bugün

entry'ler (977)

yucemonster

okulu uzatmaktan, yazmaktan çizmekten buralara vakit ayıramayan yazar müsvettesidir.

oklavalizebani

yazın görüştüğümüzde, 4 yıldır hiç değişmemiş hâlde bulduğum ağbeyim. selam olsun kendisine

egyptian

valide sultan, canım ciğerim görmeden sevdiğim kişi. vur desin öldürür, yık desin kaos yaratırım.

medcezir

"Koskoca seth cohen ne hâle getirilmiş. adın batsın türk dizisi!" tepkisini verdiğim dizidir.
Death cab dinlemeyen seth cohen mı olur ya.
bari bölüm sonunda honey and the moon'u çalsalar ya.

friday i m in love

her perşembe sabahı "thursday doesn't even start." diyerek kalkmama vesile olan dı kuyir şarkısıdır. klibindeki eğlence anlayışından 250 gr. istiyorum orası ayrı.

naruto

--spoiler--
manga için:
Daha ne kadar kombinasyon uyduracaklar huşuyla bekliyorum. ellerimi böğrümde birleştirdim bekliyorum cidden. kyuubi'nin iki yakası bir araya geldi önce. Şimdi de sage mode + bijuu mode yaptılar. Daha da bir bok olmazsa ben ne diyeyim sana. adam amaterasu ile rasenganı bile birleştirdi lan. Ne kaldı geriye? Herhalde rinnegan açacak naruto. yani bir tek o kaldı diye düşünüyorum. naruto rinnegan açarsa çocuğumu keserim aha buraya yazıyorum.

anime için:
aylarca kakashi'nin "s-sensei?!" sahnesi için bekledim. beklediğime de değdi. bir ara manga, animenin kalite olarak önündeydi, şuan anime önde.
--spoiler--

naruto

642. mangası bugün yayınlanmış shounen serisidir.

--spoiler--
Olayın babadan kalma rasengan'la biteceği bariz açık. nidaime yardımıyla hiraishin de kullanabilir oldu bizim sarı pipi. Saske de anca katonla oynasın. Meh. Neyse şimdi bir kaç şey diyeceğim.

rikudou halinde iken obito'nun imba olacağını düşünmüştüm. Ama madem sennin mod bir açıklık yaratabiliyor, sennin mod + kyuubi mode yapsa falan... Fantezi kurdum oha. neyse.

Ayrıca Naruto'nun "Don't badmouth hokage just cos you couldn't became one" sözü için diyebileceğim tek şey var. (bkz: apply cold water to burned area)

Hadi bakalım.
--spoiler--

naruto

allahsız bir mangakaya sahip bir şeydir efendim
--spoiler--
Uzunca zamandır yazmıyorum hakkında. Geçmişle ilgili yazmak istemiyorum 636 ile ilgili yazacağım.
Hayret sanırım ilk defa bir villain imana gelmeden ölecek. Obito denen manyak sosyopat kişilikten bahsediyorum.
Sasuke tam bir ılık götlü. lgbt üyelerinden çok özür diliyorum beni affedin ama çok sinirliyim arkadaşlar. puşt resmen.

Geleneksel kayıp ilanı:
Aşağı Konoha köyünden orta mahalle kütüğüne kayıtlı Yamato isimli zat-ı muhterem kayıptır. Görenin, duyanın Konoha Belediye Başkanı Tsunade-hime'ye bildirmesi rica olunur.
Konoha Belediyesi.
--spoiler--

shingeki no kyojin

Yaklaşık 2 saat önce başladığım animedir efendim.
Çöp atma, sigara içme, akşam yemeği hazırlığı derken iki saatte 3 bölümü izledim. Ve şunu anladım: Hellsing'i izlerken aldığım zevkin aynını aldım. protagonist karakterler çok şahane. Eren ve mikasa bize aşina isimler. (bkz: mikasa topları) (bkz: kames top)
Ama asıl beni etkileyen mikasa'nın görünmeyen taşakları. Az konuşup öz konuşan karakterlere bayılıyorum. Bak mesela Alucard abimiz manyakça bir edebi konuşmayla yetmiş kilo taşağını ortaya sererdi. mikasa ise bir yumruk ve bir özlü söz ile tüm taşağını hissettiriyor. Görmüyorsun ama var. Spoiler almamaya yemin ettim sadece bunda. Geri kalan tüm animelerde spoiler almaya bayılırdım. Ama bunda olmayacak.
Hadi bakalım.

küçüğüm

her temas iz bırakırın son bölümüne gelindiğinde bir dörtlüğü sizi karşılar, neyle karşı karşıya olduğunuzu belirtir. Aslında bu bir "boş ver gerisini okuma" uyarısıdır ama hiçbir okuyucu bu uyarıyı dikkate almaz. Okur, ağlar.

Tanım: Tadından yenmez bir Ezginin Günlüğü şarkısıdır.

şubat

--spoiler--
Eheh... Biz de inandık duble'nin öldüğüne... Hayır hiç de bile ağlamadım. Arkaaaş su döktü üstüme ondan... Yemezler.
--spoiler--

boşver kanka zaten sözelciydi

Bir de bunun sayısalcı-dilci ilişkisinin bitmesi gibi bir versiyonu vardır ki düşman başına.

hayatında hiç evlenmemiş dul kadın

paralel evrenle alakası yoktur.
(bkz: başlık sıçmak)

zengin kızlarının güzel olması

(bkz: the devil wears prada)

yeni mezun mühendislerin bir boktan anlamaması

muhtemeldir. çünkü-bir mühendislik öğrencisi olarak- %90 teori %10 pratik eğitim alıyoruz. Aldığımız pratik eğitim de, teoriyi uygulamak. Ama gerçek yaşamda teori-pratik çelişkisi karşımıza çıktığı için mal gibi kalıyoruz. Bunu aşmanın bir yolu doğru bir staj yapmaktan geçiyor. Çünkü bir nevi iş hayatına hazırlık.

iş görüşmesinde bize bernoulli diferansiyel denkleminden soru sormuyorlar çünkü.

wristcutters a love story

Nereden başlasam bilmiyorum. Ama bir yerden başlamak lazım. Başlayayım.

--spoiler--
intihar üzerine bir film zaten adı üzerinde. adı biraz falso olduğundan korkmuştum beklediğim gibi olmaz diye. ama beklediğimden daha iyi çıktı. intihar edenlerin takıldığı barda joy division çalması güzel bir ayrıntı. (bkz: ian curtis)
Gogol Bordello çok şahane bir grup. Bir daha anlıyorsun. Eugene karakteri zaten solist eugene hütz'den esinlenerek yaratılmış bence. En azından filmde. kitabını bilmiyorum. Film boyunca gülümsedim. ağlamaklı olduğum son sahnede bile. böyle küçük şeyler işte. ne bileyim. insanın içini okşuyor. En azından benim.
Ve geldik en güzel kısmına. Tom Waits. Seni beni gömer bu adam. Mesih'le olan köpek kavgası süperdi kesinlikle. adam multiartist. hem şarkıcılığı hem oyunculuğu şahane. Dead and Lovely çok yakışmış.
--spoiler--

Geç izlemenin verdiği hüznü yaşıyorum bir yandan. Bir yandan da izlemiş olmanın mutluluğunu.
Tanım: 2006 çıkışlı enfes film.

gece gelen bunalım

gene uyutmamıştır efendim. ebesini kınıyorum ve ona küfürler hazırladım.
Hayır neden bunalım onu da bilmiyorum. bunalacak bir durumda da değilim.

alper potuk un fenerbahçe ye transferi

moderasyon delirecek ama bunu yapmazsam olmaz
(bkz: mehmet topuz un fenerbahçe ye transferi)
(bkz: miroslav stoch un fenerbahçe ye transferi)

Tanım: gelecek vaat eden futbolcu.

naruto

--spoiler--
Manga 631.
Öncelikle laboratuvar sınavından geldim. Pek şahane bir sınav değildi. Moral bozukluğu var.
Yani sasuke dayak yemeyecek mi? Bana onu mu söylemek istiyorum? Ne demek la bu? Yok gülüm öyle ben hokage olcam falan. Hokage dediğin adam kafasına estiğinde köyden gidemez. olm muhtar gibi bir şey bu hokage. ikametgah falan alıyorsun adamdan.
Shodaime sen nasıl bir tatlı şeysin. yemin ediyorum gay olucam. allahım beni anime karakteri yap. plz.
Juubi denen mahlukat bu kadar kolay yere serilmeyecek gibi bir his var içimde. Minato son anda nereye gitti lan onu şey yapamadım. Lan yoksa? Obito'yla Kakashi'nin yanına... Olamaz mı olabilir...
Sakura denen iblisle dünyalar güzeli kushina'yı kıyaslayamazsın yondaime. sana saygım var, üç buçuk kilo taşağın var; ama olmaz. Kızınca oğlanı dövüyor diye olmaz o işler. hayır. biraz kalıbınızın adamı olun. Godoş olmayın!
Sasuke dayak yesin.
Orochimaru-sama hak yoluna geri dönsün.
Sakura ölsün, Naruto Hinata'ya kalsın.
Ya bir de nasıl bitecek bu hikâye çok merak ediyorum sözlük. Adam uzattıkça boka battı. Bak gene bu aralar toparladı ama bir ara cidden boka battıydı. Sıkıla sıkıla okuyordum her sahifeyi. Neyse hayırlı çarşambalar.
--spoiler--

the great gatsby

Yarım saat olmadı filmden çıkalı. Her Baz Luhrmann filmi gibi bunun da etkisinde kaldım. Şimdi dikkat, spoyler uyarısı. Sonra küfretmeyin. Zaten öyle fazlaca bir spoiler verecek değilim.

--spoiler--
izlediğim üçüncü Baz Luhrmann filmi. Fragmanını ilk izlediğimde Scott Fitzgerald ve Baz Luhrmann'ı görünce "Ben buna gitmezsem götümü keserim!" dedim. Ve tabi ki götümün uğruna gittim. Pişman mıyım? Asla. Sor bana pişman mıyım?

Üç filmin ortak noktası mutsuz sonla bitmesi. Zaten Romeo ve Juliet bildiğimiz tarzda bir şeydi. Shakespeare draması. Ama tabi Radiohead eşliğinde, orası ayrı. 1996 Radiohead'in henüz deneysel zamanlarına geçmediği zamanlar. Saçma bir cümle oldu, ama Radiohead dinleyicileri ne demek istediğimi anlamıştır, umarım. Daha güzeldi sanki o zaman. Neyse.

Leonardo DiCaprio'un performansına diyecek yok. Tobey Maguire'ı Spider Man'den beri sevmiyorum. Keşke gene Ewan McGregor oynasaymış filmde. Sürekli bir yazarlık performansı var filmlerde. Luhrmann, Avusturalya'nın Ah Muhsin Ünlü'sü sanırım. Ya da ben abartıyorum bilmiyorum. Neyse, şimdi filmden dikkat çeken noktalara geçelim:

Florence and the Machine çok yakışmış. Akşamdan kalmalığın ardından dinlenebilecek şarkıyla hem de. Ayrıca Jack White, Beyonce gibi güzellikler de barındırıyor. Hatta bir yerde Lana Del Rey bile çaldı. Onu da beğendim. Ben ki Lana Del Rey'den gıcık kapan bir insanım. Sevmiyorum kadını. O da beni sevmiyordur. Neyse. Partinin bir yerinde fena halde yamulmuyorsam(evet evet eminim bundan) George Gershwin'in Rhapsody in Blue'su çalıyordu. Tabi daha farklı bir versiyonu. Ama gene bildiğimiz Rhapsody in Blue. Gershwin'in olmaması ayıp olurdu orada. Kendisi zaten o dönemlerde etkin bir isimdi. Sevindim. Ayrıca Gershwin'in Summertime adlı eserini en güzel canlandıran isim Ella Fitzgerald'dır bence. Soyad benzerliğinden dolayı, Rhapsody in Blue'yu koymuş olabilirler diye düşünüyorum. (bkz: Scott Fitzgerald)

Carey Mulligan çok zarif bir ablamızmış. Onu anladım. Tanımıyordum kendisini, tanımış oldum.
--spoiler--

Velhasıl-ı kelâm, gidin izleyin efendim. Güzel film, güzel drama.