda filmleri çekmeye başlarım" deyip duruyordu...

1993'te Türkiye'ye geldi. 10 sene sonra bir daha geldi. Televizyonlara çıktı, gazetelere mülakatlar verdi, projelerini tekrar tekrar anlattı, bilhassa Fatih Sultan Mehmed filmi için Türkiye'den destek istedi...

Biz, Türkiye olarak, Mustafa Akkad'ın kapısını çalmalıydık. 'Gel şu filmi yap, ne istersen verelim' demeliydik. Ne yazık ki, Akkad'a müracaat etmek şöyle dursun, Akkad'ın müracaatını bile değerlendirmedik.

Akkad, "Sultan Selahaddin, Sultan Mehmed..." diye sayıklaya sayıklaya gitti. 11 Kasım 2005 günü Amman'da, ölçüyü kaçıran El Kaide elemanlarının bir otele düzenlediği bombalı saldırıda ağır yaralandı ve kaldırıldığı hastanede bu fani dünyaya gözlerini yumdu. Allah ganî ganî rahmet eylesin." ( 1930 - 2005 )

" http://www.youtube.com/watch?v=0Wzn_iZjxDs "