bugün
- akp chp yakınlaşması11
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste15
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil15
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz8
- icardi19059
- okula bikiniyle gelen kız8
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması16
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı21
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı13
- karşı cinse giyim önerileri16
- tayyip erdoğan'ın israil anadolu'ya girecek demesi19
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım20
- türklerin çok kolay devlet kurması10
- karadeniz bölgesinde yaşamak12
- anın görüntüsü16
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri22
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı9
- nişanlı kalmanın saçma olması11
- larisalisa'nın parayla şukulatması8
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- embesil yazarlar8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- larisalisa15
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması19
- jose mourinho28
- en dindar özelliğiniz12
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git12
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
28. uluslarası istanbul film festivalinde yarışan yarı belgesel yarı kurgusal bir aslı özge filmidir. oyuncu kadrosu amatördür. vicdan, hayat var gibi önemli yapımların arasından sıyrılıp ödül almıştır.
--spoiler--
köprüdekiler, istanbul'un varoşlarında otururken kentin merkezine, boğaziçi köprüsü'ne çalışmaya gelen üç kişinin hayalleri, umutları ve isteklerine dair bir film: kaçak gül satan on yedi yaşındaki fikret, dolmuş şoförü umut ve trafik polisi murat. bu üç kişi, hiç farkına bile varmadan güya asya'yla avrupa'nın sınırındaki bitmek tükenmek bilmeyen trafik sıkışıklığının ortasında her gün karşılaşırlar. 2003'de biraz nisan adlı ilk uzun metraj filminde, berlin'de yaşayanların hikâyesini anlatan ödüllü kısa film yönetmeni aslı özge, bu kez istanbul'un sıradan insanlarını izliyor.
--spoiler--
--spoiler--
köprüdekiler, istanbul'un varoşlarında otururken kentin merkezine, boğaziçi köprüsü'ne çalışmaya gelen üç kişinin hayalleri, umutları ve isteklerine dair bir film: kaçak gül satan on yedi yaşındaki fikret, dolmuş şoförü umut ve trafik polisi murat. bu üç kişi, hiç farkına bile varmadan güya asya'yla avrupa'nın sınırındaki bitmek tükenmek bilmeyen trafik sıkışıklığının ortasında her gün karşılaşırlar. 2003'de biraz nisan adlı ilk uzun metraj filminde, berlin'de yaşayanların hikâyesini anlatan ödüllü kısa film yönetmeni aslı özge, bu kez istanbul'un sıradan insanlarını izliyor.
--spoiler--
13 kasım'da vizyona giricek olan aslı özge filmi.
Nasıl bir güçse artık, bu film, festival festival dolaştı, bazı yerlerde ödül bile aldı. istanbul Film Festivali'nde izlerken salonda Nuri Bilge Ceylan'da vardı, Aslı Özge utandı mı utanmadı mı hala merak ediyorum. Sorun biraz da böyle filmlerin çekildikten sonra bunların itin götüne sokulmayarak onlara rahatlık verilmesinde. Böyle kötü filmleri rezil eden bir mekanizmanın oluşması lazım, bu adamlar böyle rezilce filmler çekip rahat rahat dolaşmamaları lazım, festivallerin tutarlı olmaları lazım ancak nerde onlarda o göt, onu bırakın ödüller alıyorlar baştacı ediliyorlar.
Bu film belgesel olarak başlanıp daha sonra" ulan biz bunu kurmaca yapalım" denilmiş ve bu hale getirilmiştir, dolayısıyla sadece bu sebepten bile ahlaksız bir filmdir.
Bu film belgesel olarak başlanıp daha sonra" ulan biz bunu kurmaca yapalım" denilmiş ve bu hale getirilmiştir, dolayısıyla sadece bu sebepten bile ahlaksız bir filmdir.
--spoiler--
uzunca saçları, tek küpesi ve yüzüğüyle don juan havasındaki fikret boğaz köprüsünde gizlice gül satarak hayatını kazanır bir yandan da eminönü civarindaki çeşitli dükkanları dolaşarak daha iyi bir iş arar.
umut taksim-bostancı hattında işleyen bir dolmuşta şoför olarak çalışmaktadır. televizyon dizilerindeki hayatlardan etkilenen karısı cemileyi memnun etmek için, birlikte emlakçıları dolaşırlar, kiralık daha iyi bir ev ararlar.
kayseriden boğaz köprüsüne trafik polisi olarak atanmış olan murat ise milyonlarca arabanın arasında kendini yalnız hisseder. akşamları bir polis arkadaşıyla paylaştığı evde bilgisayarının başına oturur ve internet üzerinden kız arkadaş arar.
şehrin varoşlarında yaşayan, şehrin merkezinde ise varoluş mücadelesi veren fikret, umut ve muratin hayalleri, birbirlerinden habersiz, her gün boğaz köprüsü üzerindeki sonsuz trafikte milyonlarca istanbulluyla birlikte kesişir..
--spoiler--
uzunca saçları, tek küpesi ve yüzüğüyle don juan havasındaki fikret boğaz köprüsünde gizlice gül satarak hayatını kazanır bir yandan da eminönü civarindaki çeşitli dükkanları dolaşarak daha iyi bir iş arar.
umut taksim-bostancı hattında işleyen bir dolmuşta şoför olarak çalışmaktadır. televizyon dizilerindeki hayatlardan etkilenen karısı cemileyi memnun etmek için, birlikte emlakçıları dolaşırlar, kiralık daha iyi bir ev ararlar.
kayseriden boğaz köprüsüne trafik polisi olarak atanmış olan murat ise milyonlarca arabanın arasında kendini yalnız hisseder. akşamları bir polis arkadaşıyla paylaştığı evde bilgisayarının başına oturur ve internet üzerinden kız arkadaş arar.
şehrin varoşlarında yaşayan, şehrin merkezinde ise varoluş mücadelesi veren fikret, umut ve muratin hayalleri, birbirlerinden habersiz, her gün boğaz köprüsü üzerindeki sonsuz trafikte milyonlarca istanbulluyla birlikte kesişir..
--spoiler--
belgeselden kurmacaya çevrilen film ahlaksız film midir bilmiyorum ama anlatmak istediğini mesaj kaygısını göze sokarak betimleyen bir film köprüdekiler. genel hatlarıyla türkiye ancak bu kadar iyi resimlenebilirdi dedim filmi izledikten sonra kendime. hem de mırıl mırıl. bu resimleyiş beş şehir 'le ortak paydalar yaratıyor. ötekileştirdikçe toplum içinde yaratılan kutuplaşmayla milliyetçiliğin ilerlemesi ve tetiklenmesi, yaşam şartlarının düşüklüğünün insana olumsuz bir bakış sunması, kişisel mana da insanların isteklerinin yitip gitmesi ve umutsuzluk üzerine güzel bir serüven köprüdekiler. farklı hayaller farklı umutlar... umutsuzluğa dönmekteler maalesef ülkemizde.
filmin bu betimleme kompozisyonunu çok beğenmekle birlikte( toplumsal resim- analiz vs)filmi o oranda başarılı bulmadım. iki dil bir bavul 'dakine benzer hatta daha amatör oyunculuklar yer yer eksiklikler göze çarpmıyor değil. bir de sinema estetiği açısından, mesaj kaygısının her sahne de arka planda varlığını belli etmeyip ön plana geçmiş olması kısmen rahatsız ediyor.
bize dair toplumsal analizleriyle sınıfı geçen sinema dili açısından sınıfı pek geçemeyen filmin yönetmen aslı özge'nin ikinci yapıtı olduğunu düşününce (ilk filmi biraz nisan'ı 2001'de çekmiş) çokta olumsuz değerlemedim.
övgü ve yergiyi birlikte ele aldıran bir örnek bu haliyle. eksik ama izlenilesi.
analizler ve gözlem çerçevesinde, 10 üzerinden 7!
filmin bu betimleme kompozisyonunu çok beğenmekle birlikte( toplumsal resim- analiz vs)filmi o oranda başarılı bulmadım. iki dil bir bavul 'dakine benzer hatta daha amatör oyunculuklar yer yer eksiklikler göze çarpmıyor değil. bir de sinema estetiği açısından, mesaj kaygısının her sahne de arka planda varlığını belli etmeyip ön plana geçmiş olması kısmen rahatsız ediyor.
bize dair toplumsal analizleriyle sınıfı geçen sinema dili açısından sınıfı pek geçemeyen filmin yönetmen aslı özge'nin ikinci yapıtı olduğunu düşününce (ilk filmi biraz nisan'ı 2001'de çekmiş) çokta olumsuz değerlemedim.
övgü ve yergiyi birlikte ele aldıran bir örnek bu haliyle. eksik ama izlenilesi.
analizler ve gözlem çerçevesinde, 10 üzerinden 7!
Aslı özge kariyerinde başarılı olmak istiyorsa belgesel çeksin.Filmin son sahnesi hariç yönetmenlik adına hiçbir şey yok.Senaryo kısmen realist.Yılmaz Güney ya da Zeki Demirkubuz gerçekçiliğini taşımıyor.Anlattığı hayatlara ucundan bakmış sadece yönetmen.Yaşamayınca böyle şeyleri anlatmak zor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar