bugün
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü16
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- hamas bir terör örgütüdür14
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- vatandaşlık farkı alan otel21
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- icardi190524
- artificialintelligence12
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım17
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
entry'ler (27)
facebook grup sayfaları ise buymuş
http://www.facebook.com/g...18889078146464&ref=ts
http://www.facebook.com/g...18889078146464&ref=ts
kimlerin açtığı henüz bellirsiz ama belli ki hınç almaya yeminliler. Bunu da eğlenceli bir şekilde yapmaktalar. ben girdim ve bir sürü film izledim. gerçekten de "bunlar da film " dedirtiyor insana.
Elmas Arus ve Haluk Arus'un yönetmenliğini yaptığı, Romanlar üzerine kapsamlı bir belgesel. Film, geçtiğimiz nisan ayında istanbul film festivali'nde gösterilmişti ve bundan sonra da bir çok festivalde karşımıza çıkacak gibidir.
"Eski ama hâlâ kullanılmakta olan tabire göre, dünyanın yetmiş iki milletinin yanında Romanlar "yetmiş iki buçukuncu" milleti oluşturuyor. Buçuk, kendisi de Roman kökenli olan Elmas Arus ile eşi Haluk Arus'un Türkiye'nin yedi bölgesine yaydıkları, otuz sekiz ili kapsayan, Romanlar üzerine yapılmış kapsamlı bir çalışma. Belgesel Çingeneleri, Türkiye'nin her yanındaki Romlar, Lomlar ve Domların yaşamları, kültürel farklılıkları, sosyal düzenleri, gelenekleri ve kendi aralarındaki çelişkilerini, sosyal, kültürel ve ekonomik açmazlarını anlatıyor."
"Eski ama hâlâ kullanılmakta olan tabire göre, dünyanın yetmiş iki milletinin yanında Romanlar "yetmiş iki buçukuncu" milleti oluşturuyor. Buçuk, kendisi de Roman kökenli olan Elmas Arus ile eşi Haluk Arus'un Türkiye'nin yedi bölgesine yaydıkları, otuz sekiz ili kapsayan, Romanlar üzerine yapılmış kapsamlı bir çalışma. Belgesel Çingeneleri, Türkiye'nin her yanındaki Romlar, Lomlar ve Domların yaşamları, kültürel farklılıkları, sosyal düzenleri, gelenekleri ve kendi aralarındaki çelişkilerini, sosyal, kültürel ve ekonomik açmazlarını anlatıyor."
Bilal Bay, Engin Behlül ve Mert Okter'in katılımıyla Eskişehir'de güzel bir gösterim olmuştur. "Kafayı kırmış bir kişi için, -bir kişiler için- eskişehir'e geldik" diyerek, film dağıtımlarından tutun da festivallere kadar bir çok konuda ateş püskürüp, alternatif çözüm yollarından bahsedip durdular.
Bir çoklarının bok attığı ama Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz gibi sinemacıların filmlerini montajladığı programdır. Piyasaya aldanmamak lazım, yarın öbür gün cs5 diye bir şey gelir! (geldi) Piyasanın a.ına koyar sonra o bok atanlar baştacı eder bu 10 numara programı.
Türk sinemasının "Plan Sekans"ı keşfettikten sonraki keşfi olan "belgesel ve kurmaca arası" türünde! bir yerlerde bulunan, ne tam belgesel ne de tam kurmaca olan film.
Görüntülerinin baştacı edildilmesine karşın benim hem sinemada hem dvd'de flu izlediğim, Cep telefonu kamerasına bile güzel fotoğraf veren Karadeniz'de Feza Çaldıran'ın ekstra bir şey yakalayamadığını, Nuri Bilge Ceylan'ın Karadeniz'de film çekse orayı görüntü anlamında nasıl osurtturacağını düşünmeme neden olan ancak ve ancak ilk film kontenjanından sıyırılabilen ve Onur Saylak'ı keşfettiren filmdir.
Nasıl bir güçse artık, bu film, festival festival dolaştı, bazı yerlerde ödül bile aldı. istanbul Film Festivali'nde izlerken salonda Nuri Bilge Ceylan'da vardı, Aslı Özge utandı mı utanmadı mı hala merak ediyorum. Sorun biraz da böyle filmlerin çekildikten sonra bunların itin götüne sokulmayarak onlara rahatlık verilmesinde. Böyle kötü filmleri rezil eden bir mekanizmanın oluşması lazım, bu adamlar böyle rezilce filmler çekip rahat rahat dolaşmamaları lazım, festivallerin tutarlı olmaları lazım ancak nerde onlarda o göt, onu bırakın ödüller alıyorlar baştacı ediliyorlar.
Bu film belgesel olarak başlanıp daha sonra" ulan biz bunu kurmaca yapalım" denilmiş ve bu hale getirilmiştir, dolayısıyla sadece bu sebepten bile ahlaksız bir filmdir.
Bu film belgesel olarak başlanıp daha sonra" ulan biz bunu kurmaca yapalım" denilmiş ve bu hale getirilmiştir, dolayısıyla sadece bu sebepten bile ahlaksız bir filmdir.
Festivallere kendini pazarlamayı başaran ve böylece gösterimler ödüller filan kazanmasından kaynaklı gazla yanılgıya düşünlerce iyi sayılabilecek ancak esasında beş para etmeyen Atalay Taşdiken filmidir. Kültür bakanlığından destek bile almıştır, utanmaz adamlar. Öyle utanmazlar ki bu utanmazlar ahh bu utanmaz arlanmazlar, filmi Berlin'de bile göstertmeyi başarmışlardır.
Filmlerinde çok fazla anlam aramaya kalkışmamak lazım zira kendisi de şöyle demiştir "Sizden hiç bir zaman anlamanızı istemedim. Yalnızca duyumsamanızı istedim." buna benzer bir lafı Andrei Tarkovski'de söyler.
Beni, bir yandan bilgisayarla uğraşıp ancak ikinci monitörden göz ucuyla izlemeye iten gözlük kabı. Evet, gözlük kabı. Film olmasın bunların adı. Film başka bir şey.
Gözlük kabı! bittikten sonra da salak bir arkadaşın odaya girip "abi, sonu nasıldı ya off yok böyle bir şey" söylemini hatırlıyorum.
Gözlük kabı! bittikten sonra da salak bir arkadaşın odaya girip "abi, sonu nasıldı ya off yok böyle bir şey" söylemini hatırlıyorum.
ilk filminden Jarmusch'un limitlerini gösteren Chris Parker'lı bu çok sıkı film New York Üniversitesi Tisch Sanat Okulu'ndaki (Tisch School of the Arts) tez jürisi tarafından "tam bir vakit kaybı" olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. John Lurie filmin müziklerini yapmakla beraber ilk uzun metraj oyunculuk deneyimini de yine bu filmde yaşamıştır.
Kesinlikle dehaydı. Yaptıklarıyla ilk filmini çekecek olanlara cesaret veren, vefatıyla birlikte "Bozkırda Deniz Kabuğu" adlı filmi yarım kalan sinemacı. O da yolu açanlardandı.
Dünyanın en yeteneksiz adamı olabilir. Kültür Bakanlığı kendisine çalışıyor.
(bkz: Zıkkımın Kökünün Sekiz Günü)
(bkz: Zıkkımın Kökünün Sekiz Günü)
Noah Baumbach ile yakın arkadaştır. Kendisi, Baumbach'ın The Squid and the Whale (mürekkep balığı ve balina) filminin yapımcılığını yapmıştır. Baumbach ise Anderson'un yönettiği The Life Aquatic with Steve Zissou filminin senaryo grubunda yer almıştır.
Jim Jarmusch'un başyapıtı. Düşük bütçeli bağımsız filmler için yol açmış ve onlara model teşkil etmiştir. Öyle bir film düşünün ki; mümkün olduğunca az şey söyleniyor ve hemen hemen hiç bir şey olmuyor. 90 dakikalık süresi plan sekanslara bölünmüş durumda ve bu sekansların büyük kısmında olabildiğince az hareket var.
Jarmusch, elindeki filmleri kullanarak arkadaşlarıyla 30 dakikalık "The New World"u çekmiştir. Daha sonraysa entresan yerlerden destek bulup The New World'e 2 bölüm daha ekleyebilmiş ve "Stranger Than Paradise"ı tamamlamıştır... Cennetten De Garip.
Jarmusch, elindeki filmleri kullanarak arkadaşlarıyla 30 dakikalık "The New World"u çekmiştir. Daha sonraysa entresan yerlerden destek bulup The New World'e 2 bölüm daha ekleyebilmiş ve "Stranger Than Paradise"ı tamamlamıştır... Cennetten De Garip.
1973 izlanda doğumlu yönetmen. 1999 yılında Danimarka Uluslararası Film Okulundan mezun olmuş ve mezuniyet filmi Lost Weekend'i çekmiştir. 2003 yılında ilk uzun metraj filmi Noi Albinoi'yi, 2005 yılında Voksne Mennesker(Tutunamayanlar)ı, 2009'da ise "The Good Heart"ı çekmiştir. Ayrıca kendisi, Noi Albinoi filminin müziklerini de yapan Slowblow müzik grubunun da bir üyesidir.
Atsan atılmaz satsan satılmaz
(bkz: Göt yarası)
(bkz: Göt yarası)
Film Siyah&Beyazdır ama çok güzel bir yerde cesurca renklenir ve orası akıllara kazınır.
Çakma (bkz: Nuri Bilge Ceylan) " (bkz: Selim Evci)" nin altı-üstü her yanı bomboş filmi. Yaklaşık 30 festivale filmini sokturtabilmiş ama ödül alamamıştır. Gücü o kadar demek, ilişkileri ancak filmi göstermeye yetiyor. ikinci filminde azmeder 40 festivalde gösterttirir filmini, 1-2 tane de ödül alır.