bugün

entry'ler (956)

kuşlar yasına gider

Dün listelerde görünce odanın ortasına koşup zafer kazanmış teknik adam gibi havaya zıpladım.

Ülke karışık, ben zihnimi arındırıp gelicem. Merhaba hasan ali Toptaş, tekrar hoş geldin.

Yalnız, kapak konusunda iletişim kitaplarını arayacağız sanırım. Hasan ali Toptaş gibi bir lezizcümleleryazarı'na derin kapaklar iyi gidiyordu. Bu biraz o havayı almış.

görsel

Ekleme: her ne kadar hasan ali hoca'mız bu kitap otobiyografik roman değildir dese de kendi hayatından bir baba-oğul kesiti okuttu bizlere. Bayağı bir altı çizili cümle ile bitti kitap.

Cümle kurmayı, beste yapmaya benzeten ve kitap yazarken sanatçılıktan zanaatkârlığa geçmenin şart olduğunu belirten bir yazar en kötü ne yazabilir ki? Alın okuyun Hasanım Alimi...

le tout nouveau testament

etrafına bakıp her gün yaşanan "yaşam kaosu"nu irdeleyen, toplumu her daim ince bir elekten geçiren bir yapıya sahipseniz mutlaka izlenmesi gereken bir film.

etkileyici bir konuya sahip ve müziklerle yapılan göndermeler çok hoş.

--spoiler--

sahi birazdan ölecek olsanız n'apardınız. hadi kalkın da yapın o zaman...

--spoiler--

başkaldıran kurşunkalem

ferhan abimizin özgeçmişsel kitabının 2. cildi. muhtemelen 3. cilt yazılıyor. çünkü kitap ortaoyuncular tiyatrosu'nun kurulma aşamasında bitiyor. bu da demek oluyor ki günümüze kadar gelen ve yakın dönem anıların olduğu bir kitap ile özgeçmiş tamamlanacak.

derin bir tiyatro ve sinema perde arkası merakınız varsa daha ne duruyorsunuz diyeceğim ama kitapları ha deyince bulmak da zor.

kitapla ilgili en güzel anım, kapağı açtığımda ilk sayfada ferhan şensoy'dan diye başlayan ve adıma atılan ferhan şensoy imzası olmasıdır. var ol ferhan abi.

haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu

Bir postmodern edebiyat gezgini, okuru olarak sırayı anca getirdiğim haruki murakami nin okumaya başladığım ilk kitabı. Gece gece ilk 50 sayfa iyi geldi. Bitince de eklerim buradan.

Merhaba haruki ben geldim...

Ekleme: yazarı tanıyan biri olarak severek okudum kitabı. Ama edebî kitaplar okumaya alışık değilseniz hiç bulaşmayın. Şayet size çook uzun gelecektir...

suicide squad

canımın canı margot robbie nin (harley quinn) o muazzam fırlamalıklarını seyretmek için gittim, mutluyum ve fakat sıradan-boş-asalak-gereksiz bir Hollywood süperkahraman filmine para ve zaman harcadığım için utanç içindeyim.

Yani kısacası, insana birçok duyguyu aynı anda yaşatabiliyor film, tek başarısı bu.

yiğit özgür

18 Ağustos 2016 tarihli sayıda bir kez daha ölümüne kombo yapmış dahi karikatürist.

Sıpoylır

(img:#1160092)

Sıpoylır

Siz bu satırları okurken ben hâlâ gülüyor olabilirim. Çok yaşa reyiz.

gemileri karadan yürütmek

Birçoğumuz aklına fatih sultan mehmet ile birlikte kazınmış olan tarihî olaydır.

Spoiler
Ama an itibariyle seyrettiğim vikingler dizisinin 8. Bölümünde ragnar lothbrok tarafından paris yağması sırasında uygulandığı gösterilmiştir. Gerçekliği tartışılır. Çünkü vikingler ile ilgili yazılı kaynak çok ama çok kısıtlı. Sanırım tarihte birçok kez uygulanan bu yöntemi senaristler görsel bir şölen olarak uyarlamak istemişler.
Spoiler

Sonuç olarak ilk düşünen askerî deha kim ise alkışlamak gerek. Çünkü sıradan insanın hayal edeceği bir şey değil...

hizmet bahçesi

(bkz: Derya tv) isimli uydu kanalında dün akşam denk geldiğim program. Hani zaplarken saçma sapan bir sürü kanalla karşılaşır ve sebepsizce takılırsınız birinde bazen, öyle oldu.
Ben bu tip adamları veya programları gördüğümde özellikle onların yerine utanmak için izlerim bir süre programı.

görsel

Hayretler içerisindeyim. Şaşkınım.
Rüyamda görsem inanmayacağım şeyler oldu, aktarayım. Eğer merak eden olursa videosunu da çektim yüklerim sonra.

Programın özeti şu:
fotoğraftaki eleman muhterem bir hoca anladığım kadarıyla. Telefon ediyorsunuz ve bir isim veriyorsunuz. Hoca da isminden hareketle o kişinin sağlık sorunlarını falan biliyor, sayıyor. Sonra şifasını söylüyor. Allah razı olsun deyip kapatıyorsunuz. Ebced hesabı, ilim falan demeyin tokatlarım.

Gerçekten bu ülkede akıl sağlığını korumak büyük bir mucize. Ben şimdi bu kanalı kurana mı, programı sunana mı, aptal gibi arayıp bunlardan medet uman millete mi yoksa milleti aptal yerine koyan bu sakallıya mı söveyim...

21 yy ın ilk çeyreği

Aşağılık, çıkarcı, ikiyüzlü devlet politikalarının ve politikacılarının; Ortadoğu, anadolu, avrupa, asya ve afrika'da binlerce masum vatandaşın canına kastettiği çeyrektir.

21. Yy.ın ilk çeyreği, çok geniş teknolojik imkânları önümüze sermekle birlikte; çok şey alıp götürdü bizlerden. Ve bu ilk çeyrekte mermiler, silahlar, bombalar normalleşti; ölmek, nefes almak gibi sıradan bir eylem oluverdi.

Merhaba sana 21. Yy.ın son çeyreği!
Yaz bizi tarih kitaplarına kara kalemle.
Rezil olduk,
katil olduk,
mahvolduk.

preet bharara

Kendisine ne söylesem az. Ben susayım şarkılar konuşsun.

https://youtu.be/2yVdUKQs0zY

oktetini tamamlamamış element

(bkz: Neyse sen meşgulsün galiba s s) diye trip attığı da görülmüştür.

ivan bebek e şiir

Neyzen tevfik'e nazire olan şiirdir.

Bebek

Çakalsın dün gece sattın bizi,
Kâh düşürdün kâhi kartladın bebek!
Satıldım diyerek tur peşinden,
Masum topal'a saldırdın bebek!

Eleneceksiniz dedin biz ise kördük,
Elimizle başımıza çoraplar ördük.
Kendimizi bıraktık, âlemi gördük,
Hesapsız günahlar edindin bebek!

Şifadır dedin zehir tattırdın,
Gençliğin okunu boşa attırdın,
Körlerin yurdunda ayna sattırdın,
Sülaleni küfürlere daldırdın bebek!

Barışmadı gönlüm merd ile zenle,
Ne bir iş bilenle, ne boş gezenle
Hicran köşesinde bozuk düzenle,
Fener'e her telden çaldırdın bebek!

Sıçamayasın bebek, kör olasın bebek...

arda turan lı opet reklamı

Neden tepki çektiğini anlamadığım duygusal reklam. Gurbet, birlik, beraberlik çok güzel işlenmiş. Gözümün dolmasına ramak kaldı seyrederken.

Tuvalet vurgusuna takanlar uzun yola çıkmamış anlaşılan. Opet gördüğünde rahatlarsın, güven verir. O öz güvenle de gider bir güzel işersin.

önce söz vardı

Başladığı günden beri özenle takip ettiğim enfes program.

Gece sessizliğinde hayatın iğne deliğinden geçen muhabbetler, edebiyat, film... dolu insanların muhabbetleri ayrı bir keyifli oluyor.
Aynı hissiyatı yaşatan diğer muhabbetler için celal şengör ve ilber ortaylı nın birlikte yer aldığı programları izleyebilirsiniz.

Hakkında pek fazla entry olmaması beni şaşırtmadı...

çocukken yapılan garip iyilikler

Pet şişeleri bisiklet lastiğinin fren boşluğuna sıkıştırıp mahallenin cazgır teyzelerini deli ederdik. Vırrrın vırrın motor sesi bizi bizden alırdı tabii. Deli danalar gibi bir o yana bir bu yana köklerdik bisikletin pedalına.

siyaset nedir bilmiyoruz tabii, ufağız. Bizim için yola yeni dökülmüş sıcak asfalt demek, "hadi deli gibi bisiklet sürün" demek. Muhtarlıkmış, belediyeymiş işimiz olmaz o zamanlar.

Neyse uzatmayayım, bir gün yine yeni asfaltta Çılgınlar gibi bisiklet sürerken toprak yola saptık. Hızla giderken yolun ortasında karşıdan karşıya zincir gibi uzanan bir siyahlık çarptı gözüme. Tabii frenlerim de iyi tutuyor o zamanlar. Sıktım frenleri,
kaydırdım lastikleri,
indim aşağı.
Sonra omzuma kadar kaldırdım bisikleti. Siyah zincirin üstünden atladım ve gülümseyerek eve doğru sürdüm bisikleti. Karadan gemileri yürüten fatih gibi gururluydum. Karıncalar yuvaya ekmek taşıyordu. Onları ezmemiştim. Zahmet edip üstlerinden atlamıştım.

Şimdi iyi biliyorum ki çocukken hayvan sevgisi kazanan çocuklardan, büyüdüklerinde insanlığa zarar gelmiyor...

the dressmaker

Nefis filmdir. Kate winslet sadece sigara yaksa yine izlerdik ama ayıp olmasın diye de oynamış bir yandan rolünü.

Bu tarz filmlerin apayrı bir tat bıraktığı kesin.

Aynı tat için (bkz: the grand budapest hotel)

Ayrıca anadolu köylerinde de çok yaygın olan dedikodu,yalan, çekememezlik ve hır; dünyanın her yerinde varmış, öğrenmiş olduk. Küçük yerlerin derdi büyük olur.

spotlight

Adaylar içerisinde en sona bıraktığım ve ödülü alınca da dün akşam anca seyredebildiğim film.

Konusu yaşanmış ve ürpertici olunca oscar almak zorunda mı bir film? Evet, oyunculuklar ve diyaloglar iyi ama iki dalda oscar nedir kardeşim?
Sorsalar derim ki, "dindarlık eşit değildir ahlak" önermesini tokat gibi filme çekmiş adamlar. Yani bu kadar.

kelimelik

Küçükken tetris oyununda beklediğiniz o uzun çubuğun, hunharca geldiği oyundur. En olmayacak zamanda elde kalan "ı" harfleri oyun kaybettirir.
Gelmesen de olur uzun çubuk,sevgiler...

Zeka çalıştıran güzel bir oyundur.

çanakkale

hayatımda ilk defa birinin lanet okuduğuna tanıklık ettiğim şehir.

Çanakkale Türkiye sınırları içerisinde olup da Türkiye "sınırlarında olmayan" en nadir şehirlerdendir. Zaten etkisini ayrılınca gösterir.

vikings

Kan ve gözyaşı gırla olduğu için kesinlikle tv'den seyretmeyip hafta sonuna sakladığım dizidir. Sevdiğin şeyleri böyle beklemeye bırakınca daha keyifli oluyor, şarap gibi.